İlki 1975 yılında yapılan ve her 5 yılda bir farklı bir ülkede gerçekleştirilen “Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi”nin 9’uncusu Ordu’da başladı.
Kültür ve Turizm Bakanı Prof.Dr.Numan Kurtulmuş’un himayelerinde, bugün başlayan ve 23 Kasım 2017 tarihine kadar sürecek olan “9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi”nin açılış töreni bugün yapıldı.
Ordu Kültür Sanat Merkezi(OKSM)’nde gerçekleştirilen “9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi”ne Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Vali Seddar Yavuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Ayaz, ODÜ rektörü Prof.Dr.Tarık Yarılgaç, İl Emniyet Müdürü Mehmet Erduğan, İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay Murat Yılmaz, Vali Yardımcıları Adem Öztürk, Ekrem Ballı, Ahmet Arık, Müsteşar Ömer Arısoy, Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Okan İbiş, Teftiş Kurulu Başkanı Asım Keser, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Salim Tokaç, Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, Gaziosman Paşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Kaymakamlar ve İlçe Belediye Başkanları katıldı.
Bakan Kurtulmuş; “Muazzam Bir Kültürümüz var. Büyük Bir Medeniyete Sahibiz”
“9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi” açılış töreninde bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Prof.Dr. Numan Kurtulmuş, Anadolu’nun dünyanın en büyük fiili arşivi olduğuna dikkat çekerek, büyük bir zenginliğe sahip olduğunu, bu zenginliklerin her anlamda büyük bir sorumluluk yüklediğini söyledi.
Bakan Kurtulmuş “Muazzam bir kültürümüz var. Çok büyük bir çeşitlilik var. Bir taraftan türkülerimiz, bir taraftan geleneksellerimiz, bir taraftan deyişlerimiz, manilerimiz, bir tarafında zeybek, bir tarafında horon, halk oyunlarımız, bir tarafında eski abidelerinden kalma siyasetnamelerimiz, vasiyetnamelerimiz, onların ortaya oymuş olduğu büyük bir siyaset felsefesi. Tradisyon denilen bilimsel anlamda, bazen de gelenek diye küçümsenen, hayatın her sahasına nakşedilmiş olan büyük bir geleneğimiz, bu geleneğimizin içerisinde İslam kültürümüzün getirmiş olduğu büyük birikim, olduğu gibi bu toprakların içerisinde asırlar boyunca buluşan bir takım gelenekler de var. Buraya getirdiğimiz gelenekler de var. Bu zengin geleneğimiz, halk oyunlarımız, masallarımız, türkülerimiz bütün bu zenginliklerimize baktığınız zaman dünyada bu kadar büyük bir zenginlik yok. Bu kadar büyük çeşitlilik yok. Bu topraklar, 24 tane büyük medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Troya’dan başlamış, Osmanlı medeniyetine kadar büyük bir medeniyet. Her medeniyetten geriye sadece kalıntılar değil, yaşayan kültürün içerisinde nakşedilmiş olan büyük gelenekler korunmuş ve onlar gelenekselleşerek bugüne kadar gelmiş. Bu coğrafyada taksonomisinden, müziğine kadar, yazılı edebiyatına kadar son derece farklı, çeşitli zenginlikler de var. Orta Asya’dan getirdiğimiz, Mezopotamya’dan gelen, Yakındoğu’dan gelen, Balkanlar’dan gelen, Kafkaslar’dan gelen ve Anadolu’da var olan kültür hep beraber yoğrulmuş ve bugünkü Türk kültürü dediğimiz zengin ve son derece çeşitli kültür ortaya çıkmıştır. Bu coğrafyada ne arıyorsanız var. Bir tarafta Ashab-ı Kehf, bir taraftan Meryem Ana. Bir tarafta Eyüp Sultan Hazretleri, bir tarafta Hz. Mevlana, diğer tarafta Aziz Nikola. Bütün bunların hepsini bu kültürel potanın içerisinde tutmayı başarabilmiş bir kültüre sahibiz. Bunu da günlük hayatın içerisinde deyişlerle, yaşayışlarımızla, elbiselerimizle, atasözlerimizle, mutfak kültürümüzle, akrabalık komşuluk ilişkilerimizle bunları da bu güne kadar getirmişiz. Evlerimizle, geleneksel mimarimizle, sokaklarımızla, sokakları süsleyen malzemelerimizle her şehrin dokusuna uygun ağaçlarımız, bitki örtümüz ve tabiat çeşitliliğimizle büyük bir mirasa, büyük bir medeniyete sahibiz” dedi.
“Bu Kadar Çok Geniş Büyük Çeşitliliğe Sahip Başka Coğrafya Yok”
Türkiye’nin halen gün yüzüne çıkarılmamış zengin tarihi mirasa sahip olunduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakanı Prof.Dr. Numan Kurtulmuş, ancak bu zengin kültürün dünyanın birçok yerinde olduğu gibi küresel kültürün baskısı ve istilası altında olduğunu söyleyerek, ”Halk kültürü adı üstünde pratikte halkın içinde yaşayacak, var olması sağlanacak güçlendirilmesi sağlanacak bir alandır. Bunun için bu alandaki çalışmaların çok ciddi bir şekilde sürdürülmesi gerekiyor. Sadece Türkiye’deki üniversitelerde değil, dünyanın dört bir tarafından Türk kültürünü araştırmak ve geliştirmekle ilgili olarak yapılacak çalışmalarda oradaki bilim adamlarıyla da işbirliği halinde bu sürecin mutlaka geliştirilmesi ve sürdürülmesi gerekiyor. Türkiye olarak çok şükür bu tarihi zenginliğimizi, kültürel çeşitliliğimizi biliyoruz. Özellikle bilim adamları huzurunda biraz eksik olan tarafları doldurmamız gerekiyor ki, orası da özgüvendir. Biz özgüvenle kültürümüzün dünyanın her bir yerinde en canlı, en diri, en güçlü kültürlerinden biri olduğu özgüveniyle bu alandaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu kadar çok geniş büyük çeşitliliğe sahip başka coğrafya yok. Bir tarafta Romalılar, Helenistik dönemde kalma eserler, bir tarafta Selçuklular, Osmanlı’dan kalma eserler, bir tarafta 10 bin yıl öncesine giden yerleşim yerleri. Anadolu’nun neresine giderseniz gidin yüzlerce yıllık geçmişe mirasa sahip olan köyleri kentleri kasabaları olan bir ülke çok farklı müzik türlerine sahip olan halk müziği çok faklı güzelliklere sahip olan bir halk giysileri, folklor giysileri, oyunlar, türküler, şarkılar büyük bir zenginliğe sahip ülkeyiz. Bu özgüveni yeniden kazanmak mecburiyetindeyiz. Eğer biz bilim adamları olarak bilim insanları olarak bu özgüvenin öncülüğünü yapamazsak Türkiye’deki halkımızı 80 milyon milletimizi ve Türkiye’nin kardeş devletlerini özellikle Türk dili konuşan devletlerini de aynı özgüvene sahip olmasını sağlamalıyız. Daha doğrusu burada siz bilim adamı, bilim insanı dostlarımıza arkadaşlarımıza büyük sorumluluklar düşüyor” dedi.
“Zengin Kültürümüzün Dünyaya Tanıtılması İçin Gayret Sarf Eeceğiz”
Kültür ve Turizm Bakanı Prof.Dr.Numan Kurtulmuş, ”Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Kültür, sadece soyut bir alan değildir. Kültür aynı zamanda bir kültür siyasetini de gerektirir. Kültür ve siyasetin iç içe olduğunu biliyoruz. Bunun için sizlerle iş birliği halinde dayanışma içerisinde Türkiye’nin kültürünü somut ve somut olmayan kültürel mirasını her alanda tanıtacağız ve dünyanın her yerinde bunları sergileyeceğiz. Kim Türk kültürüne ilişkin bir çalışma yapıyorsa onunla ilişki ve irtibat içerisinde olacağız. Dünyaya bu zengin kültürümüzün tanıtılması için gayret sarf edeceğiz, her platformda var olacağız” diye konuştu.
Vali Yavuz; “Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’ne Ordu ili olarak Evsahipliği Yapmanın Onurunu ve Gururunu Yaşıyoruz”
İlki 1975 yılında yapılan ve her 5 yılda bir farklı bir ülkede gerçekleştirilen ve bu yıl 9.cusu Ordu’da gerçekleştirilen Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’nin açılış töreninde bir konuşma yapan Vali Seddar Yavuz, “Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un himayelerinde ilimizde düzenlenen “9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi” dolayısıyla ilimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, Türk halk kültürü ürünlerinin araştırılması, derlenmesi, arşivlenmesi ve çeşitli bilimsel faaliyetler aracılığıyla değerlendirilmesi adına yürüttüğü çalışmaların en önemlilerinden biri olan “Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’nin dokuzuncusuna Ordu ili olarak ev sahipliği yapmanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Bu önemli organizasyonun ilimizde yapılmasını sağlayan ilimizin yetiştirdiği değerli devlet adamı, bilim adamı ve siyaset adamı Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’a tüm Ordulular adına teşekkür ediyorum” dedi.
“Ordu, Büyüleyici Güzelliği İle Ülkemiz Turizminde Önemli Biryere Sahip”
“Doğanın tüm güzelliklerinin cömertçe sergilendiği, zengin kültür ve tabiat varlıklarının yer aldığı, eşsiz damak lezzetlerine sahip ilimizde, siz değerli konuklarımızı misafir etmekten ve ağırlamaktan dolayı mutluluk duyacağız” diyen Vali Seddar Yavuz, “Doğu Karadeniz bölgemiz, doğal güzellikleri, tarihi değerleri, bitki örtüsü, yükseltilerindeki uçsuz bucaksız ve birbirinden güzel yaylaları ile ülkemiz turizminde önemli bir yere sahiptir. İlimiz, deniz, kum, güneş gibi ilk akla gelen geleneksel turizm çeşidinin yanında, tüketici profiline cevap verebilecek tarih, kültür, doğal güzellikleri, birbirinden güzel yaylaları ile yüksek bir turizm potansiyeline sahiptir. Bunların yanında kitleleri cezbedecek doğa ve kış sporlarının yapılmasına müsait alanlara sahip olması, sıcak ve sevecen insanları ve her mevsimin yaşandığı coğrafi yapısıyla eşsiz bir konuma sahiptir. Yayla turizminin ön plana çıkarılmasıyla ilimizde Çambaşı Yaylası, Aybastı-Perşembe Yaylası, Akkuş-Argın Yaylası, Mesudiye-Keyfalan Yaylası, Mesudiye-Yeşilce-Topçam Yaylaları, Aybastı-Toygar, Kabaktepe, Fatsa Çerkezler Turizm Merkezi, Ordu Bolaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak ilan edilmiştir. Yayla turizminin yanında bu bölgede bol akarsuların olması, jeolojik yapının çok değişik olması, trekking, termal turizm, bisiklet turu, yamaç paraşütü, son on yıl içerisinde giderek artan şekilde sözü edilmeye başlanan eko turizmin geliştirilmesi, yöre turizmini önemli yönde etkileyecektir” şeklinde konuştu.
“Ordu bir Kültür ve Sanat Şehridir”
Ordu’nun tarımsal üretim yönünden de önemli bir il olduğuna vurgu yapan Vali Yavuz,Türkiye’de en fazla fındık, bal ve kivi ilimizde üretilmektedir. Son dönemde çilek yetiştiriciliğinde de önemli artış olmuştur. Ordu, aynı zamanda 100 yıllık tiyatro geleneği ile 1908 yılında ilk tiyatro gösterisinin olduğu, 1913 yılında ilk yerel gazetenin çıkarıldığı, özgün el sanatlarının üretiminin yapıldığı, bir kültür ve sanat şehridir.
Halk kültürümüzün en önemli konularından biri olan halk oyunlarımız ve yıllardır zevkle dinlenen Türk Halk Müziği bakımından da ilimiz oldukça zengindir. Ordu insanının kültür ve sanata olan yeteneği, bu dalda çok sayıda üne kavuşmuş sanatçı yetiştirmiştir” diye konuştu ve yemyeşil yaylaları, ahşap mimari örnekleri, misafirperver halkı, özgün yemek kültürü ve harika doğası ile “Oksijen Yurdu Ordu”nun yaşamaya değer bir şehir olduğunun da altını çizdi.
“İlimizden Güzel Duygularla Ayrılmanızı Temenni Ediyorum”
Vali Seddar Yavuz, “9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi”ne katılmak üzere misafirimiz olduğunuz şehrimizde, tüm bu bahsettiğimiz güzellikleri görmeniz, yaşamanız, hoşça vakit geçirmeniz ve ilimizden güzel duygularla ayrılmanız dileğimle, tekrar ilimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyor, 9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’nin, Türk dünyasına, ülkemize hayırlı olmasını ve faydalı sonuçlar ortaya çıkarmasını diliyor, hepinizi sevgi ve saygılar sunuyorum” diyerek, konuşmasını tamamladı.
Türk Halk Kültürü Kongresi Bilim ve Değerlendirme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz; “Kongrenin Gelenek Haline Gelmesi Başarıdır”
9.Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bilim ve Değerlendirme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Öcal Oğuz ise konuşmasında “9. Milletler Arası Halk Kültürü Kongresini idrak ediyoruz. bu kongre Türk kültürü üzerine yapılan en önemli kongredir. Dünyada Türk kültürü üzerine bu kadar özenle yapılmış başka bir kongre yok. Gerçekten 5 yıllık aralıklarla 1975 yılından bu tarafa 9. defa bir araya gelmek gelenek haline getirmek çok önemli başarıdır” şeklinde konuştu.
332’si yurt içinden, 64’ü yurt dışından olmak üzere toplam 396 başvurunun yapıldığı 9.Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi değerlendirme sonucunda 205 bildiri kabul gördü. Kongrede sunulan bildirilerin 170 tanesi ülkemizden, 35 tanesi ise yurtdışından ve Azerbaycan, Çin Filistin, Gürcistan, Hindistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Kırım, Kosova, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Rusya (Moskova, Başkurtistan, Tataristan ), Sırbistan ve Türkmenistan) gibi 17 farklı ülke yer alıyor.
Bugün başlayan ve 23 Kasım 2017 tarihinde sona erecek olan 9.Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Halk Edebiyatı, Gelenek, Görenek ve İnançlar, Müzik, Oyun ve Eğlence, Maddi Kültür, Genel Konular ve Somut Olmayan Mirasın Korunması olmak üzere altı bölümden oluşuyor.