Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Uluslararası Güvenlik Sisteminin Yeniden İnşası Şarttır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Genel olarak Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi sağlıklı çalışmıyor. İnsanların, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslararası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkûmdur” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Genel olarak

 Büyükelçiler ve DEİK İş Konseyi Başkanları ile iftar programında bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Genel olarak Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi sağlıklı çalışmıyor. İnsanların, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslararası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkûmdur” dedi.

Play
Current Time0:00
/
Duration Time0:00
Loaded: 0%
Progress: 0%
00:00
Fullscreen
00:00
Mute

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen iftarda, Ankara’da görev yapan büyükelçiler ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki iş konseylerinin başkanları ve iş adamları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı.

“RAMAZAN BARIŞ AYIDIR”

İftar yemeğinden sonra misafirlere hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçiler ve iş adamları ile birlikte olmaktan duyduğu memnuniyetini dile getirerek, Ramazan ayının Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.

Ramazan’ın, bölgede ve dünyada her gün yeni acıların yaşandığı günlerde idrak edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Ramazan barış ayıdır, huzur ayıdır; paylaşma, dayanışma, yardımlaşma ayıdır. Peygamber Efendimiz, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’ buyuruyor. Hâlbuki bugün insanlar, bırakınız aç yatmayı, ertesi güne sağ çıkıp çıkamayacaklarını bilmemenin endişesi içinde yaşıyorlar” dedi.

“ORTA DOĞU VE İSLAM DÜNYASI ÇOK KRİTİK BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR”

Suriye’de, son 6 yılda hayatını kaybeden insanların sayısı yarım milyonu aştığını, ev ve yurtlarından olanların sayısının 12 milyonu, başka ülkelere sığınmak zorunda kalanların 3 milyonu Türkiye’de olmak üzere, 5 milyonu geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki ülkelerde yaşanan sorunlara değinerek, “Kısacası bütün Orta Doğu ve İslam dünyası çok kritik ve zor bir dönemden geçiyor. Türkiye’de, Fransa’da, Belçika’da, Pakistan’da, Amerika’da yaşanan terör olayları yüzünden yüzlerce masum insan hayatını kaybetti. Dünyanın pek çok yerinde inançlarından, kökenlerinden, kültürlerinden dolayı insanlar, sonu ölümle de biten baskılara, eziyetlere maruz kalıyorlar” diye konuştu.

“AYLAN BEBEĞİN GÖRÜNTÜSÜNÜ İNSANLIK ÇOK ÇABUK UNUTTU”

Bir Ramazan iftarında gündemin bu olmaması gerektiğini belirten ve “Burada, ülkemizi, bölgemizi ve tüm dünyayı daha mutlu, daha müreffeh, daha huzurlu hâle getirmenin yollarını, yöntemlerini konuşuyor olmalıydık. Maalesef, karşımızdaki manzara bizi bu hususları öncelikle ifade etmeye mecbur bırakıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açlıktan bitap bir şekilde, önündeki defter yaprağına, ‘Bir an önce ölmeyi ve cennete gidip yemek yemeyi’ dileyen yazılar yazıp, tabut resmi yapan Suriyeli kız çocuğunun acısını yüreklerimizde hissetmek zorundayız. Cansız bedeni sahillerimize vuran Aylan bebeğin görüntüsünü, insanlık çok çabuk unuttu. Enkaz altından çıkartılan çocuk cesetleri artık haber bile olmuyor. Mardin’de teröristlerin daha doğmadan, annesinin karnında katlettiği bebek, maalesef, dünyanın gündemine giremiyor. İnsanı insan yapan değerleri; yani vicdanı, ahlakı, sevgiyi bir kenara bıraktığımızda, dünyada geriye sadece taş ve demir yığınlarından ibaret yapılar, araçlar kalır.”

“DÜNYANIN GÜÇ OYUNLARINA DEĞİL, İNSANLIĞIN SORUNLARINA ÇÖZÜM BULUNMASINA İHTİYACI VAR”

Büyükelçilerin huzurunda tüm dünyaya seslenmek istediğini belirterek ‘insanlığa hep birlikte sahip çıkma’ çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle seslendi: “Zulme; kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, asla rıza göstermeyelim. Teröriste; kimliğine, söylemine, kökenine, inancına bakmaksızın tavır koyalım. Mağdurlara, mazlumlara, gariplere hep birlikte kol-kanat gerelim. İşte o zaman dünyanın hepimiz için çok daha güzel, çok daha yaşanabilir bir yer hâline geldiğini göreceğimizden şüphe duymuyorum. Geldiğimiz nokta itibariyle artık dünyanın güç oyunlarına değil, insanlığın sorunlarına çözüm bulunmasına ihtiyacı vardır.”

Türkiye olarak bu anlayışla insanı yardımlar konusuna büyük önem verildiğini ve çalışmaların bu doğrultuda yürütüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Türkiye’nin yakın çevresine değil, dünyanın her kıtasında yardım faaliyetlerini sürdürdüklerini belirtti.

“VERDİKÇE DAHA FAZLA KAZANDIK”

Türkiye’nin verdiği kalkınma yardımları ve insani yardımlarla dünyada ABD’den sonra ikinci sırada, millî gelire oranla kıyaslandığında birinci ülke olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz şuna inanıyoruz: ‘Veren el alan elden hayırlıdır.’ Öyleyse vermemiz lazım. Verdikçe biz kaybetmedik, tam aksine daha fazla kazandık. İşte buyurun şu anda 2016 ilk çeyrek büyüme oranı Türkiye’nin 4,8. Böyle bir konumdayız ve Avrupa’da şu anda bir numarayız, daha iyi olacağız, buna inanıyorum, bütün zorluklara rağmen daha iyi olacağız” şeklinde konuştu.

Uluslararası toplumdan da insani yardım bakımından beklentilerinin olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi takdirde bugün çözüm bulamadığımız her insani kriz yarın yeni krizlerin, yeni sorunların tetikleyicisi olacaktır. Dün öncelikli mesele açlıktı, bugün terörizmdir, yarın belki sağlık olacaktır, daha başka temel ihtiyaçlar olacaktır” diye ekledi.

“TERÖRİZM İNSANLIĞIN ORTAK SORUNU”

Bugün ABD Başkanı Barack Obama ile Orlando’daki olay sebebiyle bir telefon görüşmesi yaptıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bu olaylara karşı ortak bir tavır içerisinde olunması gerektiğini ve terörizmin insanlığın ortak sorunu olduğunu vurguladı. Bu sorunun uluslararası bir mutabakat içinde aşılması gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başarmadığımız takdirde terör her gün birimizin kapısını çalacaktır. Terörizm sorunu karşısında sergilenen ikircikli tutum diğer konuların çözümü hususunda bize ümit vermiyor, çünkü bunun dünyada şu anda en ağır bedelini ödeyen ülke biziz. Biz her zaman teröre karşı iş birliğine hazır olduk, tüm terör örgütlerine karşı aynı şekilde muamele edilmedikçe, bu belaya karşı muvaffak olmamız mümkün olmayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜM DÜNYANIN TEMSİL EDİLDİĞİ BİR GÜVENLİK KONSEYİ LAZIM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası güvenlik sisteminin de yeniden inşasının şart olduğuna vurgu yaptı ve konuşmasında şu eleştirilere yer verdi: “Genel olarak Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi sağlıklı çalışmıyor. İnsanların, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslararası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkûmdur. Burada bir sorun var, bu sorunu süratle çözmemiz gerekiyor, aksi takdirde herkes kendi başının çaresine bakmaya mecbur kalacaktır. Dünya için asıl büyük kriz de o zaman başlayacaktır. Bundan dolayı ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyorum. Zira dünyayı, 196 ülkeyi biz 5 ülkenin dudakları arasına mahkûm edemeyiz. Hatta hatta bir ülkenin dudakları arasına mahkûm edemeyiz. Olması gereken nedir? Şu anda Asya, Avrupa kıtalarının temsilcilerinin olduğu, bir de Amerika’nın temsilcilerinin olduğu bir Güvenlik Konseyi var. Peki diğer kıtalar niye burada temsil edilmiyor? Diğer inanç grupları niye burada temsil edilmiyor? 1 milyar 700 milyon Müslüman’ın olduğu dünyada, halkı Müslüman olan bir ülke Güvenlik Konseyi’nde yok. Böyle adalet olur mu, böyle bir Güvenlik Konseyi’nden adalet çıkar mı? Diyorum ki, tüm inanç gruplarının temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi, tüm kıtaların, tüm dünyanın temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi’nin olması lazım. Ve burada geçici üyeler olmamalı, üyelerin hepsi daimi üye olmalı, 20 tane daimi üye, dönerli olarak bunlar değişmeli.”

Artık dünyanın Birinci Dünya Savaşı’nın şartları altında yaşamadığını, şartların güncellenmesi gerektiğini, bu güncellemenin yapılmadığı takdirde dünyanın yaşanan zulme mahkûm olmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü olanın değil haklı olanın, zalimin değil mazlumun hukukunu koruyacak bir uluslararası güvenlik sisteminin derhal oluşturulup işler hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve ekledi: “Dünyadaki uluslararası kuruluşların, topyekûn bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bugün yaşadığımız sorunların, bu kaçınılmaz sürecin başlangıcı, hızlandırıcısı olmasını diliyorum.”

“EKONOMİK UÇURUMLARI KAPATMADAN, BEŞERİ DALGALANMALARIN ÖNÜNE GEÇİLEMEZ”

Konuşmasında ekonomik dengesizliğe de değinen ve bu dengesizliğin, doğuyla batı, kuzeyle güney arasındaki ilişkilerin temel fay hatlarını oluşturmayı sürdürdüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik uçurumları kapatmadan, beşeri dalgalanmaların önüne geçilemeyeceğini; insani yardımların, sadece faciaları, felaketleri önlemeye sadece bir süre yeteceğini aslolanın ise ‘üretimi ve ticareti daha dengeli hâle getirmek’ olduğunu söyledi.

Faiz zulmü altında adeta inleyen ülkelerin olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının 0,50 ila 1 arasında olduğuna, Türkiye’deki faiz oranının yüzde 16-17’ye kadar çıktığına işaret etti. Faizin yatırımcı için eğer bir teşvik aracı olacaksa anlamı olduğunu, yatırımcı için bir teşvik aracı olmayacaksa bir zulüm aracı olmaya dönüştüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir ekonomi dünyası olamaz. Bunun bir defa süratle çözüme kavuşturulması lazım. Şu anda hükûmetimizle bu konuda mutabakatımız var, inşallah bu işi çözeceğiz, kısa zamanda bu işi başaracağız” dedi.

Büyükelçilere hitaben, kendilerini Türkiye’yle ilişkilerde önemli bir köprü olarak gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradaki sürenizi lütfen Türkiye’nin güzelliklerini görmekle geçirmeyin, biraz buradaki firmalarla ilişkileri de arttırın” çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş adamlarında da, büyükelçiliklerin kapılarını çalmalarını ve onlarla ilişkileri geliştirmelerini tavsiye etti.

“EKONOMİMİZ, KESİNTİSİZ BİR ŞEKİLDE BÜYÜMESİNİ SÜRDÜRÜYOR”

Türkiye’nin; Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun, dünya nüfusunun ticaretinin ve üretiminin ana omurgasını oluşturan bölgelerin merkezinde yer aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Bu bakımdan dünya ekonomisiyle ilgili her düzenleme doğrudan bizi de etkiliyor. Sahip olduğu konum ve potansiyel Türkiye’yle iş birliğiyle yapıldığında kazanılacak, uzaklaşıldığında kaybedilecek bir ülke hâline getiriyor. Dünyadaki pek çok ülke için altından kalkılması güç hadiseler bizim için kontrol altında tutulabilir sorunlardır. İşte 2008 küresel finans krizinden bu yana yaşananları görüyorsunuz, gelişmiş ülkeleri dahi ciddi şekilde etkileyen bu kriz, Türkiye’den benim deyimimle teğet geçti. ‘Teğet geçer’ demiştim, böyle de oldu. Ekonomimiz 26 çeyrektir kesintisiz bir şekilde büyümesini sürdürüyor. Aynı şekilde Suriye ve Irak’tan ülkemize gelen 3 milyonu aşkın sığınmacıyı 6 yıldır sorunsuz bir şekilde misafir ediyoruz. Terör örgütlerinin kendilerince çok büyük sonuçlar elde etmek gayesiyle başlattığı olaylar, yaşadığımız kimi acı hadiselere rağmen önemli ölçüde kontrol altına alınmış bulunuyor. Bu tür olayların sayısı ve etkisi giderek azalacaktır, bundan hiç endişem yok. Son 1 yılda yaşanan hadiselerin ihracatımız ve turizmimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin de kısa sürede telafi edileceğine inanıyorum. Bu konuda hükûmetimizin ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. İş adamlarımız artık tüm dünyayı kucaklayan bir anlayışla herhangi bir yerde ortaya çıkan sorunu süratle diğer taraflardan telafi edecek tecrübeye ve esnekliğe ulaşmışladır, bundan dolayı iş adamlarımızı kutluyorum, tebrik ediyorum.”

“DÜNYAYI HERKES İÇİN YAŞANABİLİR BİR YER HÂLİNE GETİRELİM”

Türkiye’nin büyük projelerine yeniden hız verdiği bir döneme girdiğine, ülkenin tamamında ve yurt dışında önemli altyapı ve üstyapı yatırımları bulunduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece kendimiz kazanmak için değil, birlikte kazanmak; kazan-kazan esasına dayalı olarak gittiğimiz hiçbir yerden hamdolsun elimizden boş dönmüyoruz. Parayla birlikte gönüller kazanmadığımız hiçbir işin hayrını, bereketini göremeyiz. Diyoruz ki, gönül de kazanacağız. Bugün aynı sofra etrafında buluştuğumuz sayın büyükelçilerimizin de desteğiyle siz kıymetli iş adamlarımızın dünyada ayak basmadık yer, sıkmadık el, konuşmadık iş bırakmayacaklarına inanıyorum” dedi.

Büyükelçilerin aracılığı ile tüm ülkelere ve toplumlara, “Gelin temelinde insanlığın, ahlakın, adaletin, iyiliğin olduğu yeni bir dünya kurmak için hep birlikte mücadele edelim. Dünyayı herkes için yaşanabilir, adil ve huzurlu bir yer hâline getirelim” çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tüm komşularıyla ve müttefikleriyle daha güzel bir dünya inşa etmek için çalıştığını, bu konuda iş birliğine her zaman açık ve hazır olduğunu kaydetti.

“TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİĞİ STRATEJİK BİR HEDEF”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Biz ne İslam dünyasıyla bağlarımızdan dolayı Batıya sırtımızı döneriz, ne de Avrupa’yla, Amerika’yla, Asya’yla ve Latin Amerika’yla olan ilişkilerimizden dolayı Orta Doğu’ya yahut Afrika’ya sırtımızı döneriz. Biz dış politikayı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz, tersine dış politikada karşılıklı saygı, ortak değerler ve ortak çıkarlar ekseninde bir kazan-kazan dengesinin kurulabileceğine inanıyoruz. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini stratejik bir hedef olarak görüyoruz. Avrupa siyasetinin sorunlar karşısında tıkandığını ve çözüm üretemediğini, özellikle bu tür durumlarda zaman zaman Türkiye karşıtlığına yöneldiği bir gerçektir, bu da bizi üzüyor. İlişkilerimize uzun vadeli olarak ve geniş bir açıdan bakarak bu tür dönemsel sorunları bir kenara bırakıp stratejik hedeflerimiz üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor.”

“VİZE SERBESTİSİ İÇİN GEREKLİ HAZIRLIKLAR BİTME NOKTASINDA”

Avrupa’da 6 milyonu aşkın Türk’ün yaşadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bir tarafta Avrupa Birliği’yle tam üyelik müzakerelerini yürütürken, diğer tarafta mülteci sorununa çözüm bulmak için de gayret sarf ediyoruz. Türkiye’nin terörle mücadele kapasitesini zaafa uğratacak hiçbir adımı atmamız elbette mümkün değildir. Esasen vize serbestisi için gerekli hazırlıkları biz sürdürdük, aslında bitme noktasında. Bu konuda Türkiye’nin terörle mücadeledeki hassasiyetlerini de gözeten olumlu bir netice alacağımıza ben inanıyorum. Bilindiği gibi bu yıl Türkiye olarak İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığını devraldık, önümüzdeki 2 yıl İslam ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmek ve acil sorunlara çözüm bulmak için yoğun bir mesai harcayacağız. İslam dünyası her alanda çok büyük imkânlara ve potansiyele sahiptir. Bunları bütün insanlığın faydası için hayata geçirmemiz, yeni nesillere daha özgür ve daha müreffeh bir gelecek bırakmamız gerekiyor. Müslüman ülkeler kendi sorunlarını çözmek için herkesten daha fazla çalışmak zorundadır” dedi.

“MEZHEPÇİLİK, BİZİ ALLAH GÖSTERMESİN TERÖRE GÖTÜRÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünde mezhepçilik, ırkçılık ve terör tehlikesine dikkat çekerek bunlara karşı çok dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Mezheplerin sadece birer yol olduğunu ve din olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Ne Şia’nın Sünni’ye, ne Sünni’nin Şia’ya üstünlüğünü tartışamayız, eğer böyle bir tartışma içerisine girersek, işte o zaman bu mezhepçilik bizi Allah göstermesin teröre götürür. Şunu zaten bölgede yaşamıyor muyuz? Şu anda bölgede bunu yaşıyoruz. Irak’ta yaşanan bu, Suriye’de yaşanan bu, Yemen’de yaşanan bu, dünyanın birçok yerinde maalesef yaşanan bu… Onun için mezhepçiliği bir kenara koyacağız, hepsinin üstünde İslam var. Öyleyse biz Müslüman olarak birbirimizi seveceğiz, buna bakacağız.”

Teröre karşı da hep beraber bir mücadele verilmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçen Temmuz’dan bu yana 600’e yakın vatandaşını kaybettiğini, buna karşılık 7 bini aşkın teröristi etkisiz hâle getirdiğini hatırlattı ve “Peki, duracak mıyız? Hayır, durmayacağız. Bu iş bitecek, ya olacak ya olacak; bu ülke huzura kavuşacak. Bu milletin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok” açıklamasında bulundu.

“GÜNEYİMİZDE BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAPILANMASINA ASLA MÜSAADE EDEMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin görevinin can ve mal güvenliğini sağlamak olduğuna vurgu yaptı ve konuşmasında şu açıklamalara yer verdi: “Şu anda devlet de bu görevini yapmaktadır. Can güvenliğini de sağlayacağız, mal güvenliğini de sağlayacağız. Bu teröristler ya silahlarını gömecekler, betonu dökecekler, ondan sonra koordinatlarını da verecekler. Bunları yapmıyorlarsa o zaman da bu ülkeyi terk edip gidecekler, bu işin başka çıkışı yoktur. Ve değerli kardeşlerim, bununla ilgili mücadeleyi ülkemizde verdiğimiz gibi, bir gerçeği de burada söylemek zorundayım: Şu anda Suriye’deki terör örgütü PYD, YPG, bunlar da ülkemiz için bir tehdit oluşturuyor, onlara karşı da koalisyon güçleriyle sürdürdüğümüz bir mücadele var. Bu mücadeleyi de orada kararlılıkla sürdüreceğiz. Bizim güneyimizde bir terör örgütünün yapılanmasına asla müsaade edemeyiz ve bunu da dostlarımızdan bu konuda da yaklaşımlarını gözden geçirmelerini özellikle bekliyoruz.”

Misafirlerine katılımları için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını; Ramazan ayının, tüm Müslümanlar ve insanlık için daha güzel bir dünyanın müjdecisi olması temennisiyle tamamladı.