FARUK ARSLAN/İSTANBUL - Müslüman camianın haykıran sesi olan, ismi Akit’le özdeşleşen, ümmetin “Hasan Ağabeyi”, Gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, Medine’de Hakk’a yürüdü. 62 yaşında ebediyete yürüyen Hasan Karakaya’nın hayatı mücadele ve kıyam örneği olarak tarihe altın harflerle yazıldı.
SON NEFESİNE KADAR MÜCADELE
62 yaşında ebedi hayata intikal eden Karakaya, 8 Ekim 1953 yılında Manisa Salihli’de bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Salihli’de tamamlayan Karakaya, ilkokulu bitirdikten sonra İmam-Hatip’e gitmek istedi. Ancak bazı imkansızlıklar sebebi ile İmam Hatip’e gidemedi. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’nda okuyan Karakaya, öğrencilik yıllarında çeşitli gazetelere edebî yazılar yazdı.
Merhum Karakaya, yazı işleri müdür yardımcısı olarak Yenigün gazetesinde çalıştı.. Ardından Başkent gazetesine geçen Karakaya, 2 yıl sonra 22 yaşında yazı işleri müdürü oldu. Burada 2 yıl görev yaptıktan sonra Milli Gazete’ye geçip 8 yıl orada, ardından 9 yıl da Türkiye Gazetesi’nde çalıştı. 1993 yılında Akit gazetesi kuruluşunda görev aldı. Hem günlük yazıları ile hem de Genel yayın Yönetmeni olarak görev yaptı.
DGM’LERDE YARGILANDI
28 Şubat sürecinin en acımasız zulümlerinin yaşandığı dönemde, mazlumların sesi olan Hasan Karakaya, yazıları sebebi ile DGM’lerde yargılandı. Ağır Ceza mahkemelerinde, onlarca davada hakim karşısına çıktı. Karakaya aleyhine, yüzlerce tazminat davası açıldı… Dava bombardımanlarına rağmen, inandığı yoldan hiç vazgeçmedi. Mahkemelere, “Ben yanlışı eleştirdim. Bugün aynı yanlış yapılsın, yine aynı yazıyı yazarım” savunması ile çıktı.
Yazılarından rahatsız olan darbecilerin kumpası ile, 1999 yılında 7 gün gözaltında kaldı. Emin Çölaşan’ın köşesine taşıdığı bir iftira mektubu ile, Nuh Mete Yüksel, Hasan Karakaya’yı gözaltına aldırdı. Karakaya, suçlamadan beraatetti. Kumpası tezgahlayan çetecilerden biri, cezaevinden yazdığı mektupla Karakaya’dan özür diledi.
STRESTEN UZAK DURULUR MU?
İslâm’ı dâvâ edinmiş medyanın; kalemi en güçlü ve en sert yazarlarından biri olarak bilinen Hasan Karakaya, dik duruşu, cesareti ve mütevaziliğiyletanınıyordu.
Daha önce 2 kez kalp, 1 kez de kalp ile birlikte bacağında oluşan damar tıkanıklığı nedeniyle operasyon geçirmişti. Son operasyon akabinde doktorunun özellikle bu dönem sonrasında stresten uzak durması yönündeki telkinine Hasan Karakaya şu cevabı vermişti: “Hem Türkiye’de yaşayacaksın, hem de stresten uzak duracaksın, mümkün mü bu?”
ADAM GİBİ ADAM
Nahit Top Karakaya hakkında şunları söyledi:
“Her nefis ölümü tadacaktır.”
Hasan ağabeyi 1 Mart 1977 günü Cağaloğlu’ndaki Üretmen hanın ikinci katında tanıdım…
O hem yazı yazıyor hem de Milli Gazete’nin birinci sayfasını yapıyordu.
Yıllar sonra yine aynı idealleri paylaştığımız bu gazete çatısı altında buluştuk.
Yerinde duramayan, yiğit, cesur ve adam gibi bir adamdı…
İnancı için hep dik duran, zalimin karşısında, mazlumun hep yanındaydı…
1993 yılında önce Beklenen Vakit, daha sonraları da Akit olmak üzere 22 sene, önceki güne kadar birlikte çalıştık…
O bir ağabey, o bir dost, o bir arkadaştı. Maddi-manevi yardımlarını hiçbir zaman esirgemedi…
Yazısına başlamadan önce 3 defa Ayet-el Kürsi, birer defa da İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okur kısa bir dua yapardı…
Bir gün kendisine takılmıştım…
“Âyetler, sûreler okuyarak yazıya başlıyorsun sonra da kelimeleri füze gibi yolluyorsun” dediğimde, gülerek;
“Herkese hak ettiği ve anlayacağı bir dilde hitap ediyorum” demişti…
Hasan ağabeyin iman dolu kocaman bir kalbi vardı. Davranışları ve yazıları hep bu doğrultuda oldu.
Beni hep yazmam konusunda teşvik eder, hatta “haftada bir gün köşemde misafir ol” derdi. Ben de ona “herkes en iyi bildiği şeyi yapsın” diye teşekkür ederdim.
Çok çalışır yorulmak bilmezdi…
Dolu dolu bir ömür geçirdi…
Ben ona hakkımı helal ediyor, çok sevdiği ve canını da yanı başında verdiği Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e komşu olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Amin.
“Allah’tan geldik yine
Allah’a döneceğiz.”
HEM USTAMI HEM AĞABEYİMİ KAYBETTİM
Karikatür çizerimiz Kemal Güler Karakaya’nın vefatının ardından şunları dedi:
Bugün ben, bir ustamdan öte yaklaşık 40 yıllık bir ağabeyimi kaybettim. Yeni bir çömez olarak gazeteciliğe başladığımda, mesleği onun dizinin dibinde öğrenmeye çalıştım.
Meslekte haşin ve ilkeli, özel hayatta şeker gibi babacan bir yapıya sahipti..
Bugün serin sularda rahat rahat yüzenlerin onun bilhassa 28 Şubat dönemindeki dik ve haklı duruşuna ne kadar minnet duysalar azdır. O bir döneme kalemiyle damgasını vurarak, şu fani kubbede hoş bir seda bıraktığına inanıyorum. Onun ülke, millet ve din sevdalısı, karşıtlarının ise amansız düşmanı olduğuna şahadet ederim. Rabbim mekanını Cennet eylesin inşallah..
Kaynak: Yeni Akit Gazetesi