Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültürel Mirası İhya Restorasyon Projeleri Tanıtım Programı’nda konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Belediyesi’nce Yenikapı Etkinlik Alanı’nda düzenlenen “Kültürel Mirası İhya Restorasyon Projeleri Tanıtım Programı”nda konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,

 Erdoğan, geçmişten bugüne Fatih’te ihya ve inşa edilen eserlerin anlatıldığı video mapping’i izlerken çok mutlu olduğunu ve iftihar ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, “Çünkü tarihi yeniden dokumak, tarihi bugüne ve yarına hazırlamak, bu şerefli ecdada layık olmanın bir nişanesidir. Gerek vakıflarımıza gerek Fatih Belediyemize, mimarından müteahhidine tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Halen proje ve onay süreci devam eden 480 eser ile 3 bin 125 dükkandan oluşan Kapalıçarşı’yı da restore ederek İstanbul’a kazandırma çalışmalarını sürdüren Fatih Belediyesi’ni tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fatih Sultan Mehmet gibi tarihi bir şahsiyetin ismini taşıyan bu ilçemizin, bu belediyemizin şanına yakışır hizmetler içinde olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum. Bu Fatih’te o selatin camilerin ara bölgelerindeki yüzlerce mescidi, o malum, tarihi inkar edenler yıktılar. Onlar yıktı biz ise inşa ediyoruz, ihya ediyoruz. O yıkan zihniyet hangi zihniyetti? Malum CHP zihniyetiydi. Onlar, işte az önce izlediğiniz o güzelim eserleri, yeri geldi ahır olarak kullandılar, yıktılar, onunla iftihar ettiler. Biz ise o yıkılan eserleri şimdi restore, inşa ediyor, ihya ediyor ve bugünün nesline diyoruz ki ‘Bak senin deden işte böyleydi. Bunları yaptı, işte size bıraktı. Ama birileri de geldi bunları yıktı.’ Şimdi gençliğe sesleniyorum, bunları yapıp kendi ecdadı olarak kendinden sonra gelenlere bırakanlar yanlış mı yaptılar? Onlar bıraktılar da bu yıkanlar o CHP zihniyeti doğru mu yaptı? Bunun hesabını sormayacak mısınız ey gençlik? İşte ben, şu anda burada tüm genç kardeşlerime sesleniyorum. Tarihimize sahip çıkacağız. Tarihimizle güçleneceğiz ve geleceği de bu eserler üzerinde inşa ve ihya edeceğiz. Gençler unutmayın, fetih sadece bu şehrin fiziki olarak ele geçirilmesi değildir. Asıl fetih, işte bugün yaptığımız gibi eserlerle o şehre damgayı vurmaktır. İşte biz bunu yaptık.”

İSTANBUL’U YENİDEN İNŞA EDİYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fethin bir şehre ruhundan ruh, özünden can katmak olduğunu vurgulayarak, sadece Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’a 500’ün üzerinde eser kazandırıldığını hatırlattı.

Fethin üzerinden geçen 564 yıl boyunca İstanbul’a damga vuran yeni eserler kazandırma gayretinin devam ettiğini belirten Erdoğan, “Bazı eserlerin yıkılması, zarar görmesi, hatta ortadan kaybolması gibi talihsizlikler de yaşanmıştır. Bize düşen görev, tespit edebildiğimiz ve medeniyetimiz açısından değer taşıyan her esere sahip çıkmaktır.” dedi.

İnşasıyla fethin tamamlanması anlamına gelen eserlerin restorasyonunun da aynı mahiyette olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, “Açık söylemek gerekirse ayağa kaldırdığımız, ecdadın emaneti olan her eserle adeta İstanbul’u yeniden fethediyoruz. Fatih Belediyemiz bu bakımdan gerçekten çok isabetli, çok hayırlı bir iş yapmıştır, çok isabetli bir iş yapmaktadır.” ifadelerini kullandı.

BÜYÜK BADİRELERİ ARKA ARKAYA YAŞADIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde medeniyet, şehircilik ve kültür konusunda pek çok toplantıya katıldığını ve buralarda adeta milletle dertleştiğini dile getirdi.

Ulusal ve uluslararası toplantılarda bu fırsatı bulduğunu ifade eden Erdoğan, “Batı medeniyetinin elde ettiği büyük teknik imkanlarla adeta Yaratıcı’ya meydan okurcasına, daha çok kar hırsıyla dünyanın güzelliklerine saldırdığı bir dönemden geçtik. Daha yüksek binalar, daha büyük tesisler, daha güçlü makineler, daha çok üretim, daha çok kazanç odaklı bu düzen, dünyayı ve onunla birlikte insanlığı tehdit eder hale gelmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçelerin belediye başkanlarının da bu toplantıda olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bakın, aynı ısrarımı bugün bu önemli toplantıda yine yapıyorum. Millet olarak, son bir asırdır beka meselemize öylesine odaklandık, öylesine büyük badireleri arka arkaya yaşadık ki bizim de bu meseleleri tartışma, kendimize farklı bir yol çizme imkanımız olmadı. Şehirlerimiz gecekonduların, zevksiz binaların, sanat ve estetik değeri olmayan yapıların istilasına uğradı. Başını sokacak evi, çalışacak işi, günlük hayatını sürdürecek asgari imkanları olmayan insanlara estetikten bahsetmek anlamsız olabilirdi. Çünkü bu dönemde öncelik, zorunlu ihtiyaçların karşılanmasıydı. Hamdolsun Türkiye, bu düzeyi geride bıraktı. Özellikle geçtiğimiz 15 yılda ülkemizi üç kat büyüterek 81 vilayetimizin tamamını, yolundan okuluna, hastanesinden konutuna kadar, hayatın her alanını kuşatan hizmetlerle buluşturarak, önümüzde yeni bir dönem açtık.”

KÖYLERİMİZİ, YAYLALARIMIZI ÇİRKİN YAPILARIN İSTİLASINA İZİN VERMEMELİYİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu programdan önce telekonferansla Mardin’de Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün şehit edildiği Derik ilçesine bağlandıklarını ve orada şehit kaymakamın adının verildiği okulun açılışını yaptıklarını hatırlattı.

Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide yoğun bir üretimin yaşandığı dönemden geçildiğini ve bunun devam edeceğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bundan sonra hamdolsun, medeniyetimizin hem ihyası hem inşası için çok daha fazla gayret gösterme imkanına sahibiz. Fakat ben valilerimiz, belediye başkanlarımızdan rica ediyorum; lütfen şu dikey yapılaşmaya illerimizde, ilçelerimizde müsaade etmeyelim. Bu konuda, bizim mimari anlayışımızda yatay mimari esastır, biz buna odaklanmalıyız. Fevkalade şartların dışında buna odaklanmamız halinde şehirlerimizin çok daha güzel olduğunu, çok daha farklı olduğunu göreceksiniz. Şehirlerimizin çirkin binalarla kirletilmesine daha fazla tahammül edemeyiz. Köylerimizi, yaylalarımızı çirkin yapıların istilasına izin vermemeliyiz. Sadece ihtiyaca, skora veya kemiyete değil, kaliteye, estetiğe, keyfiyete de önem vermek zorunda olduğumuz bir döneme girdik. Bakanlıklarımızdan belediyelerimize, meslek kuruluşlarımızdan vatandaşlarımıza kadar herkesi, bu yeni anlayış doğrultusunda çalışmalarını gözden geçirmeye davet ediyorum.”

Çamlıca’da inşası süren camiden Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi’ne, yine Taksim’de inşası devam eden camiden, kısa süre önce açılışı yapılan Ankara’daki Melike Hatun Camisi’ne kadar ısrarla bir noktaya dikkat ettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Nedir o? Medeniyetimiz ne diyor, tarih ne diyor? Biz tarihimizle ters düşmemeliyiz. Modernleşmeyi biz eğer tarihimizle bütünleştirebiliyorsak o zaman bir değer ifade eder. Eğer tarihimizle modernizmi bütünleştiremiyorsak, burada bir kaçak var demektir. Buna dikkat edeceğiz.” dedi.

Erdoğan, medeniyetlerin kendi içlerindeki ve diğer medeniyetlerle olan ilişkilerindeki serencama bakıldığında hep bir öncekini aşma, onun üzerine çıkma gayretinin görüldüğünü dile getirerek, ”Bugün biz, bırakınız aşmayı henüz ecdadımızın seviyesine ulaşabilmiş değiliz. İşte örnekler önümüzde…” dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Restorasyonlarının açılışını yaptığımız eserlere bakalım, bir de günümüz mimari anlayışı ve tekniğiyle yapılan eserlere bakalım. Ecdat ne kadar zamanda yapmış, biz sadece restorasyonunu ne kadar zamanda yapabiliyoruz? Buna bir bakalım. Acaba size göre hangisi daha güzel, hangisi daha etkileyici, hangisi insan ruhuna daha iyi hitap ediyor, hangisi gelecek nesillere iftiharla bırakılabilecek bir eser mahiyetindedir? Hiç şüphesiz ecdadın yaptığı eserler bu özelliklere çok daha fazlasıyla sahiptir. Bunun için bir an önce zihniyetimizi ve uygulamalarımızı değiştirmek mecburiyetindeyiz. Önce ecdada yetişeceğiz, yani ihyayı gerçekleştirecek, sonra da onu aşacak, yani inşayı başaracak bir medeniyet anlayışını bir an önce ülkemizde hakim kılmalıyız.” 

Necip Fazıl Kısakürek’in “Tarihin gözleri var, surlarda delik delik/Servi, endamlı servi, ahirete perdelik/Bulutta şaha kalkmış Fatih’ten kalma kır at/Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat/Şahadet parmağıdır göğe doğru minare/Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?” dizelerini aktaran Erdoğan, “Bugün bizim arayıp bulmamız gereken mana işte budur. Öleceğiz ne çare? İstanbul’da yaşamanın, bu aziz şehrin sakini olmanın hakkını ancak bu manayı kavradığımızda verebiliriz.” diye konuştu.

TARİH BİLMİYORSUNUZ, ZAVALLI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 15 yılda belediyelerin yanı sıra hükümet imkanlarıyla da ülke sınırları içinde ve dışında tarihi ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, kendilerinden önce yılda 5-6 restorasyon çalışmasının yapıldığı Vakıflar Genel Müdürlüğünde kendi dönemlerinde yılda ortalama 250 restorasyon projesinin hayata geçirildiğini söyledi.

Gelecek yıl için bu rakamın 300 olarak planlandığını dile getiren Erdoğan, “Bugüne kadar restorasyon yapılarak yeniden ayağa kaldırdığımız 5 bin eseri teker teker saymaya kalksam saatler sürer.” dedi.

Yenikapı Mevlevihanesi’nden Süleymaniye ve Fatih camilerine, Erzurum Çifte Minareli Medresesi’nden Haseki Hürrem Hamamı’na kadar pek çok eserin bulunduğu bu listedeki bazı yerlere özellikle dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Mesela Edirne’deki Büyük Sinagog, Diyarbakır’daki Ermeni Protestan ve Katolik Kilisesi. Biz kendi inşa ettiklerimizle birlikte bu topraklardaki tüm zenginliklere, tüm değerlere sahip çıkıyoruz. Ecdadımız öyle yaptı, onun için öyle yapıyoruz. Hazreti Ömer Kudüs’ü fethettiğinde fetih hakkı olarak camiye çevirdiği bir kilise dışında diğer dinlere ait hiçbir mekana dokunmamıştır. Şu büyüklerimize bak, şu büyüklüğe bak. Fatih Sultan Mehmet Han da yine fetih hakkı olarak camiye çevirdiği Ayasofya dışında diğer dinlerin mekanlarını aynen korumuş, hatta bizzat himayesine almıştır. Bazıları çıkıyor diyor ya ‘Kılıçla şöyle kestiniz, böyle yaptınız…’ Tarih bilmiyorsunuz, zavallı. Aynı hassasiyetin topraklarımız dışında kalmış ecdat eserleri için gösterildiğini söyleyebilmemiz ise maalesef mümkün değildir. Döneminin mimaride, sanatta, kültürde en zirve şehirlerinin çoğu başkalarının eline geçtikten sonra adeta taş üstünde taş bırakılmamacasına yıkılmış, yok edilmiştir. Bir zamanlar 500 caminin olduğu söylenen şehirlerde bugün namaz kılınabilecek tek bir camiyi zar zor bulursunuz. Ruhuyla, kokusuyla, görüntüsüyle hala bizim olan nice şehirlerden, hala adımız kazınmaya, izlerimiz silinmeye çalışılıyor.”

Yurt dışında kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatıldığını, Balkanlar’dan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya, Güney Asya ve Orta Asya’dan Doğu Avrupa’ya kadar geniş bir alanda ecdat emanetlerine sahip çıkma çalışmaları yürütüldüğünü anlatan Erdoğan, TİKA başta olmak üzere pek çok kuruluşun bu konuda gösterdiği gayreti yerinde gördüğünü ifade etti.

Erdoğan, içeride ve dışarıda çalışmaların artırarak sürdürüleceğini belirterek, “Medeniyetimizin her bir eseri, bizim yitik hazinemizdir, nerede bulursak orada sahip çıkacak, takipçisi olacak, fırsatını bulduğumuzda da ayağa kaldıracağız. Unutmamalıyız ki Biruni’nin astronomisi, Farabi’nin felsefesi, Cabir’in matematiği, Sinan’ın mimarisi, İbn-i Haldun’un sosyolojisi, Itri’nin musikisi, Şeyh Hamdullah’ın hattı, medeniyetimizin işte bu şehirlerinde vücut bulmuştur. Dolayısıyla biz sadece taşa, tuğlaya, toprağa, ahşaba, demire değil, aynı zamanda medeniyetimizin bu değerlerine de sahip çıkmış oluyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

İÇİMİZİ ACITAN NİCE GÖRÜNTÜ…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Restorasyon deyince aklımıza içimizi acıtan nice görüntü de geliyor. Ülkemizde tüm gayretlerimize rağmen hala önüne geçemediğimiz şekilde tarih ve kültür cellatları kol geziyor. Güya aslına uygun şekilde restore edilen ama duvarlarındaki horasan sıvalarının kazınıp üzeri çimentoyla, kumla kaplanan nice eserler duyduk, gördük. Restorasyon adı altında asırlık taşları, tuğlaları sökülüp yerine kalıpla çimento dökülen nice surlar, binalar duyduk, gördük. Her santimi el emeği, göz nuru ahşap işleme kapıları, pençeleri, pervazları sökülerek, yerine plastik ürünler konulan nice konaklar, evler duyduk ve gördük. Bir dönem tarihi camileri yıkma, yıkılamayanları da depo, işyeri, hatta ahır olarak kullanma, açma modası vardı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun dört bir yanında bu tahribatın izlerini halen görüyoruz. Restorasyon adı altında sergilenen tarih ve kültür facialarının bu anlayıştan bir farkı yoktur.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin restorasyon konusunda oldukça birikim kazandığını, gerek kamu kurumlarının gerekse vatandaşların tarihi eserlerin yenilenmesinde bu birikimi kullanmaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, sorumluluk sahipleri başta olmak üzere herkesin en üst düzeyde hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çizdi.

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un “Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir/Onu en çolpa herifler de emin ol becerir/Sade sen gösteriver ‘İşte budur kubbe’ diye/İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye/Ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman/Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan/Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok/Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun karnım tok.” dizelerini aktardı.

Yıkma, bozma, tahrip etmenin kolay, inşa ve ihya etmenin zor olduğunu vurgulayan Erdoğan, bunları söylerken tarihi eserlerin hayatın tamamen dışına çıkartılarak birer süs eşyası gibi vitrin gerisinde tutulmasını da doğru bulmadığını kaydetti.

İçinde yaşanmayan bir mekanı canlı tutmanın çok zor olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunun için restore edilerek yeniden medeniyetimize kazandırılan eserlerin, buraların kıymetini bilecek, hakkını verecek, buralara sahip çıkacak kuruluşlar tarafından kullanılmasını önemli görüyorum. İçinde ibadet edilmeyen bir cami, içinde yaşanmayan bir konak, içinde faaliyet gösterilmeyen bir medrese, içinde hayat olmayan hiçbir yapı kalıcı olamaz. Çünkü her şey insanla vardır, insanla değer kazanır. Bir eserin kıymetini bilmek demek, onu doğru ellere, ehil insanlara teslim etmek demektir. Elbette denetim yapılır, kontrol ihmal edilmez, gerektiğinde tamirat tadilat, bu yola da başvurulur, ama işin esası bu olmalıdır, insan, insan…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan 320 eserin restorasyonunun hayırlı olmasını diledi, emeği geçenleri tebrik etti.