Başbakan Binali Yıldırım, “Milletimizi, ülkemizi dünyanın sayılı ülkelerinin arasına sokmaya ahdettik, yemin ettik. Bu kadrolar sizin kardeşleriniz.” dedi.
Refahiye Cumhuriyet Meydanı’nda otobüs üzerinden vatandaşlara hitap eden Yıldırım, kardeşlerinin arasında olduğunu belirterek, bugünleri gösterdiği için Allah’a şükrettiğini söyledi.
Yıldırım, “Erzincan Refahiye’nin Kayı köyünden Topal Dursun’un oğlu, Bahar Hanım’ın oğlu Binali Yıldırım şimdi ülkesine, Türkiye’ye, milletine daha fazla iş yapmak, daha fazla hizmet etmek için ağır bir sorumluluk yüklendi. Bu sorumluluğu bize layık gören memleket sevdalısı, Türkiye sevdalısı, kurucumuz, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımızı sunuyoruz.” diye konuştu.
Erzincan için ülkesi için canla başla çalışacağını ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, “Sizlerin, hükümetlilerin, 78 milyon vatandaşımızın yüzünü güldürmek için, geleceğini aydınlatmak için, muhannete muhtaç etmemek için arkadaşlarımızla beraber hep çalışacağız, hep daha güzel hizmetler yapacağız ve bu güzel yurdu, bu mübarek yurdu, bölücü terör örgütünden kurtaracağız. Bu belayı milletimizin başından atacağız inşallah.” ifadelerini kullandı.
YOLLARIN KRALI OLMAZ, YOLLARIN KURALI OUR
Alanda bulunan gençlere seslenen Yıldırım, “Yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur. Yolları böldük milleti birleştirdik, yolları böldük gönülleri birleştirdik, yolları böldük sevenleri birleştirdik. Yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürtmeyiz, ekmeğimizi böleriz milleti böldürtmeyiz.” dedi.
Alanda bulunan vatandaşların “Erzincan seninle gurur duyuyor” şeklindeki sözleri üzerine Yıldırım, “Biz sizinle gurur duyuyoruz. Sizsiz bizim ne günümüz, ne günümüz var, siz varsanız Türkiye var.” karşılığını verdi.
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” tezahüratlarına karşı da Yıldırım, “Bu güzel ülkeyi bölmeye hiç kimsenin gücü yetmez, yetmedi, yetmeyecek. Türkiye’nin bağımsızlığı için bu milletin kardeşliği için hayatını seve seve, göz kırpmadan toprağa düşen şehitlerimize buradan, Refahiye Meydanı’ndan Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Onlar ölmedi, onlar bu milletin kalbinin en müstesna köşesinde yaşıyor. Onlar hayatlarını Türkiye’nin bağımsızlığı, kardeşliği, milletin beraberliği için verdiler.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bugün sizlerle hasret gidermeye geldik, sizlerle kucaklaşmaya geldik. Bakan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız bugün iklimi sert, insanı mert Erzincan’ın güzel insanlarıyla buluşmak için buradayız. Biliyorum ki Erzincanlılar nerede olursa olsun, ister İstanbul’da ister Ankara’da ister Almanya’da… Onların hep aklı fikri memlekettedir, bu güzel topraklardadır. Her zaman burada olmasanız da buraların derdiyle dertlendiğinizi biliyorum. Hükümet işini herkes bilmez, bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım merak ediyor ‘Bu hükümet neyin nesi’ diye, ‘Biz bir tane hükümet biliyoruz o da 65. Hükümet diyorlar ama asıl hükümet burası, hükümet burada.” dedi.
ÜLKEMİZİ DÜNYANIN SAYILI ÜLKELERİNİN ARASINA SOKMAYA AHDETTİK
Erzincan’da tamamlanan 200’e yakın eserin açılışını yaptıklarını anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Erzincan’a gelinir de hükümete gelinmez mi? Şimdi sırtımızda Dumanlı, önümüzde Erzincan, arkamızda Sivas, 780 bin kilometrekare vatan toprağı 78 milyon hep bir kardeş. Hiç merak etmeyin aldığımız bayrağı daha ileriye, daha yükseklere taşıyacağız inşallah. Hiç merak etmeyin, sizin evladınız sizi hiç mahcup etti mi? Bundan sonra da etmez merak etmeyin. Milletimizi, ülkemizi dünyanın sayılı ülkelerinin arasına sokmaya ahdettik, yemin ettik. Bu kadrolar, sizin kardeşleriniz. Gece gündüz çalışacağız, durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, ülkemizi, güzel yurdumuzu cumhuriyetin 100. yılına, 2023’e emin adımlarla yükselen ay yıldızlı bayrağımızla taşıyacağız.”
Yıldırım, şair Mithat Cemal Kuntay’ın, “On Beş Yılı Karşılarken” isimli şiirinden, “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” bölümünü okudu.
BAKAN OLMUŞSUN AMA CAHİL KALMIŞSIN
Meydandaki vatandaşların “esprili bir anısını anlatmasını” istemesi üzerine Yıldırım, 2007 genel seçimi öncesi seçim çalışmaları için geldiği Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı bir köydeki anısını şöyle anlattı:
“Tam köyün içine gireceğiz, bir teyze, nur yüzlü, yaşlı bir teyze pınarın başında oturuyor, yanaştık dedik ki, yanımda da Sebahattin Bey var, milletvekillerimiz var, adaylarımız var. ‘Teyze teyze bakan geldi bakan, ne diyeceksen de, ne istiyorsun.’ Teyze döndü, şöyle yazmasından yüzünü çevirdi, ‘Evladım hoş geldin, sefalar getirdin, ne deyim ki, yol dedik yaptınız, su dedik getirdiniz, televizyonumuz bile var hem de 150 kanal çekiyor, buzdolabı bile var, hatta çamaşır makinemiz var, her şeyimiz var Allah’a çok şükür ama evladım bizim köyde ADSL çekmiyor.’ Şimdi ben şöyle teyzemin yüzüne baktım, ‘Teyze o ne, o ne ki?’. Teyze bana baktı, ‘Evladım bakan olmuşsun ama cahil kalmışsın. Allah bilir ki sen Messenger’ı bile bilmezsin.’ dedi. İşi anladık, neyi anladık biliyor musunuz? Meğer ki teyzemin torunu İsviçre’de yaşıyormuş onunla görüntülü konuşmak için ta Erzincan’a gidiyormuş. Onun için ADSL çekmiyor diyor.”
Türkiye’nin nereden nereye geldiğini anlatan Yıldırım, yolu olmayan, suyu olmayan bir Türkiye’den artık ADSL olsun isteyen bir Türkiye olduğunu dile getirdi.
Bu Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan ve onun ekibinin eseri olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, “Dedemiz Fatih İstanbul’u fethetmek için gemileri karadan yürüttü, onun torunları Tayyip Erdoğan ve arkadaşları trenleri ve arabaları denizin altından geçirdiler. Marmaray, şu anda 130 milyona hizmet verdi. Şimdi Marmaray’a kardeş geliyor, Avrasya Tüneli’ni de bu yıl sonu yine açacağız. Yavuz Sultan Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, İstanbul İzmir Otoyolu, dünyanın en büyük havalimanı nereye yakışır? Türkiye’ye yakışır, bu millete yakışır.” diye konuştu.
AK PARTİ NE DERSE YAPAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2007 seçimlerinde Başbakan iken Erzincan meydanında yaptığı bir konuşmaya ilişkin anısını da anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“En önde bir teyze dikkatlice dinliyor. Cumhurbaşkanımız, ‘Ey Erzincanlılar biz iktidar olmadan kriz oldu, Türkiye’nin ekonomisi bitti, Merkez Bankası döviz miktarı eridi, 27 milyona düştü. 27 milyardan şimdi 115 milyara çıktı’ deyince aşağıda teyze avaz avaz bağırdı, ‘Deme evladım deme dadanırlar, dadanırlar, söyleme dadanırlar.’ dedi.”
Muhalefet partilerinin seçim zamanı vaat üstüne vaat verdiğini aktaran Yıldırım, “Bir elinize ayı, bir elinize güneşi vereceğim’ diyor, bol keseden atıyorlar. Bir tanesi de, partinin biri seçim vaatlerinde ‘Konya’ya hızlı tren yapacağım’ diyor, meğersem Konya’ya hızlı treni biz yapalı iki sene olmuş, haberleri yok. Bunlar bol vaatleri verince benim rahmetli babamın, nur içinde yatsın, bir lafı var, o aklıma geldi, hemen lafı patlattım, ‘Kaval elin yel Allah’ın, üfle babam üfle’ ama AK Parti ne derse yapar, AK Parti sözünün eridir.” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti hükümetlerinin Türkiye’ye yaptığı hizmetleri anlatan Yıldırım, “Her şey Türkiye için her şey hükümet için her şey sizin için. Bugün sizden aldığımız güçle ülkemiz, milletimiz için çok güzel işler yapacağız. Milletimizin yüzünü ağartacak işlere yine imza atacağız.” diye konuştu.
Alanda toplanan vatandaşlara, “Bizim bir şarkımız var, onu birlikte söyleyelim mi?” diye seslenen Yıldırım, vatandaşlarla “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan olduktan sonra ilk kez memleketine gelerek eşi Semiha Yıldırım ile doğduğu Erzincan’ın Refahiye ilçesini ziyaret etti.
İlçedeki Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlara hitap eden Yıldırım, daha sonra Kayı köyündeki ailesinin evine geçti.
AK Parti bayrağı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin fotoğrafının asılı olduğu evde akrabalarıyla, arkadaşlarıyla buluşan Yıldırım, ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erzincan’da sevgi seliyle karşılandığını ve çok mutlu olduğunu dile getiren Yıldırım, “Bu toprakların bir evladı olarak Allahıma hamdediyorum. Bu sevgi, bu muhabbet yükümlülüğümüzü, sorumluluğumuzu daha da artırıyor, ülkemize, milletimize en güzel hizmetleri yapma şevkimizi daha da artırıyor.” diye konuştu.
Milletin duası ve desteğiyle terör sorununu da ülkenin gündeminden çıkaracaklarını ve buna kararlı olduklarını vurgulayan Yıldırım, “Bundan sonra enerjimizi terör için değil, enerjimizi ülkemizin kalkınması, milletimizin birliğinin, kardeşliğinin daha da güçlenmesi için harcayacağız. Ülkemizi dünyanın sayılı ülkeleri arasına sokmak için her türlü gayreti göstereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, vatandaşların ramazan ayını da kutladı, ramazan ayının acı çeken tüm Müslümanlara bir kurtuluş vesilesi olmasını diledi.
Baba ocağında hasret giderdiklerini, hemşehrileriyle kucaklaştığını belirten Yıldırım, daha sonra evinden köy merkezine kadar vatandaşlarla yürüdü, fotoğraf çektirdi.
Başbakan Binali Yıldırım, “Terör, bu ülkenin başının belasıdır. 40 yıldır devam eden bir beladır, bu belayı bizim başımıza saranlar milli değildir, yerli değildir. Terörün bir üst aklı vardır, o aklın ne olduğunu da biliyoruz.” dedi.
Yıldırım, Erzincan’da Park Masal’da sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi.
Erzincan’dan tüm ülkenin vatandaşlarını selamlayan Yıldırım, bugün ayrı bir heyecan ve onur duyduğunu dile getirdi.
Yıldırım, Erzincan’a her geldiğinde çocukluk günlerini, ovaları, soğuk suları, dumanlı dağları, sarı çam ormanlarını, biçtiği tarlaları, harman yerlerini, komşularını, acı, tatlı günlerini, depremlerin, afetlerin verdiği çaresizliği hatırladığını belirtti.
Sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin bir şehrin adeta ana ölçeği ve şehrin ağırlık merkezi olduğuna işaret eden Yıldırım, demokrasilerde sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin var olmasının demokrasinin gücünü gösterdiğini vurguladı.
Erzincan’ın sadece zorluklara karşı isyan etmeyen, mücadele azmini kaybetmeyen insanların yaşadığı bir yer değil, bugün her zamankinden daha fazla özlem duyulan kardeşliğin, birliğin, beraberliğin en güzel şekilde yaşatıldığı bir şehir olduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, “Erzincan’da Alevi, Sünni bir arada kardeşçe yıllarca bir arada yaşadı. Erzincan üzerinden mezhep savaşları çıkarmaya çalışanlar, bizi birbirimizi düşürmeye çalışanların her seferinde elleri boş kaldı, onun için ben hemşehrilerime bu bereket sofrasında bir kez daha teşekkür ediyorum, basiretiniz için sağduyunuz için teşekkür ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
BU TERÖR MİLLİ DEĞİL, YERLİ DEĞİL
Yıldırım, Türkiye’nin bugün amansız bir mücadele verdiğine işaret etti.
Özellikle Güneydoğu’da devam eden mücadeleyi, ülkenin beka mücadelesi olarak nitelendiren Yıldırım, bunun birlik, beraberlik, kardeşlik mücadelesi olduğunu kaydetti.
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki operasyonda PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan Jandarma Astsubay Tamer Meriç’in eşi Hülya Meriç’in de toplantıda bulunduğunu aktaran Yıldırım, “Tamer Meriç, ömrünün baharında bu ülkenin bayrağının yere düşmemesi için, bu ülkenin bölünmemesi için istiklalimiz için hayatını feda etti.” diyerek, tüm şehitleri rahmetle, minnetle andı.
Türkiye’de artık bu acıların bitmesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, enerjilerini ülkenin kalkınmasına, büyümesine, çocukların daha güzel bir gelecek elde etmesine, ülkenin dünyanın hatırı sayılır ülkeler arasına girmesine harcamak istediklerini kaydetti.
Terörün bitirilmesi için gerekli mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terör, bu ülkenin başının belasıdır. 40 yıldır devam eden bir beladır, bu belayı bizim başımıza saranlar milli değildir, yerli değildir. Terörün bir üst aklı vardır, o aklın ne olduğunu da biliyoruz. Bunlar geçmiş yıllarda Alevi, Sünni birbirimizi kırdırmaya çalıştılar, olmadı, bir PKK belasını başımıza sardılar ama değerli hemşehrilerim genel başkanlığa aday gösterildiğim ilk gün söylediğim birşey var, ‘Milletim rahat olsun, bu terör belasını Türkiye’nin gündeminden çıkaracağız’ dedim. Bunu inşallah yapacağız. Allah’a şükür, yavaş yavaş hepsi temizlendi. Şimdi ilçelerde, illerde bunların iyice belini kırdık, kırsalda çalışmalarımızı daha da yoğunlaştıracağız. Amacımız bunların çirkin yüzünü milletimize göstermek. Düşünebiliyor musunuz, bölgenin, Güneydoğu’nun Kürt vatandaşlarımızın güya hakkını, hukukunu koruyacak. Peki soruyorum, Tanışık köyünde, Dürümlü mezrasında hiçbir günahı olmayan, işiyle, gücüyle, çiftliğiyle, çubuğuyla, malıyla uğraşan o 16 masum Kürt vatandaşımızın ne günahı vardı, onları hunharca katlettiniz. Askerimize, polisimize, jandarmamıza kalleşçe sırtından vurdunuz.”
Çanakkale ve Sarıkamış’taki mücadeleleri örnek gösteren Yıldırım, bu mücadelelerin al yıldızlı bayrak için, Türk milletinin payidar olması için verildiğini söyledi.
Yıldırım, “Türk milleti” denilince alınganlık gösterenler olduğuna dikkati çekerek, Osmanlı Devletinin dünyada Türk devleti olarak bilindiğini ifade etti.
Osmanlı Devletinde 36 farklı mezhep, meşrep ve ırktan insanlar bulunduğunu belirten Yıldırım, “Osmanlı Devleti, onları ‘sen şucusun, bucusun’ diye ayırmamış. Hepsini bir hedef ve inanç uğrunda bir araya getirmiş, kimsenin burnu kanamadan yaşamışlar. Dinlerini, inançlarını serbestçe sürdürmüşler. Dillerini muhafaza etmişler. Bugün bize soykırım dersi vermeye çalışanlar, 50 sene Kuzey Afrika’da kaldılar, dillerini unutturdular, Fransızca’yı resmi dil yaptırdılar. Hindistan’da, Pakistan’da, Avustralya’da İngilizce’yi resmi dil yaptırdılar.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin tarihinde sömürü ve esaretin olmadığını, insanlık ve insana saygının bulunduğunu vurguladı.
Osmanlı Devleti kurulurken, Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” dediğini anımsatan Yıldırım, insanın en önde ve merkezde olduğunu, bugün ise 55 milyon insanın yersiz, yurtsuz yaşadığını söyledi.
Yıldırım, bu durumun ve bugün Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de ve Ukrayna’da yaşananların da insanlık ayıbı olduğunu dile getirdi.
SOYKIRIMIN NE OLDUĞUNU BİLMEK İSTİYORSAN ERMENİ ÇETELERİNİ HATIRLA
Yıldırım, Alman Federal Meclisinin Ermeni iddialarına ilişkin kararıyla ilgili, “Türkler 1915’te soykırım yapmışlar’. Bu, bir tarihi yalandır. Soykırımın ne olduğunu bilmek istiyorsan, o Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Rus işgalinde düşmanla iş birliği yapıp diri diri insanları Erzincan’da yakan o Ermeni çetelerini hatırla.” ifadelerini kullandı.
Soykırımın ne olduğunu Erzincan’ın çok iyi bildiğini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkler, soykırım yaptı’ diyeceğinize 90’lı yıllarda on binlerce Boşnağı, sadece sizin gibi inanmıyor diye doğrayan, katleden o insanlık ayıbını hatırlayın. Bir gecede Hocalı’da 625 Azeri kardeşimizi katledenleri hatırlayın. İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’nın üçte biri gitti, birbirlerini kırdılar. Hunharca öldürdüler. Şimdi de kalkmışlar, Türkiye’ye ders vermeye çalışıyorlar. Maksat başka… Türkiye canlanmasın, Türkiye bir beladan kurtulur, bir başka bela ile uğraşmak zorunda kalsın, yağma yok.
Türkiye, eski Türkiye değil. Türkiye, bugün 14 yıldır devam eden istikrarla, güvenle milletin adamlarıyla emin adımlarla yolunda yürüyor.”
Yıldırım, hedeflerinin cumhuriyetin 100. yılında Türkiye’nin parmakla sayılan ülkeler arasına girmesi olduğunu ifade ederek, bunu da fabrika kurarak, daha çok yatırım yaparak, üretip daha çok satarak ve adilce dağıtarak gerçekleştireceklerini anlattı.
Terörün bulunduğu yerde yatırım, turizm, ticaret ve huzurun olamayacağına dikkati çeken Yıldırım, bunun için ilk ve en önemli maddelerinin terör olduğunu vurguladı.
Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Abaza, Çerkez ve Arap, bütün vatandaşların kendilerinden terörü bitirmelerini istediğini aktaran Yıldırım, “Biz bölünmek istemiyoruz. Biz birbirimize düşman olmak istemiyoruz. Çocuklarımızın geleceği olan bu ülkeye ayrılık tohumlarının ekilmesini istemiyoruz’ diyorlar. Bu, bizim için yeterli güvence, onun için rahatça ‘dağ, bayır’ demeden her türlü tuzaklarını başlarına geçiriyoruz. Hendeklerini başlarına geçiriyoruz. Yaptıkları her türlü kahpeliği teker teker tersine çeviriyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin artık iyi şeyleri ve geleceği konuşması gerektiğini kaydeden Yıldırım, gelişmiş ülkelerden akıl almaya ihtiyaçları olmadığını, onların akıl verdiği ülkelerin durumunu bütün dünyanın gördüğünü söyledi.
YOLLARI BÖLDÜK, GÖNÜLLERİ BİRLEŞTİRDİK
”Onlar, sadece sömürmeyi bilirler ama bizim tarihimizde sömürmek yok.” diyen Yıldırım, insanın yaratılmışların en üstünü olduğunu dile getirdi.
Yıldırım, şunları ifade etti:
“Biz, bu özellikle ülkemizin ve milletimizin hak ettiği refahı sağlayacağız. 14 yıldır Türkiye’yi değiştirdik. Türkiye’nin her köşesindeki yollara bakın. Nereye giderseniz gidin. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi bir araya getirdik. Yolları böldük, gönülleri birleştirdik. Yolları böldük, hayatları birleştirdik. Trafik kazalarında ölen insanlarımızın sayısı yüzde 63 azaldı. Bırakın 4-5 bin insanın hayatını kurtarmayı, eğer bir tek insanı yaşatabiliyorsa bu yollar, bunun bedeli dünya ile ölçülmez. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyoruz. Bizim atalarımızdan öğrendiğimiz budur.”
Sadece yol yapmadıklarını, hava yolunu da halkın yolu yaptıklarını anlatan Yıldırım, daha önce uçakla seyahat edenlerin imtiyazlı sınıflar olduğunu ancak bugün herkesin aynı şekilde yolculuk yapabildiğini söyledi.
Çocukluğunda yaşadığı anısını da paylaşan Yıldırım, “Babamla tarlaya giderdik. O, çift sürerken uçak geçerdi. Ben sırtüstü yatar, hayal kurardım. Bu uçak nereye gidiyor? Keşke içinde ben de olsam. Öyle hayal uzar, giderdi. Allah nasip etti. Bize sorumluluk alma şerefini verdi ve hava yolunu halkın yolu haline getirdik. 14 senede hava yolu, halkın yolu oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, “havayolunu halkın yolu” haline getirmenin kendilerine nasip olduğunu belirterek, havaalanı sayısının 26’dan 55’e yükseldiğini ifade etti.
Yıldırım, “Bunun için dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz, en büyük. Amerika’daki şu anda en büyük 90 milyon, bizim yaptığımız 150 milyon, 200’e çıkacak kapasitede. Siz IMF’nin borcunu verir gönderirseniz, dünyanın en büyük havalimanını yaparsanız, boğazda dünyanın en geniş köprüsünü yaparsanız, İzmit Körfezi’ni birleştiren, İstanbul İzmir’i komşu kapısı yapan otoyolu yaparsanız, dünyanın en uzun 3’üncü tüneli Ovit Tüneli’ni açıp Karadeniz’i Anadolu’ya, Mezopotamyaya bağlarsanız, hızlı tren ağlarıyla ülkeyi donatırsanız, bundan birileri tabi rahatsız olacak.” diye konuştu.
Binali Yıldırım, Türkiye’nin mega projelerinin birilerini rahatsız ettiğini, kendilerine “Türkiye’nin fazla olmaya başladığını” söylediklerini aktardı.
“Ağaç, çevre” diye Türkiye’de bir isyan başlatıldığını ifade eden Yıldırım, “Neye isyan, bu başarıların, Türkiye eğer böyle giderse kısa sürede bize yetişecek, o zaman biz içeriyi karıştıralım, karıştırdılar mı? Ama o ‘uzun adam’ çıktı dedi ki; ‘Benim arkamda millet var millet, ey ahmaklar’, hesap Türkiye’ye diz çöktürmekti, refah işte böyle bir şey değerli hemşehrilerim. Refah kredi kartıyla taksit taksit ödenen bir şey değil, refah liderine sahip çıkmaktır. Milyonlar arkasına durdu, çapulculara gereken dersi verdi. Hem Gezi’de verdi, hem 17 Aralık’ta verdi.” değerlendirmesini yaptı.
“Terör” denilince akıllara sadece bölücü terör örgütünün gelmemesi gerektiğini, bir de “paralel terörünün” olduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terör örgütü deyince sadece Güneydoğu’da bölücü terör örgütü aklınıza gelmesin. Bir de bizim paralel terörümüz var. Dost bilip yıllarca bizimle iç içe olanları, meğersem bizi sırtımızdan hançerlemek için fırsat kolladıklarını 17 Aralık’ta gördük. Devletin imkanlarını kullanacaksınız ve devlete kumpas kuracaksınız. Herkesin şunu bilmesi lazım; Hiçbir devlet, hele hele Türkiye Cumhuriyeti ile hiçbir terör örgütü bilek güreşi yapamaz. Bunun bilinmesi lazım. Hiçbir devlet kendi içinde devlet olmaya heveslenenlere asla ve asla izin vermez, müsamaha göstermez. Yapılan her türlü hukuksuzluğun, her türlü aymazlığın hesabını fitil fitil burunlarından getireceğiz. Güzel insanların dini duygularını istismar ederek, kutsallarını kullanarak, milyonlarca dişinden tırnağından artırarak hayır olsun, çocuklarımız yetişsin, memleketimiz gelişsin’ diye bu kadar fedakarlığı yapanlara siz tezgah kuracaksınız, aldığınız bu kaynakları yurt dışındaki lobilere, siyasetçilere cömertçe vereceksiniz. Bu millet bunu affeder mi? Asla affetmez, affetmiyor, o paralel terör örgütünü de kaçtıkları yere kadar kovalayacağız Allah’ın izniyle.”
BÜTÜN HEDEFLER TÜRKİYE ÜZERİNDE, BÜTÜN HESAPLAR TÜRKİYE ÜZERİNDE…
Yıldırım, Türkiye’nin hedef ülke konumunda olduğunu dile getirerek, Türkiye’nin zor bir coğrafyada bulunduğuna işaret etti.
Binali Yıldırım, “Tarih bize böyle bir coğrafya vermiş ama sorumluluğumuz da bir o kadar fazla. Niye fazla; Çünkü biz medeniyetleri buluşturan bir yerdeyiz, kıtaları buluşturan bir yerdeyiz, kuzeyle güneyi, doğuyla batıyı buluşturan bir yerdeyiz, dolayısıyla köprü vazifesi gören bir ülkeyiz. Eğer köprü yıkılırsa insanlık yıkılır, onun için bütün hedefler Türkiye üzerinde, bütün hesaplar Türkiye üzerinde. Ama bilmedikleri bir şey var; Bizim devlet geleneğimiz o kadar köklü ki o kadar kuvvetli ki bunun daha zorları geldi geçti hepsini defettik. Bunları da defedeceğiz, bunlar da bizim gündemimizden yok olup gidecek. Ama gündemimizde daima kalacak olan kardeşliğimiz, birliğimiz, dirliğimizdir, ülkemizin, insanımızın refah ve mutluluğudur.” ifadelerini kullandı.
Bunun için daha çok yol, hastane, okul, fabrika yapacaklarını, gençlere, kadınlara daha fazla imkan sağlayacaklarını söyleyen Başbakan Yıldırım, bölünmüş yol ve duble yollardan sonra şimdi de sıranın duble demiryollarına geldiğini, bu dönem hükümetin hedefinde duble demiryolları bulunduğunu bildirdi.
Hızlı tren projelerinin hızla ilerlediğini de kaydeden Yıldırım, “Ankara’dan Sivas’a hızlı tren hızla ilerliyor. Sivas’tan Erzincan, Erzincan’dan Erzurum, Erzurum’dan Kars, Gürcistan Tiflis, ver elini Bakü. Bu sene Bakü Tiflis Kars projesi de bitiyor. Bakın Azerbaycan’a doğrudan demiryolu yok, şimdi olacak, bu da bazılarını rahatsız ediyor. Azerileri, niye Nahçıvan’ı ayırıyorlar, bizi Azerilerle ayırıyorlar, fazla bir araya gelmesin, bunlar aynı millet iki devlet. Tezgah belli hemşehrilerim, oyun belli, uyanık olacağız. Dostumuzu. düşmanımızı bileceğiz” şeklinde konuştu.
Binali Yıldırım, iyi gün dostları değil, zor gün dostlarını daha çok yakınlaştıracaklarını dile getirdi.
YARINIMIZ BUGÜNDEN DAHA GÜZEL OLACAK
Artık görevlerinin dostlarının sayısını artırmak, düşmanların sayısını ise azaltmak olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
“İnşallah bu dönemde komşularımızla, bölgemizdeki yaşananlarla ilgili sağduyuyla birleştirici, barıştırıcı rolümüzü oynamaya devam edeceğiz. Hiç merak etmeyin, yarınımız bugünden daha güzel olacak, bundan hiç endişemiz yok, çünkü bu topraklar, mübarek topraklar. Bu topraklarda peygamberler var, bu topraklarda evliyalar var, bu topraklarda ağzı dualı insanlar var, bunların duası, şefaati bizim için en büyük manevi kaynaktır. Onlar sadece duasını yapacak, desteğini verecek ama işi de biz yapacağız, sizlerin adına bizler yapacağız. Geçmişine sahip çıkmayan milletler geleceğini inşa edemez. ‘Mazide olan atiyiz’ diyoruz, onun için biz hem geleceğimize sahip olacağız hem de yarınımızın güvencesi çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkacağız, o genç fidanların anlamsız bir kavga uğruna ömrünün baharında solmalarına, yok olmalarına daha fazla izin vermeyeceğiz.”
Yıldırım, terörle mücadeleyle ilgili olarak ise “Türkiye’yi bölmek istiyorlar, milleti bölmek istiyorlar, bölecek miyiz? Millet olmanın tek vatan, tek bayrak sahibi olmanın bir bedeli var, bu bedeli İstiklal Harbi’nde ödedik, Çanakkale’de ödedik, bugünde ödüyoruz, gerekirse gelecekte de öderiz. Biz esaret altında yaşamayı bilen bir millet değiliz, tarihimiz boyunca kimsenin boyunduruğu altına girmemişiz, ama bazıları bizim gibi İngilizler de aynı, onlar da esaret altına girmemiş. Ama bizim bir farkımız var değerli hemşehrilerim, esaret altına girmediğimiz gibi kimseyi de sömürge yapmamışız. Tarihte esaret altına girmeyen tek ülke var, kimseyi de esaret altına almayan o milletin adı da Türk milletidir. O devletin adı da Türk Devleti’dir.” dedi.
Türk toplumunu birbirine düşürmek isteyenlere fırsat verilmemesi gerektiğini anlatan Yıldırım, bu konuda hep Erzincan’ı örnek gösterdiğini belirtti.
Erzincan’ın, Alevi ve Sünni nüfusun kardeşçe yaşadığı, birbirleriyle en iyi şekilde dayanışma gösterdiği örnek illerden olduğuna işaret eden Yıldırım, “Zaman zaman buralarda da fitne ateşini yakmaya çalışanlar oldu. Asla başaramayacaklar. Çünkü hemşehrilerim, çok imtihandan geçti. Bütün imtihanları da en iyi şekilde verdiler. Benim adımı koyan Alevi bir komşum. Adımla da iftihar ediyorum.” diye konuştu.
Araya ayrılık sokmaya çalışanların dışarıda olduğunu dile getiren Başbakan Yıldırım, terörün ve mezhepsel kışkırtmaların da dışarıda planlandığını söyledi.
Amacın, Türk toplumunu zayıf düşürmek olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Amaç, ne olsun ne ölsün. Yağma yok, bu milletin geçmişinde mazlumlara, mağdurlara, kimsesizlere hamilik var. Bize uşaklık yakışmaz, bize efendilik de gerekmez. Bize, millete hizmet yakışır. Bizim için siyaset, millete hizmettir. Milletin derdine derman olabiliyorsanız, siyaset bir anlam ifade eder. AK Parti olarak hizmet ettik, halkımızdan destek aldık. 78 milyona eksiksiz hizmet bizim şiarımızdır. Oy verdi, vermedi. Hizmet yaparken bunun hesabını yapmayız. Bunu da asla benimsemeyiz, yapanlara da müsamaha göstermeyiz” ifadelerini kullandı.
Hizmette devamlılığın esas olduğuna dikkati çeken Yıldırım, kendisinden önce görevde bulunan Ahmet Davutoğlu ve çalışma arkadaşlarına ülke ve millet için yaptıklarından dolayı teşekkürlerini iletti.
AK Parti’nin siyasetinde “ben” değil, “biz” olgusunun var olduğunun altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:
“Biz dediğimiz sürece daha güçlü oluruz. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, birlikte Türkiye olacağız. 65. Hükümet, cumhuriyet tarihinde en kısa sürede güven oyu alan hükümet unvanını da taşıyor. Kaybedecek zamanımız yok. Çok daha hızlı çalışacağız. Vatandaşlarımızın beklentilerini, hayallerini geciktirmeye asla ve asla tahammülümüz yok. Aldığımız emaneti, bize devredilen noktadan daha ileriye taşımak boynumuzun borcu olacak. Vesayetlerle sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bugüne kadar birçok badireden geçtik, birçok imtihandan geçtik, her seferinde dedik ki ‘bizim patronumuz millet’, millet ne derse onu yaparız.”
MİLYONLARIN OYUYLA SEÇİLEN CUMHURBAŞKANININ SİYASİ SORUMLULUĞU VAR
Milletin seçtiği cumhurbaşkanının, milletin seçmediği cumhurbaşkanı ile aynı olmasının beklenemeyeceğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
“Tabi ki milyonların oyunu alan, seçilen cumhurbaşkanı, en azından siyasi sorumluluğu var. Bir daha seçim olacak, söylediklerinin, taahhüt ettiklerinin hesabını soracak millet. Onun için Türkiye’de 2007 yılında bir referandum yapıldı. Referandumda cumhurbaşkanını, milletin doğrudan seçmesi kabul edildi. O günden bugüne cumhurbaşkanlığı makamının durumu öncekiyle aynı değil. Peki ne olacak? Vesayet ürünü anayasayı değiştireceğiz, bu kafa karışıklığını ortadan kaldıracağız. İrade olmayan yerde idare olmaz. İrade de tektir. İradeyi parçaladığınız zaman idare de yok olur gider. Yaşadığımız olaylar bize bunu göstermiştir.”
Yıldırım, dünyada göçün artık doğudan batıya değil, batıdan doğuya gerçekleştiğini, bunun Türkiye’de de böyle olacağını ifade ederek, zenginlik merkezlerini sadece Ankara’nın batısında değil, doğusunda da parlayan bir yıldız gibi oluşturacaklarını kaydetti.
Çocukların doğudan kalkıp bir bilinmeze gitmelerini istemediklerinin altını çizen Yıldırım, “Bunun için yatırımlarla, üretimlerle, iş yerleriyle, tüketim merkezleriyle buraları yaşam alanına, zenginlik alanına dönüştüreceğiz. Bu bölgeler terörle değil hizmetlerle anılacak, sosyal hayatla anılacak, turizmle anılacak. Yeter ki bize güvenmeye devam edin. Siz arkamızda olduğunuz müddetçe bize karada da denizde de havada da ölüm yok evvel Allah.” dedi.
Yıldırım’ın konuşmasının ardından yemeğe geçildi. Başbakan Binali Yıldırım’ın oturduğu masada, Alevi dedesi Ahmet Uğurlu, Erzincan Müftüsü Yavuz Karabayır, Erzincan Şehit Aileleri Derneği Başkanı Kazım Koyun, Erzincan Yaşlıları Koruma Derneği Başkanı Neriman Şenocak, Birlik Vakfı Erzincan Şube Başkanı Prof. Dr. Erdal Akpınar, Diyarbakır Sur’daki operasyonda PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit düşen Jandarma Astsubay Tamer Meriç’in eşi Hülya Meriç ile İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan yer aldı.
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yapılan ve kendi adını taşıyan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin açılışını yaptı.
Yıldırım, Mimar Sinan Mahallesi’nde 16 derslikli lisesinin açılışında öğrencilerin sevgi gösterileriyle karşılandı.
Burada yaptığı konuşmada, Erzincan’ın bugün başka bir güzel olduğunu, başbakan olarak ilk defa baba ocağına geldiğini aktaran Yıldırım, öğrencilere okullarının güzel olup olmadığını, beğenip beğenmediklerini sordu. Öğrencilerin “evet” yanıtını alan Yıldırım, “Güzel bir eğitim ve öğretimi mevlam nasip eylesin. Sizlerle gurur duyuyoruz. Sizler bizim geleceğimizsiniz, Türkiye’nin geleceği sizsiniz. Onun için size ne kadar yatırım yapsak, ne kadar hizmet etsek o kadar layıksınız. Size ve öğretmenlerinize teşekkür ediyorum. Onlar gençlerimizi geleceğe hazırlıyor.” diye konuştu.
Konuşmasında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na da teşekkür eden Yıldırım, öğrencilere de zihin açıklığı diledi, yöresel ifade ile “Okuz, yazız, derslerinize bakız” sözlerini kullandı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da okulun adını Yıldırım’ın başbakan olmadan önce düşündüklerini ve okulun ismini 2013’te koyduklarını aktardı. Okulun hayırlı olmasını temenni eden Hisarcıklıoğlu, kız çocuklarının eğitim hayatına devam etmesinin önemine değindi. Hisarcıklıoğlu, “Bir erkeği yetiştirirseniz bir kişi yetiştirirsiniz ama bir kızı eğitirseniz bütün aileyi eğitmiş olursunuz. Aileyi eğitirseniz, toplumu eğitirsiniz, o yüzden bu okul bizim göz bebeğimiz.” ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından Başbakan Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ve beraberindekiler açılış kurdelesini kesti.