Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyareti vesilesiyle İstanbul’da bulunan Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile çalışma yemeğinde bir araya geldi. Yemek, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nde gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’ndeki çalışmalarının ardından, Tarabya’daki Huber Köşkü’ne dönüşünde Tarabya-Sarıyer Minibüs Durağına uğrayarak minibüs şoförleri ile sohbet etti. Daha sonra taksicilerin ricası üzerine yeni yapılan Tarabya Taksi Durağı’na geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, taksicilerle de görüştü ve kendileri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretlerinde kendisine sevgi gösterisinde bulunan vatandaşlarla da görüşerek bir süre sohbet etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kayınpederi Ahmet Özyurt’un Marmara İlahiyat Fakültesi Camii’ndeki cenaze törenine katıldı.
Cuma namazından sonra gerçekleşen törende; TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, bazı bakan ve milletvekilleri ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın yanı sıra siyaset, basın ve iş dünyasından çok sayıda ismin de aralarında olduğu kalabalık bir topluluk hazır bulundu.
Dün tedavi gördüğü Yeditepe Üniversitesi Hastanesinde hayatını kaybeden Özyurt’un cenaze namazında saf tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanı sıra merhumun ailesi ve yakınlarına taziyede bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman’ı Ziyaret Etti. TBMM Başkanı Kahraman tarafından Meclis Başkanlığı önünde karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören takımını selamladı.
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın ve meclis bürokratlarının hazır bulunduğu karşılamanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Kahraman ile görüştü.
Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu’nun (TÜGİK) genel kurul toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler’in Suriye’de saldırıları yapanlara karşı tedbir almak yerine, ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir. Neymiş; ‘Kapınızı açın, onları alın.’ Peki, ey Birleşmiş Milletler sen ne işe yarıyorsun, senin görevin ne? Şu ana kadar bu mülteciler için 10 milyar dolara yakın para harcamış olan Türkiye’ye sen ne kadar destek verdin? 455 milyon dolar. Ayıptır, ayıp. Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı” dedi.
Konfederasyon yöneticilerinin, konfederasyona üye kuruluşların temsilcilerinin ve davetlilerin yanı sıra bazı bakan ve milletvekillerinin de hazır bulunduğu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Konuşmasında TÜGİK’in; ekonomi politikaları yanında, terörle mücadeleden paralel yapıyla mücadeleye kadar, Türkiye’nin önemli meselelerinde ortaya koyduğu yerli ve millî duruşu takdirle karşıladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, içeride ve dışarıda top yekûn bir mücadele verdiğine dikkat çekerek, “Yaşadığımız süreç aynı zamanda, milletin ve devletin yanında olanlar ile karşısında yer alanların da kendilerini gösterdikleri bir filtre işlevi görmektedir” dedi.
YENİ ŞAFAK VE YENİ AKİT GAZETELERİNE SALDIRI
Bu sabah İstanbul’da Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinin binalarına yapılan saldırılarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıları kınadığını belirtti ve her iki gazetenin sahiplerine, yönetici ve çalışanlarına geçmiş olsun dileklerini iletti. Geçmişte bir başka gazetenin bina girişinde camların silah ya da Molotof kokteyli ile değil yaşanan arbededen dolayı kırılması ile dünyayı ayağa kaldıranların, bu saldırılar karşısındaki tavırlarını dikkatle takip edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gazeteleri, yayınlarını beğenmediği için kürsüden fırlatarak terör örgütüne hedef gösteren partinin mensuplarının da tutumunu yakından izleyeceğim” ifadelerine yer verdi.
TÜGİK’in, safını milletinin ve devletinin yanı olarak belirlemek suretiyle, bu mücadeledeki yerini açık ve net bir şekilde aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün nasıl geçmişe doğru bakıp kimilerini hayırla yâd ediyor, kimilerini âdeme mahkûm ediyorsak, yarın aynı değerlendirme bugünler için de yapılacaktır. İnanıyorum ki TÜGİK, bu değerlendirmede hayırla yâd edilenler arasında yer alacaktır. Gösterdiğiniz sağlam duruş için her birinize şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
“İSTİKBAL BİZİMDİR, HİÇ ENDİŞENİZ OLMASIN”
Türkiye’nin, yakın tarihteki en zor dönemlerinden birini geçtiğimiz yıl yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan iki seçimin, bölücü terör örgütünün eylemlerini artırmasının ve Türkiye’nin güneyindeki bölgede yaşanan krizlerin derinleşmesinin kimilerini karamsarlığa sürüklediğini söyledi. Buna rağmen geçen yılın ekonomi verilerine bakıldığında moral bozacak, umut kıracak ciddi bir sıkıntı görmediğini sözlerine ekleyen ve genç işadamlarına, “Sakın ha moralinizi bozmayın. Göreceksiniz istikbal bizimdir, hiç endişeniz olmasın” tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2015’in ilk 3 çeyreğinde Türkiye yüzde 4 büyüdü. Geçtiğimiz yıl sanayi üretimdeki yıllık ortalama artış yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Böylece yılın tamamındaki büyüme hızımızın yüzde 4 seviyesinde gerçekleşmesi neredeyse kesinleşmiş oldu. Gelişmiş ekonomilerin yüzde 2 büyüdüğü bir ortamda Türkiye’nin, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, yüzde 4’lük büyüme hızını yakalamış olması, gerçekten çok önemlidir.”
2015 yılında borçlanma vadelerinin uzarken, borçlanma faizinin, bir önceki yıla göre, az da olsa gerilediğini de ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz konusunda hassasiyetlerinin olduğuna işaret ederek şu değerlendirmelerde bulundu: “Faizi özellikle enflasyonun en önemli sebebi olarak görüyorum. Sebep- netice ilişkisinde faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Ve faizle enflasyon doğru orantılıdır, ters orantılı değildir. Eğer kim faizi yükseltmeyi savunuyorsa o bu ülkede yatırımların ve istihdamın düşmanıdır, bunu da açıkça söylüyorum. Eğer benim ülkemde yatırım olacaksa kredi musluklarının açık olması lazım. Kredi musluklarının da açık olabilmesi için yüksek faizin olmaması lazım.” Dünyadaki 0,50’lik faiz oranlarından örnekler veren Türkiye’de ise yüzde 17’lere kadar çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, faizin bu denli yüksek olduğu bir ülkede yatırım olamayacağını vurguladı ve “Yatırımın durduğu yerde istihdam durur, üretim durur, sizin uluslararası rekabet gücünüz de biter. Ben bu konuda gerekli uyarılarımı gerekli yerlere hep yaptım, hala yapıyorum ve yapmaya da devam edeceğim” sözlerine yer verdi.
“KUTLU DOĞUMLAR SANCILI OLUR”
Konuşmasında Türkiye’de yaşanan gelişme ve büyümeye farklı sektörlerden ve örnekler veren ve istatistikler paylaşarak, “Unutmayın; kutlu doğumlar sancılı olur” hatırlatmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “2015’te Türkiye’nin tökezleyeceğini umanların, bir kez daha hüsrana uğradığına inanıyorum. Biliyorsunuz ben, uzun yıllardır uluslararası değerlendirme kuruluşlarının Türkiye’ye verdikleri notlara, ülkemizle ilgili değerlendirmelerine hep itiraz etmişimdir. Bu değerlendirmelerin bir kısmı art niyetli olmakla birlikte, bir kısmı da Türkiye’yi yeteri kadar tanımamanın bir sonucudur. Uluslararası bu tür kuruluşların kararları, açıklamaları bilimsel değildir, siyasidir, bunu da biliniz. Türkiye, tıpkı bir buzdağı gibi, gözükmeyen gücü görünen gücünden çok büyük olan bir ülkedir.”
2016’nın; öngörülenlerin çok üzerinde bir büyüme hızı yakalayarak, yeniden 2023 hedeflerine odaklanacağı bir yıl olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta 100’ü aşkın iş adamını da beraberine alarak gerçekleştirdiği Güney Amerika resmi ziyaretlerine atıfta bulunarak genç iş adamlarına tavsiyelerde bulundu: “Unutmayın! Siz gitmezseniz onlar gelir. Siz üretmezseniz onlar üretir. Siz satmazsanız onlar satar. Büyümezseniz küçülürsünüz. Madem küreselleşme diyoruz, öyleyse dünyada sizin için uzak diye, meçhul diye bir yol ya da bir yer kesinlikle olmamalı. Ayağınızı basmadığınız hiçbir yerde ticari varlık gösterebilmeniz mümkün değildir. Elini sıkmadığınız, gözünün içine bakmadığınız hiçbir ortakla kalıcı ve hacimli iş yapamazsınız.”
“SURİYE, İNSANLARIN CANI VE KANI ÜZERİNDEN PAZARLIKLARIN YAPILDIĞI BİR ÜLKE HALİNE GELDİ”
Konuşmasında Suriye krizine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların canlarını kurtarmak için sığındığı binaların ve insani yardım gönüllülerinin, Rusya ve rejimin ağır bombardımanına maruz kaldığını, İran destekli Şii milislerin ve şebbihaların acımasız katliamlar gerçekleştirdiklerine dair haberler aldıklarını aktararak, “Suriye, kirli ittifakların kurulduğu, insanların canı ve kanı üzerinden pazarlıkların yapıldığı bir ülke haline geldi. Rejim ve rejim destekçisi ülkeler, DAEŞ ve PYD gibi terör örgütlerini sürekli palazlandırıyor” tespitlerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep’e yapılan son harekâtın bölgeden ülkemize doğru yeni bir göç dalgasını başlattığına, eğer saldırı devam ederse Türkiye sınırına gelecek Suriyeli göçmenlerin sayısının 600 bine yükselme ihtimalinin olduğuna dikkat çekerek şu açıklamaları yaptı: “Bu göç akınının en büyük sebebi Rusya’nın ve Esed rejiminin başlattığı, sivil halkı hedef alan saldırılardır. Buna rağmen, Birleşmiş Milletlerin saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine ülkemize çağrıda bulunması, samimiyetsizliktir. Neymiş; ‘Kapınızı açın, onları alın.’ Peki ey Birleşmiş Milletler, sen ne işe yarıyorsun, senin görevin ne? Şu ana kadar bu mülteciler için 10 milyar dolara yakın para harcamış olan Türkiye’ye sen ne kadar destek verdin? 455 milyon dolar. Ayıptır, ayıp. Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı. Dünyadaki diğer ülkelerin kabul ettiği mülteci sayısı ne kadar? Bazıları 100 tane, bazıları 300, 500, 1000 tane almış. Bizim alnımızda enayi yazmıyor, kusura bakmayın. İşin aslı neyse bunu yapın. Sabır, sabır, sabır; ondan sonra gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor, gereği neyse bundan sonra o yapılır. Bu nasihati verenler, Birleşmiş Milletler’in üyesi diğer ülkelere de nasihat versinler de buradan çıkan bu mültecileri o ülkelere de gönderelim. Bunu söylediğimiz zaman da rahatsız oluyorlar.”
“NATO’DAKİ MÜTTEFİKİMİZ ‘BİZ PYD İLE İTTİFAK HALİNDEYİZ’ DİYOR”
Kendilerini uluslararası toplantılarda Kuzey Suriye’de terörden arındırılmış ve uçuşa yasaklanmış bölgenin ilan edilmesi ve bu bölgede yapılacak konutlarla bir barış şehrinin kurulması için teklifte bulunduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayet güzel hoş dinliyorlar. ‘Hadi adım atalım’ dendiğinde; ‘Değerlendirelim’ diyorlar” şeklinde konuştu. Suriyeli mülteciler için AB tarafından söz verilen 3 milyar avronun, plan ve projelerin getirilmesine bağlı olarak verilmesi şartı konduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gel, kampları gör, yapılan harcamalar zaten ortada. Biz senden kalkıp da Türkiye’nin millî bütçesine para istemiyoruz. Burada yaptığımız ve yapacağımız yatırımlar için istiyoruz. Samimi değiller. İşte en son buyrun, NATO’da müttefikimiz ne diyor? ‘Biz PYD ile ittifak halindeyiz’ diyor. Hani bu dünyada terörle mücadele vardı? Bu nasıl bir terörle mücadele? Maalesef PYD’yi PKK’dan ayrı görmeyecek kadar gözleri kapalı olanları görüyoruz. Kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani’de plaket veriyorlar. Bu belgesiyle ortada. Buna rağmen PYD ve YPG terör örgütü değil’ diye değerlendiriyorlar.”
Bütün bu gerçekler ortada iken, Türkiye’ye uluslararası yükümlerinin hatırlatmanın ikiyüzlülük olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada şayet uluslararası yükümlülüklerini hatırlaması gereken bir yer varsa, bu öncelikle Birleşmiş Milletler’in ta kendisidir ve Güvenlik Konseyidir. Güvenlik Konseyi bir iki ülkenin kaprislerine, çıkarlarına mahkûm edilmiştir” eleştirilerinde bulundu.
“TERÖRDEN ARINDIRILMIŞ BÖLGE KURULMADAN SURİYE SORUNUNUN ÜSTESİNDEN GELİNEMEZ”
“Birleşmiş Milletler, bize çağrıda bulunmak yerine, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, Suriye’de yaşanan insanlık dramının ve etnik temizlik faaliyetlerinin önüne geçmek için daha fazla çaba sarf etmelidir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şu cümlelerle devam etti: Biz, en başından beri mülteci sorunu ile etkin mücadele etmenin yolunu uluslararası topluma, uluslararası kuruluşlara gösterdik, gösteriyoruz. Suriye toprakları içinde uçuşa yasak güvenli bölgeler kurulmadan, bu sorunun üstesinden gelinemez. Terörden arındırılmış bölge kurulmadan bu sorunun üstesinden gelinemez. Türkiye olarak biz şu anda tehdit altında olduğumuza göre biz gerekli şekilde atarız, atmaya da devam edeceğiz. Suriyelileri, öncelikle kendi topraklarında tutmanın yolları aranmalıdır. Zira hiç kimse, mecbur değilse, ülkesini, evini, şehrini terk etmek istemez. Hem buna imkân sağlamayacak, hem rejimin ve Rusya’nın saldırılarını durdurmayacak, hem de Türkiye’den daha fazlasını yapmasını bekleyeceksiniz. Böyle olmaz. Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi, bu davranışıyla kendi meşruiyetini sorgulanır hale getirdiğini bilmelidir. En ihtiyaç duyulan zamanda görevini yerine getirmeyen, mağdurun değil zalimin yanında yer alan bir kurum, kendi sonunu hazırlıyor demektir.”
“AB YETKİLİLERİYLE GÖRÜŞME TUTANAKLARI BİZİM İÇİN UTANÇ DEĞİL, BİR İBRA BELGESİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 5 yıldır başarıyla yüzleştiği mülteci sorunu karşısında Avrupa ülkelerinin gösterdikleri tepkiyi, ‘tam anlamıyla ibretlik’ olarak nitelendirerek, bugün çoğu Avrupa ülkesinde ırkçı akımların, hükûmetlerin mültecilerle ilgili politikalarını belirlediğine dikkat çekti. “Avrupa bu utanç çukurunda debelenirken, biz millet olarak insani görevlerimizi hakkıyla yapmanın çabası içindeyiz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği yetkilileriyle Suriyeli mültecilerin sorunlarına çözüm bulma amacıyla gerçekleştirdikleri görüşme tutanaklarının basına servis edilmesine ilişkin de şu açıklamalarda bulundu: “Şimdi birileri bu görüşmenin tutanaklarını servis ederek bize saldırmaya çalışıyor. Tutanakları okuyanlarınız olmuştur, orada ne yapmışız biz? Ülkemizin ve Suriyeli mültecilerin haklarını ısrarla ve kararlı bir şekilde savunmuşuz. Avrupa Birliği’nden sözlerini yerine getirmesini, Türkiye’ye karşı samimi davranmasını istemişiz. Yayınlanan tutanaklar bizim için utanç değil, bir ibra belgesidir aslında. Sevgili gençler, şunu unutmayın; ‘Allah hainlerin hilesini başarıyla ulaştırmaz.’ Bu böyledir. Üstelik bu düşünceleri sadece orada ifade etmekle kalmadım, her fırsatta, her platformda söylemeye devam ettim, yani aslında ortada gizli saklı bir durum da yok. Ülkemin çıkarlarını, mazlumların ve mağdurların haklarını savunduğum için şahsıma saldıranlar, bu üsluplarıyla aslında yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu gösteriyorlar.”
“SİZDEN PARA GELECEK DİYE 9 MİLYAR DOLARI HARCAMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamasına şu cümlelerle devam etti: “Ne demişim, onu da söyleyeyim. Burada ekranları başında bizi izleyenler de bunu tekrar duymuş olsun: ‘Bize bir kereliğine vereceğiniz 3 milyar avro bütçemize değildir. Nereyedir? Mültecileredir. Bunun bu olaylar devam ettiği sürece devamı gerekir. Aksi takdirde biz şu ana kadar sizden para gelecek diye 9 milyar doları harcamadık, o bizim misafirperverliğimizin bir gereğiydi. Biz bunu yaptık ve bunlarla da yıkılmadık, bundan sonra da yıkılmayız. Bundan sonra da bunu yapmaya devam ederiz, bizim özelliğimiz bu. Edirne’den insanları otobüslere bindirdik tekrar geri çevirdik, ama bu bir olur, iki olur, ondan sonra da, kusura bakmayın biz de kapıları açarız, hadi hayırlı yolculuklar deriz.’ Bunu söyledim. Beyefendiler bundan rahatsız olmuşlar.”
Konu ile ilgili açıklamasını Pir Sultan Abdal’ın, “Koyun beni Hakk aşkına yanayım / Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” dizeleri ile başlayan dörtlüğünü okuduktan sonra “Evet, biz de yolumuzdan dönmeyecek, mazlumlara, mağdurlara sahip çıkmaya devam edeceğiz” sözleriyle tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, TÜGİK üyelerine teşekkür edip genç iş adamlarına çalışmalarında başarılar dileyerek bitirdi.
20. Muhtarlar toplantısında Türkiye’nin farklı illerinden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelen muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2023 hedeflerine doğru olan kutlu yürüyüşünü ve terörle mücadelesini kararlılıkla devam ettireceğini vurgulayarak, “Bölgemizdeki krizler karşısında izlediğimiz insani politika da sürecektir. Birileri bizim bu 3 yükü birden omuzlayamayacağımızı, geçmişte sıkça yaşandığı gibi, dizlerimizin üzerinde çöküp kalacağımızı sanıyor, ama yanılıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirdiği 20. Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 13 ilinden mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi.
Toplantı vesilesiyle Aksaray, Artvin, Bursa, Erzurum, Iğdır, Karaman, Kars, Kırıkkale, Kocaeli, Konya, Muş, Samsun ve Sinop’tan gelen 400’e yakın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen öğle yemeğinde ağırlandı.
ŞİLİ, PERU VE EKVADOR ZİYARETLERİ
Yemek öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta gerçekleştirdiği Şili, Peru ve Ekvador ziyaretlerini hatırlatarak, buralarda hem resmî temaslarını gerçekleştirdiklerini hem de ziyaretlere katılan Türk iş adamları için düzenlenen iş konseyi toplantılarına iştirak ettiklerini belirtti. Türkiye’nin sınırlı ilişkilerinin olduğu coğrafyalarla bugün, diplomatik temas, ticaret ve insani münasebetler bakımından oldukça yakın iş birliği içinde olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Güney Amerika ülkeleri ile toplam ticaret hacminin, geçen 13 yılda 1,5 milyar dolardan 9 milyar dolara yükselmesini bu gelişmeye örnek olarak gösterdi.
“Oturulduğu yerde netice alınmıyor, kimse oturduğun yerde gelip bulmaz. Sen dolaşacaksın. Koşacaksın, koşturacaksın ve netice alacaksın. İşte 13 -14 yıldır biz bunu yaptık, halen yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin Türkiye’yi ısrarla kendi içine kapatmaya, kendi iç meselelerine gömmeye çalışsa da, küresel vizyonlarını koruyarak hedeflerine yürümeye devam edeceklerini söyledi.
“AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZIN GÖKLERDE DALGALANMASINA MANİ OLAMAYACAKLAR”
Türkiye ne zaman atağa kalksa, ne zaman kendi ayakları üzerinde durmaya çalışsa, hep aynı oyunun sahneye konduğuna, 1960 darbesinden bu yana oynan oyundan netice alındığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerine yürüyen Türkiye’nin ayağına, bugün bir kez daha aynı çelmenin takılmak istendiğini belirtti ve şunları ekledi: “Suriye’de, 400 bin masum insanın canı pahasına kurulan tezgâhın amacını çok iyi biliyoruz. Silah bırakma aşamasına gelen bölücü terör örgütünün yeniden bölgeyi kana ve yıkıma sürüklemesinin gerisindeki saiklerin gayet iyi farkındayız. Ama işte burada, siz muhtarlarımızın huzurunda bir kez daha söylüyorum: Başaramayacaklar. Milletimizi bölemeyecekler. Ülkemizi parçalayamayacaklar. Ay yıldızlı bayrağımızın göklerde dalgalanmasına mani olamayacaklar. Minarelerden günde 5 vakit okunan ezanları susturamayacaklar. Biz 79 milyon vatandaşımızla, sınırlarımız dışında da bulunsa gönlü bizimle olan tüm kardeşlerimizle birlikte; tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet demeye devam edeceğiz.”
“BİRİLERİ, DİZLERİMİZİN ÜZERİNDE ÇÖKÜP KALACAĞIMIZI SANIYOR, AMA YANILIYOR”
Türkiye’nin sadece bir ülke adı değil, aynı zamanda yüz milyonlarca mazlum, mağdur ve mümin için umudun adı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başarısının yüz milyonların sevinci, Türkiye’nin sıkıntısının ise yüz milyonların üzüntüsü olduğunu ifade etti. Bu bakımdan sorumluluklarının çok büyük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, 2023 hedeflerine doğru olan kutlu yürüyüşünü ve terörle mücadelesini kararlılıkla devam ettirecek, bölgemizdeki krizler karşısında izlediği insani politikayı da sürdürecektir. Birileri bizim bu 3 yükü birden omuzlayamayacağımızı, geçmişte sıkça yaşandığı gibi, dizlerimizin üzerinde çöküp kalacağımızı sanıyor, ama yanılıyor. Hep diyorum, Türkiye, eski Türkiye değildir. Yeni Türkiye’nin henüz inşa sürecinde olabiliriz, ama hamdolsun temelleri sağlam attık. İşimiz zorlaşmış olabilir; ama istikametimizi ve azmimizi kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Türkiye’nin karşısına hangi güçler, hangi piyonlar çıkartılırsa çıkartılsın, millet olarak tarihinden, medeniyetinden ve kültüründen aldığı gücünün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, karşımızdakilerin ve onların arkasındakilerin cesametine değil, kendi doğrularımıza, kendi yüreğimize, kendi vicdanımıza bakacağız, böyle yürüyeceğiz. Şayet doğru yolda olduğumuza inanıyorsak ki bundan zerre kadar şüphemiz yok, sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Ana muhalefet partisi temsilcilerinden kimilerinin yurtdışına gederek PYD ve YPG’nin terör örgütü olmadığı yönünde açıklamalarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK nasıl terör örgütü ise, onlar da aynı şekilde terör örgütüdür. Ama bu ifadeyi kullananlar ne yazık ki bu terör örgütlerinin avukatı konumundalar. Hele bir de ana muhalefet partisinin mensupları olunca durum çok daha farklı bir hale geliyor. Şu hale bakın, ne günlere kaldık” diye konuştu.
“AMERİKA BİZİMLE Mİ, YOKSA TERÖR ÖRGÜTÜ PYD VE YPG İLE Mİ BERABER?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri’ne PYD’nin terör örgütü olduğunu söylediklerini; ülke yetkililerin de ‘hayır biz onları terör örgütü olarak görmüyoruz.’ dediklerini aktararak, “Ey Amerika, size kaç kere söyledim; siz bizimle mi berabersiniz, yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG ile mi berabersiniz?” diye sordu ve sözlerine şunları ekledi: “Ne PKK’yı bize tanıtabilirsiniz, ne PYD’yi, ne YPG’yi bize tanıtabilirsiniz. Bunları biz gayet iyi biliriz. DAEŞ’i de biliriz, bunları da biliriz. Ama siz bunların hiçbirini bugüne kadar tanıyamadınız. Tanıyamadığınız için de bölge kan revan içinde, kan gölü halinde. Bu nasıl ortaklık, anlamak mümkün değil. Defalarca söylememize anlatmamıza rağmen, karşımızda susuyorlar, gıyabımızda ‘Biz bunlara böyle bakmıyoruz’ diyorlar. Bu nasıl bir anlayıştır?”
Siyasetin dilini, diplomasinin imkânlarını, pazarlık gücünü bugüne kadar ihmal etmediklerini ve bundan sonra da etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama asıl olan ne biliyor musunuz muhtar kardeşlerim? ‘Lâ gâlibe illallah.’ Galip olan sadece Allah’tır, bunu bileceğiz. Bu düsturu, bu ölçüyü aklımızdan çıkarmadan yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“MÜTTEFİK DEDİĞİMİZ ÜLKELER PYD’YE SAHİP ÇIKIYOR”
Geçtiğimiz günlerde bir Güneydoğu Bölgesi’ne giden bir köşe yazarının, gazi olan bir polisin kendisine söylediği, “Çok şehit verdik Kurşunlu Camii’nde; ama halkı kazandık. 15 yıldır bu bölgedeyim, halkın bize desteğini hiç böyle görmedim” sözlerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerçekten de karşımızda hiçbir kutsalı, hiçbir insani ve ahlaki ölçüsü olmayan bir örgüt var. PKK da öyle, PYD de öyle, DHKP-C de öyle DAEŞ de öyle, bunların hepsi aynı… Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerine destek vermeyen hiç kimseye hayat hakkı tanımayan, ideolojik saplantıları uğruna kendi yandaşlarını dahi ateşe atmaktan sakınmayan bir örgütle karşı karşıyayız. Çocukları, kadınları kullanmaktan çekinmeyen bu örgüte, dünyadaki insan hakları savunucularının tek bir söz söylediğini bugüne kadar duymadık, görmedik. Tam tersine, bu örgütün bir parçası olan PYD’ye müttefik dediğimiz ülkelerin dahi sahip çıktığını görmekten, gerçekten üzüntülüyüm”
“AKREPLE KURBAĞANIN HİKÂYESİNDEKİ GİBİ, O AKREP MUTLAKA BİR GÜN ONLARI DA SOKACAKTIR”
Avrupa ülkelerinin bir kısmının, uzun süre PKK ve DHKP-C gibi örgütlere ve onların paravan kuruluşlarına müsamaha göstererek kaynak aktardığına, hatta tescilli katillerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına izin verdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu uyarılarda bulundu: “Buradan bir kez daha ifade ediyorum. Bu iş akreple kurbağanın hikâyesi gibidir. O akrep mutlaka bir gün onları da sokacaktır. Çünkü onun karakteri böyledir. ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ basitliği, müttefikliğe yakışmaz. Suriye’de yapılan işin adı işte budur” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ’le mücadele bahanesiyle bölgeye yerleşip Suriye halkını, çoluk çocuk demeden katledenlerin gerçek yüzlerini tüm dünyaya ifşa etmeye devam edeceklerini açıklayarak, “Dün Çanakkale’de güç mücadelesi veren 7 düvel, bugün aynı işi Suriye’de yapıyor. Suriye’de yaşanan hadise, artık bir tehcir, bir soykırım halini almıştır” saptamasında bulundu ve şu değerlendirmeleri yaptı: “Mültecileri öcü gibi görenlerin, bu sorunun sebebi olan Esed rejimine kör ve sağır kalmaları ibret vericidir. Ne diyor Birleşmiş Milletler? ‘Kapınıza dayananları içeri alın.’ Sen ne işe yarıyorsun? Şu ana kadar Irak ve Suriye olmak üzere 3 milyon insanı evimize biz aldık. Siz ne aldınız, kim ne aldı? 300 kişinin, 500 kişinin, bin kişinin hesabını yapıyorsunuz, biz 3 milyon aldık. BM olarak bize verdiğiniz destek 455 milyon dolar; millî bütçeden yaptığımız harcama 10 milyar dolara yaklaştı.”
“TÜRKİYE TERÖRLE, TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELESİNDE YALNIZ BIRAKILDI”
Artık, kendi iç güvenliğimizin de bir parçası haline dönüşen Suriye meselesinde; Türkiye’nin, herkesin gayet haklı ve rasyonel bulduğu çözüm tekliflerinin hayata geçirilme zamanı geldiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörün artık mesafeleri ve sınırları aşan gücünü görmezden gelerek, kendi evinde huzur içinde yaşayabileceğini sananlar, asla temenni etmiyoruz ama yanıldıklarını göreceklerdir” diye konuştu. Türkiye’yi terörle, terör örgütleriyle mücadelesinde yalnız bırakanların, Türkiye’yi o zaman daha iyi anlayacağını ama o zaman da çok geç olacağını söyledi.
“Terör için, İstanbul ve Ankara’nın Moskova’dan, Washington’dan, Berlin’den, Paris’ten, Roma’dan, Tahran’dan farkı olmadığını biz acı tecrübelerimizle çok iyi biliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şu sözlere yer verdi: “Suriye’de ölenlerin canını, Avrupa’da, Rusya’da, Amerika’da yaşayanlardan daha az değerli görmek, insanlıktan nasibini almamaktır. Ankara’da, İstanbul’da patlayan bombayı Paris’te patlayan bombadan önemsiz görmek, iki yüzlülüğün ta kendisidir. Suriye’deki ateşe odun taşıyarak yanmakta olan alevi harlayanlar, bir gün benzer bir ateşin kendi evlerini sarabileceğini de düşünmelidirler. İşte o gün yanınızda güçlü destekler bulabilmeniz için, şimdi doğru bir tutum ortaya koyabilmeniz şarttır.”
“ANA MUHALEFET PARTİSİ MİLLETVEKİLLERİ BÜYÜK BİR İHANETE ORTAK OLUYOR”
Türkiye’nin terörle mücadelesinde; tüm siyasi partilerin, tüm siyasetçilerin, tüm sivil toplum kuruluşlarımızın, akademisyenlerin, yazarların, meslek kuruluşlarının devletinin ve milletinin yanında güçlü bir duruş sergileyemediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine akademisyen diyen güruhun, terör örgütü ağzıyla bildiri yayınladığını, başka bir gün siyasetçi sıfatı taşıyan birilerinin çıkıp devleti suçlayarak terör örgütünün yanında yer aldığını, başka bir gün de bazı sanatçı, yazar ya da derneklerin aynı şekilde örgütün kavramlarıyla hükûmete, hatta şahsına saldırdıklarını kaydetti.
“Daha açık bir şekilde ifade edecek olursam, terör operasyonları, Ankara’da sadece iki partinin genel merkezini rahatsız ediyor” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biri malum parti ki onlara zaten diyecek bir sözümüz kalmadı değil mi? Çünkü onlar talimatları Kandil’den alıyor, onlarla beraber turistlik seyahat yapıyor, gidiyor geliyorlar. Diğeri de ne yazık ki ana muhalefet partisinin genel merkezi. Öyle ki, terör örgütünün bile ‘sonuna kadar direndiler, çarpıştılar’ diyerek sahip çıktığı teröristlere yönelik operasyonları ana muhalefet partisinin milletvekilleri ısrarla ‘toplu infaz’ şeklinde sunmanın çabası içindeler. Hatta ana muhalefet partisinin milletvekilleri terör örgütünün en büyük hayali olan bölgeyi uluslararası müdahaleye açma projesine de destek vererek daha büyük bir ihanete ortak oluyorlar. Kendi devletinin karşısında terör örgütünün yanında yer alarak siyaset yapılmaz, siyasetçi olunmaz, dünyanın hiçbir yerinde bunun örneğini göremezsiniz. Kongre kazanabilirsin, delegeleri kazanabilirsin, ama milleti kazanamazsın.”
“ANA MUHALEFETİN EN ÖNEMLİ SORUNU FOTOĞRAFI KİMİN İNDİRDİĞİ”
Terör örgütünün güdümündeki partinin kendileri için yok hükmünde olduğunu; ancak ana muhalefet partisinin genel başkanı ve kimi milletvekillerini aynı yanlışın içinde görmenin kendilerini endişeye sürüklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü ana muhalefet partisi dediğiniz iktidar partisinin alternatifidir, yani teorik olarak hükûmete gelme ihtimali en yüksek olan partidir. Bu anlayışla iktidara gelecek bir ana muhalefet partisinin terörle mücadeleyi nasıl yürüteceğini, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini nasıl koruyacağını anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Gerçi milletimiz kendilerine böyle bir imkânı vermeyeceğini her seçimde defalarca ortaya koydu zaten” dedi.
Ana muhalefet partisinde gündemdeki tartışmalara da değinerek, “Bakınız dünya yanıyor, Türkiye kavruluyor. Ana muhalefetin en önemli sorunu; fotoğrafı kimin indirdiği… Zaten o fotoğrafın sahibi sizin bu durumunuzu görmüş olsa sizi orada bir saniye tutmaz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “50 günde fotoğrafı kimin indirdiği meselesini çözemeyenlerden ülkenin sorunlarının çözümüne katkı sağlamasını beklemek elbette hayalcilik olur. Buna rağmen sahip olduğu sıfat itibariyle bu partinin çok daha sorumlu bir politika izlemesini ümit etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz” açıklamasında bulundu.
“MASAYA OTURMADAN MASAYI DEVİRMENİN ÇABASI İÇİNDELER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı çarpık anlayışın yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarında da kendini gösterdiğine işaret etti ve “Ağızlarını açtıkları zaman ‘12 Eylül Anayasası, darbe anayasası’ derler, ama ‘gelin yenisini yapalım’ dediğinizde ise hemen işi yokuşa sürerler. Şimdi de daha masaya oturmadan masayı devirmenin çabası içindeler. İş lafa gelince mevcut sistemin yürütmeyi ve yasamayı birlikte kontrol eden yönünden şikâyetler ederler; ama ‘gelin sistemi değiştirelim, güçler ayrılığını tahkim edelim’ dediğinizde, bu defa da ipe un sererler. Çünkü bunların sorun çözmek diye bir derdi yok, çünkü bunların kendileri sorun. Bugüne kadar milletin hiçbir yarasına merhem olmadıkları gibi, sürekli yaraları kaşıyarak kanatmayı marifet sanırlar, siyaset sanırlar” eleştirilerinde bulundu.
13 yıldır milleti birleştirmenin, kenetlemenin, kanayan yaraları sarmanın ve Türkiye’nin her köşesine muhabbet mayalamanın peşinde olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’den Edirne’ye, Rize’den Hatay’a kadar her vatandaşın geleceğe umutla, güvenle bakmasının mücadelesini verdiklerini belirtti.
“KİFAYETSİZ SİYASETÇİLERE RAĞMEN, YENİ TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ”
Son 13 yılda Türkiye’de yaşanan değişime değinerek sağlık, ulaşım, eğitim, enerji ve sosyal güvenlik alanlarında verilen hizmetlere, devrim niteliğindeki yaşanan dönüşüme sayılar ve istatistikler eşliğinde örnekler veren ve bunlarla birlikte demokraside, ekonomide yeni Türkiye’nin inşası için çalıştıklarını da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara hitaben “Terör örgütünün saldırılarına rağmen, paralel devlet yapılanması örgütünün ihanetine rağmen, ihtiraslarının eseri haline gelmiş kifayetsiz siyasetçilere rağmen, inşallah sizlerle birlikte yeni Türkiye’yi inşa edeceğiz, ihya edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni teşriflerinden dolayı muhtarlara teşekkür etti ve kendilerinden mahalle ve köylerinde bulunan vatandaşlara selam, saygı ve muhabbetlerini iletmeleri ricasında bulundu.