Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Terörün Gündemine Asla Teslim Olmayacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul İstiklal Caddesi’nde yaşanan canlı bomba eylemine değinerek, “Terör örgütlerini ve arkalarındaki güçleri Allah’ın izniyle er veya geç hüsrana uğratacağız. Güvenlik kuvvetlerimiz daha çok çalışarak terör örgütünün eylemlerine engel olacaklar. Milletçe birliğimize, beraberliğimize sahip çıkarak, terör üzerinden Türkiye’yi terbiye etmeye çalışanların oyunlarını bozacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul İstiklal

 İstanbul İstiklal Caddesi’nde yaşanan canlı bomba eylemini şiddetle lanetlediğini ifade ederek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Saldırıda hayatını kaybeden misafirlerimiz için taziyelerimi sunuyor; yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar temenni ediyorum” dedi.

“TÜRKİYE KÖŞEYE SIKIŞTIRILMAK İSTENİYOR”

Halka açık mekânlarda gerçekleştirilen bu saldırıların amacının, insanları korku ve yılgınlığa sürüklemek olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada bu tarz saldırı yöntemleriyle netice almış, hedefine ulaşmış hiçbir terör örgütünün olmadığını vurguladı ve şunları söyledi: “Öyleyse, niçin PKK ve DAEŞ gibi terör örgütleri ülkemizi bu şekilde hedef almaktadır diye düşündüğümüzde, karşımıza başka güçler ve onların Türkiye’yle ilgili niyetleri çıkıyor. Güneydoğu Anadolu bölgemizde bazı ilçelerimizde yaşanan hadiseler de bunlardan bağımsız değildir. Oralarda da, asla kazanılması mümkün olmayan bir çatışma başlatılıyor ve yüzlerce, binlerce Kürt genci göz göre göre ölüme gönderiliyor. Çatışmalarda şehit olan polislerimiz, askerlerimiz, korucularımız ile katledilen sivil vatandaşlarımız için milletimize yaşatılan acının sebebi, kirli hesapların devreye konulmasıdır. İsmi farklı ama yöntemi, amacı, hedefi aynı olan terör örgütleri, bu planın taşeronluğunu yapmaktadır. Bu ölümlerin, bu yıkımların, bu dramların gerisinde, şu anki küresel ve bölgesel yeniden yapılanma sürecinde Türkiye’yi köşeye sıkıştırma amacı olduğu öylesine açık ki, uzun uzun anlatmaya ihtiyaç duymuyorum.”

‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesini düstur edinmiş bir yönetim anlayışının müntesipleri olarak, tek bir vatandaşın burnunun kanamasına dahi gönlünün razı olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan her ölümün kendisini derinden yaraladığını, şehitlerin acılarını her an kalbinde hissettiğini aktardı.

“BİZE ÇEKİLEN SİLAHLARI VE ONLARI DESTEKLEYENLERİ DE UNUTMAYACAĞIZ”

“Terörün gündemine asla teslim olmayacağız. Ülke ve millet olarak hedeflerimizden kesinlikle uzaklaşmayacak, vizyonumuzu kaybetmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne, devletimizin bekasına sıkı sıkıya sahip çıkarak, terör örgütlerini ve arkalarındaki güçleri Allah’ın izniyle er veya geç hüsrana uğratacağız. Güvenlik kuvvetlerimiz daha çok çalışarak terör örgütünün eylemlerine engel olacaklar. Milletçe birliğimize, beraberliğimize sahip çıkarak, terör üzerinden Türkiye’yi terbiye etmeye çalışanların oyunlarını bozacağız. Gerekirse bu mücadeleyi ülke olarak tek başımıza yürütecek, ama mutlaka başarıya ulaştıracağız. Geçtiğimiz Cuma günü 101. yıldönümü törenlerine katıldığımız Çanakkale’de, en zor şartlarda 7 düvele karşı mücadele veren, tarihî bir zafere imza atan ecdadın torunlarına bu yakışırdı, bu yakışır. İşte bunun için bugün burada Uluslararası Erken Eğitim Kongresi’ndeyiz. Yarın da, öbür gün de, daha sonraki günlerde de, ne yapmamız gerekiyorsa, programımızda ne varsa onları yapmaya devam edeceğiz. Bu tavır, teröre vurulacak en büyük darbedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu menfur eylemleri organize edenlerin, mutlaka birer birer tespit edilerek adalete hesap vereceklerinin altını çizdi ve “Millet olarak, acılarımızı yüreğimize gömüp, kayıplarımızın aziz hatıralarını ömür boyu hatırlayarak, yolumuzda kararlı bir şekilde yürümeyi sürdüreceğiz. Kaderin ötesinde bir şey olabilir mi? Öyleyse biz kadere teslim olmuşuz, mesele o yolda yürümektir, yürüyeceğiz. Bu zor zamanlarda bizimle birlikte olan dostlarımızı hiçbir zaman unutmayacağız. Aynı şekilde, bize çekilen silahları ve onları destekleyenleri de unutmayacağız” diye konuştu.

“DOST, DOSTLUĞUNUN GEREĞİNİ YAPMALI”

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Brüksel’de gerçekleştirilen görüşmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Bakınız Sayın Başbakan Avrupa Birliği müzakerelerine gitti. Toplantının yapılacağı salonun hemen arkasında bölücü terör örgütü çadır kurdu ve orada kendi paçavrasını dalgalandırıyor. Avrupa Birliği bu örgütü terör örgütü olarak ilan etmiş. Terör örgütü olarak ilan ettiği hâlde, burada o paçavrayı sallandırıyor ve o çadırda ne yazık ki böcü terör örgütünün mensuplarına broşür vesaire dağıtıyorlar. İçerde bir müzakere Sayın Başbakan ve diğerleri arasında geçiyor. Ne deseler beğenirsiniz? ‘Düşünce özgürlüğü’ Ya hu bu nasıl bir düşünce özgürlüğü ki Paris’te olduğu zaman kıyameti koparıyorsunuz; peki Ankara’da veya İstanbul’da olduğu zaman niye rahatsız olmuyorsunuz? Hatta daha ileri gideyim; Sayın Başbakan’a ‘Cumhurbaşkanınız da böyle konuştu, bize oradan böyle böyle dedi’ diyorlar. Ne diyecektim, alkışlayacak mıydım sizi? Güzel yapıyorsunuz mu diyecektim? O paçavraları oralarda sallandırdığınız sürece bizden bu ifadeleri duyacaksınız, duymaya da devam edeceksiniz. Sayın Başbakan oradayken, bu konuşmalardan sonra indirdiler paçavrayı. Brüksel’den ayrılınca tekrar paçavrayı astılar. O teröristlerin resimlerini tekrar koydular. Bunlar nasıl dost? Böyle dost olur mu?” Konu ile ilgili olarak resmî görüşmelerin ve çalışmaların yapıldığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dost, dostluğunun gereğini yapacaktır. Biz dostları çoğaltmaya niyetliyiz, düşmanı da azaltmaya niyetliyiz. Ama bunları bilmeyenlere de haddini bildirmek bizim hakkımızdır diye düşünüyorum” sözlerine yer verdi.

EĞİTİMDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ALTYAPI DEVRİMİ

Düzenlenen Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi’nin, sonuçları itibariyle ülke, millet ve eğitimciler için hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongrede yürütülen tartışmaların ve ortaya konan görüşlerin, bu alanda milletin ve ülkenin ufkunun açılmasına katkı sağlaması temennisinde bulundu.

İGEDER’in “Eğitimde insani, millî ve özgün model arayışları” başlığı altında hayata geçirdiği faaliyetlerin önemli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 13 yılda diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de çok büyük bir altyapı devrimi gerçekleştirdiklerini; inşa edilen 250 bin yeni derslikten yeni kurulan 117 yeni üniversiteye, atanan 550 bine yakın yeni öğretmenden FATİH projesine, bu alanda büyük işlere imza attıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları kaydetti: “Ancak, bugün geriye dönüp baktığımda, eğitimin altyapısını yenileme konusunda gösterdiğimiz başarıyı, eğitimin içeriğini geliştirmede aynı şekilde ortaya koyamadığımızı görüyorum. Evet, çok güzel okullar inşa ettik, sınıfları öğretmensiz bırakmadık, ama burada çocuklarımıza nasıl bir eğitim vermemiz gerektiği konusunda yeteri kadar ilerleme kaydedemedik. Önümüzdeki dönem, eğitimde içeriğe yoğunlaşacağımız, çocuklarımızın gönüllerine ve zihinlerine yöneleceğimiz bir dönem olmalıdır diye düşünüyorum. Hükûmetimizden, Millî Eğitim Bakanımızdan ve konuyla ilgili herkesten bu yönde samimi ve neticeye yönelik çabalarının artarak devamını bekliyorum.”

Tesis edilen güçlü altyapı üzerinde bu çalışmaları yürütüp ilerletmenin eskisine göre çok daha kolay olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması, bilhassa 2053 ve 2071 vizyonlarını netleştirip hayata geçirebilmesi, büyük ölçüde eğitimde başlatacağımız bu hamlenin başarılı olmasına bağlıdır” diye konuştu.

“DEĞERLER EĞİTİMİNİ, EĞİTİM SİSTEMİMİZİN MERKEZİNE YERLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ”

Eğitimin hayat boyu devam eden ve kesintisiz bir değişimi bünyesinde barındıran canlı bir süreç olmasına rağmen, Türkiye’de reform yapması en zor alan olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin içeriği konusunda arzu ettikleri mesafenin kat edilememesindeki sebeplerden birinin de değişim konusunda yaşanan direnç olduğuna dikkat çekti ve şu değerlendirmelerde bulundu: Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda, yıllardır kanayan bir yara olan dershane meselesine el attık, sonrasında başımıza gelmeyen kalmadı. Bu konuda ben Sayın Bakanımıza çok teşekkür ediyorum, çünkü o da bu mücadeleyi kararlı bir şekilde verdi. Yoksa bu mücadelenin başlangıcı Sayın Avcı’nın dönemi değildir, daha onun geçmişi var. Ama o dönemlerde söylememize rağmen bu adım atılamadı.  Bürokratik bir darbe teşebbüsüne maruz kaldık. Dershane gibi, eğitimin ruhuna, özüne, mantığına aykırı bir yapıya karşı mücadele etmek için vurduğumuz neşter, Türkiye’yi örümcek ağı gibi ören bir örgütün can damarlarından birine denk geldi. Tabii her olanda bir hayır vardır. Dershane meselesi diye çıktığımız yolda, tarihimizin en büyük ihanet şebekelerinden birini deşifre ve bertaraf ettik. Daha önce de, eğitimle ilgili attığımız adımlarda, imam hatip düşmanlığı gibi, katsayı adaletsizliği gibi engellerle karşı karşıya kalmıştık. Eğitimi, ‘öğrenci formatlama’ veya ‘adam devşirme’ aracı olarak gören zihniyetlere karşı yürüttüğümüz mücadele, gerçekten çok zorlu geçti. Bugün, eğitimde köklü bir değişim için çok daha uygun zemine ve şartlara sahip olduğumuza inanıyorum. Bu çerçevede, değerler eğitimini, bana göre eğitim sistemimizin merkezine yerleştirmek durumundayız. Çünkü bu konuda alarm zillerinin çaldığını duyabiliyoruz.”

“YERLİLİK VE MİLLÎLİK, EĞİTİMDE DE TEMEL İLKEMİZ OLMALI”

Gençlerin, ana sınıfından üniversite eğitiminin sonuna kadar 17-18 yıllık bir eğitim sürecinden geçtiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu uzun dönemin sonunda gençlerimiz, diline, tarihine, ecdadına, kültür ve medeniyetine yabancı bir şekilde hayata atılıyorsa, burada çok ciddi bir sorun var demektir” şeklinde konuştu. “Bu konuda çocuklarımızı, gençlerimizi suçlamayacağız; dönüp kendimizi sorgulayacağız ve hakikati böyle bulacağız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Elbette, ilim Çin’de de olsa, Amerika’da da olsa gidip alacağız, ama bunu yaparken kendi özümüzden kopmayacağız. Yerlilik ve millîlik, her konuda olduğu gibi, eğitimde de temel ilkemiz olmalıdır. İnşallah önümüzdeki dönem bu konuda gereken adımları hep birlikte atacağımız farklı bir dönem olacak. Bu düşüncelerle bir kez daha Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi’nin sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.”