Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Türkiye, 1923 Yılında Cumhuriyete Geçerek Rejim Tercihini Yaptı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz, 2007 yılında ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle, bu yol ayrımında tercihini Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sisteminden yana kullandığını ilan etmiştir”dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz, 2007

 36. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz, 2007 yılında ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle, bu yol ayrımında tercihini Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sisteminden yana kullandığını ilan etmiştir. Nisan ayında milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan Anayasa değişikliğine, 10 yıl önce atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor. Milletimizin, o zaman yüzde 69 ile ‘evet’ dediği reformun nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak bu değişikliğe de aynı şekilde sahip çıkacağına doğrusu ben inanıyorum” dedi.

Play
Current Time0:00
/
Duration Time0:00
Loaded: 0%
Progress: 0%
0:00
Fullscreen
00:00
Mute

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 36. Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 14 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Adana, Bartın, Burdur, Bursa, Gaziantep, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Mersin, Niğde, Sivas, Yozgat ve Zonguldak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.

“ÜLKEMİZ, DEMOKRASİNİN TÜM UNSURLARIYLA YAŞATILDIĞI BİR YER”

Ülke ve millet olarak kritik günlerden geçildiği bir dönemde gerçekleştirilen toplantının önemine değinerek toplantıda sergilenen birlik, beraberlik, dayanışma görüntüsüyle ve verilen mesajlarla tarihe not düşüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de işleyen bir demokrasinin bulunduğunun en somut ispatı, işte bu salonda muhtarlarımızla birlikte 36. defadır tekrarladığımız kucaklaşmadır. Tamamı, milletin özgür iradesiyle seçilen muhtarları, belediye başkanları, milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ile ülkemiz, tabandan tavana demokrasinin tüm unsurlarıyla yaşandığı, yaşatıldığı bir yerdir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Türkiye’nin, ‘demokrasiye, mücadele etmeden bedel ödemeden sahip olduğu’ imasında bulunanların, 15 Temmuzla birlikte artık böyle bir iddialarının kalmadığını, milletin o gece canı pahasına istiklaline, istikbaline ve demokrasisine sahip çıktığını, çıkacağını gösterdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Biz seçilmişlere düşen, milletimizin bu fedakârlığını, bu kahramanlığını, bu sağlam duruşunu, kendi görev alanlarımızda hakkıyla hizmet vererek taçlandırmaktır. Bunun için muhtarsak, mahalle halkına en iyi hizmeti vermek için çalışacağız. Belediye başkanıysak, ilçemize, ilimize en güzel hizmetleri gerçekleştirmenin çabası içinde olacağız. Milletvekiliysek, şehrimize ve ülkemize en faydalı projeleri kazandırmanın peşinde koşacağız. Cumhurbaşkanıysak, ülkemizi ve milletimizi her alanda dünyada en ileriye taşımanın mücadelesini vereceğiz. Memurundan daire başkanına, kaymakamından valisine, genel müdüründen müsteşarına kadar tüm kamu görevlileri de, seçilmişlerin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda çalışmalarını yürüteceklerdir. Aksini savunan, demokrasiye ihanet eden bir vesayetçidir. Demokrasiye inandığını söyleyen herkes, bunu kabul etmek zorundadır.”

“YÖNETİM SİSTEMİ ARAYIŞI, SON 200 YILDIR DEVAM EDEN BİR MESELE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, 1923 yılında Cumhuriyete geçerek, rejim tercihini yaptığını, artık milletin böyle bir meselesinin olmadığını ifade ederek, “Cumhuriyetten geri adım atmaya çalışanlar karşılarında herkesten önce milletimizi ve milletimizle birlikte şahsımı bulur” vurgusunda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetim sistemi arayışının son 200 yıldır sürekli devam eden bir mesele olarak milletin karşısına çıktığını söyledi ve “Ülkemizde asırlardır süren yönetim sistemi arayışı ise, dünyadaki yönelimlerin yanında, ortada milletimizi mutmain etmeyen bir durumun olduğuna işaret ediyor. Cumhuriyet dönemimizin darbelerle, muhtıralarla, krizlerle dolu olması, herhâlde mevcut yönetim sistemimizin mükemmeliyetinden kaynaklanmıyordu. Dikkat ediniz, burada eksikliği, Cumhuriyette veya demokraside değil, yönetim sisteminde arıyoruz, aramak zorundayız. Çünkü doğrusu budur” dedi.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ, TÜRKİYE’NİN YÖNETİM SİSTEMİ ARAYIŞINDA ÖNEMLİ BİR REFORM”

Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) geçtiğimiz haftalarda görüşülerek kabul edilen ve Cumhurbaşkanı olarak kendisinin onayına sunulan Anayasa değişikliği paketini, Türkiye’nin yönetim sistemi arayışında yeni ve çok önemli bir reformun ifadesi olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, yetki ve sorumluluğun Cumhurbaşkanında toplandığı, yürütme, yasama ve yargı arasındaki sınırların daha açık ve net bir şekilde çizildiği yeni bir yönetim sistemine inşallah geçiyor. Meclis, Anayasa değişikliğini görüşüp kabul ederek, üzerine düşeni yapmıştır. Cumhurbaşkanı olarak ben de incelememi tamamladıktan sonra mesele milletimizin önüne gelecektir, sizin önünüze gelecektir. Artık söz de, karar da milletindir, milletimizindir” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de gündeme gelen her konuda aynı tavrı gösteren bir kesimin var olduğuna ve bu kesimin memlekete ve millete faydalı olacak hiçbir teklif ve hiçbir projeyi ortaya koyduklarının vaki olmadığına işaret etti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadra şifa olacak, ülkeyi büyütecek hiçbir adımın yanında yer almazlar. Tam tersine, müzmin muhalifler gibi, sürekli çarpıtmayla, yalanla, iftirayla meseleleri ters-yüz etmeye çalışırlar. Son Anayasa değişikliğinde de aynı taktiği izliyorlar. Türkiye’nin yaşadığı darbelerin, muhtıraların, krizlerin, sıkıntıların müsebbibi olan mevcut sistemi göklere çıkartarak, sürekli Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sistemini karalıyorlar. Tarihimizin en büyük yönetim reformlarından biri olan bu Anayasa değişikliğini engellemek için Meclis’te sergilenmedik çirkinlik bırakmadılar. Tekme tokat her şeyi yaptılar. Şimdi aynı işi meydanlarda yapmaya çalışacakları anlaşılıyor.”

“MEŞRUİYETİNİ MİLLETTEN ALAN İKİ AYRI YÜRÜTME GÜCÜ ORTAYA ÇIKTI”

Anayasa değişikliği konusunun millet için yeni bir mesele olmadığını, 2007’deki halk oylamasında cumhurbaşkanı seçiminin TBMM’den alınıp halka verilmesiyle asırlık arayışın yeni bir yola girdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın oylarıyla doğrudan cumhurbaşkanın seçilmesi sonrasında, her ikisi de meşruiyetini milletten alan iki ayrı yürütme gücünün olduğu bir sistemle karşı karşıya kalındığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz, 2007 yılında ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle, bu yol ayrımında tercihini Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sisteminden yana kullandığını ilan etmiştir. Nisan ayında milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan Anayasa değişikliğine, 10 yıl önce atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor. Milletimizin, o zaman yüzde 69 ile ‘evet’ dediği reformun nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak bu değişikliğe de aynı şekilde sahip çıkacağına doğrusu ben inanıyorum” şeklinde konuştu.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ KARALAMAK İSTEYENLERİN YALANLARI HER TARAFTA DOLAŞMAYA BAŞLADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eskiden beri bir hayırcı bloğun olduğunu, bu kesimin İstanbul’a köprü yapılması için harekete geçildiğinde karşı çıktıklarını, baraj inşasına başlandığında engellemeye çalıştıklarını, özelleştirme dendiğinde ortalığı velveleye verdiklerini, uluslararası sermayenin yatırım yapıp istihdam oluşturmasına homurdanmaya başladıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Dikkat ediniz, karşı çıktıkları şeylerin hiçbirinde de dertleri, ülkenin ve milletin menfaati değildir. Nitekim bu meselede de neye karşı çıktıklarını, niçin karşı çıktıklarını bilmedikleri ve ifade edemedikleri için, tamamı yalan, tamamı yanlış sloganlar üzerinden milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Ne diyorlar? ‘Parlamento yok.’ El insaf. ‘Her şey tek adamda bütünleşecek.’ El insaf. ‘Yargı yok.’ El insaf, hepsi yalan. Niye? Bunlar yalanla yattılar, yalanla kalktılar. Bunların cibilliyetinde bu var. Atalarımız, ‘doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış’ derler. Anayasa değişikliğini karalamak isteyenlerin yalanları da, şimdiden her tarafta dolaşmaya başladı. Bize düşen, doğruyu biraz daha hızlı şekilde harekete geçirmektir.”

Konuşmasında muhtarlardan anayasa değişikliğinin Yeni Türkiye’yi inşa, 2023 hedeflerine ulaşma, 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirme olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ ilkelerinin sistemi olduğunu çevrelerindekilerle paylaşmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliğinin neler getireceğine ilişkin bazı maddelere değinerek değerlendirmelerde bulundu.

“CUMHURBAŞKANLIĞI İLE BAŞBAKANLIK MAKAMLARI BİRLEŞTİRİLECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişiklikteki birinci maddenin, yargının ‘bağımsız’ olduğu ibaresinin yanına ‘tarafsız’ ilkesini eklediğini bu değişiklikle yargının sadece bağımsız değil, aynı zamanda tarafsız olarak işleyeceğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci maddenin, milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkmasıyla ilgili olduğunu ve bu değişikliğin, TBMM’nin temsil tabanını genişletirken, milletvekili başına düşen nüfus dikkate alındığında, dünyadaki örneklerine de uygun olduğunu söyledi.

Bu iki değişiklik ile seçilme yaşını 25’ten 18’e indiren ve disiplin haricindeki askerî mahkemeleri kaldıran değişikliklerin dışında kalan değişikliklerin büyük ölçüde mevcut sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sistemine geçişi düzenlediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Yeni düzenlemenin en basit ve doğru ifadesi, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamlarının birleştiriliyor olmasıdır. Böylece, her ikisi de gücünü halktan alan iki yürütme yerine, bir tek makam ortaya çıkıyor. Bunun anlamı şudur: Millet, kime oy verdiğini, kimden icraat beklediğini, kime hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü tamamen Cumhurbaşkanında toplandığı için, artık bu görevde bulunan kişinin, ne hükûmeti, ne meclisi, ne başka bir bahaneyi öne sürerek, sorumluluktan kaçma imkânı kalmıyor, hesabı verecek. Yardımcılarını, bakanları, üst düzey bürokratları atayan Cumhurbaşkanı, yürütmenin tüm icraatlarından sorumlu olarak çalışacak, seçimlerde de yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını millete verecektir. Hükûmet, ağırlıklı olarak Meclis dışından isimlerle kurulacağı için, -Meclis içinde den hükûmete alınabilecek isimler olabilir- yürütme ile yasamanın iç içe geçmesinin sebep olduğu sıkıntılar da büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri 5 yılda bir ve aynı gün yapılacak.”

“CUMHURBAŞKANINA KANUN DEĞİL KARARNAME ÇIKARMA YETKİSİ VERİLİYOR”

Değişikliğin, kesintisiz 5 yıl süreyle istikrarlı bir yönetime kavuşması, koalisyonlar ve krizler döneminin kapanmasına, cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi verileceği için yürütmenin daha hızlı ve kapsamlı çalışmasına imkân sağlayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dikkat ediniz, Cumhurbaşkanına kanun değil kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Değişiklik metninde bu kararnameyle ilgili oldukça ayrıntılı sınırlamalar var. En önemlisi de, kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Kararname, kanundan değil, kanun kararnameden üstündür. Yasama organı Meclis olduğuna göre, elbette bu konuda öncelik ve üstünlük oraya verilmelidir, nitekim öyle de yapılıyor. Cumhurbaşkanına verilen tek kanun teklif etme yetkisi bütçeyle ilgilidir. Bunun dışındaki tüm kanun yetkileri milletvekillerine aittir” görüşlerine yer verdi.

“CUMHURBAŞKANININ PARTİLİ OLMASININ ÖNÜ AÇILIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut sistemde, belli şartlarda cumhurbaşkanının Meclisi seçime götürebildiğini; ancak kendi görevinin sürdüğünü hatırlattı ve değişikliğin neler getireceğine ilişkin açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu Anayasa değişikliyle, Cumhurbaşkanı ile Meclis seçimleri, hangisi talep ederse etsin, birlikte olacak. Hani, ‘anca beraber, kanca beraber’ denir ya, Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında işte öyle bir ilişki tesis ediliyor. 2007 Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi sağlanırken, adayların partileriyle ilişkisini kesmesi şartı koşularak, gerçekçi ve doğru olmayan bir yöntem öngörülmüştü. Benim, kurucusu olduğum partimle ilişkim kesildi, çünkü yasa buna amir. Yeni değişiklikle bu yanlış düzeltiliyor. Zaten siyasi sorumluluğu bulunan Cumhurbaşkanının partili olmasının da önü açılıyor. Yine mevcut sistemde Cumhurbaşkanı ‘vatana ihanet’ suçlaması dışında, yaptığı tüm işlemlerden sorumsuzdur. Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı’nda toplanması, beraberinde denetim mekanizmalarının kurulmasını da zorunlu hâle getiriyor. Bu denetimi yapacak olan da şüphesiz ki Meclis’tir. Meclis araştırması, Meclis soruşturması, genel görüşme, yazılı soru gibi yollarla, Meclis’in Cumhurbaşkanıyla birlikte, yardımcılarını ve bakanlarını da denetleyebilmesine imkân sağlanıyor. Meclis’te yeterli çoğunluk sağlanması hâlinde, cezai sorumluluk gerektiren durumlarda Cumhurbaşkanının Yüce Divan’da yargılanabilmesinin yolu da açılıyor. Böylece, yürütme yetkisi verilen Cumhurbaşkanının layüsel olmadığı, millete hesap vermenin yanında, Meclis tarafından da denetlenebildiği, demokratik bir tablo ortaya çıkıyor.”

“YENİ BİR ANAYASA 80 MİLYONLA BİRLİKTE İNŞA EDİLMELİ”

Ülke ve millet olarak çok uzun zamandır yaşanan, kendisinin de son 14 yıldır, özellikle son 3-4 yıldır maruz kaldığı tecrübeler ışığında, Türkiye için en iyi olanı yapmaya çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıpkı 2007 reformu gibi, bu Anayasa değişikliğinin de eksik olduğunu, asıl olanın, yeni bir anayasanın, 80 milyonun hep birlikte kafa kafaya vererek inşa edilip yazılması olduğunu söyledi.

Milletin, bu anayasa değişikliğine tarihî bir oranla ‘evet’ diyerek, kararın ‘Yeni Türkiye’nin müjdecisi hâline getireceğine inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi veya AK Parti’nin meselesi değildir. MHP’nin parti meselesi değildir. Şu anda, şahsımın ve AK Parti’nin uyum sorunu da, icraat sorunu da yoktur” şeklinde konuştu. Bugün yaşanan uyumun, sistemin doğruluğundan değil, şahsı ile hükûmetin uyumundan kaynaklandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işte bu durumu şahsi olmaktan çıkartıp sisteme bağlamak istiyoruz. Biz bugün varız yarın yokuz. Öyle bir sistem inşa edelim ki yarın da bu sıkıntılar yaşanmasın, onun için bu anayasa değişikliğini, yani kısmi anayasa değişikliğini önemli görüyoruz” dedi.

“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÛMETİ SİSTEMİ, ŞAHSIM İÇİN DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu açıklamalara yer verdi: “Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sistemi, şahsım için değildir, şahsımla baki hiç değildir. Hiç merak edilmesin, her sistem kendi liderini, kendi önderini üretir. Türkiye’de, Allah’ın izniyle Tayyip Erdoğanlar bitmez. Milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak zorunda olan bir Cumhurbaşkanı’nın, bu sistemi kullanarak yanlış yola sapma ihtimali yoktur. Ülkemizde artık milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle kavgalı hiç kimsenin, ülkenin başına bela olma ihtimali de kalmamıştır. Bu sistemde, hiçbir etnik grubun, hiçbir inanç grubunun, hiçbir yaşam biçiminin ortadan kaldırılması, tehdit altında olması mümkün değildir. Çünkü yeni dönemde devletin sahibi şu veya bu kurum değil, bizatihi milletin kendisidir. Millet, doğrudan denetimi altında tuttuğu Meclisi ve Cumhurbaşkanı aracılığıyla, demokrasisine de, istiklaline de, istikbaline de sahip çıkma imkânına kavuşuyor. Bu düzenleme, aceleye getirilmiş değil, bilakis geç kalmış, hem de çok geç kalmış bir reformdur. Keşke bu sisteme, darbelere, darbe teşebbüslerine, vesayet güçlerinin tahakkümüne, krizlere maruz kalmadan geçmiş olsaydık. Diyorlar ki, ‘Ama gensoruyu kaldırıyorsunuz.’ Gensoru kalsın da devlet çalışamaz hâle mi gelsin? Türkiye’de gensoru mekanizması bir denetim mekanizması olarak kullanılmamıştır. Sevgili kardeşlerim, gensoru mekanizması hükûmeti işlemez hâle getirmek için, devleti çalışamaz hâle getirmek için kullanılmıştır. Sen biliyorsun ki, verdiğiniz bu gensoru geçmeyecek, adam kalkıyor yine gensoru veriyor. Günlerce geliyorsun onu tartışıyorsun; yazıktır, günahtır. Parlamentoyu bu hâle getirdiler. Biz sınıf atlamak istedik, biz muasır medeniyetler seviyesinin üstüne Türkiye’yi çıkarmak istedik. Geç de olsa, işte bu fırsatı yakaladık.”

Konuşmasının sonunda, “Güçlü Türkiye için, büyük Türkiye için, yeni Türkiye için, istiklalimiz ve istikbalimiz için, anayasa değişikliğine, Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sistemine ‘evet’ diyor muyuz?” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini muhtarlardan görev yaptıkları köy ve mahallelerinde bulunan vatandaşlara selam ve muhabbetlerini iletmeleri ricasında bulunarak ve seçmen kütüklerine ve sandıklara sahip olmalarını isteyerek tamamladı.