Konuşmasına “Yaklaşık 10 aylık bir aranın ardından bugün bir kez daha sizlerle beraberiz. 16 Nisan halk oylamasında yüzde 65 ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘evet’ diyen tüm Kastamonulu kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona gelmeden önce dışarıda bekleyen vatandaşlara seslendiğini belirtti.
Erdoğan, 2019 yerel seçimleriyle, kasım ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleriyle Türkiye’nin yeni bir döneme gireceğini ifade ederek, işte bu kongrenin, bütün o seçimleri idare edecek ekibin iş başına geleceği kongre olduğuna işaret etti.
Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar, ülkenin ihtiyaç duyduğu her yerde tüm gücüyle ve imkanlarıyla, en önemlisi canıyla mücadelenin en önünde yer alan Kastamonu’ya da bunun yakıştığını vurgulayan Erdoğan, Kastamonu’nun kadınlarının da en az delikanlıları kadar cesur olduklarını daima ispatladıklarını belirtti.
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Kastamonulu Ayşe Aytaç’ın da darbecilerin uçaklarına, tanklarına, helikopterlerine, mermilerine aldırmadan, İstanbul’da sokağa çıktığına ve Boğaziçi Köprüsü’nde şehadet mertebesine eriştiğine dikkati çekti.
YA SEN NE CİNS ADAMSIN BE
“Anamuhalefetin, maalesef bugün başındaki zatın, bu köprüde şehit edilen 34 vatandaşımızın değil de, onları alçakça şehit eden katillerin yanında saf tuttuğunu görüyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hale bak ya. Çıkıyor ne konuşuyor? Söylediği şeye bak, ‘tek tip elbiseyle’ ilgili. ‘Onların yakınları yok mu, onları o halde gördükleri zaman ne yapacaklar, üzülmeyecek mi, şöyle olmayacak mı, böyle olmayacak mı?’ Ya sen ne cins adamsın be. Sen, benim 251 şehidimin yakınlarını düşünmüyorsun, sen benim 2 bin 193 gazimin yakınlarını düşünmüyorsun. ‘Onların acaba yakınları, evlatları, kardeşleri şehit olduğu zaman ne yaptılar, ne yapıyorlar’ diye soruyor musun? Bunu düşünüyor musun? Yok.
Niye düşünsün ki. 15 Temmuz gecesi, saat 23.17, havalimanına gelip oradan Bakırköy’deki belediye başkanına gidip, onun evinde istirahate çekilip, orada kahvesiyle beraber televizyondaki darbeyi seyreden bir adamdan başka ne bekleyebilirsiniz? Ve utanmadan bir de şunu söylüyor, ‘Cumhurbaşkanı bana haber verseydi, ben onu beklerdim.’ Ben haberi verdim, ben haberi tüm milletime verdim. Biz, telefonlarla haberi verdiğimizde on binler, yüz binler meydanlara yürüdü.”
SENDE BÖYLE BİR KARAKTER, BÖYLE BİR CİBİLLİYET YOK Kİ
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı’na uçakla indiğinde on binlerin orada olduğunu belirterek, “Ama sen öyle bir tipsin ki, geliyorsun orada o on binleri görüyorsun, onların arasında tankların sorumlularıyla görüşmeler yapıyor senin ekibin, heyetin. Anlaşıyorsun ve oradan kaçıp Bakırköy’e geliyorsun. Bu karakter meselesi, karakter, bu cibilliyet meselesi, cibilliyet.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun bir başka yalan söylediğini de ifade eden Erdoğan, “Nedir o? ‘Darbe olsa bunun karşısına ben dikilirim’ diyorsun. Sevsinler seni, neye dikiliyorsun, sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki. İşte her şey ortada, ispat ortada, kaçtı gitti. Ve seni milletim iyi tanıyor. Nasıl yalancı olduğunu çok iyi biliyor benim milletim. Hayatın bu.” dedi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hayatının hiçbir döneminde ülkenin, milletin, devletin hakkını, hukukunu savunmadığını, tam tersine hep fitnenin, ayrıştırmanın, iftiranın peşinde olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu uğurda bölücüsünden darbecisine kadar tüm terör örgütlerine destek verdi. Bu, PKK ve PKK’nın destek verdikleriyle beraber el ele, kol kola yürüyen kişi değil mi ya? Bu, dağdakilerle beraber yürüyen kişi değil mi? Onlar, ona destek verdi, gitti Hakkari’de güya miting yaptı. Bu iş, yürek işi yürek… Bu öyle, lafla yürümüyor. Onların, kulağına üflediği, eline tutuşturduğu yalan yanlış bilgilerle de muhalefet yaptığını zannediyor. Her şey yalan. Veriyorlar eline üç beş paçavra, onları sallayarak güya muhalefet yapıyor.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Kastamonu’ya geldiğinde ona, 15 Temmuz şehidi Ayşe Aykaç ve onunla birlikte Kastamonu’nun 15 Temmuz’da verdiği üç şehidin hesabının sorulmasını isteyen Erdoğan, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’na Ankara ve İstanbul’da verilen 251 şehidin, şehit ailelerin yaşadığı acıların, gazilerin hesabının sorulması talebini iletti.
ÇÜNKÜ BUNLARIN KALPLERİ MÜHÜRLÜDÜR
Erdoğan, ayrıca Kılıçdaroğlu’na, Türkiye’ye 15 Temmuz’da verilen milyarlarca liralık maddi zararın hesabının sorulmasını da Kastamonululardan istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kendisine, teröristler için Ankara’dan İstanbul’a yürürken bir kez olsun yüreğinde şehitlerimizin, gazilerimizin, gözü yaşlı eşlerin sızısını hissedip hissetmediğini sorun. 15 Temmuz gecesi darbecilerin açtıkları yoldan çıkıp, sabaha kadar film seyreder gibi saklandıkları yerlerde televizyondan olayları izleyenler bu sorulara elbette cevap veremez. Daha da önemlisi kalpleri nasır bağlamışların bu soruya verebilecekleri bir cevap zaten yoktur. Bunların gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, ağızları, dilleri vardır, hakkı söylemez. Çünkü bunların kalpleri mühürlüdür. Bu vesileyle terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlarımızda ve darbe girişiminde verdiğimiz tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabb’im hepinizden razı olsun.”
BAY KEMAL GİBİ GÖKTEN ZEMBİLLE İNMEDİK
Erdoğan, Kastamonuluların, darbe girişiminde ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilen halk oylamasında gösterdikleri kararlı duruşu, 2019’da bir adım daha ileri taşıyacaklarını belirtti.
Salonda bulunanların, “Dik dur eğilme, AK gençlik seninle” sloganları üzerine Erdoğan, “Gençler unutmayın, Cumhurbaşkanınız, Genel Başkanınız da sizinle. Biz bu yollardan geldik, Bay Kemal gibi gökten zembille inmedik veyahut da bir kasetle, CD ile gelmedik. Bizim bir farkımız var. Bu siyasi mücadelenin içerisinde 40 yılı aşkın bir süre… Bu mücadeleyi vere vere, dağ taş demeden yürüye yürüye geldik.” diye konuştu.
Kastamonu’daki birlikteliği, büyük ve güçlü Türkiye mücadelesinin çok önemli bir dönüm noktası olarak gördüğünü belirten Erdoğan, “Kongremizin, şehrimiz için, tüm Kastamonulu kardeşlerim için, ülkemiz, milletimiz, bölgemiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden diliyorum. Kastamonu teşkilatımızda görev alan tüm kardeşlerime, emekleri, gayretleri ve fedakarlıkları için teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Kastamonu teşkilatlarımızda vazife üstlenmiş tüm kardeşlerimize kalbi şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
BUNLARIN HEPSİ ARTIK TARİH OLDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondan atılan bir slogan üzerine de, “Allah’ın izniyle bu kardeşiniz de sizi bırakmaz.” karşılığını verdi.
Salondaki gençlerin, Ziya Gökalp’in, “Asker Duası” adlı şiirini okumasının ardından ise Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gençler, ben bu şiiri okudum diye içeri girdim. Ama bakın, şimdi sizi kimse içeri atamaz. Elhamdülillah, nereden nereye? Bu ülke, neler gördü, neler çekti ya? Bu ülkede kalkıp Talim ve Terbiye Kurulunun onayladığı bir şiiri okuyorsun, içeri alınıyorsun. Düşünebiliyor musunuz, bu günleri yaşadık. Bu da Ziya Gökalp’e ait olan bir şiir. Ama bunların hepsi artık tarih oldu. Fikir, düşünce hürriyetinden yanayız diyor utanmazlar, tam aksine o diyenler, bizi mahkum etti. Bunlar Bay Kemal’in de arkadaşlarıdır ha, iyi arkadaşlarıdır.”
Erdoğan, partisinin Kastamonu teşkilatında görevi devreden dava arkadaşlarına teşekkür etti, bayrağı devralanlara da muvaffakiyetler temennisinde bulundu.
BU TAKIMDA ASLA HESABİLİK YOK, HASBİLİK VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii, görevi devreden kardeşlerim için görev bitmiş değil, gerek görevi devralan kardeşlerim, gerek devreden kardeşlerim yine beraber çalışmaya devam edecekler. Bu bizim, birlik beraberliğimizin en güzel örneğidir. Bunu yapacağız. Çünkü bizde ayrılık, gayrılık yok. Bu bir bayrak yarışı. Bayrağı devrediyoruz. Kim için? Aynı takım için. Takım aynı. Bu takımda asla bir defa hasımlık yok, hesabilik yok, hasbilik var. Bu hasbilikle yürüyeceğiz.” diye konuştu.
Nasrullah Kadı Camisi’nin kürsüsünden tüm Türkiye’ye birlik ve beraberlik telkini yapan Mehmet Akif Ersoy’un çağrısının, Kastamonu’da hala yankılandığını dile getiren Erdoğan, merhum Mehmet Akif’in 1920’de, “Müslüman yurdunu her yerde felaket vurdu.” diyerek ifade ettiği sancıların, maalesef bugün hala tüm şiddetiyle yaşandığına dikkati çekti.
Erdoğan, “Türkiye olarak biz de, özellikle geçtiğimiz 4-5 yıl içinde pek çok saldırıya maruz kaldık. Bu uğurda, bölücü terör örgütünden FETÖ ihanet çetesine, ekonomik tetikçilerden toplumsal kaos mühendislerine kadar pek çok farklı araç harekete geçirildi. Hamdolsun, biz sizlerle el ele verdik. Bunların hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık. Ancak Türk milletinin gösterdiği dirayeti, kararlılığı, cesareti ortaya koyamayan da oldu.” dedi.
Erdoğan, Suriye halkının kendi iradesine sahip çıkmak için başlattığı mücadelenin, terör örgütleri ve onları destekleyen güçler eliyle büyük bir felaketle neticelendiğini belirtti.
Benzer durumla Irak’ta da karşılaşıldığına işaret eden Erdoğan, coğrafyanın kadim bölgesinin ve şehirlerin yerle yeksan edildiğini ifade etti.
“Halep’in, Kerkük’ün acısı hala tüm canlılığıyla yüreğimizdedir.” diyen Erdoğan, Suriye halkına, önce kendi vatandaşlarına devlet terörü uygulayan zalim yönetimin baskısıyla daha sonra DEAŞ zulmüyle şimdi de PKK’nın uzantısı örgütler eliyle kan kusturulduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’de 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacının misafir edilerek, çekilen acının bir nebze azaltılmaya çalışıldığını söyledi. ”Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille vatanım demiş.” sözünü hatırlatan Erdoğan, Suriyeliler için en doğrusunun kendi vatanlarına dönmelerinin sağlanması olduğunu dile getirdi.
SINIRLARIMIZIN ÖTESİNİ GÜVENLİ HALE GETİRECEĞİZ
“İnşallah o günler de gelecektir, çok yakındır.” ifadesini kullanan Erdoğan, güvenli hale getirilen Cerablus, El Bab arasındaki bölgeye şu ana kadar 100 bine yakın Suriyelinin geri dönerek evlerine kavuştuğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 bin kilometrekarelik bir alanın kontrol altına alındığını bildirerek, şöyle devam etti:
“İdlib bölgesindeki operasyonumuzu tamamlamamız ile birlikte buraya da önemli bir geri dönüş olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde Afrin’i ve Münbiç’i teröristlerden arındırdığımızda buraların asıl sahibi olan kardeşlerimiz, evlerine yeniden kavuşacaklardır. Ardından Tel Abyad ve Resulayn’dan başlayarak, tüm sınır bölgelerimizi güvenli hale getireceğiz. Çünkü sınır bölgelerimiz, bir terör koridoru olarak bize tehdit oluşturuyor. Hiç kimse bize sadece Kilis’te şehir nüfusunda daha fazla bir sığınmacı barınırken, sınırın karşı tarafındaki güçlerin terör örgütü olmadığını iddia edemez. Madem Suriye’de her şey güllük gülistanlık, 3 milyonun üzerinde insan niye bizim topraklarımızda yaşamaya devam ediyor? Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki sınırın öte tarafında sadece örgüt isimleri, sadece örgüt işaretleri değişiyor, zulüm baki. Dün zalimin adı rejimdi, dün zalimin adı DEAŞ’tı, bugün zalimin adı YPG/PYD’dir. Biz DEAŞ’a ne yaptıysak bu örgüte de aynısını yapacak ve mutlaka sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz.”
Spor salonunda bulunan bazı vatandaşların, “Sağlık meslek haklarını geri istiyor.” sloganlarının ardından Erdoğan, “Sizin hakkınızı bizim hükümetimiz asla vermemezlik yapmaz.” karşılığını verdi. Sağlık meslek liselerinden mezun olanların önünün açık olduğunu belirten Erdoğan, bunda da endişe duyulmaması gerektiğini söyledi.
SADECE VE SADECE İCRAATA, UYGULAMAYA BAKACAĞIZ
ABD’nin PKK/PYD’ye silah yardımını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Artık bir şey bizi özellikle rahatsız ediyor, yüzümüze başka konuşulmasından, gözümüzün önünde başka işler yapılmasından bıktık, usandık. Dürüst olun, dürüst. Yok, bunlarda dürüstlük yok. Ne diyor Akif, ‘Sözleriyle özleri arasında benzerlik olmayanlar.’ İşte bunlar o. Bunlar bize çok zaman kaybettirdi. Bizzat şahsıma bölgedeki örgütlere silah verilmeyeceği söylendiği günden beri yüzlerce tır değil, 4 bini aşkın tır, silah yüklü, zırhlı taşıyıcı yüklü. Bunlar Suriye’de sınırlarımız boyu dağıtılmakla kalmadı, bir de önümüzdeki yılın bütçesine bu iş için ödenek konuldu.
Aldığı bu destekten dolayı şımaran bölücü terör örgütünün azgınlığı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla artık sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonra sadece ve sadece icraata, uygulamaya bakacağız. Biz Suriye’de, Rusya ve İran’la nasıl çalışıyorsak Amerika ile de aynı şekilde çalışmak istiyoruz. Sorun Amerika’nın bizimle çalışmak isteyip istemediğidir. Şayet Amerika bizimle çalışırsa memnun oluruz. Birlikte neler yapabileceğimize bakarız. Bize bir adım atana, biz misliyle mukabele etmekte çekinmeyiz. Esasen aramızda çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yoktur. Biz Amerika ile NATO’da beraberiz, stratejik ortağız ama stratejik ortağın ile hareket etmeyeceksin, terör örgütleriyle bir başka terör örgütüne karşı savaşacaksın. Böyle bir şey olabilir mi?”
Erdoğan, ABD’nin vize kısıtlamasını kaldırmasına ilişkin, “Vize krizini kendileri başlattılar ama şimdi de sağ olsunlar kendileri bitirdiler. Ne güzel. Biz böyle bir vize krizi istemedik ki. Şimdi kalktı, olması gereken buydu zaten. Suriye meselesinde de aynısının olmaması için bir sebep yoktur.” diye konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump’a “Siz niçin terör örgütü ile iş birliği yapıyorsunuz? Siz bize hava desteği konularında yardımcı olun, biz Türkiye olarak buraya iki tugay gerekiyorsa göndeririz ve Özgür Suriye Ordusu ile burada DEAŞ’ın işini bitiririz. Bak biz bunu Rai’de yaptık, Cerablus’ta yaptık, aynen burada da yaparız” dediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunu heyetler arası görüşmelerde kendileri ile görüştük. Ama maalesef kendi generalleri ‘Bu olmaz’ demiş. O da onların sözüne uyarak maalesef teröristlerle hareket etmeye karar verdiler. Bu ülke bizimle çalışmak istemezse biz ne yapacağız? Kendisi bilir. Bölgedeki herkes şu gerçeği artık kabullenmelidir. Biz bu terör örgütünü çok da uzak olmayan bir tarihte öyle veya böyle tepeleyeceğiz. Talebimiz, bu süreçte kimsenin ayağımıza dolaşmamasıdır. Biz bugüne kadar hiçbir beşeri gücün önünde eğilmedik, biz sadece ve sadece Allah’ın huzurunda rükuda ve secdede eğiliriz, başka hiçbir yerde değil. Her zaman söylediğim gibi birileri için Suriye ve Irak’ta yaşananlar taktik bir hamleden ibaret olabilir. Bizim için buralarda atılan her adım, bir beka meselesidir.”
BİZ GELDİĞİMİZDE GİDECEK YERİNİZ OLMAYACAKTIR
Erdoğan, geçmişte bu coğrafyaya karşı kurulan ve adeta binlerce yıllık kardeşliğe sırt dönmeyi telkin eden tuzaklara artık kesinlikle düşülmeyeceğini vurguladı.
Bu kararlılıkla sonuna kadar Suriye meselesinin takipçisi olduklarını dile getiren Erdoğan, “Irak meselesinin de takipçisiyiz. Suriye ile 911 kilometre sınırımız var. Irak ile 350 kilometre sınırımız var. Biz buralarda kalkıp da buyurun yol geçen hanı diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Ve biz sonuna kadar Libya meselesinin de takipçisiyiz, Balkanlar, Kafkasya nasıl canımızın bir parçasıysa bu bölge de yüreğimizden bir parçadır.” ifadelerini kullandı.
Kastamonu türküsündeki “Şu dağlar olmasaydı, yaprağı solmasaydı, ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı” dizelerini hatırlatan Erdoğan, “Ülkemizin, fiziki sınırlarımızın dışında kalmış olsa da gönül sınırlarımızın tam ortasındaki bu kardeşlerimizden bizi kimse ayıramaz. Bunun için Suriye’deki terör örgütlerine hep diyoruz ki bir gece ansızın gelebiliriz. Biz gelmeden, güvendiğiniz dağlara kar yağmadan, siz pılınızı, pırtınızı bırakıp çekip gidin. Çünkü biz geldiğimizde gidecek yeriniz olmayacaktır.” diye konuştu.
BANA GÖRE BÜYÜK BİR GÜRÜLTÜ DEĞİL BUNU DA SÖYLEYEYİM
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin içeride ve dışarıda karşılaştığı tüm sorunlara çareler ararken, birilerinin de ısrarla suni gündemler peşinde koştuğunu söyledi.
Bunun son örneğinin geçen günlerde yayınlanan KHK’de yer alan bir düzenlemede yaşandığını hatırlatan Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından o gece yaşanan hadiselerin ve yürütülen mücadelenin hukuki altyapısını oluşturmak için pek çok KHK yayınlandığını anımsattı.
Bazı kanunlar çıkarıldığını bildiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mesela 27 Temmuz 2016’da, yani darbe girişiminden yaklaşık iki hafta sonra bir KHK çıkarmışız. Bu kararname ile darbe girişimi ve bunun devamı niteliğindeki olaylarda görev alan kamu görevlilerinin vazifelerini yerine getirirken aldıkları kararlar ve eylemlerinin hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğurmayacağı hükmünü o zaman getirmişiz. Üstelik bu kararname Mecliste de görüşülerek yasalaşmıştır. Yani tüm milletvekillerinin bu ifadeden ve içerdiği hükümden ayrıntılı bilgisi var. Benzer ifadeler yine 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili şehitlik, gazilik, tazminat konularını düzenleyen çeşitli KHK’lerde de ayrıca yer almıştır. Daha sonra aynı hükümleri içeren düzenlemeye 15 Temmuz’da kahramanca ve cesaretle, darbecilere karşı koyan sivil vatandaşlarımız için de ihtiyaç duyulduğu görülmüştür.”
HATTA İÇİMİZDEN BAZILARI DA BU KAMPANYAYA KATILDI
Erdoğan, yayınlanan son KHK’de daha önceki ifadelerin aynısıyla bu konuda bir düzenleme yapıldığını, her nedense bir anda büyük bir gürültü kopartıldığını ifade ederek, “Bana göre büyük bir gürültü değil, bunu da söyleyeyim. Tuhaf kampanyalar başlatıldı. Hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabii üzüldük, yapmamaları gerekirdi. Ama bu katılanların ne yazık ki 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan’da da bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman ‘evet’ demediler, ‘hayır’ dediler. Niye? Onlar bu işleri çok iyi biliyorlar. Ya biz bir yolda beraber aynı dava arkadaşı değil miyiz, gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda affedersiniz gidip Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz. Nasıl olur?” diye konuştu.
Özellikle CHP’nin bazı milletvekillerinin her türlü terbiye, ahlak ve haysiyet çizgisinin dışına taşan sözlerle güya hükümete ama aslında millete hakaret etmeye başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hele ana muhalefetin bir Muğla milletvekili var ki terbiyesiz, ahlaksız, burada tekrarlamaktan haya edeceğim, utanç duyacağım ifadelerle benim milletime saldırmıştır. Üstelik de güya hukukçu olan bu kişi, şu ana kadar çıkan hiçbir KHK’yi okumamıştır. Tabii şimdi milletvekillerimiz bu adamla ilgili dava açacak, açmaları lazım. Mecliste görülen yasadan da haberi yok. Çünkü aynı ifade hepsinde de var. Cehalet paçalarından, terbiyesizlik bunların suratından akıyor. Partisinin başındaki zata özenmiş olacak ki, bu şekilde ortaya atılıp milletimize saldırma cüreti gösteriyor. Tabii biz bunların tıynetini, cibilliyetini çok iyi bildiğimiz için açıkçası yaptıkları terbiyesizliğe şaşırmadık. Bizi şaşırtan, hiç beklemediğimiz bazı gelişmeler. Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımızdan bir kısmı nasıl katıldı, nasıl katılıyor. Yazıklar olsun.”
Olağanüstü hal kapsamında yayımlanan 696 sayılı KHK’nin 121. maddesiyle ilgili tartışmalara bazı dava arkadaşlarının katılmasını eleştiren Erdoğan, “Yazıklar olsun. Biz fazla bir şey söylemeyeceğiz ama lütfetsinler de bunu da söyleyelim. Çünkü birilerinin zil takıp oynamasına vesile oldukları için yazık olsun. Eğer onlar zil takıp oynuyorsa herhalde iyi yolda değilsiniz.” diye konuştu.
”Diyelim ki bu kararnamede özellikle geçen ifadenin sıkıntısı yeni anlaşıldı. Yapılacak iş gayet basittir, ilgili yerlere bu görüşler iletilir, konuşulur, tartışılır ve gereği yapılır. Doğrusu budur. Bunun yerine CHP’nin ve birtakım terör örgütlerinin sırf millete hakaret etmek için açtıkları bir yoldan gitmenin adı olsa olsa fırsatçılıktır.” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, 15 Temmuz gecesi tarihin en büyük destanlarından birini yazan milleti hedef alan saldırılara tahammül etmeyeceklerini vurguladı.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Bu darbe teşebbüsünü, “tarihimizin en ahlaksız girişimiydi” diye niteleyen Erdoğan, buna karşın milletin bu ihaneti bastırma tarzının ise tarihin en ilkeli, en onurlu, en gurur verici hadisesi olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, böyle bir milletin evladı olmaktan şeref duyduğun vurgulayarak, “Bunun için de meseleyi kanun tekniği tartışmasından çıkarıp 15 Temmuz’u itibarsız hale getirmek suretiyle veya onu bir araç haline dönüştürmek suretiyle bu yolda yürümek FETÖ’nün PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin değirmenine su taşımaktan başka bir şey değildir. Biz üzerimize hendeğiyle tankıyla tüfeğiyle arkasına aldığı yedi düveliyle gelen teröristlere eyvallah etmedik ki bunlara eyvallah edelim.”
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” vurgusu yapan Erdoğan, “Bu ilkelerimizi hedef alan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız.” ifadesini kullandı.
HATA VARSA DÜZELTİLİR, EKSİK VARSA GİDERİLİR
Ortada bir hata varsa düzeltileceğini, eksik varsa giderileceğini, talep varsa karşılanacağını dile getiren Erdoğan, Ama kusura bakmasınlar, biz bunu akşam yatıp, sabah kalkıp çıkarmadık ki. Günlerce, haftalarca biz bunun üzerinde Cumhurbaşkanlığı olarak da çalıştık, hükümet olarak da çalıştık ve parti olarak da bunun üzerinde çalıştık. Biz bay Kemal’in partisi miyiz? Öyle aklına geldiği zaman konuşanlardan değiliz.” ifadelerini kullandı.
Biz bir defa ‘Ve şavirhum fil emr’ hükmüne uyarak hareket edenlerdeniz. Bütün işlerimizde istişare denilen konuya bağlı olarak hareket edenlerdeniz. ‘İstişare ettik, birilerinin istediği gibi olmadı da bir başkalarının istediği gibi oldu.’ Kusura bakmayın kardeşim. Yani istişarede illa ‘Benim istediğim olmadı, onun için ben de desteklemiyorum’ deme hakkın yok. Orada nihai karar verici bellidir. Nihai karar verici kararını verir, yola devam edilir ama bunların hepsi bir tarafa, bizim kuru inadımız söz konusu değildir. Bugüne kadar böyle yürüdük. Bizim tepkimiz, ülkemizin ve milletimizin bekasını temsil eden rabiamıza yönelik saldırılara ve bunlara verilen sinsi destekleredir. Herkesi, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemin nezaketine uygun hareket etmeye, küçük hesaplardan uzak durmaya davet ediyorum.”
Millete hizmet aşkıyla gece gündüz demeden çalışmaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, “Kastamonu, bunun kıymetini çok iyi bilir. Geçtiğimiz 15 yılda Kastamonu’ya 15 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık.” dedi.
Kastamonu’ya yatırımların süreceğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
“Kastamonu’yu yılların özlemi olan üniversitesine biz kavuşturduk. Sadece bununla kalmadık, 23 bini aşan öğrenci sayısıyla yurtlarıyla spor salonlarıyla tüm imkanlarıyla üniversitemizi bölgenin parlayan yıldızı haline getirdik. Şehrimize 400 yataklı bir devlet hastanesi, ayrıca ilçelerimize 4 hastane kazandırdık. Ulaşımda bölünmüş yol uzunluğunu, bu bile çok enteresan, geldiğimizde 47 kilometreydi. Şimdi bunu 328 kilometreye çıkardık. Ilgaz Dağı’nın aşılması çilesini sona erdirmek için Kastamonu’ya ulaşımda bir devrim olan 15 Temmuz İstiklal Tüneli’ni ve bağlantı yollarını biz kazandırdık.”
“Dağları deldik, Ferhat olduk, Şirin’e kavuştuk.” diyen Erdoğan, inşa edilen çok sayıda köprüyle Kastamonu sınırlarındaki ulaşımı büyük ölçüde rahatlattıklarını anlattı.
İnebolu yolunun yapımının yarılandığını, projenin 2020 yılına kadar tamamen bitirileceğini bildiren Erdoğan, Çankırı yolunun da aynı tarihte tamamlanacağını kaydetti.
“Kastamonu’da adı var, kendi yok bir havalimanı mevcuttu. Ben o haliyle helikopterle indim de onun için söylüyorum.” ifadesini kullanan Erdoğan, pisti terminali ve yollarıyla modern bir havalimanını Kastamonu’ya kazandırdıklarını belirtti. Erdoğan, geçen yıl Kastamonu Havalimanı’nı kullanan yolcu sayısının 108 bini bulduğuna dikkat çekti.
Bu sırada salondaki vatandaşların, “Tosya yol istiyor” sloganına Erdoğan, “Tosya’ya yol yapmayacağız da nereye yapacağız?” karşılığını verdi.
Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ile şehrin daha da güzel olmaya başladığını söyleyen Erdoğan, Kastamonu’ya Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) kanalıyla 2 bin konutun yapımının tamamlandığını, bin 300 konutun inşasının sürdüğünü belirtti.
Erdoğan, inşa edilen barajlar, sulama tesisleri, dikilen fidanlarla Kastamonu’nun ormanlarına, sularına bereket kattıklarını söyledi.
ŞEYH ŞABAN-I VELİ HAZRETLERİ’NİN ÇEVRESİNE BUNLAR YAKIŞMIYOR
Erdoğan, Kastamonu’nun 2018 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesine değinerek, bu vesileyle şehirde çok sayıda kültür faaliyeti gerçekleştirileceğini, pek çok kalıcı yatırımın yapılacağını dile getirdi.
Bu hizmetleri, yatırımları önümüzdeki dönem kesintisiz sürdüreceklerini, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşırken, Kastamonu’nun da bundan hak ettiği payı alacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ancak Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi’nin çevresindeki o tarihi konaklardan, binalardan lütfen Kastamonu’nun zenginleri şöyle ellerini o sıcak ceplerine atıversin de onlardan satın alıp, restore etsinler. Güzel olur değil mi? Çünkü Kastamonu’ya ve Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerinin çevresine bunlar yakışmıyor. Sağ olsun örnek olarak Belediye Başkanımız orada bir iki düzenlemeye gitti ama istiyoruz ki bunlar biraz daha artsın. Biz milletimizle birlikte ekonomimizi ve demokrasimizi en ileri seviyeye ulaştırmakta kararlıyız. Bu mücadelemizde bize destek veren herkesten Allah razı olsun. Destek vermeyenlerden tek talebimiz, gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sonrasında salondan çıkmadan kendisini bekleyen vatandaşların taleplerini dinledi.
Salona, “Sayın Cumhurbaşkanım, milli mücadelenin kahraman şehrine milli otomobil fabrikası yakışır”, “Bu millet bir olursa aşamayacağı engel yok”, “Yıl 1916 Müdafaa-i Medine’de Kastamonulu Fahrettin Paşa, Yıl 2017 Müdafaa-i Kudüs’te Ümmetin Lideri Recep Tayyip Erdoğan”, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Kudüs için duruşunuz ümmeti mest eyledi, mazluma güven oldu, zalime rest eyledi” yazılı afişler asıldı.
Kongreye, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Ravza Kavakcı, Mustafa Ataş ve Çiğdem Karaaslan ile bazı milletvekilleri de katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kastamonu 6. Olağan İl Kongresi öncesinde Kastamonu Atatürk Kapalı Spor Salonu önünde kendisini bekleyen vatandaşları selamladı.
Vatandaşlara otobüsten hitap eden Erdoğan, 2018’in Kastamonu, Türkiye ve tüm dünya için barışa ve dayanışmaya vesile olmasını Allah’tan temenni etti.
“Bir olmaya, beraber olmaya, iri olmaya çok muhtacız. Birbirimizi sevmeye muhtacız. Dayanışmaya muhtacız. Birileri bölmek, parçalamak istiyorlar. Ama biz o böl, parçala, yönet mantığını inşallah rabiamızla geri çevireceğiz.” diyen Erdoğan, tek vatan, tek devlet, tek millet ve tek bayrak vurgusu yaptı.
HEPSİNİ SIFIRLAYINCAYA KADAR BU MÜCADELE DEVAM EDECEK
Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Roman’ı, Arnavut’u, Boşnak’ı, Arap’ı ile 80 milyonun tek millet olduğunu yineleyen Erdoğan, “Bizi bölemeyecek, bizi parçalayamayacaklar. Onların bütün o gayretleri bizi birbirimize daha da yaklaştıracak. Çünkü biz birbirimizi, yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü anlayışı ile seviyoruz. Yoksa makam mevki, para pul, bundan dolayı değil. Nedir makam mevki, hepsi geçici, hepsi gidici.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. 780 bin kilometre kareyle, tek vatan. Vatanımızı parçalamak isteyenler şimdi bedelini ödüyorlar mı, ödüyorlar. Şu anda askerimiz, polisimiz, güvenlik korucularımız, jandarmamız işte Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Dereler’de F-16 olup, helikopter, tank, top olup bunları inlerine kadar kovalamak suretiyle hesabını soruyor mu? Evelallah. Tek terörist kalıncaya dek değil, hepsini sıfırlayıncaya kadar bu mücadele devam edecek. Zira bu milletin huzurunu bölmeye, kaçırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bizim birliğimizi, beraberliğimizi asla böldürmeyeceğiz. Dört, tek devlet. Paralel devletmiş, şu devletmiş, bu devletmiş. Asla. Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir devlet tanımıyoruz. Devletimiz bu. Öyleyse ne yapacağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’da mahalli idareler seçimi ve milletvekili seçimi yapılacağını hatırlatarak, AK Parti’lilerden ve vatandaşlardan yoğun çalışma içerisinde olmalarını istedi.