Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Bir kaç ağaç için toplananlar hani nerde

AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci “Bir kaç ağaç için günlerce ülkemizin istikrarını bozanlar terör saldırılarında ortalarda yok” dedi.

AK Parti İstanbul İl

 Terörle siyaset bir arada olmaz.

Terör, siyaseti işlevsiz hatta anlamsız kılan bir durumdur.

Bu nedenle de siyasi parti olmanın birincil şartı, terörle arasına kalın ve kesin bir çizgi çekmektir.

HDP, siyasi bir parti olma yolunda kendisine sunulan imkanları teperek “terörün siyaset kılıfı giydirilmiş şekli” olmayı tercih etti.

Kendisine oy verenlerin değil, silahların, bombaların, mayınların ve terör kamplarının siyasi sözcülüğünü benimsedi.

Aynı düşüncenin biri siyasi diğeri silahlı kanadını oluşturuyor diye HDP ile PKK arasında “eşitlerin ilişkisi” diye bir durumdan söz etmek de mümkün değil.

HDP kendisini tamamen PKK’nın emrinde ve memuru gibi konumlandırmış halde.

 

Bir kısım HDP’lilerin bir gün önce maske takıp eylemlere karışırken bir gün sonra maskeyi çıkarıp sözde barış yürüyüşlerine katıldıkları da görülüyor.

İşte buraya kadar söylediklerimiz de gayet net bir şekilde gösteriyor ki;

HDP, parti görünümlü olsa da parti değil.

Hele de mevcut yönetimiyle HDP, sadece AK Parti’ye karşı kullanılan bir manivela, bir araç, bir aparattan ibaret.

HDP’nin artık Kürt meselesiyle de bir ilgisi kaldığı söylenemez.

Nitekim seçim kampanyasında ne inkar ve asimilasyona dair bir cümle, ne de Kürt kimliğiyle alakalı olarak yaşanan herhangi bir sıkıntıya bir atıf vardı.

Onlar da çok iyi biliyordu ki, devlet merkezli inkar ve asimilasyon politikaları AK Parti hükümetleri tarafından çoktan ortadan kaldırılmıştı.

Peki neydi HDP’nin seçim sloganı:

“Seni başkan yaptırmayacağız.”

Böylece HDP, “Erdoğan nefreti üzerinden AK Parti düşmanlığı yapan” kesimlerin politikalarına eklendi.

Çünkü bu Kandil’in de yeni politikasıydı.

Evet, Kandil’in de mevcut pozisyonu AK Parti’yi zayıflatmaya dönük uluslararası güç merkezlerine eklemlenmekten ibarettir.

Nitekim, Kandil’deki terör taşeronlarının güya ordumuza çağrıda bulunarak “Siz AK Parti’nin ordusu olmayın, operasyonları durdurun” demesi çok manidardır.

Bu söylem, “Terörümüz AK Parti’yi zayıflatmak adınadır. Biz aslında devletle değil, AK Parti’yle savaşıyoruz” ilanıdır.

 

Peki AK Parti’ye neden düşmanlar?

Çünkü AK Parti uyguladığı siyaset ve hayata geçirdiği demokratik reformlarla bu kesimlerin varlığını anlamsız kılmaya başlamıştır.

Etnisite üzerinden kendilerine sağladıkları rant ve imtiyazları kaybetmek istemiyorlar; hepsi bu.

Aynı şekilde Türkiye’yi jakoben ideolojilerinin kendilerine bahşettiği özel mülk gibi gören medya ve sermaye gruplarıyla Paralel çetenin niyetleri de bir araya gelince, ortaya konsolide bir “AK Parti karşıtları cephesi” çıkıyor.

Türkiye’nin yeniden büyük ülke olmasından rahatsız olan dış güçlerin varlığı zaten kimsenin meçhulü değil.

Böylece içerideki ve dışarıdaki şer odakları ortak bir paydada buluşuyorlar:

Türkiye’ye her alanda istikrar ve büyümeyi getiren AK Parti’yi vurmak, böylece Türkiye’yi durdurmak.

Bu uğurda terör de dahil her türlü yol ve yöntemi kullanarak, her türlü yalanı, iftirayı ve kara propagandayı tedavüle sürerek kirli emellerine ulaşmaya çalışıyorlar.

 

Taksimde iki ağaç yer değiştirecek diye yürüyüşler yapanlar, canlı yayın yapan televizyon kameraları önünde çevrecilik şovu yapanlar, Mehmetçiklerimizin ve polislerimizin terör saldırılarıyla şehit edilmesi karşısında, bırakın yürüyüş yapmayı, ağızlarını bile açmıyorlar.

Ne yaparsa yapsınlar, umduklarına nail olamayacaklar, korktukları da başlarına gelecektir.

AK Parti de, Türkiye de daha da güçlenerek yoluna devam edecektir.

Ne bu millet onların sandığı gibi bidon kafalı, ne Türkiye teröre boyun eğecek kadar zayıf, ne de AK Parti kirli ittifaklar karşısında tökezleyecek kadar şuursuzdur.

 

İlk Günkü Gibi…

Tüm teşkilat mensubu kardeşlerim iyi bilir ki, biz herhangi bir siyasi parti değil, bir davanın, bir idealin partisiyiz.

Hak ve hakikat üzere olmak, bizim için her türlü değerin üzerindedir.

Biz hak ve hakikat üzere olmanın hazzını her türlü mevkinin, makamın ve zevklerin üzerinde gördüğümüz gibi, hak ve hakikat uğrunda karşılaştığımız her mihneti ve sıkıntıyı da cana minnet sayarız.

Bu, kurulduğumuz günden bu yana hep böyledir.

Kurucu Genel Başkanımız ve 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan şiir okuduğu için cezaevine konulduğunda “Bu şarkı burada bitmez” derken, hak ve hakikat üzere olmanın asla yenilmeyecek gücüne işaret ediyordu.

Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, her vesile ile “Türkiye yenilmez” diyorsa, yine aynı ruh ve heyecandan dolayıdır.

Türkçemizde herhangi bir şeye sevdayla bağlı olmanın getirdiği ruh ve heyecanı, azim, kararlılık ve coşku yoğunluğunu anlatan güzel bir deyim vardır:“İlk günkü gibi…”

 

Tüm kardeşlerime ilan ediyorum; bu deyim, içinden geçtiğimiz bu tarihi süreçte, bizim bütün çalışmalarımızın ana eksenidir ve ana ekseni olacaktır.

İstanbul teşkilatı olarak 14 yıl önce hangi ruhla, hangi heyecanla, hangi coşkuyla ve hangi yöntemlerle çalışıyorsak, bugün de aynı şekilde yolumuza devam etmeyi bir şuur olarak benimsiyoruz.

Bu şuur bizim “fabrika ayarları”mızdır.

Bu nedenle, bütün konuşmalarımda benden en çok duyacağınız cümle bu olacaktır.

Daha büyük bir Türkiye, birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde daha mutlu bir millet ve daha güçlü bir AK Parti için, durmadan, dinlenmeden çalışıyoruz ve çalışacağız.

Aşkla, şevkle, heyecanla…

İlk günkü gibi!

– See more at: http://www.akpartiistanbul.com/selimtemurci/singleblog.asp?ID=40#sthash.azF1HWJr.dpuf