Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Başbakan Davutoğlu, Katar Üniversitesinde konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Katar’ın başkenti Doha’da Katar Üniversitesinde “Turkey-Qatar Cooperation Regional Challenges, Broader Horizons” başlıklı bir konuşma yaptı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Katar’ın

 Katar Üniversitesinin ülkenin seçkin, birçok farklı ülkeden öğrencisi bulunan üretken bir kurum olduğunu söyleyen Davutoğlu, burada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bazı ülkeler arasında sadece diplomatik ilişkiler olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ancak Katar ve Türkiye’nin en ufak bir olumsuzluk barındırmayan bir kardeşlik ilişkisine sahip olduğunun altını çizdi. Bu nedenle kendileri için Katar’a gelmenin, arkadaşlarla buluşmak anlamına geldiğini ifade eden Davutoğlu, Katar’a dışişleri bakanı olarak 15 kez geldiğini ancak başbakan olarak ilk ziyaretini gerçekleştirdiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, bugün gerçekleştirdiği görüşmelerin tamamının kardeşlik işbirliği çerçevesinde yapıldığını ifade ederek, tüm Katarlılara bu mükemmel ilişkiler için teşekkürlerini sundu.

Türkiye-Katar ilişkilerinin ortak vizyonuna da değinen Davutoğlu, “Bölgesel ve küresel bağlam, Türkiye-Katar ilişkilerinin neden bu kadar hızlı, derin ve yoğun geliştiğini anlamak için önemlidir.” diye konuştu.

Bölgede soğuk savaş sonrası reformlar yapılması gerekirken Kuveyt’in Irak tarafından işgaliyle yeni bir çatışmalar dönemi başladığına işaret eden Davutoğlu, ardından Irak’ın parçalandığını ve bu durumun tüm bölgeyi etkilediğini anlattı. Bu arada bölgede birçok jeopolitik zorluklarla karşılaştıklarını dile getiren Davutoğlu, 11 Eylül olaylarının ardından da güvenlik anlayışının değiştiğini vurguladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Mısır’da Tahrir Meydanı, Suriye’de Humus, Libya devriminin ilk günlerinde Bingazi, Yemen’de Sana’da bulunan gençlerin kendi ve ülkelerinin gelecekleri için hayalleri vardı. İnsan haklarına saygı duyulan, haysiyetli bir hayat… Ama maalesef bu hayaller şimdi Esed rejimi gibi otokratik rejimler ve Arap Baharı’nın ardından ortaya çıkan DAEŞ gibi terörist gruplar nedeniyle başarısız oldu. Bu hepimiz için büyük bir sınamadır. Şimdi yeniden bir değerlendirme yapmanın zamanı geldi. Neler yanlış yapıldı ve gelecek için neler yapılmalıdır? Bu terörist grupları önlemek için neler yapılmalı?”

Türkiye’de yaklaşık 3 milyon mültecinin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, Suriye halkının üçte birinin bugün komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu söyledi.

Geçmişte medeniyetin doğduğu Bağdat ve Şam gibi kentlerin bugün tahribata uğradığını, halklarının, devlet adamlarının, entellektüellerinin, alimlerin bölgeden kaçmak zorunda kaldığını dile getiren Davutoğlu, bu durumun çözüme kavuşması için sorumluluklarının bulunduğunu kaydetti.

Hafta sonu Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın Gaziantep’i ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, birlikte kampları ziyaret ettiklerini belirtti.

Başbakan Davutoğlu, “Kamplarda, Türkiye’de dünyaya gelen bebekleri ve yetimleri gördük. 152 bin bebek Türkiye’de dünyaya geldi. Bu bebekler, Suriyeyi, Suriye’nin güneşini, gecesini, gündüzünü görmedi. Türkçe konuşuyorlar. Çünkü, Türkçe öğreniyorlar, öğrenmek zorundalar. Tabii ki biz Türkçe konuşmalarından mutluyuz” diye konuştu.

Katar Üniversitesinde Türkçe öğrenimi amacıyla oluşturulan Türkoloji bölümünün varlığının kendisini mutlu ettiğini anlatan Davutoğlu, “Umarım, bir gün hepimiz Arapça konuşabilir, ayrıca tüm Katarlılar Türkçe konuşabilir. Bu şekilde, üçüncü bir dil olmadan birbirimizi anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Karşılaşılan yeni zorluklara karşı nasıl mücadele edileceğiyle ilgili olduğunun altını çizen  Davutoğlu, “Burada önemli olan şey, bunun psikolojik algı yönü. Maalesef, Orta Doğu’da ve Müslüman topluluklarında büyük karamsar psikoloji ortaya çıkıyor. Bu karamsar psikolojinin bizim düşünce tarzımıza ve politikamızı ele geçirmesine ve etkilemesine izin vermemeliyiz. Bu zorluklar içerisinde başarılar elde edilecektir. Bizim sorumluluğumuz, bu kötümser psikolojiyi kabul etmek değil toplumlara mutluluk, itibar, refah, zenginlik getirecek olan bir yol bulmaktır. Bu nedenle birlikte çalışmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, bu zorluklara karşı Katar ve Türkiye’nin birlikte çalıştığını kaydetti. Bu noktada odaklanılması gereken boyutlardan birinin de siyaset olduğuna işaret eden Davutoğlu,  ”Odaklanmamız gereken şey, bölgemizdeki ve Müslüman dünyanın liderlerinin en üst düzeyde siyasi diyalog içerisinde olması. Bu şekilde, birbirimize karşı önyargılar üretmek yerine, dostane ve açık şekilde birbirimizle konuşabiliriz. Buna en iyi örnek Katar ve Türkiye arasında siyasi diyalogdur” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE-KATAR İLİŞKİLERİ GÜZEL BİR ÖRNEK

Avrupa Birliği’nin nasıl ortaya çıktığı örneğini veren Davutoğlu, AB liderlerinin çok farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen her ay toplandıklarını, birbirlerini suçlamak yerine, uzlaşmaya varamadıkları zaman bile birbirleriyle konuştuklarını kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, “Biliyorum ki on yıllardır, bazen de 20 yıldır birbirlerini görmeyen bazı Müslüman liderler var. Kaygılarımızı, düşüncelerimizi paylaşmak için birbirimizle konuşmak, görmek, oturmak zorundayız. Bu noktada Türkiye-Katar ilişkileri güzel bir örnek. İki ülke arasındaki siyasi diyalog devam edecek. Bu diyaloğun, bölgedeki tüm ülkelerde de sağlanmasını istiyoruz.” diye konuştu.

Odaklanılması gereken ikinci boyutun ise güvenlik olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözleri şöyle sürdürdü:

“Günümüzde, büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bu bağlamda, sadece devletler arasındaki güvenlik zorlukları değil… Devletler arasındaki güvenlik sorunları savaş yaratır. Bu çok tehlikeli. Fakat, en azından kiminle konuşman, görüşmen gerektiğini biliyorsun. Fakat, devletler içerisinde güvenlik tehdidi var, aynı zamada hibrit savaş türü ve terör tehditleri var. Terör tehditlerinde, konuşamazsınız, müzakere edemezsiniz. Karşınızda sadece bir taraf yok, sadece bir terör örgütü size saldırmıyor, aynı zaman bunların arkasında olan ve kullananlar da size saldırıyor. Terörizme, vekalet savaşlarına ve Esed rejimi gibi agresif devletlere karşı da ortak bir paradigma oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, bölgemizde Irak, Lübnan, Filistin, Gazze, Yemen ve Libya’nın da yer aldığı bir kriz bölgesi var. Bölgemizde iki istikrar adası var. Biri Türkiye, diğeri Körfez bölgesi. Körfez bölgesi ve Türkiye, ekonomik kalkınmanın önemine vurgu yaparken, aynı zamanda gelecek güvenlik risklerine karşı önlemler alıyoruz. Bu bazen, PKK, DAEŞ, bazen Esed’in zalimce davranışları şeklinde olabilir. Güvenli bir bölge oluşturmak istiyorsak birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Güvenli bir alan oluşturmamız için birlikte çalışmamız gerekiyor.” 

BÖLGEMİZ YÜZYIL ÖNCE ZATEN BÖLÜNMÜŞTÜ

“Katar’ın güvenlik ve istikrarı bizim için Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı gibidir” diyen Davutoğlu, iki ülkenin kaderinin ortak olduğunu dile getirdi.

Bir ülkede ortaya çıkan türbülansın bölgenin diğer ülkelerini de etkilediğini ifade eden Davutoğlu, Katar ve Türkiye’nin Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Yemen ve Libya konularındaki tutumlarının, yaklaşımlarının ve politikalarının aynı olduğunu söyledi.

Her iki ülkenin de Irak ve Suriye’de etnik veya mezhebi kimliği esas almayan yönetim istediğine işaret eden Davutoğlu, “Bölgemiz yüzyıl önce zaten bölünmüştü. Bölgemizde yeni bir bölünme istemiyoruz. Kardeş ülkelerinin toprak bütünlüğü korunmalı” diye konuştu.  Davutoğlu, liderlerin halkın onurunu gözetmesi, etnik, dini ve mezhebi farklılıklara saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.

Medeniyet ve devlet kültürünün ortaya çıktığı bölgedeki durumu düşündüğünde hayal kırıklığına uğradığını vurgulayan Davutoğlu, bölgedeki ekonomik zenginliğin herkese yeteceğini belirtti.

“Rasyonel bir ekonomik işbirliğine ve birlikte çalışmaya ihtiyaç var” diyen Davutoğlu, ekonomik anlamda da Türkiye-Katar ilişkilerinin örnek niteliğinde olduğuna dikkati çekti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin son 5 yılda üç katına çıkarak 1,3 milyar dolara ulaştığını dile getiren Davutoğlu, ülkedeki Türk şirketlerinin yatırım ve anlaşmalarının 15,3 milyar dolara ulaştığını ifade etti.

Çin’in ardından en büyük inşaat şirketlerinin Türkiye’de bulunduğunu belirten Davutoğlu, iki ülke arasında tarım, enerji, savunma gibi çeşitli sektörlerde de önemli işbirliği yapıldığını vurguladı.

Barışı sağlamanın en iyi yolunun ülkeler arasında ikili ve çoklu ekonomik ilişkilerin tesis edilmesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Kazan-kazan yaklaşımı ekonomik yaklaşımımızın temeli olmalı” dedi.

İnsani trajedi yaşayanlara yardım eli uzatmanın, karşılıklı anlayış ve insanlık bilincini ortaya koyduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin nerede bir kriz olursa, yardıma koştuğunu ifade etti. 

Bugünün en büyük insanlık trajedisinin sığınmacı krizi olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu krizin üstesinden gelme konusunda Türkiye’nin yanında bulunduğu için, Katar’a teşekkür etti. 

Suriyelilerin acılarını paylaşmak gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Türkiye dünyada en çok sığınmacı ağırlayan ülke. Türkiye-Suriye sınırındaki Kilis’te yaşayanların yüzde 60’ı Suriyeli, yüzde 40’ı Türk vatandaşı. Milletimle gurur duyuyorum, üzerlerindeki ağır yüke rağmen ve şimdiye kadar kente birçok roket atılmasına, yaklaşık 10 kişinin ölmesine rağmen, Türkiye’nin hiçbir yerinde Suriyelilere, Araplara, yabancılara karşı bir protestoyla karşılaşmadık. Biz bunu, “ensar” kültürü diye adlandırıyoruz.” diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Birçok ülke sığınmacılara kapılarını kapattı ama Türkiye hiçbir zaman kapatmayacaktır. Kapılarımız onlara açık, çünkü kalplerimiz onlara açık.” dedi. 

Saraybosna, Marakeş, İstanbul gibi kentlerin hoşgörü ve çok kültürlülük sembolleri olduğuna dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, İslama karşı oluşan yanlış algıların düzeltilmesi için çaba harcanması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, “Dinler arası saygı bir yana, hem Müslüman olmayanlara, hem de farklı mezhepten Müslümanlara saygı duymayan DAEŞ terör örgütü ile karşı karşıyayız.” ifadesini kullandı. 

Asıl mücadele alanının, dünyada İslama dair yanlış algıların, Avrupa’daki İslamofobinin üstesinden gelmek olduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, “Şimdi çok taraflı bir zihniyet sorunuyla karşı karşıyayız. Okullarımızda, eğitim sistemimizde, kendi tarihimizi barış, uyum ve karşılıklı saygı tarihi olarak öğrenen yeni bir nesile ihtiyacımız var. Ben, bir Müslümanım ve dinimle gurur duyuyorum.” değerlendirmesinde bulundu.  

İslam dünyasının, İslam toplumlarına yönelik yıkıcı yaklaşımın nasıl ortaya çıktığı konusunda öz eleştiri yapması gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, eğitim sistemini değiştirerek, tarihi yeniden yorumlayarak ve bugün başka bir şekilde kullanılan “cihat” kavramını yeniden yorumlayarak, bu soruna çare aranması gerektiğini kaydetti.

Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’na hitabında da Avrupa’da İslam’a yönelik yanlış algılara ve İslam karşıtı eğilimlere dikkati çektiğini anımsatarak, “Yeni bir felsefeye, yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Türkiye ve Katar, tüm bu değerlere önem veren iki ülke olarak bu konuda iş birliği yapabiliriz.” diye konuştu. 

Türkiye ve Katar arasındaki iş birliği için Türkiye’nin üzerine düşen adımları atacağını kaydeden Davutoğlu, “Türkiye ve Katar, daha iyi ikili ilişkiler için, daha iyi bir bölge ve hepimiz için daha parlak bir gelecek için, sonsuza kadar omuz omuza olacaktır.” ifadesini kullandı.

BAŞBAKAN SORULARI YANITLADI

Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin sınırlarına yönelen Suriyelilere ilişkin, yaşananların İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra karşılaşılan en büyük insanlık trajedilerinden biri olduğunu ve Türkiye’nin, ilk aylarda Suriyelileri inşa edilen sığınmacı kamplarında ağırladığını ancak sayı arttıkça, Suriyelilerin de şehirlerde kendi maddi güçleriyle yaşamak istediğini anlattı. 

Bu durumda, Türkiye’nin, her şehrinde Suriyeliler için eğitim ve sosyal olanaklar sunmak gereğiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Kamplarda bu daha kolaydır, bugün size şunu söyleyebilirim ki kamplardaki çocukların yüzde 99’u, neredeyse tamamına yakını düzenli eğitim alıyor.” dedi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye’ye daha önce gelen ve güvende olan Suriyelilere göre, hala Suriye’nin içinde olan ve yerlerinden edilenlerin daha zor durumda olduklarını belirterek,  şunları söyledi:

“Sınırımıza yakın olanlar için, 10 kamp kurduk ve o kamplarda yaklaşık 150 bin Suriyeli yaşıyor. Onlara yiyecek, barınma ve ihtiyaçları olan her şeyi sağlıyoruz. Suriye’nin içinde, sınırımıza yakın 10 kamp kurduk. Ama onlar, rejimin, Rus uçaklarının ve DAEŞ teröristlerinin saldırılarına maruz kalıyorlar.” 

Türkiye’nin, Suriye’nin içinde, rejim kuşatması altındaki bölgelere de uluslararası kuruluşlar aracılığıyla yardım etmeye çalıştığını ifade eden Davutoğlu, “Günün sonunda, ülkede siyasi bir çözüm olmadıkça, teröristlerin ve rejimin mezalimi son bulmadıkça, bu insani trajedi devam edecek. Ama Türkiye, onları (halkı) korumak için her şeyi yapacak.” dedi.

MEZHEPÇİLİK, DAEŞ KADAR TEHLİKELİ

Başbakan Davutoğlu, Irak’taki son duruma ilişkin bir soru üzerine, “DAEŞ’ten bahsettiğimde, DAEŞ’i terörün, tehditin bir sembolü, bir prototipi olarak zikrettim. Mezhepçi milis güçleri de diğer terörist organizasyonlar kadar bu mezalimden, şehirlerin bölünmesinden, Irak’taki aziz kardeşlerimizin yaşadıklarından sorumludur.” ifadesini kullandı.

 En büyük tehdit olan mezhepçiliğin, İslam’ın temel değerlerine de aykırı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Mezhepçiliğe dayanarak şiddet uygulayan herkes, DAEŞ terörü kadar tehlikelidir.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin, Suriye için insani yardım konusunda her türlü adımı attığını aktaran Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Ayrıca Suriye’deki ılımlı güçleri, ılımlı muhalefeti de elbette destekliyoruz. DAEŞ’e, rejime, Hizbullah’a, Rus uçaklarına, her türlü mezalime karşı mücadele veren Suriyelileri desteklemeye devam edeceğiz. Onlar kendi ülkelerinde onurlu bir yaşam elde edene kadar da yardım edeceğiz.” diye konuştu.

KİLİS’E DÜŞEN ROKET MERMİLERİ

Başbakan Davutoğlu, Kilis’e düşen roket mermilerinin ardından hükümetin alacağı güvenlik önlemlerine ilişkin soru üzerine de şu yanıtı verdi:

“Kilis’te vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak için elbette her türlü tedbiri alıyoruz. Pazartesi günü istihbarat ve güvenlik birimlerimizle birlikte bir toplantı yaptık. Mevcut birçok önlem, yeni önlemlerle güçlendirilecek. Detayları paylaşmak istemiyorum ama, sınırlarımızı korumak için tüm tedbirleri alacağız.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve Katar arasında imzalanan “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Katar’da Konuşlanmasına İlişkin Uygulama Anlaşması”nın detaylarının sorulması üzerine, konuşlandırılacak asker sayısının iki ülke tarafından kararlaştırılacağını belirterek, “Bu, aslen bir istikrar ve dayanışmadır, herhangi bir ülkeye karşı bir askeri seçenek değildir. Bu, bir dayanışma sembolüdür ve karşılıklı iş birliği mekanizmasıdır.” dedi.

Halkların birbirinin eserlerini okumaya ve birbirini anlamaya ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, Katar Üniversitesine, Türk klasiklerinin Arapça’ya çevrilmesi, Arap klasiklerinin de Türkçe’ye çevrilmesi projesini önererek, sözlerini tamamladı.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, temaslarda bulunmak üzere geldiği Katar’da Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad El Sani ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından Davutoğlu, Emir Şeyh Tamim’in onuruna verdiği yemeğe katıldı. Emirlik Divanı’nda basına kapalı gerçekleşen görüşme ve yemek yaklaşık 2 saat sürdü. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından Marriott Otel’de düzenlenen Türkiye-Katar İş Forumu’na katıldı.

Burada bir konuşma yapan Başbakan Davutoğlu, “Ülkeler vardır, ikili ilişkileri rutindir ve dönemsel olarak karşılıklı ziyaretlerle statik bir hal kazanmıştır. Ülkeler vardır, ikili ilişkileri belli gerilimler, iniş çıkışlar yaşar. Çok nadir ülkeler arasında ikili ilişkiler her zaman sıcak, her zaman dinamik ve her zaman vizyon odaklı olmuştur. Türkiye ve Katar, bu iki nadir ülkeler arasındadır.” ifadesini kullandı. 

Türkiye-Katar ilişkilerinin son 10-12 yılda “olağanüstü” olduğunu belirten Davutoğlu, “Ben 2005 yılında bu güzel ülkeye o zamanki Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı olarak geldiğimde ilişkiler yeni yeni tohumlanıyordu. Şimdi başbakan olarak bu dost ülkeyi ilk defa ziyaret etmenin mutluluğunu yaşıyorum.” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı olarak Katar’a 15 kez geldiğini anlatan Başbakan Davutoğlu, ziyaretlerinde sadece kardeşlik ve samimiyet gördüğünü bildirdi. 

Bu ziyaretinde çok verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, iki ülke iş adamlarının bürokratik hiçbir engelle karşılaşmayacaklarını vurgulayan Davutoğlu, Katarlı iş adamlarının Türkiye’de Türk iş adamları gibi, Türk iş adamlarının da Katar’da Katarlı iş adamları gibi kolaylıkla hareket edeceklerini kaydetti. 

Türkiye ile Katar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için güçlü bir siyasi irade bulunduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, iş adamlarına, Türk-Katar ilişkilerinin ekonomik olarak en üst seviyeye çıkarmanın ellerinde olduğunu anlattı.

Davutoğlu, iş adamlarına, “Bizim size vereceğimiz en büyük katkı, ortak vizyonumuzu sizlerle paylaşmaktır” diyerek, bu ortak vizyondan bazılarını üç ayrı kademede anlatmak istediğini belirtti. 

TİCARET HACMİ SON 5 YILDA 3 KAT ARTTI

Bunlardan birinin Türkiye-Katar ilişkileri, ikincisinin Türkiye-Körfez ilişkileri, üçüncüsünün de diğer bölgelerde yürütülebilecek ortak faaliyetler olduğunu açıklayan Davutoğlu, “İkili ilişkiler bağlamında ele aldığımızda, Türkiye-Katar ilişkilerinin ticari hacminin 1,3 milyar dolara çıkıp son 5 yılda 3 misli artması güzeldir ama kesinlikle yeterli değildir. Bu ticaret hacmimizi en kısa sürede önce 3 milyara, sonra da 5 milyara çıkarmalıyız” dedi.

Türkiye ile Katar ilişkilerinin ekonomik anlamda en önemli özelliğini “birbirini tamamlayıcı mahiyette ekonomiler olması” olarak değerlendiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Katar neye ihtiyaç hissediyorsa Türkiye’de var, Türkiye neye ihtiyaç hissediyorsa, Katar’da var. Biz enerji tüketen bir ülkeyiz, Katar’da var. Katar tarım potansiyeli itibarıyla dış alıma, ithalata ihtiyaç hissediyor, o da Türkiye’de var. Türkiye’nin büyük pazarı var, Katar’ın yoğun, gittikçe zenginleşen sermayesi ve bu anlamda finansal tecrübesi var. Bunları yan yana getirmek durumundayız.”

Türk müteahhitlerin Katar’da üstlendikleri işin 15,3 milyar dolar olduğunu aktaran Başbakan Ahmet Davutoğlu, önlerinde büyük bir potansiyelin bulunduğunu ve konuyu Emir Şeyh Temim ve Başbakan Şeyh Abdullah ile görüştüklerini vurguladı. 

Davutoğlu, Katar’da yapılacak “Dünya Kupası 2022” kapsamında eserlerin inşa edilmesi için iş yükü ve tecrübesinin de Türk müteahhitlerde bulunduğunu kaydetti. 

Sadece inşaat, taahhüt işleri bağlamında değil, danışmanlık, müşavirlik gibi diğer alanlarda da Türk müteahhitlerin görev almak istediklerini ve Katar’a hizmet etmek istediklerine işaret eden Başbakan Davutoğlu, bu konuda Katarlı yetkililerden çok büyük bir destek gördüklerini, müşahede etmekten de memnuniyet duyduğunu belirtti.

Davutoğlu, Türkiye ve Katar arasındaki ilişkilerin birçok alanda geliştiğini belirterek, daha da gelişmesinde iki ülke iş adamlarının yapacağı katkının önemine değindi.

İkili ilişkiler bağlamında, üzerinde durdukları önemli alanlardan birinin sağlık turizmi olduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, “Bugün Katar’da 100 yataklı bir Türk Hastanesi’nin sizler tarafından hizmete açılacak şekilde gelişmiş olması önemlidir. Bugün yaptığımız görüşmelerde sağlık turizminin çok önemli potansiyel ihtiva ettiğini karşılıklı teyit ettik. Türk doktorlarının Katar’da çalışmaları için akreditasyon problemi çözülecek. Ayrıca Türkiye’deki şehir hastaneleri projelerine Katar’dan önemli destek ve yatırım bekliyoruz. Bu şekilde Türkiye’nin sağlık sektöründeki büyük potansiyeli ile Katar’ın imkanları, ortak bir sinerji oluşturacak. Yine Katar’ın Türkiye’deki yatırımları bağlamında, organize sanayi bölgesi de dahil olmak üzere önemli adımlar attık.” diye konuştu.

Türkiye’de, Katar’ın daha fazla yatırımını görmek istediklerini vurgulayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu konuda bürokratik engelle karşılaşılmayacağını bildirdi.

Türkiye’nin büyük tarım potansiyelini Katar ile hayata geçirme konusunda güçlü iradeye de sahip olduklarını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

“Tarım en stratejik sektörlerdendir. Tarım konusunda da ilerlemiş görüşmeler söz konusu. Tabi Türkiye’nin ihtiyacı ve Katar’ın potansiyeli bağlamında en kritik alanlardan biri, enerji alanı. LNG başta olmak üzere enerji alanında büyük bir imkan var, sizlerin bu imkanları değerlendirmeniz ve Katar’ın enerji potansiyelinin büyük bir enerji tüketicisi ülke olarak, Türkiye tarafından değerlendirilmesi de önemli hedeflerimiz arasında. Gördüğünüz gibi her alanda yeni açılımlar, yeni ufuklar söz konusu.”

TSK’NIN KATAR’DAKİ MEVCUDİYETİ

Türkiye ile Katar arasında son dönemde artan stratejik iş birliğini tamamlayıcı mahiyette bir özel alanın da savunma sanayi olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu alanda birçok şirketin Katarlı muhataplarla görüşmelerde bulunduğunu anlattı.

Davutoğlu, Türkiye ve Katar arasında en üst düzeyde benimsenen ve en önemli önceliklerden birinin, iki ülkenin savunma sanayiinde ortak projelere yönelmesi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Bugün attığımız imzayla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Katar’daki mevcudiyeti ve buradaki ortak üssümüz devreye girmiş oluyor. Bu konuda Katar’ın duyduğu güvene müteşekkiriz. Türkiye kendisine güvenen hiçbir dostu yalnız bırakmamıştır. Türkiye, kendisine güvenen hiçbir ülkenin yanında durmaktan geri durmamıştır. Katar, Türkiye’ye güvendi ve Türkiye Katar’a güvendi. Bugün dünya ölçeğinde bir iş birliği sergiliyoruz. Bu bağlamda savunma sanayi iş birliğimiz, bu askeri iş birliğimizi takviye eden, tahkim eden ana unsurlardan biri. Bunu da geliştireceğiz.”

Turizm açısından da iki ülke ilişkilerini değerlendiren Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin 36 bin Katarlı misafiri ağırladığını, bu ülkeden daha fazla kişinin Türkiye’yi ziyaret etmesini beklediklerini kaydetti.

Davutoğlu, “Bu ikili ilişkilerimizin kültürel boyutu çok kuvvetli, tarihi boyutu çok kuvvetli. Bunları zenginleştireceğiz.” dedi.

“Türkiye-Körfez ilişkilerinde biz Katar’ı, bu bölgenin en önemli omurga ülkelerinden, ilişkilerimizin omurgası olan ülkelerden biri olarak değerlendiriyoruz.” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi arasında serbest ticaret anlaşması imzalanması en önemli hedeflerimiz arasındadır. Önümüzdeki dönemde bunun gerçekleşebilmesi ve bu yolla Türkiye-Katar ekonomik ilişkilerinin ivme kazanması için Katarlı dostlarımızın desteğini bekliyoruz. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde, Türkiye-Katar Stratejik Konseyi toplantıları tekrar başlar ve Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi arasında serbest ticaret anlaşmasını da nihayete erdiririz. Üçüncü bir alan var ki yine büyük potansiyel ihtiva ediyor. O da Türk ve Katarlı iş adamlarının üçüncü ülkeler ve diğer bölgelerdeki ortak yatırımları. Afrika başta olmak üzere Türkiye ve Katar’ın birlikte yöneldiği coğrafyalar var. Sizlerden, Türk ve Katarlı iş adamlarımız bir araya geldiklerinde, ortak olarak Türkiye ve Katar arasında yapılacak projelerin de ötesine geçerek, üçüncü ülkelerde birlikte proje geliştirmek, birlikte yatırım yapmak konusunda adım atmanızı bekliyoruz.”

Başbakan Davutoğlu değerlendirmelerine şöyle devam etti:

“Birbiriyle bu kadar kenetlenmiş, kaderini birbirine bağlamış iki ülkenin iş adamları olarak sizlerin üçüncü ülkelerde yapacağınız yatırımlar, o ülkelere katkı olması yanında, Türkiye ve Katar arasındaki ilişkilerin de derinleşmesine fırsat sağlayacaktır. Gördüğünüz gibi son derece kapsamlı bir iş birliği alanında Katar ile omuz omuza, geleceğe birlikte yürüyoruz. Türk ve Katar heyetleri, bir araya geldiklerinde, açık söyleyeyim, iki taraf gibi görüşmüyorlar. Masada karşılıklı otursak da sanki tek bir yürek gibi, tek bir zihin gibi düşünüyor, tek bir hedefe yöneliyoruz. Türkiye ile Katar arasında, nasıl liderler olarak bizler oturduğumuzda aramızda protokol yoksa, nasıl aramıza herhangi bir şekilde değişik görüşler girmiyorsa ve iki taraf gibi değil, tek taraf gibi geleceği planlıyorsak, sizden de beklentimiz, aynı şekilde ortak hedefler doğrultusunda Türk ve Katarlı iş adamları olarak iki ülkenin ekonomisine katkıda bulunmanız, şirketlerinizin imkanların genişletirken Türkiye ve Katar arasındaki dostluğa katıda bulunmanız.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ikili anlaşma kapsamında Katar’da bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Kara Unsur Komutanlığını ziyaret etti.

Davutoğlu, başkent Doha’daki Tarık Bin Ziyad Taburu içinde yer alan komutanlıkta incelemelerde bulundu. Askeri mangayı selamlayan Davutoğlu, buradaki yetkililerden bilgi aldı.

Türk askerleri, yapılan anlaşma çerçevesinde geçen yıl ekim ayında Katar’a intikal etmişti. 

Katar’da bulunan Türk askerleri ile Katar askeri unsurları önceki aylarda ortak tatbikat icra etmişti. 

TSK’nın Katar’da konuşlanmasına ilişkin uygulama anlaşması, bugün Davutoğlu ile Katar Başbakanı ve İçişleri Bakanı Abdullah Nasır bin Halife Al Sani’nin huzurunda, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Katar Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Halid bin Muhammed Al tarafından imzalanmıştı. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal ile görüştü.

Davutoğlu, Katar’a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaretin son gününde, Meşal ile bir araya geldi. Four Seasons Otel’de basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 1 saat sürdü.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komitesi Başkanı Riyad Hicab ile bir araya geldi.

Davutoğlu, Katar ziyaretinin son günü Hicab ile görüşme gerçekleştirdi.