Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yenikapı’da düzenlenen İstanbul’un fethinin 562. yılı kutlamalarında yaptığı konuşmada, “Ezanlarımıza söz söyleyen dillere geçit vermeyeceğiz. Bilesiniz ki ‘Zulüm 1453’te başladı’ diyen, ‘Pontus Soykırımı, Ermeni Soykırımı’ diyen hainlere göz yummayacağız. İstanbul’u, kutsal emanetler başında kesintisiz Kur’an okunan bir şehir olmaktan çıkarmaya çalışanlara imkan tanımayacağız. İstanbul’un yüreğinde 562 yıldır yanan fetih ışığını söndürmek isteyenlere asla meydanı bırakmayacağız. Bu ülkeyi bölmek, bu milleti parçalamak için her yola başvuranlara yol vermeyeceğiz” dedi.
“Bayrağımıza karşı bayrak çıkaranların yanında yer alanlara aydın diyemem”
“Biz bu ülkede bayrağımıza karşı bayrak çıkaranların ne olduğunu çok iyi biliyoruz” diyen Erdoğan, “Şimdi bazı aydınlar çıkmış, bunlar aydın değil, bunlar karanlık. Bayrağımıza karşı bayrak çıkaranların yanında yer alanlara ben aydın diyemem. Bu ülkede 15 yaşındaki bir delikanlıyı 3. kattan atmak suretiyle bıçaklayıp, üzerinden arabayla geçen o kişiler, 50 kişinin ölümüne neden olanlara sahip çıkanlara biz aydın diyemeyiz” şeklinde konuştu.
“Bu gazete Pensilvanya ile sıkı bir iş birliği içinde”
Erdoğan, “ABD’de New York Times diye paçavra var. Bu gazete daha önce de defalarca yaptığı gibi geçtiğimiz günlerde bizimle ilgili bir yazı yayımladı. Neymiş? Türkiye’nin üzerinde kara bulutlar varmış. Ülkemizde şu anda her türlü fitnenin başını çeken 2 yayın organı üzerinden bizi eleştirmeye kalkmışlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu gazete bugün bizim için söylediklerinin, yazdıklarının benzerlerini 1896’da Sultan Abdülhamit için yazıyordu. Bu gazete o gün Osmanlı Devleti’ne ve onun başındaki kişiye karşı kustuğu kini bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve onu temsil eden şahsıma yöneltiyor. Gazetenin sahipleri hep aynı aile, çizgide değişiklik yok. Ermeni lobisine yakınlığıyla bilinen bu gazete, son zamanlarda Pensilvanya ile sıkı bir iş birliği içinde”
“Düşün artık milletin yakasından”
“KPSS sorularını çaldılar, ‘himmet’ diyerek milletin çoluğunun çocuğunun rızkını çaldılar, Suriye’deki kardeşlerimize gönderdiğimiz yardımların önünü kesip, onların hayatını çaldılar” diyen Erdoğan, “Utanmadan, sıkılmadan Bayır Bucak Türkmenlerine gönderilen yardımlarla ilgili spekülasyonlara girdiler. Bu casusluktur, bu ajanlıktır, bunun hesabını da verecekler. Düşün artık milletin yakasından” ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, devletin kendi silahını ve uçağını yapabilecek, vatandaşını besleyebilecek, ekonomisini kurabilecek bir kudrete sahip olması gerektiğini belirterek, “İşte AK Parti iktidarları olarak bizler sadece büyük ideallere yürümüyoruz, devletimizi kudretli kılmak için yürüyoruz” dedi.
Davutoğlu, Yenikapı’daki etkinlik alanında düzenlenen İstanbul’un fethinin 562. yılı kutlamalarında yaptığı konuşmada, bu şehri muştulayan peygamberi, o muştuyu tarihe geçiren Fatih Sultan Mehmet Han’ı, bu al bayrağı ve tevhid sancağını surlara diken Ulubatlı Hasan’ı, karadan yürüyen gemileri bağrına basan Haliç’i, İstanbul’un taşını, toprağını ve insanını selamladı.
Fethin 562. yılını kutlayan Davutoğlu, fetih aşkını, sevdasını milyonlarla Yenikapı’ya taşıyan İstanbullularla gurur duyduğunu söyledi.
Çıktıkları yolda İstanbul’un, Fatih’in ve fethin hocaları, öncüleri ve rehberi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Bir devlet kuracaksanız, yüceltecekseniz, önce öz güven sahibi olacaksınız. Kendinize, milletinize, tarihinize güveneceksiniz” diye konuştu.
ATAMIZ FATİH KARADAN GEMİLERİ YÜRÜTTÜ
Fatih Sultan Mehmet’in gece gündüz çalıştığını, bir çağı açıp, bir çağı kapatan ulu bir hakan olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: “Aziz gençler, yeni fetihlere hazır mısınız? 21 yaşında İstanbul’u fetheden ecdadın çocukları yürümeye hazır mısınız? Diyorlar ki ‘Türkiye küresel güç olamaz’. Diyorlar ki, ‘Bizim çapımız küçük’. Onlara tarihimizi öğretmeye var mısınız? Sonra ulu hakan Haliç önüne donanmayla geldiğinde, baktı ki zincirle Haliç kapatılmış. Sıradan bir komutan olsa döner gider. Ama o ulu hakan gemileri karadan yürüttü. İşte öz güven bu, işte izzet bu. Bu aziz bayrağı aynı izzetle dünyanın her köşesinde dalgalandırmaya var mısınız? Fethedilmez denilen gönülleri fethetmeye var mısınız? İşte bizim aradığımız bu. İşte bu inancı, öz güveni arıyoruz. Aynı öz güvenle 12 yıl içinde bize meydan okuyanlara aynı öz güvenle ‘biz buradayız, burada olacağız’ dedik. Dediler ki ‘Karadeniz’in dağları yalçın, dalgaları çılgın, buraya havalimanı yapılmaz’. Dedik ki o zaman, şimdi o hedefi gerçekleştirdik. Dedik ki, ‘her dalgayı aşarız, her dağı geçeriz, denizin üzerine havalimanı yaparız. Avrupa’nın ilk havalimanı denizin üzerinde. Karadan gemileri yürütenlerin çocukları engel tanır mı? Dalgaları, dağları aşar mı? İşte yeni Türkiye’nin fatihleri sizlersiniz. Bu öz güvenle hep beraber yürümeye var mıyız?”
12 YIL İÇİNDE MİLLETİMİZE ÖZ GÜVEN AŞILADIK
Başbakan Ahmet Davutoğlu, devlet olmanın kudret sahibi olmayı gerektirdiğini ama bunun yetmediğini, devletin kudretle göründüğünü, ancak şefkat ve adaletle yaşadığını kaydetti.
Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin sadece bir hayale, hedefe, bir rüyaya yürümediğini, hesabını yaparak bütün Avrupa’yı şaşırtacak şekilde aşılmaz denilen surların önüne Türk toplarının döküldüğünü dile getiren Davutoğlu, “Devlet öyle bir kudrete sahip olmalı ki kendi silahını kendi yapsın, kendi vatandaşını kendi beslesin, kendi ekonomisini kendi kursun, kendi uçağını kendi yapsın. İşte AK Parti iktidarları olarak bizler sadece büyük ideallere yürümüyoruz, devletimizi kudretli kılmak için yürüyoruz” diye konuştu.
Davutoğlu, 2002’de iktidarı devraldıklarında IMF’ye borç olduğunu, bir piyade tüfeğinin bile yapılamadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Bu devlete kudreti, izzeti kim geri verdi? Şu anda kendi piyade tüfeğini yapamayan bir ülkeden kendi ATAK helikopterini yapan bir ülke haline geldik. Kendi milli bölgesel uçağımızın start düğmesine de bastık. Biraz önce gökyüzünde kahraman pilotlarımızı izlediniz. Size söz veriyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında bu semada uçan uçaklar yüzde yüz Türk yapımı olacak. Aynen İstanbul surlarını döven toplar gibi. Birileri bizim öz güvenimizi yıkmak istiyor. Bir araya gelerek, 7 Haziran’da Türkiye’de öz güven devrimi yaşatan, Türkiye’yi kudretli kılan kadrolara karşı bir tuzak kuruluyor. Bu tuzağı kuranlara ders verecek misiniz? İşte davamız bu. 12 yıl içinde milletimize öz güven aşıladık. Her alanda, sağlıkta, ulaştırmada, savunma sanayisinde. Yeni bir krizle, koalisyon rüyalarıyla, kumpaslarla bu öz güvenimizi yıkmak istiyorlar. Yurt dışındaki iş birlikçileri yeni fetihleri engellemek istiyor. Karşı duracak mıyız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti izzet sahibi oldu. Kendi tankını, topunu, füzesini, savaş gemisini, bölgesel uçağını, insansız hava aracını yapıyor. Birileri de diyor ki ‘Türkiye’ye bu kadar güç fazla, Türkiye’nin gücünü biraz budamak lazım’. İzin verir misiniz? Biz yola çıkmışız, fethe doğru yürüyoruz. Bizi durdurabilirler mi? İşte aşk, işte dava, işte fetih nesli.”
DÜNYAYA ŞEFKAT DERSİ VERECEK MİYİZ?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, devleti yaşatanın şefkat ve adalet olduğunu söyledi. Şefkati olmayan, zorbalaşan ve tiranlığa yönelen devletin yaşayamayacağı, adaleti ihmal edenin ayakta kalamayacağını ifade eden Davutoğlu, fethin sadece bir askeri başarı olmadığını, gönüllerin de fethi olduğunu kaydetti.
Fatih Sultan Mehmet‘in fethin ardından kentte yaşayanların dininin ve inancının aziz olduğunu belirttiğini, Hristiyanlara, Ermenilere, Musevilere şefkatli davrandığını ifade eden Davutoğlu, bunun “Biz insanlık onuru için devlet kuruyoruz, biz insanlık onuru için fetih yapıyoruz”un göstergesi olduğunu dile getirdi.
Davutoğlu, başka yerlerde ve başka diyarlarda bu topraklar için kumpas kuranlara taviz vermemeye kararlı olduklarını vurguladı.
Bu şehrin Suriye’den gelenlere bağrını açtığını belirten Davutoğlu, “Bağrımızı mazlumlara açacak mıyız, dünyaya bir şefkat dersi verecek miyiz? Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki, ‘mazlumları Esed’e geri verelim. Dersaadet’e sığınan, milletimize, tarihimize, vicdanımıza, adaletimize, şefkatimize sığınmıştır. Kim olursa olsun, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi inançtan, hangi etnik kökenden olursa olsun bu aziz şehre gelen hürdür, azizdir” dedi.
Davutoğlu, kalabalığa “7 Haziran’da ‘öz güveni yüksek Türkiye’ye devam’ diyecek misiniz? İzzetle yaşamaya söz veriyor musunuz? Kudretli Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da kudretli kılacak mıyız?” diye seslendi.
İstanbul’un, 1990’lı yıllarda devlet zaaf içindeyken çöplere mağlup düştüğünü anımsatan Davutoğlu, insanca bir hayat standardını sağladıklarını söyledi. “Şimdi yeni bir seçime giderken bütün İstanbul’a söz veriyoruz. Diyoruz ki İstanbul tarihte olduğu gibi dünyanın merkez şehri olacak. Dünya İstanbul’a bakacak, İstanbul’a göre adım atacak” diyen Davutoğlu, kentte yapılan büyük projeleri hatırlattı.
Davutoğlu, “Birileri mega projeyi 2035’e aktarıyor. Biz 2019’a kadar bunların hepsini yapacağız inşallah” dedi.
Yeni ve küresel bir merkez olarak İstanbul’u inşa edeceklerini dile getiren Davutoğlu, “Aziz İstanbullular, bu kutlu yürüyüşe var mısınız? Kudretli ve şefkatli yeni Türkiye’yi inşa yolunda yanımızda mısınız? 7 Haziran’da destan yazacak mıyız? Yeni bir fethin kapısını açacak mıyız? Söz mü?” dedi.
Kalabalığın “Söz” demesi üzerine Davutoğlu, İstanbul’un sözünün altın kuvvetinde olduğunu söyledi.