Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Başbakan partililerle iftar ediyor

AK Parti İstanbul İl Başkanlığının Geleneksel İftarı, Başkan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla Yenikapı Şehir Parkı’nda yapıldı.

AK Parti İstanbul İl

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, İl Başkanı Selim Temurci’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve 6 binden fazla kişinin katıldığı iftar yemeğine, eşi Sare Davutoğlu ile birlikte katıldı.

İl Başkanı Selim Temurci tarafından karşılanan konuklar arasında, Genel Başkan Yardımcıları, Bakan ve Milletvekillerinin  yanı sıra sanat, medya, spor ve iş dünyasından önemli isimler ile STK, diplomasi ve dini cemaat temsilcileri yer aldı. Ayrıca; İl Yürütme ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları ve teşkilattan birçok isim de iftara katılanlar arasındaydı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan iftarda davetlilere seslenen İl Başkanı Selim Temurci, sözlerine, “Asırlarca farklı kültür ve medeniyetlere başkentlik etmiş… Sadece doğu ile batı arasında değil, gönüller arasında da en güzel köprü olan… Ve her zaman bütün yüreğimiz, ruhumuz ve gönlümüzle bir “emanet şehir” olarak gördüğümüz İstanbul’un bu güzel akşamında… Tüm farklılık, zenginlik ve renkleriyle… Sevgisi, dostluğu ve heyecanıyla bu güzel alanı doldurarak… “Biz birlikte Türkiye’yiz” gerçeğinin en güzel fotoğrafını ortaya koyan siz güzide dostlarımıza, iftarımıza teşrif ettiğiniz için, AK Parti İstanbul İl Teşkilatı adına en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.” diyerek başladı.

İstanbul Teşkilatı Olarak Hummalı Bir Çalışma İçindeyiz

İl Başkanı Temurci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne mutlu bize ki, biz içinde Ramazanı olan bir medeniyetin mensuplarıyız. Ramazan bir değişme ve dönüşme iklimidir. Modern dünyanın insanı ve toplumları yalnızlaştıran, ayrıştıran ve çatıştıran yanlarına inat, Ramazan buluşturan, barıştıran ve birleştiren yanıyla diriltici bir soluk gibi canlandırıyor hayatı. Şuna samimiyetle inanıyoruz ki; İnsanların ve toplumların birbirinden habersizliği, bilgisizliği ve iletişimsizliği, sadece karşılıklı endişeleri, korkuları ve tedirginlikleri besleyip büyütür. Hamdolsun; İstanbul teşkilatı olarak her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan da hummalı bir çalışma içindeyiz. Her yere, her eve, her mahalleye, her sokağa ulaşmaya çalışıyor, kardeşliğe en yakışan şeyin paylaşmak olduğu duygusuyla tüm İstanbullularla, ellerimizi, gönüllerimizi ve duygularımızı birbirinde mecz ediyoruz. Bu şuurla çalışan, Ramazan’ı gerçek bir dirilişe, kardeşliğe ve paylaşmaya vesile kılmak için çırpınan, didinen ve en güzel organizasyonları başarıyla gerçekleştiren İstanbul teşkilatıma huzurlarınızda teşekkür etmeyi bir görev biliyorum.”

Ahlaki Sorumluluğumuz Var

“Ramazan’da sevinçlerimiz kadar hüzünlerimiz de var.” diyen İl Başkanımız, “İslam coğrafyasının birçok yeri bir Ramazan’ı daha acılar içinde yaşıyor. Savaşlar, acılar, mahrumiyetler sürüp gidiyor. Kan ve gözyaşı medeniyet coğrafyamızı ıslatmaya devam ediyor. Sadece İslam dünyası mı? Dünyanın birçok bölgesinde açlık, susuzluk, salgın hastalıklar, çocuk ölümleri, adaletsizlikler, haksızlıklar sürüp gidiyor. Bazıları “Dünyanın orasında burasında olanlardan bize ne? Biz tarafsız kalalım” diyorlar. Oysa, eğer insansak, eğer sol yanımızda hala çarpmaya devam bir kalp taşıyorsak… Artık küçük bir köye dönüşmüş dünyamızda, tanık olduğumuz her dert, duyduğumuz her çığlık ve haberdar olduğumuz her dram, vicdanımıza bırakılmış bir sorumluluktur. İnsan olarak hepimizin, yeryüzünün hangi coğrafyasında olursa olsun haksızlığa uğratılanların yanında yer almak gibi bir ahlaki sorumluluğumuz var. Aksi takdirde insan olduğumuzu nasıl söyleyebilir, birbirimizin gözlerine ve aynalarımıza nasıl bakabiliriz?” ifadelerini kullandı.

Paylaşalım ki Kardeş Olalım…

İl Başkanımız Dr. Selim Temurci, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Düşüncelerimiz, inançlarımız, dünya görüşlerimiz, dillerimiz, giyim kuşamlarımız farklı olsa da, özünde hepimiz aynı güzelliklere sevdalı, aynı hasretlerin meftunuyuz. İstiyoruz ki, yeryüzünde sınırlarla bölünsek de masmavi gökyüzünün hepimize ait olmasındaki ilahi mesajı iyi kavrayıp, insanlık ailesi olarak her zaman sevgi ve kardeşlikle ellerimizi birbirimize uzatalım. Birçok konuda görüşlerimiz ayrılsa da, kalplerimiz aynı yüce değerler yolunda bir olsun. Siyasi görüşlerimiz farklı olsa da insanlık, erdem, barış ve özgürlük ortak paydamız olsun. Paylaşalım ki aramızdaki sevgiler çoğalsın, paylaşalım ki kardeş olalım… Tanışalım ki gönüllerimizden korku ve tedirginlik rüzgârları dağılsın… Bilişelim ki, ön yargılar bir ağ gibi kuşatmasın basiretimizi. Konuşalım ki her konuda anlaşamasak bile insan olmanın güzelliği gözlerimizde aydınlansın.”

İftar programında Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın annesi Saadet Kiraz ve babası Hakkı Kiraz ile aynı masada oturan Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, geleneksel iftar organizasyonumuz için İl Başkanımıza ve çalışma arkadaşlarına teşekkür etti.

İstanbul, Saadet Diyarı Olarak Bilindi

Sözlerine “Mekanlar vardır diğer mekanlardan farklıdır, zamanlar vardır diğer zamanlardan farklıdır. Bütün mekanlar ve zamanlar Rabbimizin nimeti olmak bakımından ulvi bir değere sahip olmakla birlikte bazı zamanlar diğerlerinden ayrılırlar. Böyle bir zamanın içindeyiz.” diyerek başlayan Başbakanımız Ahmet Davutoğu, “İstanbul, asırlarca “Dersaadet” adıyla saadet diyarı olarak bilindi. Nerede kim hangi zorlukla karşılaşsa ‘eğer İstanbul’a ulaşırsam o zorluğa çare bulunur’ diye İstanbul’a yönlerini döndüler. ‘7 iklim’ dendi dünyanın değişik bucaklarına ve 7 iklimin merkezi İstanbul, hep 7 iklimden gelenlere kucak açtı, 7 iklime adalet saçtı. Aynı şekilde Anadolu toprakları, Asya’dan Avrupa’ya giden kavimlerin olduğu kadar, Avrupa’dan Asya’ya doğru yürüyen kavimler kadar, bütün bu diyarlarda huzur arayanların sığınıp geldiği belde. Huzur içinde, barış içinde ve çevremizde yanmakta olan ateş çemberlerinin arasında bir istikrar adası olarak ülkemizde ve İstanbul’da idrak ediyoruz ama bu bizim sorumluluklarımızı azaltmıyor, aksine artırıyor.” dedi.

Bosna Hersek Ziyaretindeki Unutulmaz Anı

Bosna Hersek ziyaretine değinen Başbakanımız Davutoğlu, tören alanından ayrılırken hiç unutamayacağı bir hadise yaşadığını anlatarak, şöyle devam etti: “Emin olun şu anda da gözümün önünde ve hayatım boyunca ister siyasi kimliğimle bu adalet davasının yolcusu olayım, ister ilmi kimliğimle bu coğrafyaların ruhuna nüfuz etmeye çalışayım, hiç unutamadığım iki göz gözlerimle buluştu ve seslendi bana. Baktım 79 yaşında bir Boşnak anne ve tanımıştı. Elimi tuttu Boşnakça dualar etmeye başladı. Tercümanım tercüme etti, aynen şöyle söylüyordu “Allah Türkiye’ye güç ve kudret versin. Allah Türkiye’yi bizim yanımızdan eksik etmesin. Allah Türkiye’yi Avrupa’ya ve dünyaya tekrar egemen kılsın. Gözlerimden yaşlar boşandı onun da bizim de. 3 oğlunu aynı gün içinde şehit vermişti. Fuat, Suat ve Şükrü. Bir kızı, bir oğlu geride kalmıştı. Yeni evlenen kızı Srebrenitsa katliamı olurken eşinden zorla ayrılarak eşi katledilecekler safına, hanımda otobüslere bindirilmişti. Sonra kızını gördük anlattı, bütün o yaşananları. Teyzenin elinden tuttum, dedi ki ‘keşke evime gelebilseniz’, ‘evin nerede?’ dedim. ‘Biraz ileride, 200 metre’ dedi ama bir kilometre çıktı ama emin olun o aşkla yürüyerek evine kadar gittik. Hala evinin üzerinde şarapnel izleri vardı ve 2 koltuk değneğiyle ayakta durmaya çalışırken o evine nasıl döndüğünü, 2001 yılında nasıl tekrar orayı şenlendirdiğini anlattı. Sonra etraftaki evleri ve komşularını andı. ‘Şu evin sahibinin iki oğlunu öldürdüler, kendisi de gitti’ dedi. ‘Şu evin sahibinin bütün fertleri şehit edildiği için şu an kimse yok’ dedi.”

Türkiye, Zalimlere Karşı Evlatlarını Şehit Verenlerin Tek Dayanağıdır

Türkiye’nin gücü ve kudretinin artık sadece Türkiye’nin gücü ve kudreti olmadığını dile getiren Başbakanımız, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye aynı zamanda zulme karşı ayakta durmaya çalışan, zalimlere karşı mülteci durumuna düşüp evlatlarını şehit verenlerin tek ümit dergahı ve dayanağıdır. Türkiye’nin gücü ve kudreti artık Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar adaletin sesi olmanın da gücüdür. Türkiye’nin zaafı sadece Türkiye’nin zaafı olmayacaktır. Bütün bu bölgelerdeki kardeşlerimizin zaafı haline dönüşecek. O zaman duyarlılığıyla her zaman önümüze öncü olan değerli sanatçılarımız var burada. Yine iş dünyasındaki dinamizmiyle dünyaya örnek 12 yıllık kalkınmanın öncüsü olan iş adamlarımız var. Türkiye’nin sadece resmi gücünün değil, sivil gücünün de olduğunu gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri var. Gençlerimiz var, yaşlılarımız, yetimlerimiz var bu sofrada. Hepinize birden seslenerek diyorum: Hangi düşünceye, hangi etnik, mezhebi veya dini arka plana sahip olursak olalım, hangi mesleği icra ediyorsak olalım, gelin Dersaadetin yani güzel İstanbul’un bütün sokaklarına, mahallelerine, hanelerine, külliyelerine, türbelerine sinmiş olan bu saadet felsefesini, anlayışını, bu huzur dergahını hayatımıza egemen kılalım.”

Omuz Omuza Verme Vakti Gelmiştir

Tarihi bir dönemeçte olduğumuzu ifade eden Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çevremizdeki ateş çemberinin içinde bir şekilde bu ülkenin sorumluluklarını üslenmiş kişiler olarak; devlet adamları olarak, siyasiler olarak aydınlar, sanatçılar, iş adamları olarak hepimizin omuz omuza verme vakti gelmiştir. Suriye’de eğer böyle bir iftarda 5 sene önce devlet adamları, işadamları, aydınlar, din adamları omuz omuza vermiş olsalardı insanlık onuruna yakışan bir tavır sergilemiş olsalardı bugün Şam ve Halep yanıyor olmazdı. Eğer Irak’ta bundan 10-15 yıl önce tam da Irak savaşı sonrasında Sünni’si, Şii’si, Arap’ı, Türkmen’i, Kürt’ü, el ele verebilmiş olsaydı bugün DEAŞ diye bir terör örgütü at koşturuyor olmaz ya da bazı akımlar Sünni-Şii ateşi körüklemiş olmazlardı. İşte bütün bu çevremizde olanlardan ders almak zorundayız.”

Türkiye’nin Bir Saati Dahi Kaybetmeye Tahammülü Yok

Konuşmasında 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan tabloyu değerlendiren Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, “Ne senaryolar getirdiler. Bir ay içerisinde ülkeyi şu blok, karşı blok diye ayırmaya kalkışanlar oldu siyasetçilerimiz arasında. ‘Ben şunlarla hiç görüşmem’ diyenler oldu. ‘Ben şu koalisyon formülüne veya şu görüşmeye kapalıyım’ diyenler oldu. Bütün bunlara karşı biz ‘AK Parti olarak biz herkes ile görüşmeye hazırız. Herkes ile gönül açıklığıyla görüşmeye hazırız’ dedik. Çünkü etrafımızdaki ateş çemberinin Türkiye’nin huzuru açısından ne anlama geldiğini en yakından biz biliyoruz. Çünkü sahip olduğumuz bilgilerle,  eğer şu anda doğru tavır alınmazsa Türkiye’nin bir yılını değil bir asrını kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu en yakından hissediyoruz. Halbuki bırakın Türkiye’nin 4 yıla, bırakın bir yıla, bir aya, bir güne bir saati dahi kaybetmeye tahammülü yok.” ifadelerini kullandı.

Kadir Gecesi Gününde Bu Hayırlı Yolculuğa Çıkacağız

Başbakanımız, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Bazı zamanlar tamamıyla Rabbimizin tevafuku ile tecelli eder, koalisyon görüşmelerine Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği görevle inşallah yarın başlayacağız. Yani Kadir Gecesi gününde bu hayırlı yolculuğa çıkacağız. Buradan bütün siyasi partilerimize seslenmek istiyorum. Ben onların misafiri olduğum her anda siyasi nezaket ve siyasi feraset içerisinde götüreceğimiz bütün teklifleri, düşüncelerimizi, kanaatlerimizi açık yüreklilikle ve bu ülkenin sadece Başbakanlık görevini, sorumluluğunu almış bir vatandaş olarak değil, bütün diğer vatandaşlarıyla eşit şartlara sahip bu ülkeye aidiyeti en derinden aidiyeti hisseden bir kardeşiniz olarak konuşacağız. Ümit ederim ki aynı yaklaşımı diğer parti genel başkanlarından da görürüz. Ve yine ümit ederim ki en kısa zamanda Türkiye’de herkesin mutmain olacağı bir formülle, bir yöntemle usul ve üslupla yeni hükümeti kurarız.”

Güzel Neticeler Almayı Ümit Ediyoruz

Koalisyon görüşmeleri öncesinde hiçbir ön yargıları olmadığını belirten Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi: “Bütün çağrımız zaman kaybına sebebiyet vermeyecek şekilde karşılıklı anlayış içerisinde bu hükümeti oluşturmaktır. Hiçbir ön yargı ve ön kabulümüz yok. Hiçbir ön şartımız da yok. Hükümet etmenin gerektirdiği bütün ana unsurları görüşmeye hazırız. Sadece hükümet ile ilgili olmayan hususları bütün bu tartışmaların dışında tutmak gerektiğini düşünüyoruz, başta cumhurbaşkanlığı makamı olmak üzere. Bu tür tartışmaların ötesinde iyi niyetle masanın başına oturacağız. İnşallah hayırlı bir netice hasıl olur. Bayram öncesinde milletimize güzel haber verebilmemiz için bu görüşmeleri hiç vakit kaybetmeden başlatıp inşallah Çarşamba gününe kadar üç siyasi partiyle görüşmemizi yapacağız. Güzel neticeler almayı ümit ediyoruz. İnşallah son 12 yıl içinde Türkiye’nin kazanımları konusunda elde ettiğimiz mesafenin herhangi bir şekilde risk edilmeyeceği, tehlikeye atılmayacağı Türkiye’nin 2023 hedeflerine doğru kararlı yürüyüşünü sürdüreceği yeni bir hükümetle birlikte güzel ve aydınlık bir geleceğe bu konuda bütün vatandaşlarımızın da sizlerin de emin ve huzurlu olmasını rica ediyorum. Ne gerekiyorsa yapacağız. Risklerin ve kutuplaşmaların olmaması için gereken her türlü adımlar atılacak.”dedi.