Halka 17-25 Aralığı sorduk ve aldığımız cevaplar:17- 25 Aralık darbesinde madur olanların hakları verilmelidir.
17-25 Aralık’ta FETÖ terör örgütü mensuplarınca,hükümeti düşürmek için bakanlara kurulan kumpas ve iftiralar gün yüzüne çıktı.
Başkan ve dernek üyeleri“15 Temmuz darbesi gösterdiki 17-25 Aralık bir darbe girişimidir.17-25 aralık darbe girişiminde FETÖ terör mensuplarınca darbe hazırlığı yapılırken hükümet,bakanlar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çalışma arkadaşları, aile bireyleri hedef alınarak iftiraya uğradı ve göz altına alınmak istendi.Bakanların evlerine FETÖ mensubu pilislerin getirip yerleştirdiği dolarlarla kumpas kuruldu.Halkın seçtiği T.C. Hükümeti ve milli irade iftirayla alaşağı edilmek istendi.Kumpas kuruldu.Nitekim 15 Temmuz darbesi sonrası FETÖ’cü polislerin evinde çıkan dolarlar gerçeği ortaya çıkardı.17-25 Aralık’ta hükümete ve mensubu bakanlara yapılan kumpas bugün deşifre oldu.17-25 darbe girişiminde madur olan herkesin hakları geri verilmeli hatta özellikle iftiraya uğrayan bakanlar iadeyi itibar görmelidir.15 Temmuz darbesinde madur, şehit ve gazi olan insanlarımıza devletimiz nasıl sahip çıkmış kucak açmışsa,17-25 Aralık darbe girişimi madurlarınada aynı haklar verilmelidir.17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbesini yapan FETÖ terör örgütü mensupları Aziz Türk Milleti’nin TBMM’ni,meydanlarını bombalayarak halkı şehit ve gazi etti.Millet olarak gördükki bu FETÖ terör örgütü hem 17-25 Aralık darbesini yaptı.Bakanların evlerine kendi bıraktıkları paralarla bakanlara iftira attı ve kumpas kurdu. Milletin seçtiği hükümeti devirmek istedi.Dinimiz iftirayı yasaklamıştır”dedi.
Nisa (4/112) “Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”
15 Temmuz darbe sonrası FETÖ terör örgütü mensuplarının basına yansıyan manşetleri
“Başsavcıvekili Okan Bato’nun yürüttüğü soruşturması kapsamında gözaltına alınan polisler arasında yer alan polisin evinde örgütün elebaşı Fetullah Gülen tarafından “okunduğu” iddia edilen 2 adet 1 ABD Doları bulundu.” Sabah 8.8.2016
“FETÖ’cü Hainin Evinden ‘1 Milyon Dolar’ Çıktı! Savunmasına İnanamayacaksınız
FETÖ soruşturmasında Denizli’de evinde valiz ve ayakkabı kutusu içinde 989 bin 658 dolar ile 50 bin 550 avro ele geçirilen eski BTK çalışanı Mesut Tekkoyun, parayı danışmanlık hizmeti karşılığında aldığını öne sürdü.”
19 Ekim 2016 Çarşamba 21:10 haber 365
“Evrakları yakıp, bilgisayarı yıkadılar
Yüksekova’da FETÖ’nün darbe girişimiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 3 hakim ve savcının lojmandaki evlerinde bazı evrakların yakıldığı, tablet bilgisayarın da çamaşır makinesinde yıkandığı ortaya çıktı” milliyet 6 kasım 2016
17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbesini yapan FETÖ terör örgütü mensupları Aziz Türk Milleti’nin TBMM’ni,meydanlarını bombalayarak halkı şehit ve gazi etti.Millet olarak gördükki bu FETÖ terör örgütü hem 17-25 Aralık darbesini yaptı.Bakanların evlerine kendi bıraktıkları paralarla bakanlara iftira attı ve kumpas kurdu. Milletin seçtiği hükümeti devirmek istedi.
17-25 Aralık darbesi maduru Avrupa Birliği eski Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,a sorduk:Sayın bakan, FETÖ terör örgütü sizi neden hedef seçti? Egemen Bağış şu açıklamalarda bulundu:
“Fetullahçı Terör Örgütü’nün 17-25 Aralık’ta kendisini hedef alması ile ilgili, “10 Aralık gecesi TGRT’deki bir televizyon programında dershane konusu gündeme geldi. Ben de ‘Biz devlet olma hassasiyeti ile hareket ediyoruz, Türkiye’de dershaneye çocuğunu gönderebilen var, gönderemeyen var. Dershaneleri kapatma devletin şefkat göstergesidir. Biz devlet olma hassasiyetiyle devam ederken cemaat de cemaatliğini bilsin’ dedim. Ertesi gün 3 tane mesaj geldi bana.” dedi.
SURİYE POLİTİKASI
Eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalardan bulundu. Türkiye’nin Suriye politikasının en başından beridir insanların refahı ve huzuru olduğunu söyleyen Bağış, Suriye’de Esad rejiminin vatandaşları ile barışık olduğu dönemde Türkiye ile de barışık olduğunu söyledi.
“RUSYA ARTIK BİR ORTA DOĞU ÜLKESİ”
Rusya’nın artık bir Orta Doğu ülkesi haline geldiğini belirten Bağış, “Bizim buradaki asıl amacımız bölgede huzur sağlamaksa, bu denklemde Suriye üzerinde en büyük yaptırım gücü olan ülkenin Rusya olduğu artık herkes tarafından kabul ediliyor. Biz kabul etsek de etmesek de artık Rusya Orta Doğu ülkelerinden biridir. Akdeniz’de üsleri olan, Suriye’de askeri üsleri olan ve Orta Doğu’da Akdeniz’de önemli bir askeri varlığı olan ülkerlerden biridir. Onlarla eşgüdümlü bir şekilde Haleb’e bir koridorla insani yardım sağlanması aynı Gazze’ye yaptığımız gibi, aynı Gürcistan’da bir felaket olduğunda oraya yaptığımız gibi, aynı Güney Amerika’daki felaketlerde yanı başlarındaki Amerikan Kızılhaç’ından önce Kızılay’ın olması gibi. Bu zaten Türkiye’nin duruşunun bir simgesidir, 3 milyonun üzerinde insanı barındıran başka bir ülke yok. Kendi nüfusunun yüzde 5’i kadar mülteciyi besleyen barındıran ve onlara da dünya standartlarının üzerinde ev sahipliği yapan yani Birleşmiş Milletler’in kamplarında günde ortalama 1 buçuk milyar harcanırken mültecilere bizim kamplarımızda 7 buçuk milyar harcanıyor.” şeklinde konuştu.
“18 TEMMUZ’A KADAR PKK’NIN HİÇBİR EYLEMİ YOK”
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bölücü terör örgütü PKK arasındaki bağlantıyı açıklamak için rakamsal veriler ortaya koyan Bağış, “Fetullahçı Terör Örgütü, PKK bağlantısıyla ilgili de bir veriyi paylaşmak istiyorum. Rakamlar o kadar net ki 2 Temmuz, 6 Temmuz, 9 Temmuz, 10 Temmuz tarihlerinde PKK’nın saldırıları var. Bunlarda 9 asker şehit olmuş, 2 korucumuz, 4 sivil vatandaşımız şehit olmuş. Sonra bıçak gibi kesiliyor, 18 Temmuz’a kadar PKK’nın hiçbir eylemi yok. Bakıyorlar ki 15 Temmuz girişimi beklenen neticeyi vermedi. 19 Temmuz itibariyle yeniden başlıyorlar. Bunların ortak bir koordinasyon içinde hareket ettiği tarihler ve rakamlarla çok net ortada. Kimileri üst akıl diyor, kimileri aşağılık akıl diyor ama bir dış akıl olduğu kesin. Hem FETÖ’yü yöneten, hem PKK’yı yöneten ve bunları maşa gibi kullanan bir mekanizma olduğu çok net ortada” ifadelerini kullandı.
“SURİYE SINIRI NASIL TERÖRDEN ARINDIRILDIYSA KUZEY IRAK İÇİN DE AYNISI YAPILMALI”
Bağış, Suriye’nin kuzeyinde devam eden Fırat Kalkanı Operasyonu’nun Kuzey Irak için de uygulanması gerektiğine vurgu yaparak, “Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atfedilen Uludere’deki olay gibi veya sivillerin bombalanması gibi onlarla kıyasladığımızda siz Suriye’nin sınırları içinde geniş kapsamlı bir operasyon yapıyorsunuz ve sivil halk bunu kutluyor, çocuklar şarkılar söylüyor… Hamd olsun ne bizde çok ciddi bir zayiat var, ne de sivil halktan bir kayıp var. DAEŞ birlikleri de kaçma yolunu seçmişler, darısı Kuzey Irak’a aynı Suriye sınırlarımıza nasıl bir temizlik yapılıp terörden arındırıldıysa aynısının Kuzey Irak’ta yapılması lazım. Bugüne kadar buna direnenlerin, ayak sürüyenlerin, üniformalı bürokrasinin arkasına saklanarak devletin zarar görmesine neden olanların da FETÖ bağlantıları tek tek ortaya çıkmaya başladı.” değerlendirmelerinde bulundu.
“ASKERE DEĞİL, POLİSE SALDIRIN” TALİMATI
PKK telsizlerinde 15 Temmuz günü ‘askere değil, polise saldırın’ şeklinde anonslar geçtiğine dair bir yazı okuduğunu söyleyen Bağış, bu durumun FETÖ, PKK bağlantısının bir ispatı olduğunu belirtti.
“TÜRKİYE DAEŞ’İ DESTEKLİYOR ALGISI YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Bağış, bazı dış güçlerin Türkiye’yi uluslararası yargı ününde teröre destek veriyormuş gibi göstermeye çalıştığının altını çizdiği konuşmasında, “Herkesin göz ardı ettiği başka bir konu var. Uzun bir süredir batı medyası ve onlarla çok iyi bir iş birliği kurmuş olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün şarlatanları Türkiye’nin uluslararası teröre destek verdiği gibi bir iftirayı dillendirmeye çalışıyor. Bir yandan Türkiye 52 bin kişiyi listesine koymuş Türkiye’ye girmesini yasaklamış, on binlerce insanı tutuklamış, gözaltına almış, Türkiye’nin sınırlarını koruyup oraya terör örgütü mensubu göndermemek için bu kadar çaba ortaya koymuşken sanki Türkiye, DAEŞ’i destekliyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu da uluslararası baskıyı arttırmak Türkiye’yi zor durumda bırakmak için. Bu Fırat Kalkanı Operasyonu ile birlikte bütün bu denge çökmüştür. 17 Aralık darbe girişiminden evvel bunun hazırlıkları var. Türkiye’yi uluslararası terörü desteklemekle itham edecek bir Birleşmiş Milletler raporu hazırlatma çabaları o zamandan beri var. Türkmenlere insani yardım götüren kamyonların sanki DAEŞ’e silah götürdüğü yönünde bir operasyon yapılmaya kalkışıldı. Aslında bunların arkasındaki dış güçlerin ve dış aklın Türkiye’yi bir şekilde zayıflatabilmek için bir sonraki hamlesi uluslararası yargı eliyle Türkiye’ye saldırma kozunu da bu operasyon ellerinden almış oldu” ifadelerini kaydetti.
“ERGENEKON, BALYOZ OPERASYONLARINDAKİ İNSANLAR GİBİ CANINA KIYACAK İNSANLAR VARDI”
Bağış, 17-25 Aralık sürecinde büyük bir algı operasyonu yapıldığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli duruşu olmasaydı, pek çok kişinin kendisini anlatamayacağını söyledi. Bağış konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Öyle bir algı operasyonu yapmak istediler ki Türkiye’de sanki bir yolsuzluk varmış, onu da ilgili kimse görmemiş bir tek o savcılar ve polisler görmüş. Onlar muazzam bir operasyon yapmışlar ve Türkiye’de temizlik yapılacakmış gibi bir algı ortaya çıktı. O kadar adice gerek yerel medyanın, gerek küresel medyanın desteğiyle öyle acımasız bir itibar suikastıyla bizi baş başa bıraktılar ki; eğer Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, o gün saldırılan insanlar siyasiler, bürokratlar kendilerini hiçbir zaman anlatamayacaktı. Aynı Ergenekon, Balyoz operasyonlarındaki insanlar gibi canına kıyacak insanlar vardı. Kendini izah edebilme şansı olamadığı için ve o iftiralarla yamak istemediği için yaşamına son verecek insanlar vardı. Ben birçoğuyla sohbet ettim bu konuda. 17 Aralık’ta Türkiye’nin son yüzyılın en ağır ekonomik krizini teğet geçmesini sağlayan İran’ın farklı ülkelerdeki ekonomik varlıklarının Türkiye’ye gelmesini sağlayan bir Halk Bankası girişimi hedeflendi. Yani Halk Bankası’nın Türkiye’ye sıcak para girmesi için yapmış olduğu çalışmalara son verilmek istendi. O Halk Bankası’nın çalışması ki; İran’a Türkiye, yılda 2 milyonun üzerinde mal satamazken 10 milyara çıkmıştı. Bu da bizim ticaret açığımızı kapatıp faizle borç almamıza mani oluyordu. Faiz lobisinin para kazanmasına engel olunuyordu. Halk Bankası’nın genel müdürü gözaltına alındı.”
“BU ÜLKEDE GENELKURMAY BAŞKANLIĞI YAPMIŞ KİŞİ TERÖRİST DAMGASI İLE YILLARCA HAPİS YATTI”
FETÖ’nün 50 yıldır işlediği suçların birer birer ortaya çıktını söyleyen Bağış, “Bir kumpas kuruldu, yoksa Türkiye’de yolsuzlukla mücadele edilecekse CHP’li belediyelerden başlanmalı, neyin ne olduğunu bu ülkede herkes görüyor. Bizim alnımız ak, zaman bizi haklı çıkardı ama 50 yıldır bu ülkede FETÖ mağduru olmuş bürokratlar, askerler, iş adamları, medya mensupları, araştırmacılar, öldürülen gazeteciler… Bunların günahları o kadar çok ki şimdi her şey teker teker ortaya çıkmaya başladı. Hrant Dink cinayetinin arkasından da bunlar çıkıyor, Gezi Parkı’nda çadırları yakanların da bunların talimatıyla olduğu ortaya çıkıyor. Düşürülen Rus uçağında da Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasına bir takoz koyma için aldıkları talimatı yerine getirdikleri ortaya çıkıyor. Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişi terörle mücadeleye ömrünü vermiş adamlar terörist damgası ile yıllarca hapis yattı.” diye konuştu.
“ONLARIN TALİMAT ALDIĞI MERKEZLERİN ÜSTÜNE ULAŞABİLECEK BİRİYDİM, ONU KESMEK İSTEDİLER”
17-25 Aralık operasyonlarında FETÖ’nün kendisini hedef alma sebeplerini de açıklayan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın batıya açılan önemli köprülerinden biriydim. 17 yıl Amerika’da eğitim aldım. Onların Amerika’da talimat aldığı merkezlerin üstüne ulaşabilecek biriydim, onu kesmek istediler. Kurucusu olmakla onur duyduğum Avrupa Birliği Bankalığı’ndan şu ana kadar 16 kişi görevden uzaklaştırıldı. Onların birçoğu da üst makamdan bize gönderilen elemanlar ve birçoğu da benim görevimden sonra ayrılmak zorunda kalanlar. Bunların o dönemki bir takım düşünce kurulularıyla gönderdikleri adamlara üst makam verme taleplerine hep direndim. Sayın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gözaltına alındıktan sonra kendisinin avukatı ile 5-6 kez bir araya geldim. Ona yapılan haksızlık nasıl kaldırılabilir diye bazı çabalarım oldu. O yüzden de onların şiddetine maruz kaldım.
“TV’DE DERSHANE KONUSUNU GÜNDEME GETİRDİM ERTESİ GÜN 3 MESAJ GELDİ”
10 Aralık gecesi TGRT’deki bir televizyon programında dershane konusu gündeme geldi. Ben de ‘Biz devlet olma hassasiyeti ile hareket ediyoruz, Türkiye’de dershaneye çocuğunu gönderebilen var, gönderemeyen var. Dershaneleri kapatma devletin şefkat göstergesidir. Biz devlet olma hassasiyetiyle devam ederken cemaat de cemaatliğini bilsin’ dedim. Ertesi gün 3 tane mesaj geldi bana. Birisi Ekrem Dumanlı denen kaçaktan, birisi Mustafa Ünal’dan, birisi de Hidayet Karaca adına yazdığını belirten Abdullah Abdülkadiroğlu’ndan bu saydığım isimlerin hepsi şu anda ya gözaltında ya da kaçak. ‘Biz seni farklı bilirdik, bundan sonra biz de sana ona göre tavır alırız’ demeye getirdiler. Onun akabinde de 17 Aralık’ta dosyaya bir şekilde ekleme çabasına girmişler. 17 Aralık’ta gözaltına aldıkları şahıslara yaptıkları sorguda yüzlerce sayfalık soru var, benle ilgili olan çeyrek sayfayı geçmiyor. Onu tutturamayınca 30 Mart seçimlerine giderken bir gazeteci ilke yaptığımız telefon görüşmesini kesip biçip montajlayıp, farklı bir algı yaratıp sanki beni Kur’an-ı Kerim’e hakaret ediyormuşum gibi bir intiba yaratmaya kalktılar.”
“İYİ Kİ 17 ARALIK OLMUŞ, KEŞKE 2013’TEN 2016’YA KADAR DAHA DA FAZLA ÖNLEM ALINSAYDI”
Bağış, “Belki 17 Aralık’ta biz mağdur olduk ama 17 Aralık’ta biz o ilk cephe o mağduriyeti yaşamasaydık 15 Temmuz’da bunlar başarılı olabilirdi” dediği konuşmasında, “Yüce Divan sürecinde kendi partimizde bile birçok sıkıntılar yaşadık, zorlukları gördük. Bunların kimini şantajla, kimini tehditle, kimini kandırarak, kimini birtakım vaatlerle ikna ederek içimize fitne sokmaya çalıştıklarına şahit olduk. Düşmanın yapmadığını yaptılar, Meclis’i bombaladılar, Cumhurbaşkanlığı’nı bombaladılar, Özel Harekat Dairemizi bombalamaya kalktılar, orada şehitlerimiz var. Görüyoruz PKK ile de işbirliği yapmışlar, DAEŞ’le de üstü kapalı bir işbirlikleri var. Yurtdışındaki Ermeni Lobileri ile 24 Mayıs’ta nasıl işbirliği yaptıkları o kadar net ortaya çıktı ki bunların her kurumda imamları var. Hava Kuvvetleri’ndeki imamlarını arıyoruz. Bugün Deniz Kuvvetleri imamı tutuklandı. Her kurumda bir yapıları var, belki 17 Aralık’ta biz mağdur olduk ama 17 Aralık’ta biz o ilk cephe o mağduriyeti yaşamasaydık 15 Temmuz’da bunlar başarılı olabilirdi. O yüzden de iyi ki 17 Aralık olmuş 2013’te, keşke 2013’ten 2016’ya kadar daha da fazla önlem alınsaydı da 240 şehit vermek zorunda kalmasaydık.”dedi.