Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir tarafından resmi törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı El-Beşir’in Hartum Uluslararası Havaalanı’ndaki tören alanında yerlerini almalarının ardından Türkiye ve Sudan milli marşları çalındı.
Erdoğan’ın tören kıtasını selamlamasının ardından Erdoğan ve El-Beşir, gazetecilere poz verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a, uçaktan inişlerinde Sudanlı çocuklar tarafından çiçek takdim edildi.
Törende Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da hazır bulundu.
Ziyaretin Sudan, Çad ve Tunus’u kapsayacağını dile getiren Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri ve iş adamlarından oluşan geniş bir heyetle ilk olarak Sudan’a gideceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı döneminde Afrika kıtasına yönelik üst düzey ziyaretlere atfettikleri önem çerçevesinde 12 ülkeyi ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, “Aslında başbakanlığım döneminde 2005 yılını Afrika yılı ilan etmek üzere Afrika’ya farklı bir önem atfedeceğimizi de söylemiştik. O zamanlar bizim 12 büyükelçiliğimizin olduğu Afrika’da hamdolsun bugün 39 büyükelçiliğimiz var. Yeter mi? Hayır. Afrika’nın tamamına büyükelçiliklerimizle girecek, Afrika halklarıyla milletimizi buluşturma gayreti içinde olacağız.” diye konuştu.
Erdoğan, İslam aleminin Kudüs meselesi etrafında kenetlendiği bir dönemde bu kardeş ülkeleri ziyaret etmekten ayrıca memnuniyet duyduğunu söyledi.
SUDAN’IN DESTEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYACAĞIZ
Ziyaret çerçevesinde ilk olarak bugün ve yarın Sudan’da olacağını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sudan, güçlü tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz, kalbimizde müstesna bir yeri olan dost, kardeş ülke. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından gerek Sudan yönetimi gerek Sudan halkı bize en anlamlı desteği veren ülkelerin başında gelmiştir. O gece boyunca Sudanlı kardeşlerimiz ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz, geleceğimiz için hem dua ettiler hem de Hartum olmak üzere birçok şehirlerinde gösteriler yaptılar. Bu desteği hiçbir zaman unutmayacağız. İstanbul’da düzenlenen Kudüs Zirvesi’ne Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir bizzat katılarak ortak davamıza en üst düzeyde destek vermiştir. Bunun için Sudanlı kardeşlerimizi müteşekkiriz.”
Erdoğan, ziyaretin, Sudan’a Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaret olması nedeniyle de ayrıca önem taşıdığını söyledi.
Sudan ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey oluşturma noktasında bu vesileyle adım atacaklarını belirten Erdoğan, temaslarda ikili iş birliği ve gündemdeki konuları ele alma fırsatı bulacaklarını dile getirdi.
Port Sudan ve Türkiye’nin kültürel mirasının bulunduğu Savakin şehirlerinde de incelemelerde bulunacaklarını, Sudan Meclisine hitap edeceğini aktaran Erdoğan, iş adamlarını bir araya getiren iş forumuna katılacağını bildirdi.
Afrika turunun ikinci ayağında Çad’a günübirlik ziyaret gerçekleştireceğini, bu ziyaretin de Çad’a Cumhurbaşkanı seviyesindeki ilk ziyaret olacağını vurgulayan Erdoğan, burada müzakereleri tamamlanan bazı anlaşmaların imzalanacağını vurguladı.
Çad’dan Tunus’a geçeceklerini dile getiren Erdoğan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Sizlerin de bildiği gibi yaklaşık 7 yıl önce Tunus halkının başlattığı demokrasi yürüyüşü tüm bölge için ilham kaynağı olmuştu. Tunus, millet iradesine dayalı çoğulcu demokrasiye kısa zaman içinde çok başarılı bir geçiş yaptı. Türkiye bu süreçte Tunus’a en güçlü desteği veren ülkelerin başında gelmiştir. 2013 yılında Tunus ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin teşkiline dair ortak bildiri imzaladık. Böylece ikili ilişkilerimizi stratejik düzeye çıkardık. Bu ziyaretim sırasında değerli dostum Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi’yi ziyaret ederek gündemimizdeki konuları ele alacağız ve geleceğe yönelik atılacak adımların planlamasını yapacağız. Ayrıca Türkiye-Tunus Ekonomik Yatırım Forumuna da birlikte iştirak edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’ten itibaren Afrika kıtası ile işbirliğinin giderek güçlendiğini gördüklerini belirtti.
Başta ticaret ve yatırım olmak üzere bütün kıta ülkeleriyle farklı bir ivme yakaladıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bildiğiniz gibi Somali’den Senegal’e, Cezayir’den Mozambik’e kadar Türk müteşebbisler gerçekten başarılı projelere imza attılar. Bugün Afrika’nın dört bir tarafında ülkemizin bayrağı gururla dalgalanıyor. Bu ziyaretlerimizle hem iş adamlarının önünü açıyor hem de kazan kazan esasına dayalı olarak bu dayanışmayı güçlendiriyoruz.
Ayrıca FETÖ ile mücadele noktasında Afrikalı kardeşlerimizi de uyarma imkanı buluyoruz. Şu anda Afrika’nın birçok ülkelerinde FETÖ’ye ait okulların onlardan alınmak suretiyle Maarif Vakfına devredildiğini görmenin de mutluluğu içindeyiz. Bu örgütün birçok Afrika ülkesinde emperyalistlerin uşaklığını, gönüllü taşeronluğunu yaptığını da gayet iyi biliyoruz.
Hayır, eğitim, diyalog diyerek milleti kandıran Feto’cu alçaklar, Afrikalı kardeşlerimizin ihtiyaçları üzerinden de sömürü çarklarını özellikle döndürüyorlar. 15 Temmuz gecesi yaşananlar tüm dünyada bu örgütün gerçek yüzünü ifşa etti. Birçok Afrika ülkesi darbe teşebbüsünün hemen ardından hem FETÖ’cüleri sınır dışı etti hem de örgüte ait okulları Maarif Vakfımıza devretti. Gün geçtikçe bu sayının arttığını görüyoruz. Daha da artacağına inancım tamdır. Bu katil sürülerini Afrika kıtasında da barındırmamakta kararlıyız. Bu ziyaretimin bu açıdan da önemli olduğunu düşünüyorum.”
BM Genel Kurulunda alınan Kudüs kararı sonrasında Türkiye’nin atacağı adımların sorulması üzerine Erdoğan, bu konuda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere, Filistin ile görüşmelerin gerçekleştirildiğini ve neler yapılabileceği konusunda çalışıldığını bildirdi.
Erdoğan, bu işin peşinin bırakılmasının mümkün olmadığına dikkati çekerek, ”Bu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde atılan adımdan sonraki ikinci adımdı ve bu ikinci adım başarıyla aşıldı. Şimdi tabii bunu üçüncü adım, belki dördüncü adımlar da takip edecek.” diye konuştu.
Bunların da duygusallığa kapılmadan, gayet akıllı şekilde uluslararası diplomasi içinde yapılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Bütün uluslararası güçleri, Avrupa Birliği gibi, Arap Ligi gibi bunun yanında İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Bakanlığının bize vermiş olduğu yükle, bunun yanında bağlantısızlar gibi bütün dünyadaki tüm uluslararası kuruluşları da yanımıza almak suretiyle, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu içerisinde çok farklı bir güç, farklı bir dinamizmi ortaya çıkarmak ve adımı da buna göre atmak durumundayız. Bunun çalışmasını da Dışişleri Bakanlığımız yürütüyor.” ifadesini kullandı.
“BM’nin kararı sonrası ABD Trump yönetiminden de çeşitli açıklamalar oldu. Siz de önümüzdeki süreçte Trump ile bir telefon görüşmesi yapacağınızı açıklamıştınız. Bir temas olacak mı?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, Amerika’ya çağrının aslında yapıldığını ve yapılmaya da devam edeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
“Sayın Trump ile görüşme noktasında olmaması için hiçbir sebep yok. Yine görüşme yollarını tabii ki ararız. Temenni ederim ki Sayın Trump da tabii bizi arasın. Çünkü, başından itibaren aslında İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, bu kararlarını açıklamadan önce, biz onların bizi aramalarını özellikle beklemiştik. Çünkü, bu konuda aranması gereken ülkelerin başında Türkiye geliyor. Çünkü, dönem başkanıyız, dönem başkanı olmanın verdiği böyle bir görevle de eğer bizimle bunun bir istişaresini eğer Sayın Trump yapmış olsaydı, herhalde bu yanlışa düşülmezdi diye düşünüyorum. Kendisini öyle veya böyle yine de tabii ki arayabiliriz ama şu anda bir verilmiş kararım henüz yok.”
ÖYLE KRAVATLI, ÖYLE ÇOK HAVALI ŞEKİLDE DURUŞMALARA GELMEYECEKLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yayımlanan KHK’de yer alan “tek tip” düzenlemesinin önemine işaret ederek, “Adalet Bakanlığına inisiyatifi verilen, örneğin bayanlarla ilgili… Burada çözüm yolları da var. Burada zannediyorum şöyle bir şey anlaşılıyor, yani ‘Cezaevine girdiği andan itibaren tek tip elbise.’ Böyle bir şey yok. Bu sadece duruşmalara gelirken bu insanlar, bu tek tip elbiseleriyle, belirlendiği şekilde gelecek. Yani öyle kravatlı, öyle çok havalı şekilde duruşmalara gelmeyecekler, tek tip elbiseyi giyecek, o şekilde gelecek.” dedi.
Bunların içerisinde tulum giyecek olanların bulunduğunu belirten Erdoğan, bayanların giyim şeklinin çok daha farklı olacağını anlattı. Erdoğan, “Bunun çalışmasını Adalet Bakanlığı kendisi yapacak. Bu aslında mağdurların, mazlumların bir talebidir de. Diyorlar ki, ‘Bunlar, benim evlatlarımı öldürdü, şehit etti. Ama nedir bu halleri, bu kadar rahat nasıl oluyor da buraya geliyorlar? Bunlar darbeci, bunlar terörist, nasıl geliyorlar?’ Aslında bu sese bir kulak vermedir. Bu sese kulak vermenin de bir adımıdır bu.” ifade etti.
Erdoğan, bunun Türkiye’ye mahsus bir olay almadığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şu anda Amerika bunu uyguluyor, dünyanın değişik yerlerinde bu uygulanıyor. Daha ileri gideceğim. Guantanamo’da tek tip elbiselerle bir yaşam şekli oluşturulmuştur. Bırakın tek tip elbise giymeyi, ayaklarına zincir vurmuşlardır, zincirle mahkemeye getirmişlerdir. Türkiye, böyle bir uygulama yapmıyor. Sadece eline kelepçesini vuruyor, duruşma salonuna kadar getiriyor, orada kelepçeyi de alıyorlar. Böyle bir durum var.”
Taşeron düzenlemesiyle ilgili soruları da yanıtlayan Erdoğan, “Gerçekten gerek Maliye Bakanımız gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bu konu üzerinde çok çalıştılar. Sayın Başbakanımız çok çalıştı ve hatta bizim de burada biraz gayretimiz oldu. Sonunda kamu kuruluşları, bu noktada işin dışına alındı ama devlette ilgili olan birçok taşeron kullanımında bunlar, mesela Çaykur gibi buralarda mevsimlik şeyler var. Bu, bazıları tarafından yanlış anlaşılıyor.” dedi.
Mevsimlik işçi ile taşeronun karıştırıldığına işaret eden Erdoğan, bu ikisinin birbirinden farklı olduğu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Diyelim ki 5 ay 29 gün. Onlara bazı ilave süreler de getirmek suretiyle onların bu noktadaki zafiyetlerini veya zayıf kalma noktasını, o taşeron gruplarını çok daha güçlendirmek suretiyle onlara şu anda devletimiz, hükümetimiz böyle bir imkan daha getirdi. Ama bundan sonra aracı olmayacak. Yani bir komisyon alır gibi bir taşeron grubu kalkıp da oradan alacak, neyle çalıştıracak? Asgari ücretle çalıştıracak. Şimdi, böyle bir şey yok.
Bir örnek vereceğim, mesela Cumhurbaşkanlığı. Şimdi Cumhurbaşkanlığında, bizde taşeron vardı. Fakat şimdi bu taşeron olarak çalışan kalkıyor, hepsi bizim şu anda kadromuzun içerisine giriyor ve bugüne kadar uygulanan ücret politikası tamamen kalkıyor, icabında 300-400 lira belki 500 lira şu anda arkadaşlarımız çalışıyor, yılbaşından itibaren bu uygulamaya da gireceğiz. Bu, başlayacak.”
Erdoğan, belediyelerdeki uygulamalara ilişkin de “Aynı şekilde belediyelerin BİT’leri var. BİT’lerin içerisine ne yapacak? Bunlar, yerleştirilecek, artık orada taşeron falan kullanılmayacak. Temizlik işlerini, İstanbul’da İSTOŞ alacak o yürütecek, bir başka taşerona bunu taşere etmeyecek. Yapılacak çalışma budur. İnanıyorum ki çok daha huzurlu, çok daha rahat bir döneme böylece girmiş olacağız.” dedi.
ATILMASI GEREKEN ADIMLARI ATACAKLAR
Erdoğan, Doğu Guta’da yaşanan insanlık dramına ilişkin bir soru üzerine de buranın 400 bin sivilin yaşadığı bir yer olduğunu bildirdi. Şam’ın doğusunda olan bu bölgenin aynı zamanda terör gruplarının da içinde olduğu bir bölge oluğunun altını çizen Erdoğan, şu anda orada acil insanı yardıma ihtiyaç duyulan kişilerin bulunduğunu anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları Sayın Putin ile görüşerek, oradan sıkıntısız bir şekilde ülkemize alıp, burada tedaviyse tedavi, bakımsa bakım, bunları ülkemizde yaptıralım istiyoruz. Şu anda gerek bizim gerek Rusya’nın Genelkurmayı olmak üzere karşılıklı birbirleriyle de bu konuları istişare ederek, atılması gereken adımları atacaklar. Aynı zamanda istihbarat birimleri de atılması gereken adımları atacaklar.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, bunun yanı sıra Kızılay ve AFAD’ın da devreye girerek, bu konuda çalışma yapacaklarını kaydetti.