Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı‘nda konuştu

Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan

 Erdoğan, grup toplantısının hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı.

TBMM Başkanlığına yeniden seçilen İsmail Kahraman’ı tebrik eden Erdoğan, 2019 Kasım seçimlerine kadar TBMM’nin önünde çok yoğun ve önemli bir gündem olduğunu, bu iki yıllık dönemin en iyi şekilde değerlendirilmesini istedi.

Erdoğan, Meclisin, İsmail Kahraman’ın başkanlığında verimli ve huzurlu bir yasama dönemi geçireceğine inandığını söyledi.

Geçen hafta sonu Rize, Bayburt ve Gümüşhane’de partisinin il kongrelerine katıldığına dikkati çeken Erdoğan, “Önce illerimizin ardından büyükşehirlerimizin kongrelerini yaparak, önümüzdeki yılın sonbaharında gerçekleştirmeyi planladığımız büyük kongremizin hazırlıklarını tamamlamış olacağız. Böylece 2019 yılında yapılacak seçimlere teşkilatımızı güçlendirmiş, yenilemiş, tahkim etmiş olarak gireceğimize inanıyorum. Bu vesileyle bir kez daha teşkilatlarımızda bugüne kadar görev almış tüm kardeşlerimize şükranlarımı sunuyor, hizmetleri için teşekkür ediyorum. Yapılan kongrelerimizde yeni görev üstlenecek kardeşlerimize Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum.” şeklinde konuştu.

YAKALADIĞIMIZ PERFORMANSI ARAZİDE DE ORTAYA KOYACAĞIZ

Rize, Bayburt ve Gümüşhane il kongrelerinde heyecanın yerinde olmasının gurur verici olduğunu dile getiren Erdoğan, “Rabbim inşallah sahada da bütünüyle ev ev, kapı kapı dolaşmak suretiyle bu çalışmaların devamını bizlere nasip etsin. Buralardan da inanıyorum ki şu ana kadar yakaladığımız performansı arazide de ortaya koyacağız.” dedi.

AK Parti’nin, milletin partisi olarak doğduğunu, bugüne de aynı anlayışla geldiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hizmet etme şerefine nail olduğumuz davanın büyüklüğü bize kendi şahsi hesaplarımızın peşinde koşma imkanı tanımıyor. Gerektiğinde 15 Temmuz’da olduğu gibi ölümün üzerine giderek, gerektiğinde 15 yıldır yaptığımız gibi gece gündüz çalışarak, gerektiğinde tehditleri, tuzakları, kumpasları bozarak bu yolda yürümeye mecburuz. Kimse bizi milletvekili olmak, belediye başkanı olmak, teşkilatlarda görev almak için zorlamadı. Biz ülkemize, milletimize ve davamıza hizmet için bu görevlere kendimiz talip olduk. Milletimizin teveccühü ve desteğiyle elde ettiğimiz başarılar sayesinde hamdolsun ülkemizi bugünkü seviyeye getirdik.”

Şimdi de çok daha büyük mücadeleler için yine milletin desteğine ve teveccühüne talip olduklarını ifade eden Erdoğan, “Şunu unutmayın, birileri içimizden veya dışımızdan ellerini ovuşturarak, ‘Acaba şu anda AK Parti iktidarı nasıl olur da zayıf düşer. AK Parti iktidarı acaba ekonomide, dış politikada nasıl olur da zaafa düşer.’ Bunların beklentisi içerisinde de olabilir. Bunu da özellikle hatırlatmak istiyorum fakat kim, hangi beklenti içinde olursa olsun bizler, üzerimize düşen görevin bilinci içerisinde Allah’ın izniyle hedeflerimize çok daha üst seviyede ulaşmış olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bizim için her seçim sadece bir güven tazeleme değil onunla birlikte yeni bir yol açma, yeni bir vites yükseltmedir” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Dünyada ve özellikle de bölgemizde öyle bir değişim süreci yaşanıyor ki eğer hedeflerimizin çıtasını ve çalışma tempomuzu sürekli yükseltmezsek hem kendimizi hem de ülkemizi geriletiriz. Böyle bir vebalin altına giremeyiz. Meseleye sadece parti meselesi olarak bakanlar, AK Parti’yi de Türkiye’yi de anlamıyor demektir. Biz meselenin partimizin geleceği değil memleketimizin mukadderatı olduğunu çok iyi biliyoruz. Sırf kendi çıkarları için ülkenin zarar görmesi pahasına, partimize ve bize yüklenenlere milletimizin itibar etmeyişinin sebebi de budur.” 

Erdoğan, 17-25 Aralık’ta, hukuk kisvesi altında ülke tarihinin en büyük tuzaklarından birisinin kurulduğunu söyledi.

“Bizim dik duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler Amerika’da kurdular.” ifadesini kullanan Erdoğan, “Birileri hala FETÖ’nün ağzıyla bizi itham etmeyi sürdürüyorsa, sebebi ancak aynı tuzakta onlara verilen rolü oynamaktır.” diye konuştu.

Ana muhalefet partisinin, kendi resmi raporunda, bölücü terör örgütünün eylemlerini “halkın PKK ile iktidar arasında sıkışması” olarak tarif edebiliyorsa, bunun “üstlenilmiş bir misyonun itirafı” olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“Aynı çevreler, hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hala ‘tiyatro’ hala ‘kontrolü darbe’ diyebiliyorsa, bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir. Bunların NATO’da yaşanan şahsım ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ile ilgili skandal üzerine ilk defa mili bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştık. Maalesef aradan üç gün geçmeden gerçek tıynetleri ortaya çıktı ve bu hadiseyi de tıpkı 15 Temmuz gibi ‘tezgah’ diye yaftalamaya başladılar.” 

Bugün Türkiye’yi dünyada sıkıntıya sokan ne kadar hadise varsa hepsinin arkasında ya FETÖ ya PKK ya da bu örneklerdeki “kifayetsiz muhterislerin” parmağının bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz FETÖ’yü vatanımızdan söküp attık ama görüyoruz ki bu örgüt kendi ana vatanında rahatça faaliyetlerini sürdürüyor. Aynı şekilde PKK alelade bir terör örgütü olmaktan çıkıp Türkiye’ye saldırmak isteyen herkesin kullanımına açık bir pislik yuvasına dönüşmüştür.” değerlendirmesinde bulundu.

YA BİR YOL BULACAĞIZ YA DA BİR YOL YAPACAĞIZ

Kendilerinin gerçek düşmanla baş edebileceğini belirten Erdoğan, bu konuda da hiç bir sıkıntılarının olmadığına işaret etti. 

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bize asıl can acıtıcı darbeler düşmanlarımızdan değil onlarla birlikte hareket eden ve zahirde bizden görünen alçaklardan geliyor. Meşhur sözdür: Ağaca balta vurmuşlar ‘sapı bendendir’ demiş. Devletimize ve milletimize yönelik saldırıların çoğunun gerisinde ya teşvik edici ya da kullanılan olarak bir şekilde ülkemizle bağlantılı çevreleri görmekten üzüntü duyuyoruz. Ama Türkiye bunlara rağmen, bunları da ezip geçerek hedeflerine varabilecek güçtedir. Çünkü bizim bir amacımız var: Şimdilik kızıl elmamız, ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline gelmektir. Böylece istiklalimize ve istikbalimize çok daha sıkı bir şekilde sahip çıkma fırsatı elde edebileceğimize inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefe ulaşmak için ya bir yol bulacaklarını ya da bir yol yapacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bizim önümüzü kapatmak isteyenlere en güzel cevabı ise yeni yöntemler yeni imkanlar keşfederek vereceğiz. Çünkü biz bir defa ‘durmak yok yola devam’ dedik. Milletimize bu şekilde söz verdik. İnşallah bu sözümüzden dönmeyeceğiz.

Ne diyor şair: ‘Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı. Parçalandı bir kıtanın toprakları, aslan payını aslan olmayan aldı. Dağları, taşları, akarsularıyla, şu tanıdık toprakta. Bir büyük dünya parçası Fatihini aramakta.’

Türkiye, Fatih’ini arayan coğrafyamızda, gerektiğinde yüreği ve bileğiyle; gerektiğinde şefkati ve merhametiyle tarihinin ve kaderinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeyi sürdürecektir, hiç endişeniz olmasın.”

Erdoğan, geçen hafta Rusya, Kuveyt ve Katar’ı kapsayan önemli bir yurt dışı seyahati yaptığını hatırlattı.

Yarın Soçi’ye giderek Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesini gerçekleştireceklerini belirten Erdoğan, yarın gerçekleştirilecek toplantıda bölgenin geleceği bakımından çok önemli görüşmeler yapılacağına işaret etti.

Erdoğan, “Suriye ve Irak’ta ülkemizi de yakından ilgilendiren gelişmeler bizi, kendi çözümlerimizi üretebileceğimiz yöntemler geliştirmeye zorladı. Kimi konularda hala anlaşmazlıklarımız olsa da Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz neticeler oldukça önemli. İran’ın da bu süreçte ülkemizin hassasiyetlerini gözeten bir tutum içine girmesinden memnuniyet duyuyoruz.” diye konuştu.

Merkezi Irak yönetimiyle de uzun zamandır olmadığı kadar müspet bir noktaya gelindiğini dile getiren Erdoğan, “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi çok hayati bir yanlışa sapmamış olsaydı, onlarla da güzel ilişkiler sürdürülüyor olacaktı.” dedi.

Erdoğan, her şeye rağmen, geçen hafta İran-Irak sınırında yaşanan depremin ardından insani vazifeyi yapmayı, bölgeye ilk intikal eden ülke olmayı ihmal etmediklerini vurguladı.

Fransa ile de yakın diyalog içinde olunduğunu belirten Erdoğan, “Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim en rahat iş birliği yapacağımız yerler olmasına karşın, maalesef bir süredir ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalar. Buna rağmen hepsiyle de hem ikili hem de Avrupa Birliği çerçevesindeki ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

DEAŞ BALONUNU SÖNDÜREN İLK HAMLE

“Uzun bir süre ülkemizin güvenilir bir müttefiki olarak görülen Amerika’nın bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişelerimizi her fırsatta kendileriyle ve kamuoyuyla paylaşıyoruz.” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“DEAŞ’ın ortaya çıkış ve ortadan kayboluş süreci baştan sona muammalarla ve soru işaretleriyle dolu. Hadi ‘DEAŞ’ı temizlediğinizi’ söylüyordunuz, peki hala silah yüklü tırlar niçin kuzey Suriye’ye veya Suriye’ye geliyor? Hala bu niye devam ediyor? Siz bu silahlanmayı kuzey Suriye’de veya Suriye’de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Bunları izah etmeleri lazım, anlatmaları gerekiyor. Dert başka. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse Türkiye’nin kendi bekasını ilgilendiren bu senaryolar karşısında eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez.” 

Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı’nda Türkiye’nin elde ettiği başarının, DEAŞ balonunu söndüren ilk hamle olduğunu vurgulayarak, “Yıllardır adeta yenilmez bir canavar gibi takdim edilen DEAŞ’ın, sahada sergilenen tüm kirli ayak oyunlarına rağmen aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur.” diye konuştu. 

ESED REJİMİ HALA DURMAKTA

Cerablus, Rai, El-Bab operasyonlarında 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bine yakın DEAŞ’lının etkisiz hale getirilmesinin sıradan bir olay olmadığının altını çizen Erdoğan, artık DEAŞ’ın Suriye ve Irak’tan neredeyse tamamen kazınıp atıldığını, ancak hala bu ülkelerin haritalarına bakıldığında farklı güçlerin hakimiyetini gösteren farklı renklerin görüldüğünü söyledi.

Erdoğan, her iki ülkede de ne toprak bütünlüğü ne de barış ve huzur konusunda katedilmiş en küçük bir mesafe olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Pek çok yerde bir terör örgütü gitmiş, yerine bir başka terör örgütü gelmiştir. Elinde yüzbinlerce vatandaşının kanı olan Esed rejimi hala yerli yerinde durmaktadır. Buna karşılık vatanlarını sevmekten ve demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Velhasıl çok şey söylenmiş, çok toplantı yapılmış, çok silah kullanılmış, çok fedakarlık talep edilmiş ama hiçbir netice ortaya konamamıştır. Öyleyse bu coğrafyada bunca kan niçin dökülmüştür, bunca acı niye çekilmiştir, bunca yıkım niye yaşanmıştır? Akan kan, kimin kanıdır? Bu ölenler kimdir? Bunun üzerinde durmayacak mıyız? Bizim derdimiz budur.”

DEMEK Kİ MESELE TERÖR DEĞİLDİR

“Demek ki mesele terör değildir. Demek ki mesele demokrasinin getirilmesi değildir. Demek ki mesele mazlumların, mağdurların haklarının korunması da değildir.” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, gelinen noktada zaten bilinen bir gerçeğin, artık inkarı mümkün olmayan bir teyidinin görüldüğünü söyledi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Bu gerçek, bölgemizin terör örgütleri bahanesiyle tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Körfezdeki ve Kuzey Afrika’daki gelişmelerin hiçbiri Irak ve Suriye’deki olaylardan bağımsız değildir. Hatta Güney Asya’daki hadiseleri de bu sürecin dışında görmüyoruz. Hepsi de aynı oyunun birer parçasıdır. Biz ne kendimizin ne de öz kardeşlerimiz mesabesindeki komşularımızın böyle bir muameleye tabi tutulmasına izin vermeyeceğiz. Şunu unutmayacağız, bir tarafta 350 kilometre Irak sınırı, diğer tarafta 911 kilometre Suriye sınırıyla bu iki ülkeye en yakın komşu, sınırdaş biziz. Diğerlerinin burayla yakın, uzak bir alakası yok. Türkiye’yi küçümseyenlere, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, diziler, raporlar, gizli açık pek çok mesaj aracılığıyla tehdit edenlere mesajımız şudur; Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.”

Erdoğan, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışını hatırlattı. 

Bu dört güçlü temele hiç kimsenin zerre kadar zarar veremediğinin altını çizen Erdoğan, “Bizim rabiamız bu. Biz 80 milyonu tek millet olarak gördük. Çünkü biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Boşnak’ı, Roman’ı, Arnavut’u; biz hiçbirini birbirinden ayırmadık. Bizim değerlerimizde asla kavmiyetçilik yoktur.” diye konuştu. 

Bir kavmin mensubu olmanın, bununla iftihar etmenin herkesin hakkı olduğunu dile getiren Erdoğan ancak bir kavmin diğer kavme üstünlüğünü iddia etmenin, bunun peşinde koşmanın kendilerinde bulunmayan bir özellik olduğunu belirtti. 

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Tek bayrak, bizim bayrağımız şehidimizin kanının rengidir. Hilalimiz, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız, şehidimizin kendisidir. Bu kadar güzel bir bayrak olur mu? Bayrakları bayrak yapan, üzerindeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tarladan vatan olmaz. Eğer onun uğrunda ölenler varsa, şehit kanlarıyla yoğrulmuşsa işte o vatan olur. 780 bin kilometrekareyle bizim böyle bir vatanımız var.

Tek devlet, Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir devlet bu topraklarda söz konusu olamaz. Onlar saldırdıkça biz saflarımızı daha da sıklaştırdık. Onlar üzerimize geldikçe biz ileriye doğru daha kararlı adımlar attık. Yaşamaz ölümü göze almayan; zafer, göz yummadan koşana gider. Bayrağa kanının alı çalmayan gözyaşı, boşana boşana gider. Hamdolsun bizim, göz yummadan zafere koşan bir milletimiz var.”

Erdoğan, böyle bir milletin evladı olmaktan ve hizmet vermekten şeref ve gurur duyduğunu söyledi. 

BİRİLERİ TESLİMİYET BAYRAĞINI ÇEKMİŞTİ

Türkiye’nin 2010, özellikle de 2013’ten itibaren, bölge ile ilgili senaryolar gereği, belirli bir istikamete itilmeye çalışıldığında birilerinin kendi dünyalarında teslimiyet bayrağını çektiğini söyleyen Erdoğan, kendilerinin bu oyunu en başından itibaren gördüğünü ve milletle birlikte mücadele etme kararı aldıklarını kaydetti. 

Hiçbir ahlakı ve kuralı olmayan bir oyunda ayakta kalmanın kolay olmadığını ama başardıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Her şeyi denediler ama Türkiye’yi teslim alamadılar. Türk milletinin mücadele azmini kıramadılar. Şimdi ülkemizi uluslararası alanda itibarsızlaştırmaya, istikrarsızlaştırmaya, ithama, lekelemeye, köşeye sıkıştırmaya ve böylece kendi istedikleri yöne itmeye çalışıyorlar. Ülkemize yönelik saldırılar aptalların değil ancak alçakların işi olabilecek mahiyettedir. Biz bu mesajların anlamını ve işlerin ne yöne çevrilmek istendiğinin gayet iyi farkındayız. Daha önce yapıldığında hiçbir sorun teşkil etmeyen işlerin, konu biz olduğumuzda bir anda krize dönüşmesinin sebebini elbette biliyoruz. Ülkemize yönelik sinsi tehditlerin gerisindeki siyasi ve ekonomik amaçlar apaçık ortadadır. Bu işleri yapanlar sanıyorlar ki her şey kağıt üzerinde olduğu gibi yürüyecek. Öyle olmayacak. Öyle olmayacağının onlarca mesajını son birkaç yılda verdik. Anlamadıysalar buradan bir kez daha tekrarlayayım; Türkiye öyle sizin oyuncak gibi oynadığınız ülkelerden biri değildir. Bizim dostluğumuz ne kadar hasbiyse husumetimiz de o kadar şedittir. Bu da böyle bilinmeli.”

TÜRK MİLLETİ İHANETLERE KARŞI ŞERBETLİDİR

Türkiye’nin samimi olarak dostlarının sayısını çoğaltmanın, düşmanlarının sayısının azaltmanın peşinde olduğunu dile getiren Erdoğan, ancak bunun, asla kendilerini can evinden vurmaya kalkanları öylece seyredecekleri anlamına gelmediğinin altını çizdi.

Türkiye ve Türk milletinin krizlere, çatışmalara, saldırılara, hatta ihanetlere karşı şerbetli olduğunu bildiren Erdoğan, “Biz bunların hepsini de göğüsler, Allah’ın izniyle hepsinin üstesinden geliriz.” dedi.   

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bugün bize yaptıklarına yarın kendileri maruz kalanlar aynı mukavemeti gösterebilecekler mi? Hiç sanmıyorum. Güç zehirlemesiyle hareket edenlerin sonu mutlaka hüsran olacaktır. Nitekim kullandıkları malzemeler giderek azalıyor. Bu uğurda FETÖ gibi, PKK gibi 40 yıllık emeklerinin ürünü örgütleri dahi harcamayı göze aldılar ama yine de neticeye ulaşamadılar. Kendi bütünlüğünü korumakta zorlanan Avrupa Birliği kendince her fırsatta bize parmak sallıyor. En son fonlarda kesintiye gitmişler. Siz önce kendi içinizdeki teröristleri bir temizleyin, kendi ülkelerinizde hükümetlerinizi bir kurun.”

Sürekli hukukun üstünlüğünden bahseden bir başka ülkenin de hukuku kendi siyasi amaçları uğruna ayaklar altına aldığını belirten Erdoğan, “Diğer yöntemlerden de sonuç alamayacaklar. Yeter ki biz, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Bunu başardığımızda Akif’in deyimiyle ‘Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.” şeklinde konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından; Romanya’da düzenlenen Avrupa’nın en büyük robot yarışması özelliğini taşıyan Robochallenge turnuvasında “Mini Sumo Kit” kategorisinde Avrupa Şampiyonu olan Salihli Kudret Demir Ortaokulu Robot ve Uzay Teknolojileri Kulübü öğrencileri ve okul yöneticileri kürsüye çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Manisa milletvekilleri, öğrenciler ve yöneticiler ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Bu arada Erdoğan, konuşması sırasında “Tayyip dede” diyerek kendisine sevgi gösterisinde bulunan 3,5 yaşındaki Gülhan Aydoğdu’yu da kucağına alarak sevdi ve oyuncak hediye etti.