Başbakan Binali Yıldırım, “Eğitim bütçesini geçtiğimiz 14 yıl içinde 10 kat attırdık. 2003’te milli savunma liste başında yer alıyordu, şimdi milli eğitim bütçesi liste başında yer alıyor. Bu demektir ki, geleceğe yatırım, tanka, topa, tüfeğe yatırımdan çok daha öncelikli, çok daha önemli.” dedi.
Başbakan Yıldırım, Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) akademik yılı açılış törenine katıldı.
İzmir için çok şey ifade eden 9 Eylül tarihinin kentin düşman işgalinden kurtuluş günü olduğunu, ancak anlamının bununla sınırlandırılamayacağını dile getiren Yıldırım, 9 Eylül’ün aynı zamanda Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandırdığı ve bütün dünyaya yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilan edildiği gün olduğunu vurguladı. Yıldırım, “Dolayısıyla 9 Eylül, bu ulusun ecdattan devraldığı topraklarda yeni bir dönemi başlattığı günün adıdır.” diye konuştu.
DEÜ’nün Türkiye’nin önemli üniversitelerinden biri olduğunu dile getiren Yıldırım, buranın 80 bini bulan öğrenci sayısıyla adeta kendi başına bir şehir haline geldiğini, burada bulunmaktan mutluluk ve heyecan duyduğunu kaydetti.
Yıldırım, DEÜ’nün 1982’de kurulduğunu, mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesinin kuruluşunun 1773’e dayandığını hatırlatarak, DEÜ’nün kısa tarihine rağmen çok büyük mesafe aldığını söyledi. Bütün bu süre içinde görev yapan tüm rektörlere teşekkür eden Yıldırım, “Bugün Rektörümüz ilk umuma açık konuşmasını yaptı gayet de güzel ve kapsamlı, etrafını cami ayarını mani dediğimiz, gençler bilir mi bilmem ama kapsamlı kucaklayıcı bir konuşma yaptı.” dedi.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın eğitimle ilgili rakamlar verdiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
“Son 14 senede Türkiye’de AK Parti hükümetlerinin eğitme ne kadar önem verdiğini, ne kadar yatırım yaptığını anlattı. Ben bunlara girmek istemiyorum. Sadece şunu söylemekte fayda var. Eğitim bütçesini geçtiğimiz 14 yıl içinde 10 kat attırdık. 2003’te Milli Savunma liste başında yer alıyordu, şimdi Milli Eğitim bütçesi liste başında yer alıyor. Bu demektir ki geleceğe yatırım, tanka, topa, tüfeğe yatırımdan çok daha öncelikli, çok daha önemli. Taşa, toprağa yapılan yatırımdan çok daha önemli. Çünkü inşaat yaparsınız, bina yaparsınız, fabrika yaparsınız, bunların bir ömrü var. 50 sene bilemediniz 100 sene. Ama eğitime yapılacak yatırım nesilden nesile devam edecek. Eğitim olmadıkça hiçbir şey olmaz. Kavgalar, gürültüler, terör, huzursuzlukların kaynağında eğitim yetersizliği var. İnsanların zehirli fikirlerle maalesef yönlendirilmesi var. 15 Temmuz’da yaşadığımız FETÖ küresel terör tehdidi, alçak darbe girişiminin arkasında da bu var.
Yıldırım, insanların duygularını, düşüncelerini, kutsallarını istismar ederek, kullanarak, sömürerek insanlığın başına bela olacak bir terör örgütünün ortaya çıktığını belirterek, “Yıllar sürdü bu, birden bire olmadı. Peki nasıl bu hale geldi? Çünkü ortak değerlerimizi kullandılar. ‘Ne var işte iyilik yapıyoruz, yok şunlara yardım ediyoruz, himmet topluyoruz, Afrika’da orada burada memleketin değişik noktalarında ihtiyaç sahiplerine yardım ediyoruz’ diye insanlarımızın hepimizin hassas olduğu yardımseverlik duygularını sömürerek… Maalesef işin sonunda amacın bu olmadığını, amacın hak etmeden, ter dökmeden milletten destek istemeden milletin silahıyla, uçağıyla, topuyla, tankıyla, helikopteriyle yine milletin evlatlarının üzerine kurşun yağdırarak devleti ele geçirmeye çalıştılar, onu yaşadık.” ifadelerini kullandı.
11 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN MUHAKEMESİ O ALÇAKLARDA YOK
“O gece olay olduğu anda, İstanbul’da eve yeni gelmiştim. Şaka mı diye sordum” ifadesini kullanan Yıldırım, torununun telaşla “Dede, bu askerler bizim değil mi neden insanları öldürüyorlar” diye sorduğunu anlattı. Yıldırım, “11 yaşındaki bir çocuğun muhakemesi maalesef bu alçak terör örgütünün asker üniforması giymiş o alçaklarda bile yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, milletin varını yoğunu vererek, ülke dosta düşmana karşı güçlü, tehditlere karşı hazır olsun diye aldığı silahın, uçağın onursuz ve acımasız şekilde milletin üzerine sürüldüğünü, milletin de gereğini yaptığını belirterek, “15 Temmuz’da da bu millet kalbindeki, gönlündeki, düşüncesini, fikrini, siyasetini, görüşünü bir kenara bırakarak ay yıldızlı bayrağı alarak sokağa düştü, meydanlara toplandı. Çünkü mesele memleket meselesidir, siyasetin önemi yok. Memleket meselesi konu olunca her şey teferruat olur. Bir kez daha bu büyük millet, Türk milleti ne kadar asil olduğunu, ne kadar bağımsızlığına düşkün olduğunu, büyük Atatürk’ün, ‘Bağımsızlık benim karekterim’ dediği bu millet kendine yakışanı yaptı, bu alçaklara unutamayacakları bir ders verdi.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın zorluğuna dikkati çekerek, bu coğrafyanın sadece bugün değil tarih boyunca da hep hareketli olduğuna değindi.
Bu coğrafyanın her zaman medeniyetlerin, kültürlerin geçiş bölgesi olageldiğini dile getiren Yıldırım, buranın doğudan batıya doğru ipek yolları, baharat yolları, kral yolları denilen önemli yolların geçtiği bir merkez olduğunu anlattı. Yıldırım, batıda zenginliklerin oluşmasının ardından belirtilen yollardan bu sefer göçlerin başladığını ifade ederek, bu coğrafyanın zaman zaman buluşmanın, zaman zaman da çatışmanın merkezinde bir yol olmaya devam ettiğini anlattı.
Yıldırım, bu durumun dün olduğu gibi bugün de sürdüğünü, gelecekte de böyle olmaya devam edeceğine dikkati çekerek, “Sadece depremleriyle, fay kırıklıklarıyla değil, aynı zamanda sosyolojik ve kültürel farklılıkların da buluştuğu bir coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu coğrafyada hayatta kalamamız için çok güçlü olmamız lazım. Nasıl çok güçlü olcağız? Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız, birlikte Türkiye olacağız.” dedi.
FARKLILIKLARIMIZ ELBETTE ZENGİNLİĞİMİZ
Farklılıkların elbette olacağına değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
“Kimimizin gözü kara. Kimimiz esmer tenliyiz, kimimiz beyaz tenliyiz. Kimimizin saçı beyaz, kimininki kara. Farkılılıklarımız elbette zenginliğimiz. Ama farklı olmayan bir şeyimiz var; hepimizin gözünden akan damlaların rengi hep aynı. Onun için acılarımız ortak. Acılarımızı azaltacağız. Sevinçlerimizi, başarılarımızı çoğaltacağız. Bunun yolu empatiden geçiyor. Birbirimiz hakkında olumlu düşüneceğiz. Seveceğiz, karşılıksız birbirimizi seveceğiz. Bayrağımız, vatanımız bizi birleştiren en büyük değerimiz olacak. Millet olma şuurumuz bizi birleştiren en büyük değirimiz olacak. Atalarımızın, Gazi Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının bize bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti devletimiz, bizim en büyük birleştirici özelliğimiz olacak.”
SİNSİCE 40 YIL ÇALIŞTI, BEKLEDİ VE BİR GÜN ANSIZIN ÇIKTI
Yıldırım, bugün Türkiye’yi, çeşitli şekillerde zayıf düşürmeye çalışan, bölmeye çalışan, baş ağrıtan meselelerinin bulunduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyorsunuz 80’li yıllardan beri mücadele ettiğimiz bir bölücü terör örgütü var. Onlar erken zamanda silahı eline aldılar. Meydana çıktılar, bu ülkenin enerjisini tüketiyorlar. Ama FETÖ terör örgütü birikimini yaptı, yaptı, yaptı, sinsice kendini gizleyerek 40 yıl çalıştı, bekledi ve bir gün ansızın çıktı.
Şimdi bize diyorlar ki sevgili gençler, ‘siz bunlarla ilgili önlem niye almadınız?’ Güzel bir soru. Bir terör örgütüne karşı önlem nasıl alınır? Eğer silah çekerse, insan öldürürse, huzursuzluk çıkarırsa, toplumu rahatsız ederse, yani adını koyarsa terör örgütü, önlem alırsınız. Peki ben soruyorum; bir en üst düzey komutan. Yanında taşıdığı 20 yıllık özel kalemi. Adeta nefes almasını, vermesini bile hisseden, her tarafında, evinde, yanında olan, ofisinde yanında olan, karargahta, teftişte yanında olan adam bir gün ‘komutanım buraya kadar, sizi tutukluyoruz’ derse ne yaparsınız? Bakın, nasıl bir örgütten bahsettiğimi lütfen anlayın. Kapalı, saydam olmayan, ilişkileri net olmayan bir örgütten bahsediyoruz. Amaç uğruna her şeyi mübah sayan ve bütün kutsal değerleri birer birer yerle bir eden, alçak bir örgütten bahsediyoruz. Zaman zaman sizinle omuz omuz namaz kılar, başka yerde başkalarıyla farklı bir kılığa girer. Bunun insanlıkla hiç alakası yok. Kimse kusura bakmasın. Bu örgüt, bölücü terör örgütü.”
Yıldırım, Türkiye’nin başını ağrıtan bütün şer odaklarıyla var güçleriyle mücadele etmeye devam edeceklerini dile getirerek, “Ama biliyoruz ki bunların aklı kendi akılları değil. Bir başka akıl var. O akıl karşımıza çıkmıyor. O akıl arka planda aynı Hacivat ve Karagöz gibi bunları oynatıyor.” dedi.
Bölücü terör örgütü FETÖ’nün, 15 Temmuz’dan önce bir araya gelerek darbeyi planladığını, görev bölümü yaptıklarını ve darbenin başarıyla sonuçlanacağı konusunda zerre kadar tereddütlerinin olmadığını anlatan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Çünkü kaleyi içerden fethettiklerini düşünüyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Her şeyi hesap ettiler. Hava üsleri ellerinde, zırhlı birlikler ellerinde, özel kuvvetler ellerinde, polis içerisinde hatırı sayılır mensupları var, yargıda oldukça mesafe almışlar, bürokraside, iş hayatında, sivil toplum, STK’larda her alanda müthiş bir yol aldıklarını düşünüyorlar. Daha ne kaldı? ‘Düdüğü çalalım ve ihtilali yapalım.’ Hesap bu. Çıktılar meydana. Fakat bir şeyi unuttular, halkı unuttular halkı… Halkın gücü, tankın gücünü yenmiştir. Cuntacılar contayı yakmıştır. Ve millet bir kez daha ecdadından aldığı bu bayrağı daha da yükseklere çıkararak dalgalandırmıştır. Onun için bu aziz milletle her zaman gurur duyacağız. Bir kez daha böyle bir milletin bir evladı olmaktan dolayı bahtiyarım, gururluyum.
Hiçkimse milletimden asla mahcubiyet duymasın. Böyle bir millet tarihte yok, dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Tankın önüne yatan, helikopterden gelen mermelere göğsünü açan, ölümle dalga geçen, bayrak için, vatan için gözünü kırpmayan o 241 kahramanımıza, şehidimize ve vatan savunmasında hayatını veren genç fidanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyorum. Onlar bu ülkenin tapu senetleridir, teminatıdır. Bu topraklarda yaşıyorsak, şehitlerimize gazilerimize minnettarlık duymamız lazım. Onlar sayesinde bu topraklarda barış ve kardeşlik içinde yaşıyoruz.”
Başbakan Yıldırım, AK Parti’nin iktidarda olduğu 14 yılda, Türkiye’yi 3 kat büyüttüğünü söyledi.
Yıldırım, büyümenin yanında Türkiye’nin bölgeler arasındaki kalkınmışlık farklarını da giderdiklerini vurgulayarak, “Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi birbirine yaklaştırdık. 2002’de bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terörle mücadelenin yapıldığı 23 ilimizde kişi başı gelir 750 dolardı. O zaman Türkiye ortalaması ise 3 bin 200 dolar civarındaydı. Arada 4,5 kat fark var. Şimdi Türkiye ortalaması 3 kat arttı, 9-10 bin dolar bandına geldi. Bu 23 ilimizde ise milli gelir 5 bin 700 dolar oldu, yani 8 kat arttı. Türkiye ortalaması 3 kat artarken buradaki artış 8 kat oldu.” diye konuştu.
DAĞA ADAM GÖTÜREMİYORLAR
Birlik, beraberliği geliştirmenin yolunun, bölgesel farklılıkları gidermekten geçtiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
“Hakkari’de de geniş bant internet var, İzmir’de de. Orada da bölünmüş yol, burada da. Okullar, hastane hizmeti aynı. İzmir’de de havalimanı var, Yüksekova’da da var. Orayı yaparken 99 kere PKK terör örgütü şantiyeyi bastı, makineleri yaktı. İnatla karşı çıktılar. İnatla yapmak için kararlığımızı sürdürdük. Bittikten sonra karşı çıkan bu PKK’nın siyasi uzantıları ilk önce kullandı. İlk uçuşa onlar geldi. Oraya hizmet götürmeye çalışıyoruz onu engelliyorlar. Niye engelliyorlar belli. Dağa adam götüremiyorlar çünkü. Ne yapacak yol yok, okul yok, doktor yok, iş yok, fabrika yok, bunları kullanarak bölücü faaliyetlerine lojistik destek sağlayacak. Bu mazeretler elinden alınınca, hırçınlaşıyor sağa sola saldırıyor. 2014’te dağa götürdükleri genç sayısı 4 bin 500 iken bu sene 10 ayda ancak 400 civarında gencimizi götürebildiler. Kandıramıyorlar, artık gençlerimiz geleceğin dağda değil büyük Türkiye’de olduğunu, gelişmiş, büyümüş her yönüyle kendine yeten bir ülkede olduğunu gördüler.”
ASIL MAĞDUR MİLLET
Başbakan Yıldırım, terörle mücadelenin kararlılıkla süreceğini vurgulayarak, ”Kırsal şehir. Nerede olursa olsun vatandaşımızı, güvenlik güçlerimizi şehit eden bu alçakların bütün bu faaliyetlerin sona erinceye kadar, her bir vatandaşımızın yurdun her köşesinde iş tutacağı, seyahat edeceği zamana kadar bu mücadeleye son verilmeyecek. Aynı şekilde bizi birbirimize düşüren, değerlerimizi yok eden bu alçak FETÖ terör örgütüyle aynı kararlılıkla mücadelemiz sürecek. Bir mağdurluk edebiyatı tutturdular gidiyorlar, peki bu darbeyi yapanlar mağdur da hayatını kaybedenler geleceği karartılmaya çalışına millet mağdur değil mi? Bu ne biçim bir şey? Asıl mağdur millet. Milletin psikolojisi bozuldu, ülkenin bütün değerlerini yerle bir ettiler. Dünyaya karşı görünümümüzü ne hale getirdiler. Bunların sorumlularından hesap sorulmayacak mı? Bunların avukatlığına soyunmanın zamanı mı? Darbecilere destek olmak, onları yeni bir darbe arayışına sokmak bu ülkeye hizmet değil, vatanseverlik hiç değil.” ifadelerini kullandı.
FETÖ’NÜN BÜTÜN MENSUPLARI BİRER BİRER AYIKLANACAK
Başbakan Yıldırım, devlet bünyesindeki FETÖ mensuplarını ayıklayacaklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Yargı, ordu, polis ve devletin temel güvenlik unsurları içinde bu örgütün bütün mensupları birer birer ayıklanacak. Aksi takdirde bu tehdit büyüyerek devam eder. Hiç endişeniz olmasın bu konuda dikkatli çalışıyoruz. Maksat suçsuzla suçlunun aynı muameleyi görmemesi. Suçlu ise gereği yapılacak. Burada şuna dikkat edeceğiz; geçmişten husumetiniz varsa, rakipseniz, ‘ben de bunları, bertaraf etmek için FETÖ sepetine koyayım’ diye bir şey yaparsanız, bunun çok büyük bedeli olur. Sadece vicdani değil, intikam duygusuyla değil, merhametle de değil adaletle yapacağız, adaletten şaşmayacağız.”
OHAL ELEŞTİRİLERİ
Darbe girişiminin ardından ilan edilen ve daha sonra uzatılan olağanüstü halle (OHAL) ilgili eleştirilere de değinen Yıldırım, “OHAL konusunda nasihat vermeye çalışanlar, biz OHAL’i kendimize yaptık vatandaşa değil. Vatandaş için her şey olağan, vatandaş tek OHAL yaşadı, o da 15 Temmuz gecesi. Fransa’da bir terör saldırısı oldu, bir OHAL ilan oldu, halen davam ediyor. Bir seneyi geçti, 6 ay daha uzattılar. Bunların adeta çifte standart görme gibi bir hastalığı var. Başkalarındakini görmezler, bizdekini büyütürler, mesele yaparlar. Mültecinin canını kurtarmak için Türkiye’ye sığınmasına ‘güzel yapıyorsun’ dediler. ’Gelin paylaşalım’ dedik kabul etmediler. Ama biz evelallah hepsinin üstesinden geliriz. Ama ihtiyacımız olan kardeşliği, birliği, beraberliği sağlam tutmak. Kendi içimizde zafiyete düşmezsek bize kimse bir şey yapamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
İZBAN 188 KİLOMETREYE ÇIKACAK
İzmir’de tarım ve hayvancılık sektörüyle ilgili önemli teşvik programlarını kamuoyu ile paylaşacaklarını açıklayan Yıldırım, Türkiye’nin petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları olmamasına rağmen insan gücü ve genç nüfusu gibi önemli bir enerji kaynağı bulunduğunu söyledi. Başbakan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Sizleri bilgi toplumuna taşımak, bilgi çağının bütün nimetlerinden faydalanmanız için altyapı yatırımları yapıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde krizden dolayı yapılamayan projeleri Türkiye yaptı. 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol devraldım, 23 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. İzmir’de hızlı tren çalışmaları Ankara’dan başladı. Konak tünelini tam 15 milyon İzmirli kullanmış. Kente ciddi bir katkı, her bakımdan tasarruf sağladı, maliyeti düşürdü. Adnan Menderes Havalimanı’nda açtığımız yeni iç hatlar terminali 25 milyon yolcu taşıdı, şimdi yeni pist planlaması yapılıyor. İZBAN yerel yönetim ile merkezi hükümetin en güzel iş birliği örneği. Göreve geldiğimizde yarım kalmış projeydi. Hizmette siyaset olamaz, ‘İzmir bundan mağdur olmasın’ diye beraber yaptık, şimdi de kuzeye güneye uzatıyoruz. Şu an 110 kilometre bitince 188 kilometreye çıkacak. Günde 300 bin İzmirli taşınıyor, trafiğe girmeden bu hatta seyahat ediyor.”
İZMİR KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ
Yıldırım, İzmir’de Körfez Geçiş Projesi çalışmalarının devam ettiğini ve ÇED sürecinin tamamlandığını anımsatarak, “İnşallah 2017’den itibaren orası da yeni bir sürece girmiş olacak. Sadece İstanbul’un gerdanlığı olmayacak, İzmir’in de gerdanlığı olacak. Ne dedik İstanbul 34, İzmir 35. İzmir’e üçüncülük yakışmaz, İstanbul’dan sonra İzmir olacak. Bunun için elbirliğiyle çalışacağız, gayret edeceğiz.” diye konuştu.
Üniversitelerin kendi alanında çalışacağını, sanayiye yön vereceğini belirten Yıldırım, bilimle tecrübeyi, üretimi, alın teriyle akıl terini birleştireceklerini, ülkenin hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceklerini söyledi.
Yıldırım, bu medeniyet yolculuğunda herkesin sorumluluğunun olduğuna işaret ederek, “Ecdadımız o 280 kiloluk koca mermiyi sırtlayıp, Çanakkale’yi geçilmez hale getirdiyse, biz de gençlerimize daha güzel bir ülke, daha kalkınmış bir Türkiye için var gücümüzle çalışmamız, gayret etmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, üniversitelerin sadece bilim öğrenilen yer değil, özgüvenin geliştirileceği, analitik muhakeme kabiliyetinin arttırılacağı ilim yuvaları olduğuna işaret ederek, “Burada geçireceğiniz yılları en iyi şekilde değerlendirmenizi istiyorum. Lisan öğrenme işini mutlaka burada halledin, üniversite sonrasına bırakmayın. Bir lisan bir insandır. Eğer dil meselesini çözmemişseniz, o ömür boyu sizin önünde çalışma hayatınızda engel olarak karşınıza çıkacaktır. Bunu yaşamış, tecrübe etmiş bir arkadaşınız, ağabeyiniz olarak söylüyorum.” dedi.
DEMOKRASİ GAZİSİNE HEDİYE
Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasının ardından geçen yıl fakültelerini birinci bitiren öğrencilere diplomaları ile sahneye koltuk değneğiyle gelen 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı önünde yaralanan İktisat Bölümü mezunu gazi Atilla Yüce’ye hediye verdi.