Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Başbakan Yıldırım, Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem Planı tanıtım toplantısına katıldı

Başbakan Binali Yıldırım, “Mesele insan olunca, mesele insanın gönlüne dokununca her şey değişiyor”dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, "Mesele

 Başbakan Binali Yıldırım, “Mesele insan olunca, mesele insanın gönlüne dokununca her şey değişiyor. Onun için aslında engel fizikte değil, engel canda değil, engeller zihindedir. Zihindeki engelleri yıkamazsak engellilere çok şey yapmış olamayacağız. Onun için önce zihindeki engelleri kaldıracağız. O da eğitimle olacak, farkındalık oluşturmakla olacak. İşte bizim de tam yaptığımız bu.”  dedi.

Yıldırım, Hilton Oteli’nde 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen “Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem Planı” tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, siyasetin esasının insan olduğunu, insan olmayan yerde yapılacak hiçbir şeyin kıymetinin olmadığını anlattı. Bu nedenle hep “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin” dediklerini aktaran Yıldırım, 14 yıl boyunca yaptıkları işlerde, aldıkları kararda hep insanı işin merkezine koyduklarını dile getirdi.

“Acaba hangi hizmeti yaparsak, bununla vatandaşımızın hayatı daha kolay olur? Bunu hep öncelikli konu olarak ele aldık” diyen Yıldırım, şöyle konuştu:

“Yıllar önce ben İstanbul Büyükşehir Belediyesinde İDO’da Genel Müdürlük yaparken bir yabancı misafirimiz ziyaretinde bana dedi ki; ‘Türkiye’de engelli olmadığını gördüm, ne kadar güzel bir şey, ne kadar şanslısınız’ ama o şunu bilmiyordu. engelliler evden çıkamıyordu, engelliler hayatın içinde değildi. O günden bugüne çok şey değişti, çok şey gelişti. Neler oldu hepimiz görüyoruz. Bir kere engellilerimize odaklanan bir yasal düzenlememiz yoktu, o  yasal düzenlemeyi yaptık ve engellilerin kanunu çıkartık. ‘Sakat’, ‘Çürük’ gibi engellileri aşağılayıcı kelimeler vardı, terimler vardı, bütün bunları mevzuatımızdan ayıkladık.”

Bununla da kalmayarak engellilerin hayata katılmasını sağlayacak tedbirler aldıklarını vurgulayan Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde Dünya Engelliler Günü kutlamalarına mutlaka katıldığını ve “Ulaşımda iletişimde hayatın her yerinde ben de varım” programını o gün gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Başbakan Yıldırım, “O gün yaptığımız etkinlikler beni o kadar çok duygulandırır, heyecanlandırır ki ne yaptığım Marmaray, ne büyük havalimanları, ne o büyük köprüler… Hiçbirisinde o heyecanı duymadım çünkü, mesele insan olunca, mesele insanın gönlüne dokununca her şey değişiyor. Onun için aslında engel fizikte değil, engel canda değil, engeller zihindedir. Zihindeki engelleri yıkamazsak engellilere çok şey yapmış olamayacağız. Onun için önce zihindeki engelleri kaldıracağız. O da eğitimle olacak, farkındalık oluşturmakla olacak. İşte bizim de tam yaptığımız bu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın da yaptığı bu.” diye konuştu.

Yıldırım, engellilerin hepsini aynı şekilde ele almanın yanlış bir iş olduğunu gördüklerini anlatarak, şunları kaydetti:

“Demek ki otizmlileri ayrı ele alacağız, fiziksel engellileri ayrı ele alacağız, zihinsel engellileri ayrı ele alacağız ve hepsine ayrı ayrı ilgi göstereceğiz, Şimdi bu ne demek? Burada Birsen Başar kızımızı dinledik, Süleyman Öztürk’ü dinledik, bize güzel ders verdiler. Aslında biz onlara ders vermemiz gerekirken onlar bize ders verdi çünkü, onlar hayatın içinden geliyor. Yaşadıkları tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Engellilerin, otizm engellilerinin bazı sorunları var.  ’Eğitime erişim pahalı’ Burada da açıkça talepte bulundular, sadece Süleyman Öztürk değil aynı zamanda 15 Temmuz karanlık gecesini aydınlığa çeviren ve bu yolda gazilik şerefine nail olan Eyüp Tekin kardeşimiz de aramızda. Onun da bu konuda dediği şudur. Engellilere bireysel grup halinde toplam 12 saat… Bireysel 8 grup halinde 4 olmak üzere toplam 12 saat rehabilitasyon veriliyor, bu yetmez.”

Yıldırım,  bunun 40-50 saate çıkması gerektiğini belirterek, “Yani bireysel eğitim miktarının artması gerekiyor. Artınca ne oluyor, para… 8 bin, 10 bin lira lazım. Devletimiz ne için var, devlet vatandaşın işini görmek için vardır. Orada ne para harcanacaksa harcanacak, gereken neyse yapılacak. Bakanımıza buradan talimat veriyorum bu bireysel eğitimlere toplantıdan sonra görüşelim.” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, konuşması sırasında zaman zaman toplantıya katılan vatandaşların istek ve sorunlarını dinledi.

Salondaki bazı ailelerin, söz alarak, “Rehabilitasyon merkezleri ve öğretmenlerin daha fazla denetlenmesi, engelli annelerin emekli olması” gibi taleplerini alan Yıldırım, “Tamam, anlaşıldı. Toplantıyı bitirelim ondan sonra konuşuruz. Açık kürsüye dönüştü.” diye espri yaptı.

Yıldırım, sorunlarını dile getirmek isteyen bir vatandaşa da danışmanını yanına göndererek ilgilenmesi talimatını verdi.

Evde bakımla ilgili değerlendirme yapıldığını anlatan Yıldırım, “Buradaki mağduriyet giderilecek. Onların hepsini yeni baştan gözden geçiriyoruz. Bir iki yanlış yüzünden bütün bir topluluğun ceza çekmesi, onun bedelini ödemesini asla kabul edemeyiz.” ifadelerini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, devletin her şeye yetişemeyeceğini ancak her şeye yetişeceklere destek verebileceğini belirterek, “Yerinde, mahallede, ilçede, ilde, her yerde bu sosyal sorumluğu bütün vatandaşlarımızın almasını teşvik edeceğiz. Sadece teşvik etmeyeceğiz, ön ayak olacağız ama denetlemeyi de ihmal etmeyeceğiz.” dedi.

Yıldırım, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen “Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem Planı” tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, son 14 yılda merkezi idare ve yerel yönetimlerin zihniyet devrimi gerçekleştirdiğini ve adım adım engellilerin toplumdaki farkındalığını artırdığını anlattı.

AK Parti hükümetlerinin birçok reform hayata geçirdiğini dile getiren Yıldırım, engellilikte ayrımcılıkları ortadan kaldırdıklarını, mali desteklerde, sosyal haklarda iyileştirmeler yaptıklarını, desteklerin kapsamını genişleterek miktarını 14 kat artırdıklarını aktardı.

Özel sektörde istihdamın 2 kat, kamuda 8 kat arttığını ifade eden Yıldırım, “Bugün özel sektörde, kamuda, devlette çalışan engelli sayısı 150 bini buldu. Eskiden engelli almamak için 40 dereden su getiriyordu, ‘Aman engelli almayayım da işe, cezası neyse ödeyeyim…’ Böyle yaparak nüfusumuzun yüzde 8-9’unu bulan engelli vatandaşlarımızın sorununu çözemeyiz. Kimin yarın engelli olmayacağının garantisi var? Bugün kendinin engelsiz olduğunu zannediyorsun, şuradan çıkarsın birisi gelir vurur, ondan sonra olursun engelli. Onun için diyorum, engeller zihinde. Zihinden engeller kalkarsa her şeyi hallederiz.” diye konuştu. 

Başbakan Yıldırım, 2014’te Anadolu Otizm Vakfının kurucuları arasında bulunduğunu belirterek, güzel işlere imza atan vakfın İzmir Güzelbahçe’de engelliler için bir külliye kurulacağını, projeyi de sonuna kadar desteklediğini bildirdi.

Özel eğitimden faydalanmak için gereken engel oranının da aşağıya çekildiğini, yaş sınırının kaldırıldığını belirten Yıldırım, “Özel eğitim okullarında eğitim gören öğrencilerimize ücretsiz taşıma hizmeti vermeye başladık. Tüm eğitim kitaplarını, görme engelli kardeşlerimiz için kabartmalı olarak bastık ve ücretsiz dağıttık. İşitme engelli vatandaşlarımız için işaret sözlüğü geliştirdik. Görme engellilerimiz için ‘Gören Göz’ projesini başlattık. Evde bakım uygulaması devam ediyor. Bugün 480 bin vatandaşımıza evlerinde bakım hizmeti veriyoruz. Bu yeterli değil, burada görüyorum. Bunu daha da artıracağız, ulaşamadığımız engelli kalmayacak.” ifadelerini kullandı.

DENETLEME DEVLETTE

Başbakan Binali Yıldırım, çocukluğunda ziyarete gittiği bir komşusunun evinin bir odasının sürekli kapalı olduğunu ve oraya yöneldiğinde engellendiğini, habersiz bir şekilde odaya girdiğinde ileri yaşta bir engelli ile karşılaştığını anlatırken, “Toplumda engellileri saklayan bir anlayıştan bugün engellileri topluma kazandıran, hatta bizlere ders veren bir noktaya geldik.” dedi.

Konunun sadece devletin alanı olmadığını vurgulayan Yıldırım, “Daha çok sivil toplum kuruluşumuz olacak, daha çok özel kuruluşlarımız olacak bu eğitimleri verecek, daha fazla imkanları çeşitlendireceğiz. Devlet, her şeye yetişemez ama devlet, her şeye yetişeceklere destek verebilir. Ankara’dan her yeri yönetmek söz konusu değil. Yerinde, mahallede, ilçede, ilde, her yerde bu sosyal sorumluğu bütün vatandaşlarımızın almasını teşvik edeceğiz. Sadece teşvik etmeyeceğiz, ön ayak olacağız ama denetlemeyi de ihmal etmeyeceğiz. Devletin işi denetlemek. İşi ehline bırakacağız ama denetlemeyi de asla başkasına ihale etmeyeceğiz. Denetleme devlette.” diye konuştu.

Yıldırım, ne yapılırsa yapılsın “Engelliler, şehitler, gaziler için çok şey yaptık” denilemeyeceğini ifade ederek, her zaman daha fazlasını yapmanın gayreti içinde olmak gerektiğinin altını çizdi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olduğu 2009’da “Ulaşımda, iletişimde, hayatın içinde ben de varım” söylemiyle başlatılan projelerin meyvesini verdiğine değinen Yıldırım, şu anda bu kapsamda 500 omurilik felçlisi kas hastası gencin, evlerinde vatandaşların çağrı hizmetlerine cevap vererek çalıştığını anlattı.  

Binali Yıldırım, İzmir Otizm Orkestrası’nın dünyada otizmli bireylerden kurulmuş en büyük orkestra olduğunu belirtti. Yıldırım, başarılarına dikkati çektiği Birsen Başar, Süleyman Öztürk ve Buğra Çankır’a “Hepinizin alnından öpüyorum. Kendilerinin engelsiz olduğunu düşünen bizlere ders verdiniz. Sizler otizmli kardeşlerimize ve tüm engelli vatandaşlarımıza başarılı örnek oluyorsunuz. Ailelerinize sizlere verdikleri destekten ve emekten dolayı da şükranlarımı sunuyorum.” şeklinde seslendi. 

NEREDE MEVZUATI AŞARSAK, ORADA BAŞARI VARDIR

Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem Planı’na değinen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yalnız orada dikkatimi çeken bir şey var Sayın Bakan (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya), ‘Birincil mevzuat düzenlemesi, ikincil mevzuat düzenlemesi…’ Mevzuatı bırak, işine bak. Mevzuatla iş olmaz. Nerede mevzuatı aşarsak, orada başarı vardır. Bu bürokrasi terimlerini artık bırakalım. Süreçlere değil, sonuçlara bakalım. Bizim için sonuç önemlidir. Arkadaşlarımız bunları behemehal hemen yapıp bitirsinler. Görüntüye bakalım, uygulama her şeyden önemli. İnsanlar bir an önce kendilerine dokunan hizmetleri görmek istiyor. Ne kadar mükemmel bir kanun çıkardığımız vatandaşlarımızın hiç de umurunda değil, onlar bu hizmetlerin kendilerine ne kadar fayda sağladıklarını görmek ister, gördükleri zaman demek ki maksat hasıl oldu. Onun için zaman ekonomisine dikkat edeceğiz, zamanı çok etkin kullanacağız. Engelli kardeşlerimizi ve ailelerini kendimizi düşündüğümüz gibi düşünmemiz lazım.”

Yıldırım, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hayata geçirdiği eylem planını çok önemsediklerini ifade ederek, planda, otizmlilerin öncelikli sorun alanları olan sağlık, eğitim ve istihdam konularına yönelik bir dizi eylemlerin olduğunu hatırlattı. Yıldırım, ”Sosyal yardım, sosyal hizmetler çeşitlendiriliyor. Otizmli kardeşlerimizin yaşama katılımları artırılıyor. Şu anda otizm tanısı konan ve zorunlu eğitim çağında 17 bin kardeşimiz var. Onların da her birinin başarı hikayeleri var. Devletimiz, sivil toplum kuruluşları, akademik camia, özel sektör el ele vereceğiz. Fiziksel engelleri ortadan kaldırmak için her şeyden önce yüreklerimizdeki engelleri kaldırmalıyız. Onların derdini kendi derdimiz gibi göreceğiz, başkalarının derdi ile hemdem olacağız ki, insanların gönülleri arasında örülen duvarlar kalksın.” diye konuştu. 

Türkiye’nin 3 milyon Suriyeli sığınmacıyı misafir ettiğini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:

“Bu dayanışma ruhunu yaşamayı ve yaşatmayı sürdüreceğiz. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız asla bunu ihmal etmeyeceğiz. Bunu bütün vatandaşımızdan, engelli, engelsiz herkesten istirham ediyorum. Ne kadar farkındalık oluşturursak, ne kadar sorumluluk duygusu kazanırsak sorunun çözümü için o kadar başarılı oluruz. Orhan Veli’nin dediği gibi, ‘Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda/Dokunabilir misiniz gözyaşlarımla ellerinizle?/Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel/Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/Bu derde düşmeden önce/Bir yer var, biliyorum/Her şeyi söylemek mümkün/Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum/Anlatamıyorum.”

Başbakan Binali Yıldırım, “Biz de birgün engelli olabiliriz’ düşüncesiyle yürütülen kampanya ve projeleri yürekten destekliyor, engelsiz bir dünya için herkesi en üst düzeyde sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, engelliliğin, yalnızca engelli fertleri ve onların ailelerini değil, toplumun bütün kesimlerini yakından ilgilendiren bir sosyal mesele olduğunu belirtti.

Engelli vatandaşların her türlü ihtiyaç ve taleplerini karşılamanın, hükümetin önceliklerinden olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, siyasetlerinin temelinde, insana hizmet düşüncesi bulunduğunu kaydetti.

“Herkesi sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum”

Engellilerin hak ettiği hayat şartlarına kavuşmaları ve toplumsal hayata istedikleri gibi katılmaları için 14 yıldır büyük bir gayret gösterdiklerini aktaran Başbakan Binali Yıldırım, “İnanıyorum ki engellilerin yetenek ve birikimleri doğrultusunda istihdam edilerek hayatın her alanında varlık göstermeleri, toplumsal zenginliğimizin daha da artmasını sağlayacaktır. ‘Biz de birgün engelli olabiliriz’ düşüncesiyle yürütülen kampanya ve projeleri yürekten destekliyor, engelsiz bir dünya için herkesi en üst düzeyde sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum.” ifadesini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısı yaklaşık 5 saat sürdü

Başbakanlıktan yapılan açıklamada, EKK toplantısında, küresel ekonomi ve Türk ekonomisindeki gelişmelerin kapsamlı olarak değerlendirildiği belirtildi.

Açıklamada, “Kamu maliyesi, bankacılık ve finans sektörü, reel sektör ve iş gücü piyasasına yönelik olarak alınması gereken tedbirler kararlaştırılmış olup, teknik çalışmaların tamamlanmasını müteakip hafta içinde kamuoyu ile paylaşılacaktır. Avrupa Birliği ile görüşmeleri devam eden Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesiyle ilgili devam eden olumlu süreç hakkında ilgili bakanlar tarafından EKK bilgilendirilmiş ve aynı doğrultuda çalışmaların hızlandırılmasına karar verilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.

Toplantıda, 5 Aralık Pazartesi günü TBMM Genel Kurulunda görüşmelerine başlanacak olan 2017 bütçesiyle ilgili hazırlıkların da gözden geçirildiği kaydedildi.

Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Nurettin Canikli, Mehmet Şimşek, Veysi Kaynak, AB Bakanı Ömer Çelik, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Hazine Müsteşarı Osman Çelik, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben ve SPK Başkanı Vahdettin Ertaş da katılıyor.

Başbakan Binali Yıldırım, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bizatihi talimatlarını uygulayarak, kendi tarihimize, kültürümüze uygun bir kampüs oluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi.

Başbakan Yıldırım, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Külliyesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminden itibaren üniversitelerin memleketin her tarafına yayılması hedefi çerçevesinde 76 üniversiteye ilave olarak 117 üniversite daha açtıklarını belirtti.

Üniversitelerin Türkiye’nin her köşesinde olmasının, gençlerin en iyi şekilde yetişmesi anlamına geldiğini vurgulayan Yıldırım, “Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde de ecdadımızın şanına yakışır, bizim kültürümüzü, tarihimizi, kimliğimizi en iyi şekilde temsil edecek, ruhu olan bu kampüsün yapılmış olması ayrıca iftihar vesilesidir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın bizatihi talimatlarını uygulayarak, kendi tarihimize, kültürümüze uygun bir kampüs oluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” diye konuştu.

Külliye’nin yapımında emeği geçenlere teşekkür eden Başbakan Yıldırım, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin, öğrenci sayısına oranla yurt dışından en fazla öğrencisi olan yükseköğretim kurumu olduğuna dikkati çekti.

Yıldırım, “91 ülkeden bin 800 öğrenci de burada okuyacak, burada geleceğe hazırlanacak ve memleketlerine döndüklerinde ülkemizin gönüllü elçisi olacaklar.” ifadelerini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, Avrupa’nın en büyük otomotiv ticaret merkezi Otonomi’nin açılışında yaptığı konuşmada, başkentin gelişimine, kalkınmasına büyük katkı sağlayacak, ekonomisini canlandıracak önemli bir eserin daha yapıldığını belirtti.

Bölgenin, Ortadoğu’nun en büyük otomotiv ve ticaret merkezlerinden birinin hizmete sunulduğunu vurgulayan Yıldırım, “15 Temmuz gecesi tanklara, jetlere, bombalara, mermilere göğsünü siper eden Ankara’nın yiğit insanlarına, hemşehrilerimize yakışır bir hizmeti başlatıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Milli mücadelenin öncülüğünü yapan, Cumhuriyetimizin, demokrasinin başşehrine yakışan güzel bir eser olmuş.” diye konuştu. 

Başbakan Yıldırım, eserin Ankara’nın sosyal hayatına olduğu kadar, bölgenin ticari hayatına da çok önemli katkılar sağlayacağına dikkati çekerek, 14 yıl öncesinin Türkiyesi ile bugünün Türkiyesinin aynı olmadığını, 14 yıl önce Türkiye’de istikrarın, güvenin bulunmadığını, bugün ise güven ve istikrarın olduğunu söyledi. 

AK Parti’nin 14 yılda bir Türkiye’yi üç Türkiye yaptığını dile getiren Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

“AK Parti, IMF kapılarında dolanan bir ekonomiyi defetti ve artık denetlenen değil kendi kararını kendi veren bir Türkiye var. Bu Türkiye önce aziz milletimizin duası ve desteği, sonunda da bu milletin iktidarı AK Parti’nin getirdiği yönetim başarısıyla, becerisiyle bu hale geldi. 15 Temmuz’da demokrasimizi koruyan, darbeye darbe yapan, bu uğurda hayatlarını kaybeden, aynı zamanda bölücü terör örgütüne karşı sınır kapılarında, Doğu’da, Güneydoğu’da hayatını kaybeden bütün şehitlerimize bu mübarek günde Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Türkiye büyüyor. Türkiye’yle birlikte şehirler de büyüyor, bugünün Türkiyesi dünyanın 20 ekonomisinin içinde. Artık uluslararası piyasalarda enerjiden ulaştırmaya, sağlıktan tarıma birçok alanda ülkemizin önemi artmaya devam ediyor. Sadece büyümüyoruz, etrafımızdaki mazlum ve mağdur milyonlarca kardeşimize de kucak açıyoruz, destek oluyoruz.”

Türkiye’de otomotiv sektörünün büyümeye devam ettiğini aktaran Yıldırım, “2002’de Türkiye’de 8,5 milyon araç vardı, araba, kamyon, otobüs tamamı 8,5 milyon. Şimdi ne kadar? 21 milyon, kaç katı, neredeyse üç katına yaklaşmış. Bu büyümeyi gösteriyor, bu refahı gösteriyor, bu rakam piyasanın ne kadar canlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Zaman içerisinde bu motorlu araç varlığındaki artış özellikle şehirlerde de trafiği maalesef olumsuz etkiliyor.” dedi.

Galericiler ve oto pazarlarının şehrin içerisindeyken sokakların park alanlarına döndüğünü belirten Yıldırım, ne kadar yeni yol, köprü yapılsa bile şehir içi planlaması tam olmadığında amaca ulaşılamadığının altını çizdi.

Başbakan Yıldırım, “Bunun için şehrin içinde kümelenen bu araçların kaldırılması, ikinci el oto pazarlarının şehir dışında tek bir mekanda toplanması Türkiye’de bütün şehirlerde olduğu gibi Ankara’da da nihayet gerçekleşmiş oldu.” diye konuştu. 

551 DÜKKAN VAR, HER BiR DÜKKAN BiR EKMEK KAPISI

Bu eserin ortaya çıkmasının, arsa bulunmasının, finansmanının sağlanmasının alt yapı çalışmaları bakımından kolay olmadığını ifade eden Yıldırım, “Burası sadece alınıp, satılan bir yer değil, on binlerce insanın her gün gelip burada vakit geçireceği bir yaşam alanı haline gelmiş, oteliyle, yiyecek içecek merkezleriyle muazzam güzel bir tesis olmuş.” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, tesisin maliyetine ilişkin de “500 trilyon harcama yapılmış, alt yapı buna dahil değil belediye de alt yapıya 15 trilyon harcamış, 551 dükkan var, her bir dükkan bir ekmek kapısı, burada iş, aş sahibi olanlar olacak, ekonomiye katkı sağlayacak. Tesiste bir aracı satın almak için ihtiyaç olan her şey var. Aynı anda 12 bin aracı burada görebileceksiniz, 5 bin kişi burada iş sahibi olacak.” bilgisini verdi. 

BÜTÜN İŞLER DE BURADA HAL OLACAK, ALIM, SATIM, NOTER, RUHSAT HER ŞEY

Vatandaşların sokak sokak gezmek yerine tek merkezde bu tesislerde istediği kadar seçeneği görebileceğini dile getiren Başbakan Yıldırım, “En güzel aracını alacak, bütün işler de burada hallolacak, alım, satım, noter, ruhsat her şey oturup kahvesini içerken, yemeğini yerken bir yandan da bu işlemler yapılacak, hizmet ayağına gelecek.” dedi. 

AK Parti’nin işinin hizmet, gücünün millet olduğunu vurgulayan Yıldırım, tek hedeflerinin millete hizmet olduğunu söyledi. 

Tesisin havalimanına yakın olduğunu, ayrıca Ankara’dan ücretsiz servis olacağını ifade eden Başbakan Yıldırım, gelecek yıllarda buradan Ankara’ya metro da yapılacağını müjdeledi. 

Yıldırım, Ankara’nın toplu ulaşımına destek olmak için Kızılay Çayyolu- Batıkent, Sincan metrolarını açtıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Şimdi de artık kara sevdaya dönen Keçiören-Tandoğan Metrosunu önümüzdeki ay açıyoruz, hayırlı uğurlu olsun. Bir yandan metrolarıyla bir yandan yollarıyla geniş bulvarlarıyla Ankara’nın güzelliğine daha da güzellikler katacağız, 1990’lı yıllarda Ankara demek kışın bir bulutun altında güçlükle nefes alınan bir şehir demekti. Bugün atan nüfusa rağmen Ankara yaşanacak bir şehre dönüştü. Bölgenin en güzel şehirlerinden biri oldu. Ankaralıların yüzde 98’i doğalgaz kullanıyor. Şehir içi otobüslerin yüzde 80’i de doğalgazla çalışıyor, yani egzoz yok, duman yok. Ama bitmedi hala yapmamız gereken işlerin olduğunu biliyoruz. Bölgenin en büyük kentsel dönüşüm projesi de Mamak’ta gerçekleşiyor. Bölünmüş yol uzunluğunu, 14 yılda Ankara’da ikiye katladık 920 kilometreye ulaştırdık, 30 köprü ve viyadük yaptık.” 

Geçen ay başkentte Yavuz Sultan Selim Bulvarı ile 78 eserin açılışını yaptıklarını hatırlatan Başbakan Yıldırım, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ortadoğu’nun en büyük tren garı; Yüksek Hızlı Tren Garı’nın da açılışını yaparak başkentlilere kazandırıldığını bildirdi. 

Başbakan Yıldırım, Sivas ve İzmir ile Kırıkkale, Yozgat, Sivas ve Afyon, İzmir hızlı tren çalışmalarının da tüm hızıyla sürdüğünü hatırlattı. Ankara’nın aynı zamanda hızlı trenin de başkenti olduğunu kaydeden Yıldırım, Başkentray çalışmalarının hızla devam ettiğini, 2 sene sonra Başkentray’ın da hizmete girmiş olacağını söyledi. 

Başbakan Yıldırım konuşmasını, “Milletimizin duası, desteği, bu samimiyeti olduğu müddetçe bize gece gündüz durmak yok, yola devam. Hayırlı uğurlu olsun.” şeklinde tamamladı. 

Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen “KOBİ’ler İçin Nefes Kredisi” tanıtım töreninde, kredi desteğinin KOBİ’ler başta olmak üzere iş dünyasına ve esnafa hayırlı olmasını diledi.

Başbakan Binali Yıldırım, “Amerikan seçimlerinden sonra başlayan sürecin, dünyadaki özellikle gelişmekte olan ülkelerin tamamında olumsuz etkileri oldu ve bu etkilerin geçici olduğunu biliyoruz. Vatandaşlarımız serinkanlı olsun, sakin olsun. Bunların hepsi gelip geçecek. İnşallah 2017 bu yıla göre çok daha iyi olacak. Çünkü biz hesaplarımızı bütçemizi buna göre yaptık.” dedi.

KOBİ’lerin ekonomiyi ayakta tutan kesim olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, “Firma sayısına baktığımızda yüzde 98, istihdama bakıldığında yüzde 70’in üzerinde ihracatta ise yüzde 60’ın üzerinde. Dolayısıyla ekonomiyi ayakta tutan önemli bir sektörden bahsediyoruz.” ifadesini kullandı. 

Yıldırım, böylesine önemli bir sektörün, bugünlerde yaşanan dövizdeki dalgalanmalar ve küresel piyasalardaki hareketliliğin de dikkate alınarak öncelikli olarak desteklenmesi gerektiğine işaret etti.

KOBİ’lerin ülke için yaptıklarının görülmesi ve bekledikleri desteğin verilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, bunu bir yandan hükümetin diğer yandan da sorumluluk üstlenen iş dünyası ve bankaların yaptığını dile getirdi.

KOBİ’lerle ilgili geçen haftalarda önemli bir karar alındığını aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“KOBİ’lere ilave kaynak aktararak, 17 milyara kadar kredi hacmi oluşturduk. Bu ne demektir? 17 milyarlık kredi kullandıklarında Kredi Garanti Fonu bunları kredilerine teminat gösterecek, kefil olacak ve böylece ihtiyacını görecekler. Bu ise daha kısa vadede, hemen 500 milyonluk bir kaynak ayrılmak suretiyle 5 milyara varan bir yıllık faiz oranı da 10’un altında. Bugünkü piyasadaki faizleri düşündüğümüz zaman oldukça iyi sayılabilecek bir oranda, kredi kullandıracaklar. Böylece acil ihtiyaçlarını giderebilecekler. Yüzde 15 riski bankalar, yüzde 85 riski yine Kredi Garanti Fonu alacak. Böylece ilk etapta 80 bin KOBİ’mize bir nefes aldıracak, ihtiyacını görecek bir mali kaynak sağlamış oluyoruz.”

Bugünlerde yaşanan küresel ekonomideki hareketliliğin, petrol üreten ülkelerin üretimi kısıtlama kararından sonra yeni bir boyut kazandığını anlatan Yıldırım, bu konuları hükümet olarak yakından takip ettiklerini ve bugünkü Ekonomi Koordinasyon Toplantısı’nda da son durumu değerlendirerek alınması gereken kararları kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. 

VATANDAŞLARIMIZ SERİNKANLI OLSUN

“Baştan beri söylediğimiz bir şey var; Türkiye ekonomisi güçlü temellere dayanıyor, finans sektörümüz güçlüdür. Firmalarımızın kabiliyetleri ve dayanıklılığı aynı şekilde güçlüdür. Dolayısıyla biz, bu küresel şartları dikkate alarak, süreçten en az etkilenmemiz için gereken tedbirleri gecikmeden proaktif yaklaşımla alıyoruz.” diyen Başbakan Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

“Şunun bilinmesinde fayda var; Türkiye bugünkü yaşadığımız şartların daha ağır şartlarını geçmişte en az 4-5 sefer yaşadı. 2006’da böyle bir dalgalanma oldu atlattık, 2008-2009 küresel krizinde bütün ülkelerin tersine bizi Cumhurbaşkanımızın deyimiyle teğet geçti. 2013 gezi olaylarında yine benzer süreç yaşadık, bunu da atlattık. 15 Temmuz gibi emsali dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir felaketten ülke döndü. Bu krizi de atlattık. Amerikan seçimlerinden sonra başlayan sürecin, dünyadaki özellikle gelişmekte olan ülkelerin tamamında olumsuz etkileri oldu ve bu etkilerin geçici olduğunu biliyoruz. Vatandaşlarımız serinkanlı olsun, sakin olsun. Bunların hepsi gelip geçecek. İnşallah 2017 bu yıla göre çok daha iyi olacak. Çünkü biz hesaplarımızı bütçemizi buna göre yaptık.”

Kamu yatırımları için 2017 bütçesinde 80 milyara yakın bir kaynak aktarıldığına dikkati çeken Yıldırım, 2008-2009 krizinin Türkiye’yi teğet geçmesinin arkasında kamu ve alt yapı yatırımlarına hız verilmesi olduğunun altını çizdi.

ABD’nin de şimdi bunu yaparak, bütün kaynakları içeride kullanmak istediğini belirten Yıldırım, ülkenin dışarıdaki Amerikan sermayesini ülkesine tekrar geri getirmeye çalıştığını ifade etti.

ASLINDA BİZİM DAHA İLGİNÇ BİR ÇALIŞMAMIZ VAR

Yıldırım, “Tabii ki biz öncelikli olarak ülkemizin, ekonomisinin bu geçici süreçten en az şekilde etkilenmesini sağlayacak tedbirlerimizi alıyoruz, alacağız.” dedi.

Diğer taraftan Merkez Bankasının da bağımsız olarak kendi kapasitesinde kararlar aldığını dile getiren Yıldırım, “İnşallah bu yaptığımız güzel girişim, başka yeni projelerle devam eder. Bekliyoruz. Diğer bankalarımıza da bir örnek olsun. Aslında bizim daha ilginç bir çalışmamız var ama tamamlanmadı. Onu da önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağız. O da esnafımızı işverenlerimizi, ticari hayatımızı çok önemli ölçüde rahatlatacak bir girişimdir.” diye konuştu.

Hazine Müsteşarlığı, Ziraat Bankası, Denizbank, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile TOBB’a gösterdikleri sorumluluk duygusu ve memleket sevgilerinden dolayı teşekkür eden Yıldırım, hayırlı olması temennisinde bulundu.

Konuşmaların ardından imza törenine geçildi. Törende, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu “Sayın Başbakanımız hem kefil hem de şahit.” dedi.

Bunun üzerine Başbakan Yıldırım’ın “Şimdi işin yoksa şahit ol.” şeklindeki cevabı, gülüşmelere neden oldu. İmzaların ardından fotoğraf çektirildi.