AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkanlığı tarafından yaklaşık 8 yıldır sürdürülen “Siyaset Akademisi’nde 17. Dönem”, Başbakan Yıldırım’ın verdiği ilk dersin ardından, 81 ilde başladı.
Başbakan Yıldırım, AK Parti’nin Ankara İl Başkanlığında düzenlenen “AK Parti Siyaset Akademisi Büyük Güç Türkiye Eğitim Programı”nda yaptığı konuşmada, katılımcıları selamladı.
Siyaset Akademisi’nin AK Parti’nin kuruluş tarihiyle yaşıt olduğuna işaret eden Yıldırım, “AK Parti kurulduğunda, sadece Türkiye’nin o gün özlemini duyduğu yeni bir siyasi hareketi başlatmadı, aynı zamanda siyasette kaliteyi de ihmal etmedi. Dolayısıyla siyaset akademisinin ortaya çıkması, AK Parti hareketiyle birlikte siyasette yeni bir anlayışın da toplumda, ülkede hakim olmasını beraberinde getirdi.” diye konuştu.
Yıldırım, 2001 yılında, AK Parti’nin kuruluşunun ardından, siyaset akademisinde görevlendirildiğini anımsatarak, Siyaset Akademisi kapsamında, ilk dersini Trabzon’da, kamu yönetimi ve vatandaş-devlet ilişkileri üzerine verdiğini hatırlattı.
O gün anlattıklarının halen güncel olduğunu belirten Başbakan Binali Yıldırım, “Her ne kadar AK Parti iktidarında ciddi anlamda devlet-millet ilişkilerinde çok önemli gelişmeler olsa da devletin bürokrasisi tam anlamıyla esnetilebilmiş değil. Halen bürokrasi zaman zaman siyaseti yönlendirmeye devam ediyor.” dedi.
BU AK PARTİ İLE OLUŞAN BİR ŞEY DEĞİL
“Cemil Bey’in (Cemil Çiçek) bir lafı aklımdan hiç çıkmaz, zaman zaman söyler. Bu vesileyle ben de kullanmak istiyorum, ‘Yanlış bir kanaat vardır, hep düşünülür ki siyaset bürokrasiyi yönetir, kullanır ama gerçek tam tersidir. Bürokrasi siyaseti yönlendirir, yerine göre de kullanır.’ Bu Türkiye’nin gerçeğidir.” ifadesini kullanan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu AK Parti ile oluşan bir şey değil. AK Parti bunu tersine çevirmek için ortaya çıkan bir harekettir. Bu konuda da ciddi anlamda mesafe aldığımızı söyleyebiliriz ama yapacak daha çok işimizin olduğunu da ifade etmek isterim.”
Siyaset akademisinin ilk dersinin Ankara’da veriliyor olmasının özel bir anlam taşıdığına dikkati çeken Yıldırım, “Her şeyden önce Ankara Türkiye’nin başkenti, vatandaşla devletin ilişkileri büyük oranda Ankara’dan tanzim ediliyor. AK Parti’den önce Ankara adeta vatandaşın taleplerinin buharlaşıp yok olduğu, ipe un serilen bir merkezdi, bir şehirdi. AK Parti’den önce vatandaşa ‘Bugün git yarın gel.’ denirdi, Ankara’da. AK Parti devlet ile milleti yakınlaştırdı. AK Parti ile bütün Türkiye, 81 vilayet Ankara ile barışık hale geldi. ‘Bugün git yarın gel.’ zihniyeti de büyük oranda yok oldu. Milletin devlete erişim yolları açıldı. Artık ülkemizin hangi köşesinde yaşarsa yaşasın hiçbir vatandaşımız Ankara’ya ulaşılmaz olarak bakmıyor, erişilmez olarak bakmıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“81 vilayette, 79 milyon vatandaşımız için siyaset yapıyoruz, yerelde siyaset yapıyoruz, genelde siyaset yapıyoruz ama Ankara’nın siyasette bir yeri var. Her şeyden önce AK Parti’nin ve bütün partilerin de genel merkezleri Ankara’dadır. Devletin ana mekanizmasının olduğu yer de Ankara’dadır. Bir anlamda bir arabanın motoru ne anlam ifade ediyorsa, Ankara da odur. Buradan hükümet ediliyor, buradan ülkenin geleceğine yönelik kritik kararlar alınıyor. Dolayısıyla Ankara’da yaşayan gençler, Ankaralı kardeşlerimiz hem şanslı ama bir o kadar da Ankara bürokrasisinde bulunanların sorumluluğu bir o kadar fazla. AK Parti zihniyetinin buradan başlayan ve yurt geneline yayılan itici gücü olmanın da mesuliyeti bizlerin omuzları üzerinde. Şükrolsun ki AK Parti Ankara teşkilatı, başkentte olmanın sorumluluğuyla, çabasıyla, başarısıyla bugüne kadar hep partimizin göğsünü kabarttı, çok güzel sonuçlar aldık. İşte şu salondaki arzu, istek, heyecan bunun, bu yaz sıcağında en önemli göstergesi olduğunu düşünüyorum.”
AK Parti’nin önceliklerinin ahlak ve vicdan olduğunu belirten Yıldırım, AK Parti davasının demokrasi, hukuk, adalet temelinde kalkınma davası olduğunu dile getirdi.
Yıldırım, AK Parti’nin 14 Ağustos’ta 15 yılı tamamlayacağına dikkati çekerek, “Herhalde dünya siyasetinde diktatörlük rejimlerini bir kenara bırakırsak demokrasilerde halkın iradesiyle hükümet olmada, iktidar olmada örneğine az rastlanan bir şeydir.” diye konuştu.
Bunun kendiliğinden olmadığını, arkasında çok önemli bir emek bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, arkasında ayrıca hizmet ve başarı öyküsü olduğunu kaydetti.
Yıldırım, AK Parti’nin 13 yılda başarısını arttırarak devam ettirmesinin, siyaset akademisinin enine boyuna çalışması gereken bir konu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu başarı öyküsünün arkasında iki temel sebep aramak lazım. Bunlardan biri, siyasetin AK Parti dönemiyle birlikte insan için yapılması gereken, insana hizmet, insanı yüceltmek için olması gereken bir araç, şeklinde algılanmasıdır. İkincisi de demokrasinin geliştirilmesi, vesayetlerin ortadan kaldırılması, vatandaşımızın yıllardan beri ertelenen isteklerinin, beklentilerinin daha da zaman kaybına meydan vermeden karşılanmasıdır. AK Parti tam da bunu yaptı. Önce altüst olan ülkenin göstergelerini birer birer düzeltti, raydan çıkmış ekonomisini tekrar düzenine koydu. Ülkede adeta devlete olan güven tamamen yok olmuş… Düşünün, Bakanlar Kurulu’nun toplanması bile büyük bir olay oluyor ve her seferinde Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılırken ‘Acaba memleketin gündemini değiştirecek hangi kararlar alınacak’ diye merakla bekleniyor. Böyle bir ülkeden, bu şartlardan bugün, bütün bu konuların, milletin asli ve ilgisi alanında olmayacağı bir noktaya geldik. Böyle bir Türkiye’ye geldik.”
Bunu sağlarken vesayet mücadele edildiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Sadece kalkınma yönünde değil, milli iradeden güç almayan, ancak gizli iktidar ortaklarımızın olduğunu, biz iktidara geldikten sonra fark ettik. Bunlar zaman içerisinde sürekli bizi taciz ettiler, çeşitli formatlarla, çeşitli şekillerle hızımızı kesmeye, millete hizmet yolundaki gayretlerimizi akamete uğratmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Bütün dünya ve hatta 78 milyon vatan evladı o 27 Nisan elektronik belgesine kilitlenmişti, ‘Şimdi ne yapacaklar, işte şimdi bunları göreceğiz, işte bunların sonu geldi’ O elektronik muhtırayı, dedik ki ‘adres yanlış kardeşim. Yanlış adrese gönderdiniz’ postaladık gitti. Bizim tandığımız tek adres var, o da millettir. Hesabı millete veririz. Ondan sonra Türkiye’de tılsım bozuldu, milli iradenin, halkın iradesini yere düşürmeyen, bu uğurda her şeyi göze alan bir iktidar, bir parti vardı. AK Parti vardı. Ancak bu vesayet odakları durmadı. Parti kapatmalar, yargı darbeleri, daha birçokları. Paralel çete. bütün bunların üstesinden gelerek bu günlere geldik.”
Yapacak daha çok işlerinin olduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Türkiye’nin daha fazla insan onurunu yüceltecek yeni uygulamaları getirmesi gibi sorumlulukları olduğunu söyledi.
“Bu hareketin kurucusu, liderimiz, Türkiye sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan… Kuruluşta da böyleydi, bugün de böyle olmaya devam ediyor” diye konuşan Yıldırım, Türkiye’nin işlerini uyum içinde ellerindeki bütün imkanları seferber ederek yapma gayreti içinde olduklarını kaydetti.
Yıldırım, Türkiye’nin zor bir bölgede bulunduğunu belirterek, “Etrafında 100 yıl ertelenen bir hesap var. Lozan’la ertelenen bir hesap var. O hesap tekrar önümüzü konulmuş durumda. O hesap, bu toprakların kaderini değiştirecek sinsi planların uygulamaya sokulacağı bir dönemden geçiyoruz.” dedi.
TERÖR OLAYLARI
Türkiye’nin bir yandan ülkede vatandaşının huzurunu, güvenliğini, barışını sağlama gayretindeyken, diğer yanda özellikle bin 295 kilometre sınır bulunan güney komşularında meydana gelebilecek gelişmeleri de yakından takip ettiğini ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:
“Terörü Türkiye’nin içinde kontrol altına almamız, gündemin en alt sıralarına indirmemiz birinci önceliğimizdir. Onun için hiç kimse bize nasihat vermeye kalkmasın. ‘Bu operasyonlar niye bitmiyor’ diye kimse bize soru sormaya cüret etmesin. Bu operasyonlar bitmez. Ne zamana kadar bitmez. Ne zaman ki bu bölücü terör örgütü, bunlar sivil insanları, genç yaşlı demeden öldürmeye devam ederse, askerimize, polisimize, korucumuza silah doğrultur, onları şehit etmeye devam ederse, vatandaşlarımıza korku salarak, onların hayatını zehir etmeye devam ederse, ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımız rahatça seyahat edemezse, iş tutamazsa, istediği gibi istediği yerde yaşama şartlarını elde edemezse bu operasyonlar elbette devam edecektir.”
Bu konuda büyük bir mesafe alındığını ve terör örgütünde büyük bir panik yaşandığını belirten Yıldırım, içeride ve dışarıdaki destekçilerini eskisi gibi ikna edemediklerini söyledi.
Yıldırım, örgütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki vatandaşların desteğini de alamadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“7 Haziran öncesiyle 1 Kasım sonrası resim tamamen değişmiştir. O dönemde baskıyla korkuyla tehditle bölge insanını yanlarına çekmeyi başardılar, çözüm sürecinin verdiği şartları da kullanarak. Ancak daha sonra bunların başka bir planları olduğu ortaya çıkınca bu sefer durum tam tersine döndü. Gittikleri yerden elleri boş dönüyorlar.
Allah’a şükür orada devlete olan güven günden güne artıyor. Vatandaşlarımızın geleceğe yönelik hayalleri, planları bölünme üzerine değil, terör örgütünün yalanları üzerine değil, Türkiye’nin aydınlık geleceği üzerine yapılmaya başlanıyor. Tabii operasyonlar işin güvenlik tarafı ama diğer tarafını da ihmal etmiyoruz. Bir yandan yıkılan yerlerin yeniden, daha güzel yapılması, manevi sosyal kalkınmanın devam ettirilmesi, bölgesel ekonomik kalkınmaya yönelik kararların alınması da seri şekilde hayata geçiyor. Bunların kararlarını alıyoruz. Benim buradan siyaset akademisinin ilk gününden diğer siyasi partilere bir önerim var. O da şudur; Doğu’da, Güneydoğu’da siyaset görevi sadece AK Parti’nin değildir veya terör örgütünden destekli bölücü partinin değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve diğerleri, artık orada, bölgede şartlar düzelmiştir, işler normale dönmüştür. Biz istiyoruz ki siyasi rakiplerimiz artık bölgede gitsin teşkilatlansınlar, Ankara’dan sürekli partimizin, iktidarımızın yaptığı bu mücadeleyi salvo atışlarla eleştirmekten vazgeçsinler. Gitsinler sahada ‘Biz de varız. Türkiye’nin geleceği için biz de yük almaya hazırız’ desinler. Vatandaş onlardan bunu bekliyor. O zaman bölücü terör örgütünün cesareti, bütün azmi daha da azalacak ve Türkiye emin adımlarla 2023 hedeflerine, geleceğe yürümeye devam edecek.”
Başbakan Yıldırım, içeride işleri yoluna koymanın yetmediğini, dışarıda da kurulan planların bozulması gerektiğini söyledi.
“Dost bildiğimiz bazı üst akıllar maalesef Türkiye’yi meşgul etmek için dışarıda pek de bizim hayrımıza olmayan bir takım hesaplar, kitaplar içerisindedir. Bunu da biliyoruz.” diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
“Dostlarımıza diyoruz ki bugün samimiyetinizi ortaya koyma zamanıdır. Biz, dostluklarımızı arttıracağız, düşmanlıklarımızı azaltacağız. Yeni dönemde bu kutlu yürüyüşte en önemli dış politika hedefimiz budur. Buna bir ilave daha yapıyoruz, içeride de dostluklarımızı artıracağız. Çünkü AK Parti Türkiye’nin en büyük partisi, yarısının fiilen desteği var, diğer yarısı da potansiyel AK Parti’ye destek verecek bir kitle. Biz, AK Parti rozetiyle seçime girdik ama artık seçim yok, 79 milyonun hükümetiyiz, partisiyiz. Bütün vatandaşlarımıza 7’den 70’e hizmet etmek gibi bir görevimiz, yükümlülüğümüz var, bunun farkındayız.”
Yıldırım, birleştirici, daima kardeşliği, iyiyi ve güzelliği ön plana alan siyaset anlayışını, geçmişte olduğu gibi bundan böyle de sürdürmeye devam edeceklerini dile getirerek, “Zaman kaybettiren anlamsız tartışmalardan, boş konuşmalardan uzak duracağız. Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyan anlayışımızı sürdüreceğiz. Onlar şiddet dilini kullansalar da biz, nefret dili yerine kardeşlik dilini kullanmaya devam edeceğiz. Bu yolculuktaki beraberliğin adı dava arkadaşlığıdır. Buradaki beraberliğimizin bir çıkar birliği yoktur. Ülkenin ali menfaatleri vardır. Türkiye’nin geleceği, gelecek kuşakların daha iyi şartlarda yaşaması vardır. Buradaki birlikteliğin manası bütün maddi çıkarların üzerindedir.” diye konuştu.
Türkiye’nin batının en doğusu, doğunun ise en batısı olduğunu belirten Yıldırım, Türkiye’nin dünyada her anlamda, medeniyetin, ulaşımın, enerjinin ve gönüllerin köprüsü olduğunu ifade etti.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin artık her yerde olduğunu, Doğu’nun da Balkanlar’ın da Ortadoğu’nun da Kuzey’in de umudu olduğunu dile getirerek, “Artık dünya üzerinde Türk bayrağının dalgalanmadığı hemen hemen hiçbir yer yok. Dünyaya açılırken hiç şüphesiz bölgemiz ve komşularımız ayrı bir öneme sahiptiler. Son girişimlerimiz ortada. Biz bütün ülkeleri dost olarak görüyoruz. Bundan sonra da Karadeniz’i, Akdeniz’i çevreleyen bütün ülkelerle dostluklarımızı ilerleteceğiz, anlaşmazlıklarımızı asgari düzeye indireceğiz.” dedi.
SONUNDA AKLISELİM GALİP GELDİ
Uluslar arası camianın saygın bir üyesi olarak, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada, barışın, kardeşliğin yaygınlaştırılması için en faal şekilde gayretlerini sürdüreceklerini vurgulayan Yıldırım, İsrail’le ilişkilerin gergin olmasının ana sebebinin, bir yardım gemisine yapılan saldırı sonrası, Filistin ve özellikle Gazze’de insanların dünya ile irtibatının kesilmesi ve kaderlerine terk edilmesi olduğunu anımsattı.
“Türkiye şunu yapabilirdi, ‘Tazminat tamam, özür tamam, diğerlerinden bize ne.’ diyebilirdi. Demedi, demez de.” diyen Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Bizim için Filistinlilerin şartlarının iyileşmesi, olmazsa olmazdır. Bu konuda bir atım atılmazsa, bir iyileştirme yapılmazsa, biz böyle bir normalleşmeyi asla ve asla kabul etmeyiz.” dediğini hatırlattı.
Başbakan Yıldırım, İsrail ile görüşmelerin sabırla, ısrarla sürdürüldüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
“Geldiğimiz noktada Allah’a şükür bir mutabakat sağlanmış oldu. Mutabakatın ilk semeresi de Gazze’ye bayram hediyesidir. Bayramın ilk günü 11 bin ton insani yardım, Türkiye’den orada kardeşlerimize hızır gibi yetişti ve onların, oradaki çoçukların güzel bir bayram hediyesi olarak bizlere Mevlam nasip etti. Benzer şekilde Rusya. Rusya konusunda biz haklıydık ama ülkeler arasında düşmanlıklar daimi olmaz, yöneticilerin birbirleriyle ilişkileri bozulabilir ama önemli olan haklar ne diyor ona kulak vermek lazım. Başından beri Türk milleti ve Rus halkı bu anlaşmazlığı onaylamadı. İlk günlerde bu anlaşmazlık olduğunda bir dostum bana dedik ki ‘Bu krizin galibi şu anda liderler ama iki ay sonra bu krizin galibi buzdolapları olacak.’ Hakikaten zaman geçince, Rusya’nın ihtiyacı olan tarım ürünlerinin fiyatlarının artması, girişlerinin azalması, krizin boyutunu bir kez daha ortaya koydu. Sonunda bir aklı selim galip geldi, her iki taraf, her iki lider gayret gösterdi, Rus halkının, Türk milletinin sesine kulak verildi, nihayet bir normalleşme sürecini Rusya ile de sağlamış olduk.”
EKONOMİK GÖSTERGELER ÇOK İYİ
Başbakan Yıldırım, “Komşularımızla ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz. Irak, Suriye, Mısır’la, bütün bölgedeki ülkelerle bizim kavga etmemiz, ilişkilerimizin bozulması için çok neden yok ama ilişkilerimizin çok çok ileriye taşınması için birçok nedenimiz var. İnşallah bunları da yapacağız. Allah’a şükür her şey yolunda gidiyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin ekonomisindeki göstergelerin çok iyi olduğunu belirten Yıldırım, kamu borçlanmasına müthiş talep geldiğini, çok iyi şartların oluştuğunu söyledi.
Etrafında yaşanan sıkıntılara rağmen Türkiye’nin ilk çeyrekte dünyanın en hızlı büyüyen beş ülkesi arasında yerini aldığını kaydeden Yıldırım, Çin ve Hindistan’ın dünyada açık ara farkla gittiğini, bunun dışındaki üç ülke içerisinde Türkiye’nin yerini aldığını dile getirdi.
Yıldırım, Türkiye’de işsizliğin yükselmediğine, düşme eğilimine girdiğine dikkati çekerek, turizmde yaşanan geçici krizi, Irak’ta, Suriye’de yaşananları hatırlattı. Dünya ekonomisinin küçüldüğünü, yüzde 3’lük büyüme tahmininin değiştirilerek 2’nin altına indirileceğini anlatan Yıldırım, bu şartlara rağmen Türkiye’nin iyi gittiğini ifade etti.
YATIRIM, YATIRIM, YATIRIM…
Arife günü açıkladıkları ekonomik müjdelerin yatırımcının yüzünü güldüreceğini, maliyetlerini azaltacağını, Türkiye’de uzun vadeli yatırım yapanın şartlarını cazip hale getireceğini kaydeden Yıldırım, “Herkese dokunan bir önlem. Şehit yakınından tutun, Bağ-Kur’lulara, yatırımcıdan iş adamına, tarım kesiminde çalışanlardan işçilere varıncaya kadar birçok kesimi doğrudan ilgilendiren, onların şartlarını iyileştiren muazzam bir çalışma. Allah’a şükür piyasada da olumlu algılarını görüyoruz, bugünkü sonuç onu gösteriyor.” dedi.
Yıldırım, şöyle konuştu:
“Yatırım, yatırım, yatırım… Üreteceğiz. Ürettiğimiz zaman iş alanı oluşturuyoruz. İstihdam, mal, hizmet üretiyoruz, bunları satıyoruz, milli gelirimizi büyütüyoruz, refahımızı artırıyoruz. Bu refahı da adil paylaştığımız zaman geriye bir şey kalmıyor. İnşallah milletimiz duası ve desteği arkamızda olduğu müddetçe, Cumhurbaşkanımızın liderliği varolduğu müddetçe, durmadan, yılmadan emin adımlarla geleceğe yürüyüşümüz devam edecektir.”
Yıldırım, siyaset akademisinin AK Parti’ye, millete hayırlı olmasını diyerek, akademinin AK Partiyi kurumsallaştırdığını söyledi.
AK Parti’nin siyaset akademisi ile siyasete kalite getirdiğini dile getiren Yıldırım, AK Parti’nin bugün eriştiği başarının ardındaki en büyük sırrın, gücün, siyaset akademisi programları ve bütün teşkilatlar nezdinde yapılan çalışmalar olduğunu ifade etti.
Programa eski TBMM Başkanı ve Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, Genel Başkan Yardımcıları Çiğdem Kararaslan, Ahmet Sorgun, AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Lütfiye Selva Çam, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, milletvekilleri ile partililer katıldı.
Başbakan Yıldırım, programın ardından çıkışta AK Parti Ankara İl Başkanlığı binası önünde partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu toplandı.
AK Parti Genel Merkezinde gerçekleşen toplantı, yaklaşık 2 saat 20 dakika sürdü.
BBaşBaşbakan Binali Yıldırım, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu’nu kabul etti.
Çankaya Köşkü’nde basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 50 dakika sürdü.bakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi.
Çankaya Köşkü’nde yapılan toplantı, yaklaşık 8 saat sürdü.aşbaYıldırım, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen UNESCO Dünya Miras Komitesi 40. Toplantısı açılış törenine video mesajı yolladı.
Başbakan Binali Yıldırım, “Bir yandan dünyanın birçok yerinde devam eden savaşlar, medeniyetlerin bize bıraktığı bu tarihi, doğal, kültürel değerleri bir bir yok ediyor, bir yandan da medeniyet ve gelişme adına geçmişimize yönelik eserleri kendi elimizle yok etmeye devam ediyoruz. İşte bu noktada UNESCO’ya çok daha büyük görev, çok daha büyük sorumluluklar düşüyor.” dedi
Yüz yıllar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapan, iki kıtanın ortasında bir dünya şehri olan İstanbul’un bir açık hava müzesi olduğunu dile getiren Yıldırım, İstanbul’da UNESCO’nun 40. Komite Toplantısı’nın yapılmasının büyük anlam ifade ettiğini söyledi.
Yıldırım, UNESCO’nun kurulduğu günden bu yana dünya kültür mirasını korumak için büyük gayretler göstermesine rağmen henüz hedeflediği noktaya geldiğinin söylenemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bir yandan dünyanın birçok yerinde devam eden savaşlar, medeniyetlerin bize bıraktığı bu tarihi, doğal, kültürel değerleri bir bir yok ediyor, bir yandan da medeniyet ve gelişme adına geçmişimize yönelik eserleri kendi elimizle yok etmeye devam ediyoruz. İşte bu noktada UNESCO’ya çok daha büyük görev, çok daha büyük sorumluluklar düşüyor. Uluslararası toplum, UNESCO bünyesinde yapılacak çalışmalara daha fazla katkı sağlamalı ve geçmişten günümüze gelen mirası gelecek nesillere taşıma konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmelidir. Bunun için hem Birleşmiş Milletler üyesi devletlere büyük görev düşmektedir. İstanbul’da gerçekleştirilen bu komite toplantısında UNESCO’nun gelecek yıllardaki rolü ve tarihi, doğal, kültürel değerleri korumaya yönelik alacağı kararların ülkemiz ve bütün dünya ülkeleri için çok önem ve anlam ifade ettiğini düşünüyorum. Tüm katılımcılara başarılar diliyorum.”
kan Binali Yıldırım, Suudi Arabistan’ın Cidde, Medine ve Katif kentlerinde gerçekleşen terör saldırıları nedeniyle, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayif bin Abdulaziz Al Suud’u telefonla arayarak taziyelerini iletti.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre Yıldırım, dün akşam Prens Muhammed ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede, 4 Temmuz’da Suudi Arabistan’ın Cidde, Medine ve Katif kentlerinde gerçekleşen terör saldırıları nedeniyle taziye dileklerini ileten Yıldırım, saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifa diledi.
Mübarek ramazan ayında İstanbul’da ve kutsal mekanlarda gerçekleştirilen bu hain terör saldırılarını şiddetle kınadığını belirten Başbakan Yıldırım, söz konusu saldırıların terörün dini, ırkı ve kutsalı olmadığını gösterdiğini vurguladı.
Bu menfur saldırıları gerçekleştirenlerin tüm insanlığa karşı suç işlediklerini dile getiren Yıldırım, terörizmle mücadele için uluslararası işbirliğinin büyük önem taşıdığını, Türkiye’nin bu konuda Suudi Arabistan Hükümeti ve halkıyla tam bir dayanışma içinde olduğunu ifade etti.
Türkiye ve Suudi Arabistan’ın ortak çabalarını sürdürmesinin önem arzettiğine dikkati çeken Yıldırım, bu bağlamda Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki işbirliğinin daha da ileri bir seviyeye taşınmasından tüm bölge halklarının da istifade edeceğini kaydetti.
“İşbirliğini geliştirmekten başka seçenek yok”
Görüşmede, Prens Muhammed de 28 Haziran’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirilen terör saldırısında hayatını kaybedenlere ilişkin taziyelerini iletti.
Başbakan Yıldırım’ın dile getirdiği görüşlere tamamıyla katıldığını belirten Prens Muhammed, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın terörle mücadelenin yanı sıra diğer tüm alanlarda işbirliğini daha da geliştirmekten başka seçeneği olmadığını, Suudi Arabistan olarak bu doğrultuda çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Görüşmede, ikili ekonomik ve ticari ilişkiler de ele alındı.
Başbakan Binali Yıldırım, ziyaret ettiği Kocaeli’de vatandaşlarla bir araya geldi.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Maksut Serim’in annesi Nuriye Serim’in Kocaeli’deki cenaze törenine katılan Yıldırım, daha sonra Başiskele ilçesi Yuvacık Mahallesi’nin cadde ve sokaklarında gezinti yaptı.
Bu sırada eşi arife günü doğum yapan bir vatandaş, Başbakan Yıldırım’ı evine davet etti. Bu isteği kırmayan Yıldırım, Nagehan-Recep Bostan çiftinin bebeği Nuri’yi kucağına alıp sevdi.
Ev ziyaretine, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da eşlik etti.
Yıldırım, ev ziyareti sonrasında konvoyla Yalova’ya giderken Fatih Mahallesi’nde vatandaşlar tarafından aracı durdurularak, kahvehaneye davet edildi.
Vatandaşlarla kahvehanede çay içen ve sohbet eden Yıldırım, Osmangazi Köprüsü hakkında bilgi verdi. Vatandaşların mahalleye yatırımlarla ilgili talep ve önerilerini alan Yıldırım, çocuklarla da yakından ilgilendi.
Başbakan Yıldırım, kahvehane çıkışında vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.