Şubat ayında yapılan ve kendisinin katıldığı il kongrelerini hatırlatan Erdoğan, İstanbul’da kapsamlı bir toplantı yaptıklarını, bu hafta sonu da Kahramanmaraş, Osmaniye, Gaziantep ve Şanlıurfa il kongrelerine gideceğini söyledi.
Erdoğan, il kongrelerinin önemli bir bölümünü tamamladıklarını, kalan kongrelerin de mart ve en geç nisanda bitirileceğini, büyük kongre için hazırlıklara başlanacağını bildirdi.
İl kongreleri vesilesiyle ziyaret ettiği şehirlerde, salonların içinde ve dışında gördüğü coşku, heyecan ve sevgiden duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Sadece şahsımızı selamlamak için toplanan ve sayıları seçim dönemlerindeki mitinglerimizden daha kalabalık olan vatandaşlarımızın muhabbeti ve samimiyeti, bize sorumluluğumuzun ağırlığını hatırlatıyor. Milletimizin teveccühüne layık olabilmek için hep birlikte çok daha fazla çalışmak, çok daha fazla ter dökmek mecburiyetindeyiz.” diye konuştu.
Erdoğan, Aşık Veysel’in, “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece” sözlerini anımsatarak, “Bizim de gündüz gece demeden bu kutlu yolda yürümemiz, mesai sarf etmemiz gerekiyor.” dedi.
“MAHALLİ İDARELER SADECE PARTİYLE KAZANILMAZ”
Her geçen gün 2019 seçimlerine hazırlık için atılan adımları sıklaştırmak, çalışmaları yoğunlaştırmak durumunda olduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şunu unutmayınız, 2019 seçimleri herhangi bir seçim değildir. Her şeyden önce 2019 seçimleriyle Türkiye, yepyeni bir yönetim sistemine geçecektir. Her ne kadar yeni yönetim sistemi, cumhurbaşkanlığı ve Meclis çalışmalarıyla doğrudan ilişkiliyse de mahalli idareleri de bunun dışında görmemek gerekir. Çünkü her seçim, unutmayın, diğerini etkiler.
2019 Martı’nda yapılacak mahalli idareler seçiminde alacağımız netice, kasım ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine de belirli bir oranda yansıyacaktır. Bunun için şimdiden mahalli idareler seçimindeki hedefimizi de en az yüzde 50’nin üzeri olarak görmek durumundayız. Milletvekilliği seçiminde, partinin şüphesiz ki ağırlığı çok çok önemlidir. Mahalli idareler, sadece partiyle kazanılmaz aynı zamanda seçeceğimiz adaylarla da bu çok çok ilintilidir.”
Erdoğan, bu belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin ve il genel meclis üyelerinin sadece kendilerini seçmeye yetecek kadar değil, onun çok üzerinde bir oy oranını elde etmek için çalışmasının gerektiğini belirtti.
“ÖNCE ŞAHSIMI KARŞISINDA BULUR”
Ufku, vizyonu ve hedefi sadece kendi makamıyla sınırlı olanlarla AK Parti’nin büyük davasının ve hedeflerinin hayata geçirilemeyeceğine dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu partinin çatısı altında siyaset yapan her arkadaşımın vizyonu, tüm Türkiye’yi, bölgemizi ve dünyayı içine alacak genişlikte ve zenginlikte olmak durumundadır. Aksi takdirde başka kimi partilerde şahit olduğumuz üzere kısır çekişmelerin, incitici kavgaların, sinsi, ayak oyunlarının arasında kaybolup gideriz. Her kim AK Parti’yi böyle bir kısır döngünün içine sokmaya kalkarsa bu yönde bir çaba içine girerse önce şahsımı karşısında bulur. Milletimiz de böyle küçük hesapların mensuplarına asla itibar etmez.
Türkiye, böylesine tarihi bir süreçten geçerken ve milletimiz bunun sorumluluğunu bizlerin omzuna yüklemişken, hiç kimsenin kişisel hesabıyla kibriyle hırsıyla uğraşamayız, vakit kaybedemeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek’in, “Sakarya Türküsü” isimli şiirinden “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal. Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan. Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.” sözlerini okudu. Erdoğan, “Hepimiz de işte böyle bir dava şuuruyla hareket etmek, ülkemize ve milletimize yapabileceğimiz en çok hizmeti sunmak durumundayız. Aksi takdirde milletimizden helallik alamayız ve tarih önünde boynumuz bükük kalır. Hiçbir arkadaşımın, böyle büyük bir vebalin altına girmeyi göze alabileceğini sanmıyorum. Öyleyse çalışacağız, daha çok çalışacağız ama bunu yaparken de hesabi değil, hasbi davranacağız.” dedi.
“TEKLİFTE, MAHALLİ SEÇİMLERLE İLGİLİ HERHANGİ BİR YENİLİK YOK”
AK Parti ve MHP olarak kurulan ortak komisyonun, seçim ittifaklarıyla ilgili çalışmalarını tamamladığını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Önceki gün bununla ilgili kanun teklifini Meclise sunduk. Bu kanun teklifinde mahalli seçimlerle ilgili herhangi bir yenilik yok, sadece milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesine paralel olarak belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve muhtarların da seçilme yaşı 18’e indiriliyor, bu onunla ilgili olan kısım.
Ağırlık, malum cumhurbaşkanı ve parlamentoyu ilgilendiren bölüm. Bir de eskiden ayrı ayrı zarflara konan ve sandıklara atılan oyların tamamı herhangi bir karışıklığa, gereksiz oy iptallerine sebep olmasın diye aynı zarfa yerleştirilip, aynı sandığa atılacak. Bunların tasnifini sandık kurulu üyeleri yapıp, her oyu kendi hanesine kayıt edecek. Bunun dışında eski uygulama neyse aynı şekilde mahalli idareler seçimlerinde bu da yapılacak. Yani herkes kendi adayını gösterecek, kendi kampanyasını yapacak, kendi başarısı için gayret gösterecek.”
Erdoğan, siyasi partilerin seçim ittifakına ilişkin düzenlemeyi içeren ortak kanun teklifine yönelik detayları paylaştı.
Düzenlemeyle asıl yeniliğin, milletvekilli seçimlerinde olacağını söyleyen Erdoğan, “Buna göre birden fazla parti bir araya gelerek milletvekili seçimine ittifak halinde gidebilecek ki buna malum ‘Cumhurun İttifakı’ veya ‘Cumhur İttifakı’ diyoruz. Böyle bir durumda seçim pusulasında ittifakın içinde yer alan partilerin amblemleri, bu birlikteliğe verilen ismin altında aynı çerçeve içinde yer alacak. Dolayısıyla her parti kendi listesiyle seçime gidecek. Hedef, oydaki zayiatı minimize etmek, adeta yok etmektir. Bunun da tedbirleri alındı. Seçmenler hangi partiyi istiyorsa onun amblemine mührünü vuracak ama oylar birlikte sayılarak toplam milletvekili sayısı belirlenecek, sonra bu oylar partilere göre bölünecek ve toplam milletvekili sayısı herkesin oyu nispetinde dağıtılacak.” şeklinde konuştu.
“NETİCEDE OYU İTTİFAK ALACAK”
İttifak bölümüne vurulan ancak herhangi bir partinin amblemine denk gelmeyen oyların da geçerli sayılacağını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bundan önce biliyorsunuz böyle bir şey yoktu, oylar iptal edilirdi. Bu ortak oylar yine partilerin sayısal çoğunluğu nispetinde dağıtılarak oy oranı değişmeden milletvekili dağıtımına yansıyacak. Neticede oyu ittifak alacak. Tabii bu durumda oluşturulacak seçim ittifakında ancak kendi başına milletvekili çıkarma gücüne sahip partilerin yer alması anlamlı hale geliyor. Halbuki ülkemizde kendi başına milletvekili çıkartamayacak durumda olsa da siyasi bir özne olarak değer taşıyan pek çok parti var. İşte yeni düzenlemede bunlar için de kolaylık getirildi.
Herhangi bir siyasi partinin lideri veya üyelerine, kendi partilerinden istifa etmeksizin bir başka partinin listesinden aday gösterilebilme imkanı sağlandı. Bu partiler, seçim pusulasındaki ittifak bölümünde yer almayacaklar ama aday listesinde bulunmak suretiyle dolaylı bir şekilde bu oluşumda temsil edilecekler. Logosu yok ama A veya B partisinin listesinde yer almak suretiyle seçilme şansını yakalayabilir. Örneğin Büyük Birlik Partisi başta olmak üzere bu oluşum içinde yer almak isteyen ancak oy dağılımı itibarıyla kendi başına milletvekili çıkarma imkanı bulunmayan partiler ise ittifaktaki herhangi bir partinin listesinde seçime girebileceklerdir.”
Erdoğan, cumhurbaşkanı adayının da bu güç birliği çerçevesinde belirlenmesinin gayet doğal olduğunu, 2019 Kasım ayındaki seçimlerde milletvekili ve cumhurbaşkanı adaylarının pusulalarının birlikte verileceğini belirterek, “Asıl yenilik burada. Seçmenler oy kabininde her ikisiyle ilgili de tercihlerini yapıp bu defa aynı zarf içinde sandığa atacaklardır.” dedi.
“SEÇİM SİSTEMİNİN ÖZÜNDE HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YOK”
Seçim sisteminin özünde herhangi bir değişikliğin olmadığının altını çizen Erdoğan, ”Her parti kendi milletvekili listesini yapacak, kendi oyunu alacak, kendi milletvekillerini seçecektir. Tek fark, ittifak halinde seçime giden partilerin oylarının birlikte sayılması, milletvekili dağılımının bilahare bu toplamın yeniden dağılımıyla belirlenmesidir. Gereksiz oy kayıplarının önüne geçmek için pusulanın ilgili alanının neresine mühür basılırsa basılsın vatandaşımızın iradesinin geçerli sayılması da önemli bir yeniliktir. Oy zayiatı burada olmayacak.” ifadelerini kullandı.
Geçmişte terör örgütlerine müzahir partilerin vatandaşlar üzerinde kurdukları baskıyı ortadan kaldırmaya yönelik birtakım tedbirlerin de düzenlemede yer aldığını dile getiren Erdoğan, sandık güvenliği konusunda doğrudan vatandaşın talebinin dikkate alınmasının sağlanacağını vurguladı.
Erdoğan, yalnızca sandık kurulunun mühür eksiğinden kaynaklanan tartışmaları ortadan kaldıracak düzenlemelerin teklifte yer aldığını belirterek, “Ülkemizin siyasi tarihinde önemli bir adım olduğuna inandığım seçim ittifaklarına imkan sağlayacak bu düzenlemenin hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
“O DEVİR KAPANIYOR”
Düzenlemeyle ittifakların hukuki bir zemine kavuşturulacağının altını çizen Erdoğan, “Milletin karşısına öyle gizli saklı şekilde değil her şey önceden ilan edilerek çıkmış olunacak. Esasen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhunda siyasi partilerin bu tür ittifaklar yapabilmesine imkan sağlanması vardır. Yüzde 50+1 ile seçilecek cumhurbaşkanının, mümkün olan en geniş siyasal tabanı kucaklamak için çalışırken partisini bunun dışında tutması, Mecliste bambaşka bir fotoğraf ortaya konması doğru değildir. Yürütmenin tek başına cumhurbaşkanının sorumluluğunda olması, eski Türkiye’nin hiçbirimizin hatırlamak dahi istemediği koalisyonlardan kaynaklanan o krizlerinin bir daha tekerrürüne imkan vermeyecektir. O devir kapanıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mecliste seçim ittifaklarından kaynaklanan iş birliğinin sürmesinin yalnızca Türkiye’nin, Türk milletinin hayrına olacağını dile getirerek şunları söyledi:
“Bu bakımdan bizim AK Parti olarak ittifaklardan korkmamızı, çekinmemizi, geri durmamızı gerektirecek hiçbir husus yoktur. Biz milletimize de kendimize de güveniyoruz. CHP başta olmak üzere kimi muhalefet partilerinin bu konudaki itirazlarına baktığımızda hiçbir makul, mantıklı, dikkate alınması gereken bir taraf bulunmadığını açıkça görüyoruz. Onun için kendi yolumuzda yürüyecek, azami müştereklerimiz olan MHP ile başlattığımız bu süreci 2019 seçimlerinde kararlılıkla hayata geçireceğiz. Bu yolda, bu yolculukta artık herhangi bir tereddüde yer yoktur. Tüm teşkilatlarımızın da içinde bulunduğumuz dönemin nezaketine uygun şekilde bu hususta dikkatli ve yapıcı anlayışta hareket edeceğine inanıyorum.”
“İNSANİ SORUMLULUKLARI YILLARCA YÜKSÜNMEDEN YERİNE GETİRDİK”
Türkiye’nin, güney sınırlarını terör örgütlerinin tehditlerinden ve tacizlerinden koruma konusundaki kararlılığının, her geçen gün daha güçlü şekilde dünyaya gösterildiğini vurgulayan Erdoğan, “Suriye ve Irak’ta yaşanan istikrarsızlıkların ülkemizin üzerine yüklediği insani sorumlulukları yıllarca yüksünmeden yerine getirdik. Bu süreçte hep, her iki ülkenin de kısa sürede yeniden huzura ve güvene yeniden kavuşmasını umut ettik. Bu yönde gayret sarf ettik. Ülkemizde misafir ettiğimiz kardeşlerimizin, 3,5 milyon, yeniden kendi yurtlarında hayatlarını sürdürebilecekleri iklimin oluşması için elimizden geleni yaptık ancak tüm çabalarımıza rağmen özellikle Suriye’de işler yoluna girmek yerine, saldırıların ve terörün topraklarımıza kadar ulaştığını gördük.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde Türkiye’nin de çok ciddi sınamalardan geçtiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişimiyle süren, 2015 Haziran’ındaki seçimlerle siyasi istikrarsızlık tehdidine doğru giden, bölücü örgütün çukur eylemleriyle farklı bir boyut kazanan, DEAŞ veya DEAŞ’ın şehirlerimizi tehdit eden canlı bomba saldırılarıyla azgınlaşan, 15 Temmuz darbesiyle de adeta zirveye çıkan velhasıl böylesine sıkıntılı bir süreci hep beraber yaşadık. Ülkemize yönelik saldırıların altın vuruşu mahiyetindeki 15 Temmuz darbe girişimi, tam tersine milletimizin ve devletimizin adeta yeniden dirilişine, yeniden şahlanışına bana göre vesile teşkil etti. Bu yeni dönemin ilk neticesi, Fırat Kalkanı Harekatı ile Cerablus, El Bab, bu bölge, 2 bin kilometrekarelik arazi DEAŞ ve PYD teröristlerinden tamamen temizlenmiş oldu. Burada yaşayan yaklaşık 140 bin insan topraklarına dönmüş oldu. Bunu biz sağladık.”
Erdoğan, yıllarca Türkiye’yi terör örgütleri üzerinden tehdit edenlere, köşeye sıkıştırmaya çalışanlara karşı verdikleri cevabın yeni hamlelerin de önünü açtığını, bugün 35. gününe giren Zeytin Dalı Harekatı’nın bu hamlelerden biri olduğunu söyledi.
Harekata ilişkin bilgi veren Erdoğan, “Kahraman askerlerimiz, Mehmet’imiz büyük bir fedakarlık ve cesaretle bölücü terör örgütünün Türkiye’ye karşı saldırıları için özenle hazırladığı tahkimatları teröristlerin başına geçirerek adım adım Afrin’e doğru ilerliyor. Bu sabah itibarıyla 1873 teröristi etkisiz hale getirerek 415 kilometrekare civarında bir alanı kontrol altına aldık.” diye konuştu.
Çok sayıda köyün teröristlerden arındırıldığını dile getiren Erdoğan, bölgedeki hakim tepelerin topoğrafik olarak çok zor bir coğrafya olduğunu, bu zor coğrafyada şu anda Mehmetçik ve ÖSO’nun gerçekten çok ciddi bir mücadele, savaş verdiğini vurguladı.
Türkiye’de, o bölgelerin 3,5 milyon insanı bulunduğuna işaret eden Erdoğan, onları bir an önce kendi topraklarına, evlerine nasıl döndürebileceklerinin hesabı içerisinde olduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hesabın yanında birçok hesap da yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Çünkü bütün bu sürecin stratejisi vardır, taktikleri vardır, yol haritası vardır ve bu yol haritasını da bizim yavaş yavaş uygulamaya koymamız gerekir. Bölgedeki hakim tepeler şu anda büyük ölçüde askerlerimiz tarafından teröristlerden temizlendiği için harekatın bundan sonraki kısmının inşallah daha hızlı ilerlemesini bekliyoruz. Tabii hava da bozuk. Zaman zaman kar, fırtına… Bütün bunlara rağmen yürüyen bir mücadele. Bu mücadelede kar, bora, fırtına demeden askerimiz yoluna devam ediyor. Afrin şehir merkezini bir an önce kuşatıp teröristlerin dışarıyla temasını kestikten sonra yeni bir stratejiyle harekatı sürdüreceğiz.”
Bölgedeki Arap, Kürt, Türkmen nüfusun, Türkiye’nin sağladığı huzur ve güven ortamından fevkalade memnun olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ülkemizin varlığı, sadece teröristleri ve terörist sevicileri rahatsız ediyor. İnşallah en kısa sürede Afrin bölgesini teröristlerden temizleyerek, ülkemizdeki yüz binlerce bölge sakininin kendi yurtlarına dönmesine imkan sağlayacağız.” dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizi en çok üzen, müttefikimiz olarak gördüğümüz, siyasi ve askeri alanda çok derin ilişkilerimizin bulunduğu kimi ülkelerin sergilediği riyakarlık, hatta ciddiyetsizliktir. İşte dün bu ülkelerden birinin güya savunma bakanlığı sözcüsü çıkıyor, yüzü kızarmadan, utanmadan, sıkılmadan Afrin’de sivillerin öldüğünü, insanların şiddet yüzünden evine dönemediğini söylüyor. Be vicdansız, be ahlaksız! Doğu Guta’da her gün yüzlerce çocuğun, kadının, yaşlının, sivilin alçakça katledilmesinden en küçük bir rahatsızlık duymuyorsun, burada teröristlere karşı verilen bu mücadeleden rahatsızlık duyuyor ve yalan yanlış haberler yayıyorsunuz.”
“ÖYLE BİR DERDİN YOK Kİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ordusunun bugüne kadar tek bir sivilin dahi zarar görmemesine dikkat ettiğini, bundan dolayı zaten bu sürenin uzadığına işaret ederek, “Eğer biz sivil, terörist ayırt etmeseydik çoktan zaten Afrin bitmişti.” dedi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, “Biz Kemal Efendi’nin ağzıyla hareket etmeyiz. Afrin’e girmeyi doğru bulmuyormuş. Senin zaten nereye girmeyi doğru bulduğunu bu millet anlamadı ki… Öyle bir derdin yok ki… Ne Gabar’la ilgili ne Cudi’yle ilgili ne Tendürek’le ilgili ne Kandil’le ilgili bir derdin var. Onlarla sadece iş birliğin var.” ifadelerini kullandı.
Onun için Afrin’in böyle takdim edilmesini şiddetle kınadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bunu söyleyenler, iddialarını ispatla mükelleftir. Kendilerini önce silahlandırdıkları, eğittikleri, oluk oluk para akıttıkları teröristlerin katlettiği, evlerini başlarına yıktığı, topraklarından sürdüğü, evlatlarını zorla ellerinden aldığı sivillere sahip çıkmaya davet ediyoruz. PKK’lı teröristleri kırk kılığa sokup, kırk isim değiştirerek meşrulaştırmaya çalışırken, düştükleri acınası durumu yüzlerine vurmaktan biz usandık. Onlar utanmadan, arlanmadan hala aynı şeyleri söylemekten bıkmadılar. Üstelik bir yetkililerinin söylediğini öteki yalanlıyor. Bir kurumlarının raporu diğerinin iddialarını boşa çıkartıyor. Ama buna rağmen kendilerine çekidüzen vermeye maalesef çalışmıyorlar. Elimizde mesela Münbiç ile ilgili en tepedeki yöneticilerinden başlayarak tüm muhataplarımızın söyledikleri sözlerden oluşan klasörler dolusu bilgi var, video çekimleri var. Bunları önlerine koyduğunuzda haklı olduğumuzu söylüyorlar ama arkamızı döndüğümüzde hemen başka ifadelerle işlettikleri yalan çarkına geri dönüyorlar. Yalan makinası.”
Türkiye’nin artık bu yalanlara, boş vaatlere, oyalama taktiklerine karnının tok olduğunu vurgulayan Erdoğan, terör örgütünün yanında kimin olduğuna, ona silahı kimin verdiğine, parayı kimin aktardığına ve desteği kimin sağladığına baktıklarını söyledi.
Erdoğan, “Yani bütçeden kalkıp da 500, 550 milyon dolar bunlara destek çıkarsa ne diyeceğiz? ‘Çok hayırlı bir yoldasınız, iyi yapıyorsunuz’, böyle mi söyleyeceğiz? Terörün nasıl beslendiği belgelerle ortada. Gördüğümüz simalar da hep aynı. Bu yaz hem terör örgütü için hem onu destekleyenler için sıcak geçecek, öyle görünüyor. Önce Münbiç’i teröristlerden temizleyecek, ardından Fırat’ın doğusunun tamamını kendimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için güvenli hale getirene kadar hiç durmadan yolumuza devam edeceğiz.” diye konuştu.
İdlib ve Halep’in durumunun ortada olduğunu belirten Erdoğan, rejimin kendi topraklarını kurtarmanın gayreti içerisinde olmadığına dikkati çekti. Rejimin şu anda ülkesinden kaçanlara imkan, zemin hazırlamanın gayreti içinde olmadığını vurgulayan Erdoğan, rejimin göç edenlerle ilgili “onlardan kurtulduk” dediğini söyledi.
Erdoğan, bütün binaların yerle yeksan olduğuna işaret ederek, “Böyle bir dertleri yok. Ama biz bu yola baş koyduk. Varsa başını bu yolda feda etmeye hazır olanlar, ‘işte meydan’ diyoruz. Terör örgütünün arkasından bayrak sallamakla demokrat olunmaz, özgürlük yanlısı olunmaz, hak ve adalet müdafi hiç olunmaz. Bu şekilde olunsa olunsa, terör örgütü yardakçısı olunur. Biz gerçek demokratlarla, gerçek devlet adamlarıyla görüşmeye, konuşmaya her zaman varız, hazırız. Yeter ki onlar terör örgütü yardakçılığıyla değil vasıflarıyla karşımıza çıksınlar. Şehitlerimiz ve gazilerimizin emanetine sahip çıkarak bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmekte de kararlıyız.” ifadelerini kullandı.
“AFRİKA’YLA TÜRKİYE’NİN İLİŞKİLERİNİ ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR NOKTAYA GETİRMİŞ OLACAĞIZ”
Pazartesi günü Afrika seyahatinin başlayacağını hatırlatan Erdoğan, ilk olarak Cezayir’i ziyaret edeceğini, daha sonra Moritanya, Mali, Senegal yolculuğunun olacağını bildirdi.
Erdoğan, dört ülkeyi kapsayan seyahatle Afrika’daki bölgeye verilen önemin gereğinin yerine getirmeye devam edileceğini dile getirerek, “Hedefimiz Afrika’nın bütününde açacağımız büyükelçiliklerle birlikte inşallah Türkiye’nin sesini, gücünü oralarda var etmektir. Şu anda itibarıyla 41 büyükelçiliğe sahip olduk. Biz göreve geldiğimizde 12 büyükelçiliğimiz vardı. İnşallah olmayan yerlerde de büyükelçiliklerimizi açmak suretiyle Afrika’yla Türkiye’nin ilişkilerini çok daha güçlü farklı bir noktaya getirmiş olacağız.” dedi.
Toplantıya, AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti milletvekilleri, il başkanları ve parti teşkilatı üyeleri katıldı.