Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Sistem 80 Milyonluk Türk Milletinin Projesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde ve dünya çapında büyük bir değişim var”dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde ve

 Tekirdağ’da yapımı tamamlanan tesis ve hizmetlerin toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde ve dünya çapında büyük bir değişim var. Şayet bu değişim sürecini kaçırırsak, milletimize en az yarım asır kaybettiririz. Bunun için 16 Nisan’da kurulacak sandık çok önemli. 16 Nisan halk oylamasında büyük ve güçlü Türkiye’ye, lider Türkiye’ye giden yolu genişletiyor, kolaylaştırıyoruz” dedi.

Tekirdağ Valiliği’nin önündeki meydanda yapılan ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla gerçekleşen törende, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve bazı milletvekilleri de hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende bir konuşma yaptı.

Tekirdağ’ın her gün yeni eser ve projelerle büyüyüp kalkınmaya devam ettiğini, Trakya bölgesinin çekim merkezi, öncü şehri olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini; sadece ekonomi, ticaret ve tarımda değil, aynı zamanda terörle mücadelede de destan yazdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tekirdağ’ın kahraman evlatları DEAŞ’ın katil sürülerine, PKK’lı vahşilere dağları, ovaları, şehirleri dar ediyor. Aynı şekilde, Tekirdağ 15 Temmuz ihaneti karşısında da dik bir duruş sergiledi. Safının darbecilerden yana değil, milli iradeden, meşruiyetten, bağımsızlıktan yana olduğunu tüm dünyaya haykırdı. O gece 80 milyonun yazdığı demokrasi destanında Tekirdağlı yiğitlerin de kanı, canı, emeği var” diye konuştu.

“ÖNÜMÜZÜ HEP GENSORULARLA KESMEK İSTEDİLER”

Düzenlenen törenle; toplam yatırım bedeli 762 milyon lira olan 36 hizmet ve tesisin toplu olarak açılışını gerçekleştirdiklerini ve bunların arasında eğitim yatırımlarının yanı sıra Çerkezköy, Malkara ve Saray Devlet Hastanelerinin, bazı devlet kurumlarının hizmet binalarının, gençlik ve kültür merkezlerinin, içme suyu ve kanalizasyon projelerinin, atık su arıtma ve taşkın koruma projelerinin, yol çalışmalarının olduğunu kaydeden ve bunların şehre hayırlı olması dileğinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tekirdağ Şehir Hastanesi’nin inşaatını yapacak firmanın belli olduğunu ve yakında yapılmasına başlanacağını müjdeledi.

Ziya Paşa’nın ‘ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’ sözüne atıfta bulunarak kendilerinin iş, birilerinin de laf ürettiğini ve 15 yıldır ülkeye hizmet ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart’ta, 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nün temelini atacaklarını açıkladı ve “Laf değil iş bu. Ama bugüne kadar bunların aklına geldi mi? Hani işte parlamenter demokrasi sisteminiz vardı, yürümedi, yürümez. Aynı şeyi bize de yapmak istediler, önümüzü hep gensorularla kesmek istediler, güven oylamalarıyla kesmek istediler. Eğer biz dik durmasaydık bu yaptıklarımızı bize yaptırtmazlardı” dedi.

“EVLATLARIMIZ ÇOK DAHA MODERN BİR ÜLKEDE YAŞASIN DİYE BU GAYRETLERİ GÖSTERİYORUZ“

PKK’nın ‘hayır’ oyu vermeye çağırdığına işaret ederek, “Unutmayın, kişi sevdikleriyle beraber haşr olunacaktır. Eğer hayır diyenlerle beraber hareket ediyorsan yolun açık olsun” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençleri kalan 41 günde kapı-kapı dolaşmaya çağırdı ve “Hiç gevşeme yok, çok koşacağız. Ve Tekirdağ’ın sandıkları patlatması lazım. Türkiye büyüsün, evlatlarımız çok daha modern bir ülkede yaşasın diye bu gayretleri gösteriyoruz. Milletimiz için, ülkemiz için, işte burada olduğu gibi Tekirdağlı kardeşlerimiz için çalışıyor ter döküyoruz” diye ekledi.

Ülke yönetimini devraldıklarında Türkiye’nin 23,5 milyar borcu olduğu IMF kapılarında süründüğünü, bugün bu kuruluşa hiçbir borcunun olmadığını, Merkez Bankasının döviz rezervinin 27,5 milyar dolarken şimdi 120 milyara yaklaştığını, göreve geldiklerinde 26 havaalanı sayısının 55’e, 76 tane üniversite sayısının 181’e çıktığını hatırlatan ve bu göstergelerin Türkiye’nin nereden nereye geldiğine işaret ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık güçlenen bir Türkiye var, lider ülke olma yolunda bir Türkiye var. Öyleyse biz 16 Nisan’ı çok daha farklı bir neticeyle, yönetim sistemindeki bir değişiklikle geleceğe sıçrama yaparak yürümemiz lazım. Önümüzdeki barikatları aşacağız, engelleri aşacağız” ifadelerini kullandı.

“BU ÜLKEDE 16 AYDA BİR HÜKÜMET KURULDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Ne diyorlar? ‘Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileri alınıyor.’ Yalan. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri aynen kendisinde. Alınan var, ne? Artık öyle eskisi gibi akşam yat-sabah kalk al sana bir gensoru; bu yok. Gensoruyu kim verecek? Gensoruyu millet verecek, millet. Sen milletvekili olarak kimin vekilisin? Milletin vekili. Asıl gensoru sahibi kim? Millet. Şimdi biz diyoruz ki; ey millet al bu yetkini sen kullan. Ve şimdi 5 yılda bir vatandaş sandığa gidecek. Eğer hükümetten memnunsa devam, değilse hadi geri kalın. İşi gerçek sahibine havale ediyoruz; yapılan iş bu. Yoksa Parlamento yine denetleme görevini aynen sürdürecek, yeri gelecek soruşturma, bütün bunları yine yapacak. Ama biz neler çektik. Bu ülkede 16 ayda bir hükümet kuruldu, hükümetler geldi-hükümetler gitti. Şimdi soruyorum sizlere, 16 ayda bir hükümetlerin kurulduğu bir ülkede istikrar olur mu? Güven olur mu? İşte şimdi hem istikrar, hem güven için 5 yılda bir seçimlerin yapılmasına evet mi? Ne diyorlar, ‘tek adam, istediği gibi seçime götürecek.’ Yine yalan. Bakınız, cumhurbaşkanı eğer seçime gitmek gereğini duyuyorsa, o zaman aynı şekilde Parlamento da seçime gidecek. Bunu hiç konuşuyorlar mı? Bunu hiç konuşmuyorlar. Parlamento ve cumhurbaşkanı aynı günde seçimi yapılacak. Doğru konuş, niye doğru konuşmuyorsun? Bunu söylemiyor. Cumhurbaşkanı böyle bir kararı verdiğinde hem Parlamento seçimi yapılacak, hem kendisinin seçimi yapılacak, yani kendisi bir kenara çekilemez, aynı anda her ikisi de olacak. Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar, bunlarınki tutmuyor, Allah’ın izniyle de tutmayacak.”

“ŞEHİTLERİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMADIK, BIRAKMAYACAĞIZ”

Kardeşlerim, eskiden terörle mücadelede belli odaklardan icazet alınmadan adım atılamadığını şimdi ise Cudi’den Cerablus’a, Gabar’dan El-Bab’a kadar gereken her yerde operasyon yapan bir Türkiye’nin olduğunu, son 1,5 yılda 3 bini aşkın DEAŞ’lı, 10 bin de PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ terör örgütünün kamudaki militanlarının tek tek belirleyip hukuka teslim ettik, devam ediyoruz. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. İnşallah terörün kökünü kurutana kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz, hiç endişe etmeyin” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi bakıyorsunuz birileri diyor ki, ‘ne istediniz de yapamadınız?’ Bunlar yeterli değil. Onlar buna alışmış, çünkü dertleri yok. 15 yıl boyunca bunlar balık hafızalı oldukları için bütün hizmetleri engellemeye çalıştılar. Ayağımızın altına karpuz kabuğu koyan kendileri değilmiş gibi diye üste çıkmaya çalıştılar. Yapılan yollara, hastanelere, köprülere mani olmak için mahkeme mahkeme dolaşan bunlar değil miydi? Meclisi gensorularla araştırma-soruşturma önergeleriyle kilitlemek isteyenler bunlar değil miydi? Milletin kürsüsünü işgal edenler bunlar değil mi? Kendini kürsünün mikrofonuna zincirle bağlayanlar bunlar değil mi? Orada bakıyorsun biri milletvekilinin ayağını ısırıyor, öbürü bir bayan milletvekilinin saçlarını yolmaya kalkıyor, bunlar değil mi? Ondan sonra bakıyorsun bir de bantlamaya çalışıyor, bunlar değil mi? Bir Anayasa değişikliği metnine bakıyorum, bir de metin konusunda muhalefetin söylediklerine, inanın arada en küçük bir ilişki yok. Daha doğrusu onların var dediği şeylerin hiçbiri bu Anayasa değişikliğinde yok. Buradan 80 milyon vatandaşımızın tamamına sesleniyorum; lütfen evet diyenleri de, hayır diyenleri de dinlemeden önce açın şu 18 maddelik metni bir okuyun, sonra başkalarına kulak verin. İşte o zaman kimin doğru, kimin yanlış söylediğini çok açık bir şekilde göreceksiniz.”

“CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ 80 MİLYONLUK TÜRK MİLLETİNİN PROJESİDİR”

“İki günü birbirine eşit olan ziyandadır’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz biz. ‘İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır’ diye emreden bir dinin mensuplarıyız biz. Onlar langır langır konuşurken biz milletimizle birlikte harıl harıl çalıştık, çalışıyoruz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi vitesleri yükseltme zamanı, yürüyüşümüzü hızlandırmamız lazım, daha hızlı gideceğiz. Çünkü bölgemizde ve dünya çapında büyük bir değişim var. Şayet bu değişim sürecini kaçırırsak, milletimize en az yarım asır kaybettiririz, böyle bir vebalin altına giremeyiz. Bunun için 16 Nisan’da kurulacak sandık çok önemli. 16 Nisan halk oylamasında büyük ve güçlü Türkiye’ye, lider Türkiye’ye giden yolu genişletiyor, kolaylaştırıyoruz” görüşlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin, bir şahsın veya partinin değil 80 milyonluk Türk milletinin projesi olduğunu vurgulayan, ana muhalefet partisinin ‘tek adamcılık’ iddialarını hatırlatarak “Ben bir faniyim. 16 Nisan’a çıkacağıma elimde garantim yok” sözlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz sistem diyoruz sistem. İnsanlar fanidir, ama bu sistem bakidir, bunu böyle göreceğiz, ama bunlar böyle görmüyor. Çünkü hayatları böyle geçmiş. Öyleyse biz, şu anda bir rejim değişikliği safsatası çıkarttılar böyle bir şey yok. İlk önce ben karşılarında dururum. Biz sistem değişikliği yapıyoruz. 200 yıldır bu ülkede sıkıntımız buydu, şimdi bunu hallediyoruz inşallah. Ama kimse bunu Tayyip Erdoğan’ın sorunu gibi anlatmasın. Tayyip Erdoğan bu ülkede hiçbir zaman baki olan bir güç gibi kendini takdim etmedi, her zaman bir fani olarak milletimize nasıl hizmet ederiz, hep bunun derdinde oldu” şeklinde konuştu.

“KEŞKE BU SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNİ 2007 YILINDA YAPABİLSEYDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi: “Birileri kendi aralarında fısıldaşarak ‘şimdi böyle bir değişikliğe ne gerek vardı’ diyorlar. Biz de diyoruz ki; keşke bu değişikliği 2007 yılında yapabilseydik. 27 Nisan bildirisi yayınlanmadan, 367 rezaleti yaşanmadan keşke yapabilseydik. O rezaletleri yaşadığımız için işte bunu yapıyoruz şimdi. Neler çektirdiler bize, neler… Meclisi boykot etmek suretiyle oylamaları tamamen, hatta tehdit ettiler, kendi milletvekillerini göndermediler, korktular gider de o da iktidara rey verir diye. Hatta keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirmiş olsaydık. Daha da geriye giderek diyorum ki; keşke bu değişikliği 1990’lı yıllarda gerçekleştirseydik. Zaten biraz daha gerilere gidersek, 1980 yılında cumhurbaşkanı seçemeyip, Meclisi çalıştıramayıp, terörü azdırıp darbeye maruz kalmadan buna geçmiş olsaydık diyorum. Kardeşlerim, keşke rahmetli Menderes ve arkadaşlarının hazin sonuyla neticelenen 1960 darbesi gerçekleşmeden böyle bir sisteme geçseydik. İşte o zaman bugün yaşadığımız tartışmaların hiçbirine gerek kalmayacaktı. Dolayısıyla burada sorulması gereken soru, ‘niçin şimdi’ sorusu değil ‘niçin bu kadar geciktik’ sorusu olmalı, gerçek budur. Bu gecikmede şayet bizim de payımız varsa, bize işte onun hesabı sorulmalı.”

“16 NİSAN’DA BU ÜLKENİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK EVET OYUYLA GELECEĞE YÜRÜYELİM”

“Şu anda da Cumhurbaşkanıyla, Hükümetiyle, Başbakanıyla, Meclisiyle ülkenin yönetimi aynı kadronun elinde. Öyleyse buna rağmen niye yönetim sistemi değişsin diye ısrar ediyoruz? Risk alıyoruz, mücadele veriyoruz, dertsiz başımıza dert almaya çok mu meraklıyız?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle seslendi: “Şimdi burada açık konuşacağım; ana muhalefet partisi bu süreçte görevini bir kez daha yerine getirmemiştir. Eskiden beri konuşulan, ama 2011 yılından itibaren yoğun bir şekilde tartışılan yönetim sistemi değişikliğine ana muhalefet hiçbir zaman katkı vermemiştir. Sağ olsun Milliyetçi Hareket Partisi burada AK Parti’yle el ele vermek suretiyle referandum için gerekli 339 oy Parlamentodan çıkmıştır. Şimdi Parlamento görevini yaptı, ben buradan tüm Türkiye’ye sesleniyorum; sevgili vatandaşlarım, sizleri Allah için seviyorum. AK Parti’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, Milliyetçi Hareket Partisine gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, HDP’ye, Saadet Partisi’ne, Büyük Birlik Partisi’ne gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; gelin el ele verelim ve 16 Nisan’da bu ülkenin kaderini değiştirecek evet oyuyla geleceğe yürüyelim.”

Konuşmasının sonunda vatandaşlardan referandumda ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ için ‘eve’ oyu kullanmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, “Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. 16 Nisan şimdiden hayırlı olsun” temennisiyle tamamladı.

Törenin ardından Tekirdağ Valiliği’ni ziyaret ederek, Vali Mehmet Ceylan’dan şehirde yürütülen hizmetlerle ilgili bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra şehirden ayrıldı.

HAK-İŞ tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Kadın Buluşması programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayatın tüm alanları gibi aile içinde de şiddet asla tasvip edilemez. Kadını zayıf, korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan kimse, zavallının ta kendisidir. Hele hele sırf kendi üstünlüğünü göstermek için kadına el kaldıranların durumu, cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerden farklı değildir” dedi.

Play
Current Time0:00
/
Duration Time0:00
Loaded: 0%
Progress: 0%
0:00
Fullscreen
00:00
Mute

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, milletvekilleri, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da hazır bulundu. HAK-İŞ Konfederasyonu çatısı altında bulunan sendikaların kadın üyelerinin de yoğun iştiraki ile gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Hak-İş Konfederasyonu’nun düzenlediği kadın buluşmalarının, kadınların seslerini çok daha gür duyurdukları birer platform özelliğini taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların sesinin ne kadar yükseğe taşınırsa, ülke ve toplum olarak sorunların daha rahat çözüleceğine inandığını söyledi.

“KADIN MESELESİ, TÜM İNSANLIĞIN ORTAK MESELESİDİR”

Kadın meselesinin, tüm insanlığın ortak meselesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü kadın ‘nisa’dır, yani insandır. Rahmetli Neşet Ertaş’ın ifadesiyle, ‘kadın insandır, erkek insanoğlu…’ İşte bu sebeple, kadınlarımızın yaşadıkları sorunların hak ve adalet merkezli bir anlayışla çözülmesi gerekiyor. HAK-İŞ çatısının da, bu mücadeleyi vermek için en uygun yer olduğuna inanıyorum. Çalışanların hak ve menfaatlerini, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi anlayışıyla korumak için yola çıkan Hak-İş, hiç şüphesiz, kadınlar hususunda da aynı hassasiyeti göstermektedir. 41 yıldır emeğin örgütlenmesi mücadelesini veren, bu mücadeleyi de yerli ve milli bir anlayışla yürüten Hak-İş’e, kadınlarla birlikte yürüdüğü bu yolda başarılar diliyorum” dedi.

İslam inancında nimetlerin de, mükellefiyetlerin de ayrım olmadan erkekler ve kadınlar için olduğuna, sadece fıtratta var olan farklılıklar sebebiyle, biçimde değişiklerin söz konusu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim Kur’an’ı Kerim’de ‘iyi ve temiz erkekler ile iyi ve temiz kadınlar’ ile aynı şekilde ‘kötü erkekler ve kötü kadınlar’ ifadeleri geçiyor. Mükâfatın ölçüsü ise, cinsiyet olarak değil, salih amel olarak ifade ediliyor. Her şey bu kadar açık bir şekilde ortada iken, ısrarla din adına ve cinsiyet üzerinden insanları ayrıma tabi tutmak, ancak cehaletle izah edilebilir. Biz, tüm siyasi hayatımız boyunca, işte bu anlayışla hareket ettik. Kadınların, kıyafetleriyle değil, tıpkı erkekler gibi, kafalarının içindeki fikirle değerlendirilmesi gerektiğini söyledik. Bunun için siyasi hayatımızın hiçbir döneminde, diğer ayrımlarla birlikte, başı açık-başı kapalı ayrımı da yapmadık. Tam tersine, böyle davrananların karşısına dikildik” şeklinde konuştu.

12 yıla yakın başbakanlığı, 2 yılı aşkın süredir cumhurbaşkanlığı sürecinde tek bir kadına; kılığından, kıyafetinden, başının açık veya kapalı oluşundan dolayı, olumlu veya olumsuz bir tavır içinde girdiğini hiç kimsenin söyleyemeyeceğini ve böyle bir örnek gösteremeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde hiçbir vatandaşın da ‘hayat biçimi’ sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldığının iddia edilemeyeceğini ifade etti.

“BU ÜLKENİN VATANDAŞLARININ TAMAMI BİRİNCİ SINIF HİZMETE LAYIKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Benim anlayışıma göre, özellikle kadınları birikimleriyle değil şekilleriyle değerlendirmek, bu kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. Ülkemizde geçmişte, maalesef, pek çok genç kızımız okul kapılarında, pek çok hanım kardeşimiz işyerlerinde, sokakta, kamusal alanlarda bu hakarete maruz kalmışlardır. Bu hakaretleri yapanların kimler olduğunu sizler gayet iyi biliyorsunuz. Sizler ikna odalarında kızlarımızın ne hale getirildiğini, okul kapılarından nasıl geri döndürüldüklerini gayet iyi biliyorsunuz. ‘Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya’ diye bakılan, üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımızı gayet iyi biliyorsunuz. Hala aynı çarpık zihniyetin artıklarıyla karşılaşıyoruz, bunlar hala mevcut. Geçtiğimiz günlerde bir medya kuruluşunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinde başörtülü kadın personelin çalışabilmesini sinsice eleştiren bir haber çıktı. Hani bu işlerden rahatsız olmuyordunuz? Niye rahatsız oldunuz? Dünya değişti, Türkiye değişti, kurumlarımız değişti; ama maalesef bazı kafalar hala eski köhne alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Başı açık veya kapalı, hiçbir hanım kardeşimizin, bu şekilde çifte standarda, aşağılanmaya maruz kalmasına rıza göstermedik, göstermeyeceğiz.”

“Demokrasinin, özgürlüklerin, bu ülkenin tüm imkanlarının, ayrım olmaksızın 80 milyonun tamamının hakkı olduğunu, istese de, istemese de herkes kabullenecek” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özgürlüklerin egemen olduğu bir devletten söz ediliyorsa, bu ülkede herkesin istediği gibi giyinebileceğini, inancını yaşayabileceğini ve kimsenin buna müdahale edemeyeceğini söyledi ve ekledi: “Kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine, cinsiyetine, şekline-şemaline bakılmaksızın, bu ülkenin vatandaşlarının tamamı da birinci sınıf hizmete layıktır. Olayın aslı budur. Cumhurbaşkanı olarak vatandaşlarımın arasında bir ayrımı asla kabullenemem, gereği neyse onu da yaparım. Şayet bunu kabullenemeyen varsa, öyle iki yüzlülükle, riyakarlıkla, alavere-dalavereyle değil; mertçe, yiğitçe çıksın ortaya, söylesin fikrini… Türkiye demokratik bir millet olduğuna göre, hakem millettir. Milletimiz kimin haklı olduğunu söylüyorsa, gelin onu uygulayalım ve ülkemizi artık böyle utanç verici tartışmalarla oyalamayalım.”

“EĞER LİDER BİR ÜLKEYİ İNŞA EDECEKSEK, ONUN PLANLARINI VE PROJELERİNİ ŞİMDİDEN YAPMALIYIZ”

16 Nisan referandumu için birilerinin çıkıp ‘gençlerimiz için hayır’ dediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu Kandil’deki diyor, bunu aklım alıyor. Niye 13-17 yaşlarındaki gençleri kız erkek, kandırarak bunlar Kandil’e kaçırmadılar mı? Orada bunlara verdikleri özel eğitimlerle, ellerine silah vermek suretiyle bunlar benim vatandaşlarımı öldürmediler mi? Şemdi ne diyorlar? ‘Bunun için hayır.’ 16 Nisan bu tezgahı bozma günüdür” görüşlerine yer verdi.

2017 yılında hala bu meseleleri konuşup tartışmaktan utandığını ve sıkıldığını dile getirerek, Türkiye’nin 2023 hedeflerini konuşması, bugünleri değil yarınları, çocuklarını değil torunlarını konuşması tartışması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler eğer lider bir ülkeyi inşa edeceksek , lider bir ülkeyi ihya etmenin tohumlarını atacaksak, onun planlarını ve projelerini şimdiden yapmak durumundayız. Bölgemizde siyasi ve beşeri haritaların yeniden çizildiği, ülkemizin üzerinde 100 yıllık oyunların yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığı bir ortamda, biz bu meselelerle meşgul olamayız, olmamalıyız” ifadelerini kullandı.

“AİLE KURUMUNA SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Bugün kılık-kıyafet, saç-sakal, inanç-ibadet tartışması açanların amacının Türkiye’ye ve bu millete zarar vermek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün her kim ‘hayat biçimi’ tartışması açıyorsa, bilin ki sebebi kendi hayat biçiminin tehlike altında olması değildir. Tam tersine, bu tartışmayı açanların asıl gayesi, kendi hayat biçimleri dışındakilere tahammülsüzlüklerini gizlemektir. Siyasi iradeyle devletin kurumları arasında sorun olduğu havasını yaymaya çalışanların derdi, siyaseti veya kurumları korumak değil, çatışmanın fitilini ateşleyerek, kendilerine alan açmaktır. Ama müsterih olun, rahat olun; devletin ve siyasetin özellikle zayıf şekilde inşa edilmiş yapısı içinden kendilerine gizli iktidar gücü devşirenlerin inşallah sonu geliyor. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlara milletimiz 16 Nisan’da nihai tokadını vuracak, son sözünü söyleyecektir” diye ekledi.

Aile kurumunun, kadını ve erkeği eşit şekilde kucaklayan yapısıyla, karşılaşılan sorunların en kadim ve en sağlıklı çözüm yolu olduğuna; Batının yakaladığı refah seviyesine rağmen, aile kurumunun tahribatı sebebiyle hızla çöküşe doğru sürüklendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, bu yanlışa düşmemeliyiz. Her alanda gelişirken, büyürken, değişirken, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mücadelesi verirken, aile kurumuna da sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız” vurgusunda bulundu.

“KADINA KURUMSAL GÜVENCE SAĞLAMANIN YOLU, AİLEYİ GÜÇLÜ TUTMAKTAN GEÇİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayatın tüm alanları gibi aile içinde de şiddet asla tasvip edilemez. Bizim inancımızda ayrım yapılmaksızın insanların tamamı eşrefi mahlûkattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Haksız yere zulme uğrayan her kişi insanlığın vicdanında kanayan bir yaradır. Kadını zayıf, korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan kimse, açık söylüyorum, zavallının ta kendisidir. Hele hele sırf kendi üstünlüğünü göstermek için kadına el kaldıranların durumu cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerden farklı değildir. Aynı şekilde bugün kadını medyada, sokakta, iş yerinde bir meta gibi pazarlayan anlayışla ilkel dönemlerdeki köle tacirleri arasında fark yoktur, bunu da özellikle ifade ediyorum. Her hal ve şart altında kadına kurumsal güvence sağlamanın yolu, aileyi güçlü tutmaktan geçiyor. Bugün eğitim hayatında, iş hayatında, siyasette ve diğer tüm alanlarda iddia ve konum sahibi kadınlarımıza baktığımızda arkalarında güçlü aile desteği bulunanların ezici çoğunluğu olduğunu, oluşturduğunu görürüz. Demek ki aile kurumu, kadının önünü kapatan değil tam tersine işini kolaylaştıran bir işleve sahiptir.”

Siyasette 40 yıldır verdiği mücadelede başarılı olmasının gerisinde, kendisine daima destek olan eşinin ve çocuklarının yanı sıra, gençlik kollarının siyasi çalışmalarında etkin şekilde yer alan kadınların olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da sokaklara dökülerek, canları pahasına ülkelerini ve milletlerini savunanların arasında çok sayıda kadının olduğunu hatırlattı ve “Siyasi hayatımda kadınlarımıza zaten çok borçlanmıştım, 15 Temmuz’dan sonra buna bir de can borcu eklendi. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınlarımızla omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz” sözlerine yer verdi.

“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANI, GEÇTİĞİMİZ YIL YÜZDE 33.1’E YÜKSELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Çalışan kadınlar hem cinsiyet ayrımcılığından kaynaklanan sorunlarla, hem de iş hayatının getirdiği sıkıntılarla mücadele etmek zorunda. Ülkemizde kadınlar iş hayatında giderek yüksek oranlarla yer almaya başlıyorlar. Az önce değerli Bakanım ifade ettiler, ben de ifade edeyim, tekrarında fayda var; 2003 yılında yüzde 23,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı, geçtiğimiz yıl yüzde 33.1’e yükseldi. Dikkat ederseniz, ülkemizde istihdam edilen kişi sayısı sürekli artmasına rağmen, işsizlik oranları ya azalmıyor ya da tam tersine yükseliyor. Bunun sebebi, çalışan insanların işsiz kalmasından ziyade, gençlerin ve özellikle kadınların giderek artan bir şekilde iş gücüne katılımıdır. Mesela 2016 yılında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yıla göre 400 bin yükselirken, işsizlik oranı yüzde 10,5’tan yüzde 12,1’e çıktı. Biz kadınlarımızın ve gençlerimizin iş gücüne katılımından dolayı gayet memnunuz. Çalışmak isteyen herkes için yeni iş alanları oluşturmak, bu işin siyasi sorumluları olarak bizlerin görevidir.”

Geçtiğimiz günlerde bir istihdam seferberliğinin başlatılmasına öncülük ettiğini, iş dünyasına çağrıda bulunarak, bu yıl, en azından 1 ila 1,5 milyon ilave istihdam hedefine ulaşılması gerektiğini söylediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet de, bu konuda üzerine düşenleri elbette yapacaktır, kamu yapacaktır, belediyelerimizle birlikte yapacaktır. Bu seferberlikten en büyük faydayı göreceklerin başında, istihdama katılım oranları en fazla artan kadınlarımız geliyor. Hatta istihdamda kadınlara ve gençlere özel teşvikler de getiriyoruz. Bunun yanında, çalışan kadınlarımıza, annelik görevlerini ifa ederken her türlü kolaylığın gösterilmesi, özel önem verdiğimiz hususların başında geliyor. İnşallah, yarınlar bugünden daha güzel olacak” diye konuştu.

6. Uluslararası Kadın Buluşması’nın tüm kadınlar için hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini etkinliği düzenleyenlere teşekkür ederek ve HAK-İŞ’e çalışmalarında başarılar dileyerek tamamladı.