Konuşmasına, “Bugün 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yeniden yapılandırılan Kara Harp Okulumuzun ilk mezunlarını veriyoruz. Ülkemizin 1834’lere kadar uzanan tarihiyle, en köklü kurumları arasında yer alan Kara Harp Okulumuz maalesef 15 Temmuz darbe girişiminin önemli merkezleri arasındaydı.” diyerek başlayan Erdoğan, milletle birlikte darbe girişimi engellendikten sonra bu şerefli kurumu kirleten darbecilerin tamamının tasfiye edildiğini bildirdi.
Erdoğan, ülkeyi ele geçirmek isteyenlerin işe harp okullarından başladığının görüldüğüne işaret ederek, “Bu okullarda son 10 yılda görev yapmış tabur komutanı düzeyindeki yöneticilerin neredeyse tamamının darbecilerle birlikte olduğunun ortaya çıkması çok önemlidir. Bunun için biz önce eski sistemi tümüyle tasfiye ettik, ardından da tüm askeri eğitim kurumlarımızı ‘Milli Savunma Üniversitesi’ adıyla tek çatı altında birleştirdik.” diye konuştu.
Kara Harp Okulunun, asli görevi olan “subay yetiştirme odaklı” olarak yeniden yapılandırılarak, süratle eğitim-öğretim faaliyetlerine başladığını belirten Erdoğan, “Hem eğitim kadroları hem öğrencileri yenilenen okulumuzun tek bir gayesi vardır, o da Türk Silahlı Kuvvetlerimize en iyi, en donanımlı, en kabiliyetli subayları yetiştirmektir.” dedi.
MİLLETİMİZİN EVLATLARININ TAMAMINA KAPILARI AÇIK OLACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harp okullarına bunun dışında bir misyon biçmeye kalkanlara kesinlikle izin vermeyeceklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, biz de aynı tecrübeleri tekrar tekrar yaşama yanlışına düşemeyiz. Bunun için diğer harp okulları gibi Kara Harp Okulumuz da milletimizin evlatlarının tamamına kapıları açık olacak şekilde öğrenci kabulü yapıyor. Hiçbir ideolojinin, hiçbir kesimin, hiçbir marjinal zihniyetin okullarımızı ele geçirmesine imkan vermeyecek, tamamen yerli, tamamen milli bir yapıyı buralara hakim kıldığımıza inanıyorum.
Türkiye’nin artık kaybedecek ne zamanı ne de insanı vardır. Bunun için üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize, harp okullarında dört yılda verilen askeri eğitimin daha fazlası bir yıl içinde verilerek hepsi de vazifeye hazır hale getirilmişlerdir.”
Okulun müfredatı içinde askeri derslerin oranının yüzde 18’den yüzde 60 düzeyine çıkartıldığını aktaran Erdoğan, diğer derslerin oranının ise yüzde 40 düzeyine çekildiğini dile getirdi.
BU OKULLARIMIZIN ESKİ SİSTEME DÖNMESİ KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL
Erdoğan, ayrıca eğitim-öğretim süresinin bir yıl artırılarak, güçlü bir yabancı dil altyapısının oluşturulduğunu, böylece harp okullarında aslında yıllar önce yapılması gereken reformların da kısa sürede hayata geçirildiğini belirtti.
Artık bu okulların eski sisteme dönmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını belirten Erdoğan, “Milli Savunma Üniversitemizin ve bağlı tüm okullarımızın yeni yapılarıyla sürekli geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve ileriye doğru gitmesi için kendilerine her türlü desteği veriyorum, vermeyi de sürdüreceğim.” diye konuştu.
Erdoğan, “İşte bugün Kara Harp Okulumuzda yeni dönemin ilk meyveleri olan 858 teğmenimizi mezun ederek ülkemize ve milletimize hizmet için görev yerlerine gönderiyoruz.” dedi.
Mezun olan teğmenlerin her birine görev yerlerinde başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailelerini de ülkelerine hayırlı evlatlar yetiştirdikleri için tebrik etti.
Erdoğan, 25 Kasım Cumartesi günü Balıkesir’de Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulunun mezuniyet törenine iştirak edeceğini bildirerek, orada da astsubay ve ailelerle bir araya geleceklerini kaydetti.
Erdoğan, tarih kitaplarında Türk milleti için “asker millet” tanımı yapıldığını belirtti.
Türk milletinin askerlik, savaş, yürek ve bilekle yapılan mücadeleyle öne çıktığını ifade eden Erdoğan, tarih alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’nün takdim edileceği Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın bu gerçekliği anlatmak için bir hikaye aktardığını söyledi.
Ortaylı’nın hikayesini, “Bir savaş sırasında İtalyan kumandan askerlerine ateş emri verir. Kimse ateş etmeyince kumandan ‘ateş, ateş, ateş’ diyerek hararetli bir şekilde bağırmaya başlar. Bu sırada siperdeki askerlerden biri ‘bu ne güzel ses’ diyerek ayağa kalkıp geriye bakmaya çalışınca vurulur ve yere düşer.” diye aktaran Erdoğan, Ortaylı’nın her milletin belli alanlardaki kabiliyetini anlatan bu hikayesinin ardından Türk milleti için yapılan “asker millet” tanımını teyit ettiğini vurguladı.
Erdoğan, askerlikle ilgili mesleklerin milletin gönlünde daima ayrı bir yer edindiğini, çocukluğunda akranlarının bir çoğunun subaylık hayali kurduğunu, üniforma giymek ve o kılıcı taşımak istediğini ifade etti.
ORDUMUZ DA HEPİMİZİNDİR
15 Temmuz darbe girişiminin yol açtığı tüm olumsuzluklara rağmen bu yıl harp okullarına girmek için 250 bin gencin müracaat etmesinin gerisinde bu duygunun yattığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletimiz ’peygamber ocağı’ olarak nitelediği bu şanlı yuvaların şu veya bu kesime değil bizatihi kendisine ait olduğunu çok iyi biliyor. Dünyada, İslam dünyasında hiçbir ülkenin askerine ‘Mehmetçik’ denmez ama dikkat edin bizim askerimize Peygamberimizin ismiyle müsemma ‘Küçük Muhammed” anlamında ‘Mehmetçik’ adı verilmiştir. Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm milletimizin ortak değeri olması gibi ordumuz da hepimizindir. Önümüzdeki yıl harp okullarımıza yapılan müracaat sayısının doğrusu ben katlanarak artacağına inanıyorum. Çünkü bu ordu, darbecilerin, cuntacıların, vesayetçilerin ordusu değildir. Bu ordu, FETÖ’cülerin ordusu hiç değildir. Bu ordu, şu veya bu yabancı kurumun ordusu hiç değildir. Bu ordu sadece ve sadece Türkiye’nin ordusudur, Türk milletinin ordusudur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ordunun şerefli subaylarının Türkiye’nin, Türk milletinin subayları, kahraman askerlerinin de Türkiye’nin askerleri, Tük milletinin askerleri olduğunu dile getirdi.
Sancağın, tıpkı bayrak ve ezan gibi can pahasına korunması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, Harp Okulu Marşı’ndan “Şahikalar üstünde meydan okur bu eller / Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler / Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti / Tarihlere sorun ki bize ölmez Türk derler” dizelerini okudu.
HAİNLERLE MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ
Ordunun üniformasını giyen herkesin ülkesine ve milletine hizmet etme onuru yaşayan birer “Ölmez Türk” olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Vatanımızın korunmasını emanet ettiğimiz ordumuza kimsenin musallat olmasına, kem söz etmesine, hele hele tacize varan sataşmalarda bulunmasına müsaade etmeyiz. Bu ordunun anayasada teyit edilmiş başkomutanı olarak her bir subayımızın, askerimizin şerefini, onurunu, haysiyetini korumak şahsımın en başta gelen görevidir. Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış her saldırı şahsıma yapılmış demektir. Ordumuzun içerisine sızmış darbeci ve cuntacı hainlerle mücadele etmek başkadır, ordumuzu zayıflatacak, askerimizi rencide edecek davranışlar içerisine girmek bambaşkadır. Hainlerle mücadeleyi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz ama hiç kimsenin bunu fırsat bilip ordumuzu, subaylarımızı, askerimizi yıpratmasına da müsaade etmeyeceğiz.”
Erdoğan, askerlere en önemli kutsallar olan ezan, bayrak, sancak ve sınırların emanet edildiğini vurguladı.
Orhan Seyfi Orhon’un “Sancağa” şiirinden “Ey güzel sancağım, solmasın yüzün / Biz henüz yaşarken yeise bürünme / Hicrana takatı yok gönlümüzün / Bu matem yüzüyle bize görünme” dizelerini aktaran Erdoğan, milletin hicrana takati olmadığı gibi, bayrağın, sancağın emanet edildiği kahraman orduyu matem yüzüyle görmeye de tahammülü olmadığını söyledi.
Ordunun, subayın, askerin, daima başı dik bir şekilde görevinin başında olacağının altını çizen Erdoğan, ülke ve millet olarak ordunun gücüne, kabiliyetlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğini dile getirdi.
KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ
Türkiye’nin kendi sınırları içinde tarihinin en büyük terörle mücadele operasyonlarını yürüttüğünü söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sınırlarımızın Irak tarafından terör örgütüne çok ciddi darbeler vuruyoruz. Bununla kalmıyor, Suriye’de çok önemli operasyonlar gerçekleştiriyoruz. Katar, Somali, Afganistan’dan Bosna’ya kadar pek çok yurt dışı görevini başarıyla yerine getiren bir ordumuz var.
Bugün Türkiye, operasyonel kabiliyet ve tecrübe bakımından herhalde dünyanın en güçlü birkaç ordusundan birine sahiptir. Günün 24 saati, yılın 365 günü kesintisiz operasyon yürütebilecek böyle güçlü bir ordumuz olmasaydı inanın bana bizi bu coğrafyada bir gün yaşatmazlardı. Fırat Kalkanı Harekatı’nda DEAŞ’ı birkaç ay içinde çökerten de çukur eylemlerinde masum ile haini hassasiyetle ayırıp bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömen de bizim ordumuzdur. Başka ülkeler kendi güvenliklerini bir takım uluslararası kurumlara, başka bir takım devletlere ihale edebilir. Bizim Türkiye olarak böyle bir şansımız kesinlikle yoktur. Biz her ne yapacaksak kendimiz yapacağız.
Suriye krizi sırasında bir daha gördük ki başımız gerçekten belaya girdiğinde ülkemize elini uzatacak ne bir uluslararası kurum ne de kendi kardeşlerimiz dışında bir toplum yoktur. Dost ve kardeş toplumların askeri olarak bize katkı sağlayacak güçlü bir durumları olmadığını da gayet iyi biliyoruz. Hani iyi gün dostu derler ya, üyesi bulunduğumuz uluslararası kurumların böyle olduğunu gördük, yaşadık ve yaşıyoruz. Onun için kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.”
Türk Silahlı Kuvvetlerini her bakımdan geliştirmek, güçlendirmek ve büyütmek mecburiyetinde olduklarını dile getiren Erdoğan, “Hamd olsun, şu anda artık savunma sanayimiz 15 sene öncesi ile asla mukayese edilemeyecek güce ulaşmıştır. Bizi kapılarında bekletenler, bize talep ettiğimiz silahları vermeyenler artık şunu görüyorlar. Türkiye, evet o vermediğimiz silahları kendisi yapıyor. Daha güçlüsünü de yapmaya devam edeceğiz.” ifadeleri kullandı.
Özellikle gençlerin moral ve şevkini yükseltmenin, ülkeye, millete ve devlete bağlılıklarını daha da güçlendirmenin yollarının aranılması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Çünkü Türkiye’nin dünü zordu, bugünü meşakkatli, yarını daha da sıkıntılı olabilir. Tüm bunların üstesinden gelebilmek için önce kendimize güvenmemiz, tarihimize, kültürümüze, değerlerimize vakıf olmamız gerekiyor. Ana sınıfından başlayarak, tüm eğitim müfredatımızı, gazetesinden televizyonuna ve internetine kadar tüm medyamızı bu doğrultuda seferber etmeliyiz. Bizim çocuklarımız Dede Korkut hikayelerindeki kahramanlar dururken niye bir başka ülkenin kahramanlarıyla yatıp kalksınlar. Kendi medeniyet tarihimizin masalları dururken niye başka bir kültürün örnekleriyle çocuklarımızı büyütelim. Kendi arı, duru Türkçemiz dururken niye başka dillerin kavramlarıyla, kalıplarıyla konuşalım. İnşallah önümüzdeki dönemde tüm bu hususlarda milletimizle birlikte yoğun bir gayret gösterecek, eksiklerimizi tamamlayacak, hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyeceğiz. Onun için Milli Savunma Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Erhan Hocamıza çok büyük görev düşüyor. Bu düşünceyle böyle bir göreve zaten kendisini getirdik. İnşallah bu süreçte ordumuz en büyük güven kaynağımız ve en önemli imkanımız olmayı sürdürecektir.”
BU ŞEREFLİ ÜNİFORMAYI GİYMEKLE DAHİ GAZİLİK ÜNVANINI HAK ETTİNİZ
Mezun olup Türk Silahlı Kuvvetlerinin saflarında göreve başlayacak teğmenlerin orduyu gelecekte yönetecek kurmay adayları olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Önlerinde askerlik sanatını icra edecekleri uzun bir dönem var. Ben şimdiden gazanız mübarek olsun diyorum. Bu şerefli üniformayı giymekle dahi gazilik ünvanını hak etmiş oluyorsunuz. Çünkü görev süreniz boyunca öyle ya da böyle mutlaka terör operasyonlarında, yurt dışı misyonlarında sorumluluk üstleneceksiniz. Aranızda belki payelerin en şereflisi olan şehitlik makamına ulaşacaklar çıkacak. Millet olarak coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı o gaza ruhumuzu yitirmeyişimize, her zaman mücadeleye hazır oluşumuza borçluyuz.”
Suriye ve Irak başta olmak üzere farklı ülkelerde, sınır boylarında, dağlarda ve ihtiyaç duyulan her yerde ülkenin istiklal ve istikbali için kahramanca görev yapan tüm askerlere şahsı ve millet adına şükranlarını sunan Erdoğan, “Rabbim onları her türlü beladan, kazadan, ihanetten, saldırıdan muhafaza buyursun. Milletimiz, duaları ve sevgileriyle daima askerimizin, polisimizin, jandarmamızın, güvenlik korucularımızın yanındandır. Devletimizin başı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı sıfatıyla sizlere çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Kara Harp Okulu yönetimini ve ailelerimizi bir kez daha tebrik ediyorum.” dedi.
Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dereceyle mezun olan ilk 3 öğrenciye diplomalarını takdim etti. Ardından mezun olan 858 muvazzaf subay adayı tören geçişinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da kendilerine “Hayırlı olsun, bahtınız ve yolunuz açık olsun.” dedikten sonra tören sona erdi.