Erdoğan, “Amasya’ya cumhurbaşkanlığı seçimindeki yüzde 57’lik, 16 Nisan halk oylamasındaki yüzde 56’lık ‘evet’ oranı sebebiyle şükranlarımı sunuyorum. Türkiye ortalamasının üzerindeki oranlarla, bize olan desteğini ortaya koyan her bir Amasyalı kardeşime teşekkür ediyorum.” diyerek başladı.
Amasya’nın 5 bin 700 kilometrekarelik toprağıyla, kendisi küçük olsa da yıllarca 24 milyon kilometrekarelik Osmanlı’ya şehzade, sultan ve paşa yetiştirdiğini belirten Erdoğan, Amasya’nın Timur’un sarstığı Osmanlı’yı yeniden derleyip toparlayan Çelebi Mehmet’in şehri olduğunu söyledi.
Erdoğan, Amasya’nın çağ kapatıp açan Fatih Sultan Mehmet’in şehri olduğunu vurgulayarak, “Amasya o ince ruhlu padişah Sultan Beyazıd’ın şehridir. Amasya, Yavuz Sultan Selim’in gözlerini dünyaya açtığı şehirdir. Amasya, Osmanlı’nın büyük devlet adamları Akşemseddin’in, Kara Mustafa Paşa’nın şehridir. Bunun için Amasya tarih boyunca hep istikamet çizen bir şehirdir.” ifadelerini kullandı.
Bunun için Amasya’nın, Kurtuluş Savaşı’na da yön veren bir kent olduğuna işaret eden Erdoğan, bugün de Amasya’nın topraklarından tarih, destan, aşk, yiğitlik ve mertlik akan bir şehir olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, şehrin “tek millet, bayrak, vatan ve devlet” denildiğinde safın en önünde yer aldığını, almaya da devam edeceğini kaydetti.
“ÖNCE GENEL BAŞKANINIZ, BAŞKOMUTAN GİDECEK, SİZ DE ARKADAN GELECEKSİNİZ”
Salondaki gençlere “Ülkemizin geleceği, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için mücadelenin en ön safında yer almaya hazır mıyız?” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Reis bizi Afrin’e götür” sloganları üzerine konuşmasına şöyle devam etti:
“Hazır mıyız? Komuta kademesine, ihtiyacımız var mı?’ dedim. Komuta kademesi ‘Henüz yok, şu anda biz yeteriz’ dedi. Şimdi ‘ihtiyaç var’ dedikleri anda önce Genel Başkanınız, Başkomutan önde gidecek, siz de arkadan geleceksiniz. ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan’ dedik ya, öyle yürüyeceğiz. Onun için durmak yok, yola devam.”
Erdoğan’ın sözleri üzerine, salondakiler tarafından “İşte ordu, işte komutan” sloganları atıldı.
“BİZİM SÖZÜMÜZ VAR, BU İŞİ BAŞARACAĞIZ”
Az önce rakamları tekrar aldığını bildiren Erdoğan, “484 terörist ila cehenneme zümera. Şu anda bizim de Özgür Suriye Ordusu’ndan ve Mehmetlerimizle toplamda 20 şehidimiz var. 5’i Mehmet’imiz diğerleri de ÖSO’dan.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ancak siz bilmezsiniz.” ayetini hatırlatarak, “Onlar bizi şu anda dinliyorlar, takip ediyorlar. Dolayısıyla biz de onlara layık olmaya çalışacağız. Rabbim, onları sevgili Peygamberimize komşu yaptı. İnşallah bizleri de aynı makama Rabbim layık kılsın.” diye konuştu.
Bu yolda kararlı olduklarını yineleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizim sözümüz var, bu işi başaracağız. Zira biz Afrin’e zevk için gitmedik. Şu anda 3,5 milyon Suriyeli bizim ülkemizde ve El Rai, Cerablus, El-Bab. 2 bin kilometrekarelik bu alanı şu anda biz kontrol ediyoruz. Ne kadar döndü geri? Bu sabah aldığım rakam, 130 bin mülteci geri döndü, dönüyorlar.
İnşallah bu Afrin de halledildiği zaman, Afrin’e de dönmeye başlayacaklar. İdlib’e de dönmeye başlayacaklar. Kim dönecek buralara? Oraların sahipleri dönecek. Bizim gözümüz yok bu topraklarda, öyle bir derdimiz yok. Biz, Batı’nın herhangi bir ülkesi değiliz. Biz Türk’üz ve Türkiye’yiz. Bu yolculuğa da böyle çıktık, böyle gidiyoruz.”
“SINIRLARIMIZA YIĞILAN O TERÖRİST BOZUNTULARINI…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda bulunan gençlere, “Bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline göz dikenlere dünyayı dar etmeye hazır mıyız?” şeklinde seslenerek, şunları kaydetti:
“Sizlerde işte bu ruh, heyecan ve azim olduğu müddetçe, Allah’ın izniyle yedi düvel bir araya gelse, ülkemizdeki tek bir çakıl taşını dahi yerinden oynatamaz. Amasya’dan yükselen bu ses var ya, işte bu ses bırakınız sınırlarımıza yığılan o terörist bozuntularını, dünyanın dört bir yanından bize şaşı bakan herkesi tir tir titretiyor. Az önce Buseyra Dağı tamam, halloldu. Şimdi oradan bölgeye hakimiyet çok daha rahat olacak.”
Bu sözler üzerine salondakiler, “Dik dur eğilme, bu millet seninle” sloganları attı.
Erdoğan, bugüne kadar beşer planında hiçbir gücün önünde eğilmediklerini, sadece ve sadece Rabbin huzurunda rükuda ve secdede eğildiklerini kaydetti.
Erdoğan, bu sabah ekranda kadın jandarmaları izlediğini belirterek, jandarmaların silahlarıyla verilen görevi yerine getirdiğine dikkati çekti.
Kimsenin toprağında, malında, mülkünde, ırzında, namusunda gözleri olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Ancak, bizim inancımıza, ezanımıza, bayrağımıza, sınırlarımıza, insanımızın can ve mal güvenliğine bir tehdit olduğu zaman da hiç kimse kusura bakmasın, gözümüz kimseyi görmez. Kimseden de izin almayız. Öyle bir şey beklemesinler.” ifadelerini kullandı.
Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiirindeki “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, Şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.” dizelerini okuyan Erdoğan, “Biz hangi destanı okuduğumuzu biliyoruz. Hangi destanı yazacağımızı da biliyoruz. İşte kahraman askerlerimiz dün Fırat Kalkanı bölgesinde destan yazmıştı, bugün Afrin’de destan yazıyorlar. Yarın sınırlarımız boyunca teröristlerin bulunduğu diğer yerlerde aynı destanı yazacaklar.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, birileri tarafından terör örgütüyle mücadeleyi karalamak için “Savaşa hayır” bildirileri yayınlandığına dikkati çekerek, şunları ifade etti:
“Birtakım sözde meslek kuruluşları ve maalesef bu ülkenin ana muhalefet partisinin kimi milletvekilleri de aynı koroya ortak oluyorlar. Terör örgütünün güdümündeki partinin mensupları, her zamanki gibi zaten bu ihanetin en önündeler. Peki bu zatlar, terör örgütü Suriye’de on binlerce insanı sırf kendilerine tabi olmuyor diye öldürürken, milyonlarca insanı, evinden, yurdundan ederken neredeydiler? Bu zatların aklına terör örgütüne 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı dolusu silah verilirken, ‘savaşa hayır’ demek hiç mi akıllarına gelmedi? Terör örgütüne bu silahlar herhalde süs eşyası olsun diye verilmedi. Kilis’e, Reyhanlı’ya, Şanlıurfa’nın ilçelerine düşen roketler, bombalar herhalde gül niyetine atılmadı.”
Vatandaşlar, asker ve polislerin yanı sıra, Aybüke öğretmen, Necmettin öğretmen ve kaymakamların şehit edildiğini hatırlatan Erdoğan, “Bunların sesini hiç duydunuz mu?” diye sordu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu kişiler, iş teröristlere gelince nasıl oluyor da bir anda ortalığa dökülebiliyorlar. Terör örgütü, öğretmenleri okul önünde, öğrencileri yatılı eğitim gördükleri yurtlarında, anneleri alışverişe çıktıları sokak ortasında, babaları evlatlarının gözü önünde, imamları ibadet için çıktıkları cami yolunda, polisleri uyudukları yataklarında, kaymakamımızı halka hizmet verdiği masasının altına koydukları bombayla odasında, kurban eti dağıtmaya çıkmış gençleri, Yasin Börü’leri kıstırdıkları binada, velhasıl binlerce masumu en savunmasız hallerinde katlederken bunlardan tek bir ses duydunuz mu? Şimdi çıkmış bu sözde tabipler birliği, ‘savaşa hayır’ diyor. Ne tabibi, senin her yerin tabip olsa ne yazar. Öyle sözde profesör, senin her yerin profesör olsa ne yazar. İçimizdeki profesörleri tenzih ederim. Bunlar farklı şey.”
“BUNLAR MANKURT SÜRÜSÜDÜR”
Bu kişilerin, yüzbinlerce Arap, Kürt, Türkmen’in terör örgütlerinin zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığındıklarında en küçük bir üzüntü beyanı veya yardım çağrısı yapmadıklarını ifade eden Erdoğan, “Bunların Suriye’de ve Irak’ta asırlardır oturdukları evleri, köyleri, kasabaları, şehirleri, terör örgütü tarafından yağmalanan, yakıp yıkılan, gasp edilen insanlar için kıllarını kıpırdattıklarını gören var mı? İnanın, bunlar aydın falan değil, bunlar mankurt sürüsüdür. Bunlar zihinlerini ve imkanlarını, tüm ideolojilerini, karşıtlığı üzerine oturttukları, bunu da adeta varlık sebepleri gibi gösterdikleri emperyalizmin emrine vermiş uşaklardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ömründe gerçekten ihtiyaç sahibi, masum, mazlum tek bir Kürt’ün, Arap’ın, Türkmen’in Afrikalının Asyalının başını okşamamış, elini tutmamış bu güruhun “savaşa hayır” narasının, ruhlarındaki ihanetin dışa vurumundan başka bir şey olmadığını söyledi.
Erdoğan, “Bunlar ‘savaşa hayır’ diyerek, aslında ‘zulme evet’ diyorlar. Aslında masumların canının, malının, ırzının tasallutuna ‘evet’ diyorlar. Aslında bölgenin terör örgütü eliyle işgaline ‘evet’ diyorlar. Asıl kirlilik budur. Asıl ‘hayır’ denmesi gereken onursuz duruş budur. İşte onun için buradan Amasya’dan Türk milleti adına bu güruha, topunuza da ‘hayır’ diyoruz. Tıpkı daha önce benzer girişimleri yapanlar olduğu gibi, bunları da millet ve devlet olarak hafızamıza kaydediyoruz.” diye konuştu.
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” atasözünü anımsatan Erdoğan, “Her dönemde, her devirde olduğu gibi bugün de siyasetten akademiye, medyadan iş dünyasına kadar elbette ülkesini ve milletini sırtından hançerlemeye kalkan bir avuç gafil çıkabilir. Ancak yaşadığımız her hadisede bir kez daha görüyoruz ki milletimiz ülkesine sahip çıkma konusunda canı pahasına bir kararlılık içindedir.” dedi.
Erdoğan, Gezi olaylarında milletin metanetini, dirayetini, irfanını, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde sağlam duruşunu gördüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu iradenin tezahürünü bizzat yaşadıklarını, 2015 yılındaki sandıkta ve hendeklerde girişilen kaos denemelerinde bu sarsılmaz duruşa şahit olduklarını ifade eden Erdoğan, 15 Temmuz’da milletin gerçekleştirdiği kıyamın tarifinin mümkün olmadığını belirtti.
Erdoğan, böylesine büyük bir kırılmanın ardından ordunun başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı ile bambaşka bir sayfanın açıldığını vurguladı.
Aynı şekilde emniyet güçlerinin bölücü terör örgütünü ülke topraklarından söküp atmak için yürüttüğü operasyonların yeni bir dönemin habercisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Son olarak İdlib’de başlatılan çatışmasızlık bölgeleri ve bu bölgelerin oluşturulması harekatı, 9 gün önce Afrin’de başlatılan Zeytin Dalı Operasyonu, kararlılığımızı bir kez daha ispatlamıştır. İnşallah bu imtihanları başarıyla verecek, ülkemizi ve milletimizi aydınlık yarınlara kavuşturacağız. Bu mücadeleyi yürütürken ülkemizi 81 vilayetiyle büyütme, geliştirme çabalarını da ihmal etmiyoruz.” diye konuştu.
AK Parti iktidarların Amasya’ya yaptığı eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı yatırımlarına değinen Erdoğan, Amasya Üniversitesinin 18 bin öğrencisiyle giderek daha da büyüyen bir eğitim öğretim kurumu olduğunu kaydetti.
Amasya’nın 79 senede sadece 29 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğuna 220 kilometre ilave ettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tünellerle, köprülerle geçit vermeyen dağları, dereleri aştık. Samsun-Amasya-Çorum-Ankara Hızlı Tren Hattı’nın ihalesi yapıldı, inşallah yakında inşasına başlanacak. Yerköy-Aksaray hattının açılmasıyla Samsun’da, Karadeniz’de başlayıp Mersin Limanı’na, Akdeniz’e kadar ulaşacak demiryolu projesinin önemli duraklarından birisi de Amasya olacak. Geçtiğimiz yıl 224 bin kişiye hizmet veren Merzifon Havalimanı’nı şehrimizin ve çevre illerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde modernize ettik. Sefer sayıları ile güzergahların artırılması konusundaki beklentileri biliyorum.
Bunun için ilgili birimlerimizle gereken çalışmaları yapacağız. Barajlar, sulama tesisleri, içme suyu tesisleri gibi yatırımlarla Amasya’nın boşa akan sularını berekete dönüştürüyoruz. Çiftçilerimize verdiğimiz desteklerle, teşviklerle, hibelerle tarım sektörümüzü geliştiriyoruz.”
Erdoğan, 2019’a kadar durmak ve dinlenmenin olmadığını, gece gündüz çalışacaklarını, çalmadık kapı bırakmayacaklarını, gençlerle görüşeceklerini dile getirdi.
Bugünkü Türkiye’nin dünkü Türkiye’den daha güçlü ve daha müreffeh olduğunu söyleyen Erdoğan, yarının Türkiyesinin bugünden çok daha büyük olacağını ifade etti.
Son 5 yılda önlerine çıkarılan engellerin amacının kutlu yürüyüşü durdurmak olduğuna işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Milletimizin, zoru görünce vazgeçeceğini zannettiler. Bizim de kumpaslara, tehditlere, ayak oyunlarına boyun eğip çekip gideceğimizi zannettiler. Bunların ne milletimizi ne de bizi tanımadıkları anlaşılıyor. Durmak yerine daha da hızlandık. Geri çekilmek yerine daha da ileri atıldık. Vazgeçmek yerine daha da kararlı hale geldik. Dağılmak, bölünmek, ayrılmak yerine daha da kuvvetli bir şekilde birleştik, bütünleştik. Dünyadan tecrit olmak yerine milyonlarca kardeşimizin gönlünde adeta taht kurduk çünkü Türkiye, umudun adıdır çünkü biz umutsuzluğu küfür ile eş değer gören bir anlayışa sahibiz.”
Erdoğan, Amasyalı bir şairin şiirinden, “Karıncanın arkadaşı, arının yoldaşıyım. Kardelenin sırdaşı, yoksulun çiğ aşıyım. Ben umut adamıyım kardeşim, umudun yeşerdiği her yerde varım.” dizelerini okuması üzerine salondakiler tarafından alkışlandı.
Türkiye ve Türk milleti olarak umudun yeşerdiği her yerde var olduklarını, olmaya da devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, ”Eğer biz Afrin’deki bölücü teröristlerle çarpışırken Afrika’daki, Balkanlar’daki, Kafkasya’daki kardeşlerimizin dualarını yanımızda buluyorsak doğru yoldayız demektir. Somali’de, Sudan’da, Afrika’da dua ediyorlar. Şu devlet şöyle demiş, bu kuruluş böyle demiş, bunların önemi yok. Biz Allah ne demiş buna bakarız. Milletimiz ne istiyor, ona bakarız. Aynı zamanda kalplerini bize çevirmiş kardeşlerimizin ne yaptığına bakarız.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKLER GELDİĞİ ZAMAN ADALET, GÜVEN VE HİZMET GELİR”
Erdoğan, şu ana kadar izledikleri yolun yanlış olduğuna dair en küçük bir emare, işaret ya da ima görmediklerini, duymadıklarını ve hissetmediklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Tam tersine, en başta operasyon yürüttüğümüz Afrin’deki kardeşlerimiz olmak üzere her yerden gayet güzel, gayet müspet, gayet teşvik edici haberler alıyoruz. Afrin’de köylerinin askerlerimiz tarafından teröristlerden temizlendiğini duyan bölge halkı ne diyor, biliyor musunuz? ‘Türkler geldi, artık güvendeyiz.’ Ey Rabbim, sana hamdolsun, tarih yeniden ayağa kalkıyor. Türkler geldiği zaman oraya adalet gelir, Türkler geldiği zaman oraya güven gelir, Türkler geldiği zaman oraya hizmet gelir. Tarih böyle ayağa kalktı. Daha önce DEAŞ’lı turistlerden temizlediğimiz Cerablus, Rai, El Bab bölgesine 130 bin Suriyeli kardeşimiz geri dönüp evlerine yerleşti.
Şimdi aynı işi Afrin’de yapıyoruz. Bu şekilde adım adım tüm Suriye sınırımızdan temizleyecek ve yıllardır ülkemizde yaşayan kardeşlerimizin evlerine dönebilmelerini böylece sağlayacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.”
Salondakilere, “İnşallah 2019’un Mart ve Kasım’ı çok farklı olacak, buna hazır mıyız?” diye soran ve “Evet” yanıtını alan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Birbirimizi Allah için seveceğiz. Makam, mevki, para, pul, bunun için sevmeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bu kardeşliğimizi böldürtmeyeceğiz, ezanımızı susturmayacağız, yolumuza emin adımlarla yürüyeceğiz.”
Kongrenin yapıldığı salondaki, “Türk askeri Afrin’de tarih yazıyor, mazlumlar geleceğe umutla bakıyor”, “Reis uzattı zeytin dalını, bütün mazlumlar altında bir olmalı” ve “15 Temmuz’da Türksat’ta yayın şifrelerini vermeyerek televizyon yayınlarının devam etmesini sağlayan ve Türksat’ta şehit edilen Amasyalı şehidimiz Ahmet Özsoy’u unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankartlar dikkati çekti.
Kongreye Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ve AK Parti genel başkan yardımcılarının yanı sıra parti milletvekilleri ile belediye başkanları da katıldı.
Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Amasya 6. Olağan İl Kongresinin gerçekleştirileceği Amasya Spor Salonu önünde kendisini bekleyen vatandaşlara hitap etti.
Konuşmasına tüm Amasyalıları selamlayarak başlayan Erdoğan, helikopterden gördüğü manzarayı aktararak, “Gördüm ki siz burada bir başka coşku oluşturmuşsunuz, sizi selamlamadan geçmek bize yakışmaz dedik.” ifadesini kullandı.Bir vatandaşın “12.00’den beri bekliyoruz” dediğini aktaran Erdoğan, “Ama ben de boş durmadım ki uğradım Çorum’a geldim sizin yanınıza ve Çorum’dan size selamlar getirdim ama kusura bakmayın leblebi getiremedim.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün güzel şeyler var yine, bildiğiniz gibi bugün dokuzuncu gün, Mehmet’imiz Afrin’e doğru yürüyor. Hamdolsun Burseya Dağı’nı da düşürdüler. Bazı kendini bilmezler sözde etiketi olanlar vesaire, onlara rağmen bitirdiler. Avrupa Parlamentosuna rağmen bitirdiler. Avrupa Parlamentosunda bazı kendini bilmezler benim askerime ‘işgal kuvveti’ diyor. O size yakışır, size. Siz ceddinize bir bakın, Afrika’da neler yaptınız, neler yediniz bir bakın. Mazlum, mağdurların bütün varlıklarını nasıl sömürdünüz bir bakın.” diye konuştu.
“BU MİLLETİN TARİHİNDE İŞGAL YOK, BU MİLLETİN TARİHİNDE ADALET VAR”
“Daha size söyleyeceğimiz çok şeyler var ve onları da söyleyeceğiz.” şeklinde konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:“Sizin tarihiniz işgallerle dolu, sömürülerle dolu, bu milletin tarihinde işgal yok, bu milletin tarihinde adalet var, bu milletin tarihinde merhamet var, biz bununla büyüdük, bununla yürüdük. Benim ecdadım ta Hint yarımadasında bir kişiye zulüm var diye oraya kadırga gönderen bir ecdat. Biz işte İstanbul’un fethinde Rum kızlarının ellerinde çiçeklerle surların önünde beklediği, ‘başımızda papaz külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz’ diyerek karşıladığı bir milletiz. İşte şu anda bunlar, bu ahlaksızlar buyurun Almanya’da terör örgütlerine camilerimizi saldırtarak, camilerimizde cam, çerçeve indirerek bunları polisleriyle beraber seyrediyorlar.Oradaki vatandaşlarım ülkelerine geri dönerken havalimanında polislerin gözleri önünde oradaki vatandaşlarımıza bu PKK’lılar, bu teröristler saldırırken sessiz duruyorlar. Türkiye’den kaçıp oralara sığınan Feto hainlerine kucak açanlar bunlar. Amerika’ya sığınanlar ve Amerika’nın bunlara hala bakıyorsunuz en ufak bir şey yapmıyor. Feto’yu, 400 dönümlük bir arazide ona yer ayırmış, oradan dünyayı idare ediyor. Bu nasıl adalet? Fakat biz hiçbir teröriste ‘bu ülkede sığının’ demedik, o teröristleri ya ülkelerine gönderdik ya da dışarıya attık.”
“SURİYE’NİN TOPRAKLARINDA BİZİM GÖZÜMÜZ YOK”
“Bunlara işgalci kimdir, konuksever kimdir onu biz öğreteceğiz.” ifadesini kullanan Erdoğan, “İşte şimdi Afrin’e niye giriyoruz? Biz Afrin’de toprak meraklısı değiliz. Suriye’nin topraklarında bizim gözümüz yok ama 3,5 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda misafir, onları evlerine göndermenin çalışmalarını yapıyoruz. Bak Azez, bakınız Cerablus, bakınız El-Rai, El-Bab buraları aldık değil mi? 2 bin dönüm arazi, 2 bin kilometrekare araziyi şu anda kontrolümüzde tutuyoruz.” diye konuştu. Erdoğan, bu 2 bin kilometrekarelik araziye Türkiye’de bulunan 130 bin mültecinin geri döndüğüne işaret ederek, “Şimdi onlar evlerine gittiler, istiyoruz ki diğerlerini yavaş yavaş ne yapalım? Topraklarına gönderelim. Onlara da sadece ‘geri geri gidin’ demiyoruz. Okullarını, hastanelerini yapıyoruz, onlara orada her türlü imkanlarını hazırlıyoruz öyle gönderiyoruz. Niye? Çünkü bize yakışan odur da onun için. Biz ‘adalet mülkün esasıdır’ dedik, yani adalet devletin esasıdır, malın, paranın, pulun değil ve adımı attık.” dedi. Bir vatandaşın, “Canını yerim” diye kendisine seslenmesi üzerine, “Ben de senin canını yerim” diyerek karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Biz bununla da kalmadık şimdi Özgür Suriye Ordusuyla Mehmet’im beraber, beraber yürüyorlar fakat bunu hazmedemeyenler de var.” dedi. Vatandaşların kendisine seslenmesi üzerine Erdoğan, “Tamam, tamam da biliyorsunuz geçen sınıra gittim, ‘Ne durumdayız, yeter mi?’ dedim. Komutan ‘Şu anda sıkıntı yok’ dedi. Zaten en ufak bir sıkıntı olduğunda önce ben yürüyeceğim, ondan sonra da siz yürüyeceksiniz, böyle yürüyeceğiz. Ne diyor şair? ‘Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan’, biz böyle yürüyeceğiz.” diye konuştu.Erdoğan, 15 Temmuz gecesi vatandaşlara “yürüyün caddelere, meydanlara” dediğini anımsatarak, ”Ben de bulunduğum yerden çıktım Atatürk Havalimanına geldim ama birisi de saat 23.17’de oraya geldi, hemen o ‘tankın üzerine ben çıkarım’ diyen tankların arasından hemen Bakırköy’e sıyrıştı. O kişinin kim olduğunu zaten biliyorsunuz, benim söylememe gerek yok. Söyleyim mi? Gerek yok ama ona da siz Amasya’da haddini bildirmeniz lazım.” dedi.
“80 MİLYON BİRİZ, BERABERİZ”
Rabia işareti yaparak vatandaşlara “Bunu biliyorsunuz değil mi?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:“Söyleyelim bakalım, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla, Roman’ıyla 80 milyon biriz, beraberiz çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. İki tek bayrak, şu bayrağımızın güzelliğine bak, rengi şehidimizin kanından geliyor. Hilal, biliyorsunuz bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız şehidimizin ta kendisi. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan, bu vatanı bölemeyecekler. Kim ki bölmeye yeltenirse Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler’de F-16 oluruz, helikopterlerimizle, tanklarımızla, toplarımızla evelallah onları mağaralarında, inlerinde bitiririz. Şu anda bitiriyor muyuz? Bitiriyoruz. İçeride de dışarıda da. ‘Kar, bora, fırtına’ demedi benim Mehmet’im.” “Kar, bora fırtına sükun bulacak, sana dinsizler, sana imansızlar selam duracak.” şeklindeki dizeleri okuyan Erdoğan, “Şimdi öyle olmuyor mu? Evelallah. Dört, tek devlet. Bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka devletimiz yok, olay bu.” dedi. Vatandaşlara “Biz bu yollarda beraber yürüdük değil mi?” diye soran ve “Evet” karşılığını alan Erdoğan, “Beraber yürüdük bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, tabii bunlar zafer şarkıları, bana her şey sizi hatırlatıyor.” diye konuştu.