Suat Gezgin
Akademide neredeyse 45 yıl geçirdim, bir ömrün yarısından fazlası… Ve bu süreç, “tecrübe” dediğimiz hakikati kattı yaşantıma; ben de herkes gibi yaşadıkça öğrendim, öğrendikçe uyguladım. Bir akademisyen olarak hayatım; bilgi ve tecrübelerimi öğrencilerime, yolumun kesiştiği gençlere aktarmakla geçti. Şimdi bu satırları yazarken de, her zaman yaptığım gibi, gençlere seslenmek istiyorum:
Sevgili gençler;
Bugüne kadar iletişim alanının hem kuramsal hem de uygulama alanlarında bilfiil çalıştım. Bu çalışmalarımın üzerine asıl alanlarım olan sosyoloji, antropoloji, prehistorya birikimlerimi ve gazetecilik deneyimlerimi de ekledim. Üniversite eğitimimin bütününü Fransa’da tamamlamak ve akademik hayatıma orada başlangıç yapmak, sonrasında da bu yolculuğa Türkiye’de devam etmek meslek yaşantımı sağlam temeller üzerine kurmamı sağladı. İki farklı ülkede şekillenen mesleki yaşantım olaylara bakışımı varsıllaştırdı. Kolay değil, bu noktaya gelene kadar ben de hak eden herkes gibi, türlü zorluklarla baş ettim. Ama ne olursa olsun hayata her zaman bardağın dolu tarafından bakmaya çalıştım. Hayal ettim ve hayal ettiğim her şeyi de bir şekilde başarabileceğime inandım. Çıtayı hep yüksek tuttum. Azmettim, azmimin kararlılığıyla ayaklarım yere basar bir şekilde ilerledim ve istediğim yere; kimseyi ezip geçmeden, yalnızca kendime inanarak, kendime güvenerek ve karşıma çıkan güzel insanların sözlerine kulak vererek ulaştım. Şimdi bulunduğum noktanın gerçekten ulaşmak istediğim yer olduğunu gördüğümdeyse tarifsiz bir mutluluk kaplıyor içimi. Yanlış anlaşılmasın profesör olmaktan bahsetmiyorum; makam mevki sahibi olmak değil anlatmak istediğim. İnsanı insan yapan sahip olduğu maddi şeyler değildir çünkü insanı insan yapan güzel bir kalp, iyiliğe atılan adımlar, kurduğu güzel ilişkiler, insanlarda bıraktığı hoş duygulardır. Kurumlar kalıcı, insanlar geçicidir. Makam, mevki tüm bunlar basit ve önemsizdir; hayatta aslolan insani değerlere sahip olabilmektir. Bu nedenle hiçbir zaman zengin olmayı düşlemedim, hiçbir zaman paraya değer vermedim ve şu an geldiğim nokta, beni bu anlamda manevi tatmine ulaştıran nokta oldu. Bu zamana değin binlerce öğrenci yetiştirdim, birçoğunun doğrudan hayatına dokundum. Şimdi her biri, Türkiye’nin dört bir yanında, dünyanın farklı farklı ülkelerinde. Nereye gitsem karşıma çıkıyorlar, inanılmaz mutlu oluyorum. Her biriyle çok güzel ilişkiler kurdum, birlikte güzel işlere imza attık. Geriye dönüp baktığımda her seferinde “iyi ki” diyorum.
Ben de birçokları gibi 20’li yaşlarımda karar vermiştim, insanların hayatına dokunmaya; öğretmen olmaya. İnsanların hayatına dokunmanın türlü yolları var elbette. Doktor olup insanları iyileştirmek, hâkim olup adaleti tesis etmek ya da öğretmen olup geleceği yeşertmek… Meslekler çok, saymakla bitmez ama bildiğim tek bir şey var ki, o da ne iş yaparsanız yapın, o işi tutkuyla, bitmek bilmeyen bir heyecanla yapmanız gerektiği. Çünkü tutkudur, başarıyı getiren. Güçlü bir isteğiniz olmadan her zaman bir parça eksik kalırsınız hayatta. Tutku her şeydir, sevmek her şeydir. Ve elbette, her ne yaparsanız yapın vicdanınızın sesini dinleyerek, adaletle, dürüstlükle yapmalısınız. Vicdanlı olursanız, dürüst olursanız, doğru bildiklerinizi söylemekten çekinmeyip olduğunuz gibi görünürseniz her zaman siz kazanırsınız. Açık ve şeffaf olun, düşüncelerinizi saklamayın!
Dedim ya, ben de bu noktaya gelene kadar çok zorlu yollardan geçtim, ikilemde kaldım, bazen doğru olmayan kararlar verdim. Hayat her zaman toz pembe olmuyor. Her inişin bir çıkışı, her çıkışın da bir inişi oluyor. İlla ki aşmanız gereken duvarlar, yürümeniz gereken zorlu yollar olacak sizin de yaşamınızda. Fakat ipi göğüsleyin ve adım atmaktan korkmayın. Kendinize güvenin ve mücadeleyi asla elden bırakmayın. Kendi şansınızı kendiniz yaratacaksınız çünkü ve asla unutmayın şans, hayattaki hazırlıklarınız ve o hazırlıklar sayesinde karşınıza çıkan fırsatlardır. Hep bir A, B, C planınız olsun bir kenarda. Öte yandan sahip olduğunuz tek şey zaman bu hayatta. Zamanınızı iyi kullanın; kendinizi geliştirmek, çevrenizi güzelleştirmek için… Gezin, tozun, eğlenin, yaşamaktan keyif alın ama sorumluluklarınızı da unutmayın.
Bu hayatta ne yaparsanız yapın kazanamayacağınız iki şey vardır: biri zaman, diğeri de aile. Zamanınızın ve ailenizin kıymetini bilin. Sizi siz yapan, bugünlere getiren, kan bağınız olsun olmasın size aile olan, arkanızı kollayan insanlara saygı gösterin. Birçoğunuzun zaman zaman ailesiyle ters düştüğü, anlaşamadığı durumlar oluyordur. Arada kuşak farkı var, elbet olacak. Biz, televizyon ekranının başında saatlerce siyah beyaz filmler izleyen bir nesildik, siyah beyaz fotoğraflara bakardık, o renksiz ekranları görüp renkli hayaller kurardık. Hayata bakışımız bu yüzden daha farklı. Sizler ise renkli ekranlar görüyor, renkli fotoğraflara bakıyorsunuz sakın ha renksiz hayaller kurmayın, hayatı siyah beyaz görmek hatasına düşmeyin. Hayattaki bütün renkleri kucaklayın, kabullenin, sevin. Sizin gibi düşünmeyen insanları hoş görün ve onlara hoş görünün! Çatışmayın, anlaşın; ailenizle, arkadaşlarınızla, eşinizle, sevgilinizle, tanıdığınız tanımadığınız herkesle. Çünkü dünya renkliyken çok güzel, farklılıklarla bir bütün.
Onca yıllık ömrümde bu gözlerim neler neler gördü; düşüncesi yüzünden bir kenara itilen, dışlanan insanlar mı dersiniz, farklı göründüğü için dalga geçilen, zorbalığa uğrayanlar mı dersiniz… Bunların hepsinin karşısında durdum ve her zaman herkesi kucakladım. Benim hayattan çıkardığım çok ders oldu ve yıllar içinde bazı şeyleri kendime düstur edindim ve sanırım en önemlisi de şimdi söyleyeceklerim:
Önyargılarınızdan arının, size zoraki kabullendirilmiş her şeyi bir kenara bırakın ve önce vicdanınızla sorgulayın. “Sen ne yapıyorsun” demeyin, “ben ne yapıyorum” diye sorun kendinize. İnanın, o zaman daha da güzelleşecek dünya. Bildiğim tek bir şey var, o da sevmenin her şeyi iyileştirdiği, güzelleştirdiği. Sevin! Önce kendinizi, sonra çevrenizi; doğayı, kuşları, böcekleri, taşı toprağı… Çocukları, hayvanları, tüm insanları. Ve yarın hepsini kaybedecekmiş gibi, kıymetini bilerek sevin!
Söyleyecek çok şey var ancak yazmakla bitmeyecek biliyorum. Her birinizin tertemiz adımlar attığını görmek ve iyi yerlere geldiğinizi bilmek, beni bu hayatta en mutlu eden şey!
Kapım sizlere her zaman açık.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın…
YORUMLAR