Sivil toplum kuruluşları temsilcileri iftar yemeğinde buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı üniversite ve liselerin karıştırılmak istendiğine dikkat çekerek, “1950, 1983 ve 2002 yılları bu bakımdan tarihî dönüm noktalarıdır. Artık bu sancılı dönemin tamamen geride kaldığına inanıyorum. Bugün devletiyle, milletiyle, sivil toplumuyla ve diğer tüm unsurlarıyla gücünü ve imkânlarını aynı hedeflere teksif etmiş bir Türkiye var” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da 8 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri ile iftar sofrasında bir araya geldi. Ensar Vakfı, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), İlim Yayma Cemiyeti, İlim Yayma Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, İnsan ve Medeniyet Hareketi, İmam Hatipliler Derneği (ÖNDER) ve Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) tarafından düzenlenen ve Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda, ilgili STK’ların temsilcileri ve hayırseverler hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftar yemeğinden sonra davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.
Ramazan ayında tutulan oruçların, yapılan ibadet ile hayır ve hasenatın kabul olması dileğiyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdrak etmekte olduğumuz Ramazan ayının, burada bulunanlarla birlikte tüm milletimizin, tüm Müslümanların, tüm insanlığın felahına, huzuruna vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
“İNSANLIĞIN YAŞADIĞI KRİZLER YÜREKLERİ BURKUYOR”
İslam dünyasının ve insanlığın yaşadığı krizlerin, acıların ve kayıpların yürekleri burktuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, istiklal ve istikbal mücadelesinin ne demek olduğunu çok iyi bilen bir milletiz. Bugün benzer mücadele içinde olan kardeşlerimizi, bizden daha iyi anlayacak hiç kimse yoktur. Onun için devlet olarak, sivil toplum kuruluşları olarak mağdur ve mazlum duruma düşmüş tüm kardeşlerimizin yanındayız. Bu ister evi bölücü terör örgütü tarafından yıkılan vatandaşımız olsun, ister Suriyeli, Iraklı sığınmacı olsun, ister Filistin’deki, Arakan’daki mazlum olsun; fark etmez, hepsine de elimizi uzatıyoruz. Biliyoruz ki ‘veren el, alan elden üstündür, bu anlayışla bu yolda yürüyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE, BÜYÜMEDE AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA BİRİNCİ SIRADA”
Türkiye’nin insani ve kalkınma yardımlarında, millî gelire oranla değerlendirildiğinde dünyada ilk sırada olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bir gerçeği gösteriyor ve hiçbir zaman acaba bu kadar destek veriyoruz, millî bütçe ne olur demedik, tam aksine ne kadar verirsek çok daha fazlası gelecek diye baktık, böyle de oldu. İşte bu yılın birinci çeyreğinde Türkiye büyümede Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada, 4,8. Bu bir bereketi gösteriyor, azmi gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
“TERÖRİSTİN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ”
Türkiye için gerçek tehdidin, bölücü terör örgütünün saldırıları, finans krizinin etkileri, şu veya bu gücün düşmanlığı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Bizim için asıl tehdit, mağdura, mazluma, garibe, kimsesize, haksızlığa uğramış olanlara el uzatacak takatimizin veya idrakimizin kalmamasıdır; işte o zaman bugünümüz ve geleceğimiz için gerçekten endişelenmeliyiz. Hani birileri Türkiye için endişeleniyordu ya, öyle diyorlardı, Gezi olayları vesaireler olduğu zaman, ‘Biz Türkiye’deki bu durumdan endişeliyiz.’ diyorlardı. Ben de onlara ‘Fransa’da, Belçika’da bu son gelişmelerden, İngiltere’deki son gelişmelerden dolayı çok endişeliyim, endişelenerek bakıyorum, böyle izliyorum.’ dedim. Rahatsız olmuşlar. Niye rahatsız oluyorsunuz? Demek ki, terör kol gezdiği zaman sen de polisine ne diyorsun? Gereği neyse yap diyorsun. Türkiye’nin teröristi iyi terörist mi, ne farkı var? O da insan öldürüyor, o da insan öldürüyor. Teröristin iyisi kötüsü olmaz, bunu her zaman söyledik. Ve şu yaptığımız operasyonlar terörle mücadelede ülkemize huzuru, refahı o bölgelerde de getirene kadar durmadan devam edecektir. Bu işi Allah’ın izniyle de bitireceğiz, bu işi başaracağız ve burada kararlılığımız var. Askerimizle, polisimizle, köy korucularımızla beraber kararlılığımız var. Bu millet Allah’ın izniyle bunlara prim vermeyecek.”
BİRLİK, BERABERLİK VE DAYANIŞMA VURGUSU
Birlik, beraberlik ve dayanışmaya vurgu yaparak, “Biz bir olursak, iri olursak, diri olursak, kardeş olursak, hep beraber Türkiye olursak bu işi bitiririz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Yoksa az önce Sayın Başkanın ifade ettiği gibi, bunlar liseli çocuklara da dadanırlar, başka yerlere de dadanırlar. Niye? Başka çıkış yolları kalmadı. Fakat inlerine gireceğiz dedik girdik. Bunların da inlerine girdik, paralelin de inlerine girdik, gireceğiz. Nereden, kimlerden hangi türlü destek alırlarsa alsınlar gireceğiz ve şu anda o şekildeki mücadelemizi de kararlılıkla sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
İftar programını düzenleyen 8 STK’yı işaret ederek bu kuruluşların ortak hedefinin gençlik olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güneydoğu Anadolu’da ve ülkemizin dört bir yanında gençleri bu yapıların eline kaptırmamak için çok çalışılması gerektiğini ve bu çalışmalarda okullardaki öğretmenlerin yeterli olmadığını, STK’ların hizmetlerinin önem arz ettiğini söyledi.
“KENDİ TARİHİMİZLE, KÜLTÜRÜMÜZLE KAVGALI BİR DÖNEM GEÇİRDİK”
Tarihte vakıf kurumlarının yaygınlaşmasının ve gelişmesinin özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde gerçekleştiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bugün Amerika ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde görülen vakıf kurumları. Osmanlı modeli esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Diğer ülkeler bizim kurumlarımızı alıp üzerine yerel ve küresel ağlar inşa ederek büyütürken, biz kendi tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle maalesef kavgalı bir dönem geçirdik. Daha da kötüsü yıkılanın yerine yenisi, daha iyisi, daha doğrusu inşa edilemedi. Değişim mevcudun üzerine bina edilirse hayırlı sonuçlara vesile olur. Bizde ise değişim adeta geçmişle bağların bıçak gibi kesilmesi şeklinde gerçekleştirilmeye çalışmıştır. Milletimizin istiklal ve istikbal arzusuyla başlattığı ve çok büyük fedakârlıklarla sonuçlandırdığı mücadelesinin mesajı çok açıktır. Bu mesajın içinde kesinlikle milletimizin inancıyla, kültürüyle, tarihiyle kavgalı bir rejim arayışı yoktur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin tek partisinin etrafında kümelenen, zamanla kurucu lideri de dışlayan bir zümrenin kendi hayallerini koskoca bir millete dayatmaya kalkıştığını, tek partili dönemle çok partili dönemin değerlendirildiğinde bunun çok açık ve net görüldüğünü söyledi.
“MİLLETİMİZİN HAYALLERİYLE MİLLÎ ŞEF EKİBİNİN HAYALLERİ KESİNLİKLE AYNI DEĞİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönemde bu milletin değerleriyle nasıl istihza ettiklerini, dinimizle, inancımızla nasıl istihza ettiklerini şöyle biraz incelersek çok açık ve net görürüz. Milletimizin hayalleriyle Millî Şef ekibinin hayalleri kesinlikle aynı değildi. Nitekim binlerce yıllık tarihî birikime arkasını dönen bu anlayış milletimiz tarafından benimsenmediği gibi, tam tersine her fırsatta tasfiye edilmiş, geriletilmiştir. İşte şu anda İstanbul’da faaliyetleri sürdürdüğüm Yıldız Sarayı’nda nelerin olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ve o Yıldız Sarayı kumarhane olarak kullanılmıştır, o Yıldız Sarayı meyhane olarak kullanılmıştır. Ve o Yıldız Sarayı’nda o sarayı inşa eden Sultan Abdülhamid, ne yazık ki kendi kullandığı kalemi onun hal fermanının imzalanmasında kullanılmıştır. Bu kadar ahlaksızca, bu kadar adice, bu kadar alçakça bunlar bizim ecdadımıza saldırmışlardır. Sanki merhum Menderes’e farklı mı uyguladılar? Aynı şeyi ona uyguladılar. Arkadan güldüler, kahkahalarını attılar. Bunların kim olduğunu, kimlerin takıntısı, kimlerin dizisi olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Ama bunu biz bu genç kuşaklara, neslimize anlatmamız lazım.”
“BUGÜN DEVLETİYLE MİLLETİ AYNI HEDEFLER ETRAFINDA BULUŞMUŞ BİR TÜRKİYE VAR”
Şu anda bazı üniversitelerin ve liselerin karıştırılmak istendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlara fırsat vermeyeceklerini dile getirdi ve “1950, 1983 ve 2002 yılları bu bakımdan tarihî dönüm noktalarıdır. Artık bu sancılı dönemin tamamen geride kaldığına inanıyorum. Bugün devletiyle, milletiyle, sivil toplumuyla ve diğer tüm unsurlarıyla gücünü ve imkânlarını aynı hedeflere teksif etmiş bir Türkiye var. Bugün devletiyle milleti aynı hedefler etrafında buluşmuş bir Türkiye var” diye ekledi.
“ASKER, POLİS VE KÖY KORUCULARI ETLE KEMİK GİBİ BİRBİRİ İLE KAYNAŞTI”
Dün akşam Ankara’da çevik kuvvet polisleri ile daha önce Mardin’de Mehmetçikle yaptığı iftarlara atıfta bulunarak, asker, polis ve köy korucularının etle kemik gibi birbiri ile kaynaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah nazardan saklasın, Rabbim onların da birliğini, beraberliğini daim kılsın. Ve bütün bu terör örgütlerine karşı o verdikleri mücadeledeki dayanışmayı tankın üzerinde de zaten gördünüz. O tankın üzerindeki tablo çok manidardır. Yani orada vurulmuş, uzanmış yatan o polis ağabeysine karşı o uzman askerimizin üzerine kapaklanması manidardır. İşte o elhamdülillah bu milletin evlatlarının hangi konumda olduğunu çok açık gösteriyor” dedi.
“BİZ İLKLERİN HAREKETİYİZ”
Dün vatandaşlarını Ankara’nın meydanlarına, bulvarlarına sokmayan Türkiye’den, bugün vatandaşlarını her fırsatta devletin en üst makamında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlayan bir Türkiye’ye gelindiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi malum, fakir, muhtarlarla toplantılar yapıyor ve muhtarlarla yaptığı bu toplantıyı kıskanıp muhtarlarla toplantı yapmaya başlayan birileri var. Bizim ulaştığımız yere sen ulaşamazsın, dur, sen onu hayal bile edemezsin. Şu ana kadar ben 11 bin muhtarımızla bir araya geldim. Sadece kuru bir hitap değil, oturup onların bütün dertlerine varıncaya kadar hepsini formlarla alıyorum, ondan sonra bunların yakın takibini kurduğum ekiple yapıyorum. Niye? Çünkü her muhtar bulunduğu mahallede, köyde Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının gözüdür, elidir, ayağıdır, duyan kulağıdır, böyle görüyoruz. Sen ne yapacaksın? Sadece işte Cumhurbaşkanı böyle bir şey yapıyor diye sen de kalkıyorsun böyle bir şey yapıyorsun. Değerli kardeşlerim, biz ilklerin hareketiyiz ve ilklerin hareketi olarak bu yolda yürümeye inşallah devam edeceğiz.”
AVRUPA PARLAMENTOSU KORİDORLARINA TERÖR ÖRGÜTLERİNİN PAÇAVRALARININ ASILMASI
Kendini bu ülkenin ve bu milletin parçası olarak görmeyen, böyle olduğu için de sürekli ülkesine ve milletine husumet besleyen marazi bir kesimin varlığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte Avrupa Parlamento binasının koridorlarına terör örgütlerinin paçavralarını asanların ve onların önünde poz verenlerin ve onları o şekilde hareket etmeye sevk edenlerin bu ülkede ‘Biz terörle mücadele ediyoruz’ deme hakları yoktur. Bunu Avrupa Parlamentosu’nun ileri gelenlerine söylüyorum: Kimi aldatıyorsunuz? Ve bu beslemelerinizle siz bir yere varamazsınız, temel hak ve özgürlük mücadelesi veremezsiniz, yanlış oyundasınız, yanlış işler yapıyorsunuz” ifadelerine yer verdi.
Yunus Emre’nin “Ben gelmedim kavga için, / Benim işim sevi için. / Dostun evi gönüllerdir, / Gönüller yapmaya geldim.” dörtlüğünü okuyarak, “Ne kendi ülkemizde, ne de dünyada peşinen gözden çıkartacağımız bir insan yoktur, olamaz. Ülkemizdeki 79 milyonun her bir ferdi, dünyadaki 7 milyar insanın tamamı bizim gönül sınırlarımız içindedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaşabildikleri her yere ve herkese anlatacaklarını, eldeki imkânları sonuna kadar zorlayarak yardım edeceklerini söyledi.
“DAHA ÇOK İNSANA ULAŞMALI, DAHA ÇOK HAYATI AYDINLATMALIYIZ”
Hz. Peygamber’in “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yoldaki bir taşı, dikeni kaldırmayı dahi sadaka kabul eden bir inancın mensuplarının gıda ve giyim gibi temel ihtiyaçlardan eğitim ve sağlığa kadar her alanda insanlara hizmet götürmesi kadar tabii bir şey yoktur. Bu çerçevede görev yapan kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız gerçekleştirdikleri hayırlı hizmetlerle asırlardır üzeri küllenmiş olan medeniyetimizi ihyasına katkı sağlıyorlar. ‘Biz bu ülke için varız, bir aradayız’ diyen sekizli koordinasyon işte bu medeniyet ihyasının, inşasının öncülüğünü yapmanın gayreti içindedir. Bugüne kadar yapılanlar mutlaka çok önemli; ama fethedilecek çok gönüller var, kendilerine uzanacak yardım eli bekleyen çok mağdur, mazlumlar var. Daha çok çalışmalı, daha çok insana ulaşmalı, daha çok hayatı aydınlatmalıyız, ancak bu şekilde Rabbimize, ülkemize ve kendimize olan vazifemizi hakkıyla yerine getirmiş oluruz.”
2016 yılının Türkiye için atak bir yıl olacağını vurgulayarak, Osmangazi Köprüsü’nün, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün, Avrasya Tüneli’nin açılışının yapılacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırada Kanal İstanbul ve Çanakkale Boğazı üzerine yapılacak köprü projelerinin olduğunu söyledi ve “Bu ülkede inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne nasıl çıkılırmış bunu dünyaya göstereceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, davetlilerin Ramazan ayını kutlayarak tamamladı.