Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Başbakan Davutoğlu İstanbul İlçelerini ziyaret etti

Başbakan Ahmet Davutoğlu,İstanbul’da çeşitli açılış ve toplantılar yaptı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu,İstanbul'da çeşitli

 AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Basın Bülteni

Başbakanımızın Yoğun Temposu İstanbul’da Devam etti
Seçim çalışmalarını sürdüren Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, toplantı, açılış ve çeşitli temaslar için “Türkiye’nin kalbi” olarak nitelediği İstanbul’a geldi.

Başbakanımız, İstanbul’daki ilk programı İMES Sanayi Sitesi’ndeydi. İl Başkanımız Dr. Selim Temurci, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş ve İl Yönetim Kurulu Üyelerimizin eşlik ettiği Başbakanımız, Four Point By Sheraton Hotel’de İstanbul’daki Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi.

Ekonomik İstikrar Bizim İşimiz

Burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, geride kalan 13 yıl içinde büyük adımlar attığını, dev projelerin hayata geçirildiğini, büyük başarılar elde edildiğini, rekorlar kırıldığını dile getiren Başbakanımız Davutoğlu, “Sanayi üretiminin olmadığı durumlarda, ülkelerin nasıl ekonomik krizler içine girdiklerini en yakınımızdaki Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkede görüyoruz. Hizmet sektörü önemlidir ama ülkenin ekonomisini, üretimini, istihdamını sağlayan motor alan, sanayileşme ve reel sektör alanıdır. Milletimizin eliyle siyasi istikrarı sağlarsak, ekonomik istikrar bizim işimiz. Hiçbir yerde ekonomi ile siyasetin ayrı düştüğü durumlar söz konusu olmaz. Siyasi istikrar varsa siyasi öngörülebilirlik varsa ekonomik istikrar ve planlama da mümkün hale gelir. Ama siyasi bir kaosa hele hele bir güvenlik kaosuna, etrafımızdaki ateş çemberi içindeki ülkelerde gördüğümüz gibi, düşerseniz ekonomik hayatın sürmesi mümkün değil.” şeklinde konuştu.

Siyasetin Üslubu Felaket Tellallığı Olmamalı

Yeni bir seçim sürecinin yaşandığını hatırlatan Başbakanımız, şunları kaydetti: “Herkesin ne söylediğini, diğer partilerin sergiledikleri tutumu, 7 Haziran’dan bu yana ülkenin yönetim boşluğuna düşmemesi için bizlerin de neler yaptığını görüyorsunuz. Bu dört ay bizim için bir zaman laboratuvarı gibi oldu. Herkesin ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda, terörle mücadele başta olmak üzere, elini taşın altına koyup koymadığını da gördünüz. Dünya ekonomik kriz içindeyken, Avrupa’da ekonomik kriz tırmanırken kenardan seyretmeyi tercih edenlerin takındıkları tutumu da gördünüz. Bazı çevreler ister ki Türkiye yönetim boşluğuna düşsün, bir kaos yaşansın, üretim düşsün ve onlara siyasi alanda yeni bir manevra alanı açılsın. Bizim içinse böyle bir hesap söz konusu değil. Siyasetin üslubu felaket tellallığı olmamalı. Siyasetin üslubu milletin moralini bozmak değil, milletin moralini yükselterek, sanayicilerimizin üretim ve istihdam şevkini arttırmak olmalı. Siyaset çözüm üretmeye, hedef koymaya, proje geliştirmeye odaklanmalı.”

Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, programın ardından İMES Sanayi Sitesi’ndeki iş yerlerini gezdi. Burada bekleyen gençler, “Gençler seninle gurur duyuyor” sloganları attı. Başbakanımız Davutoğlu, bu sırada karşılaştığı Sümeyra ve Betül isimli ikizlerle bir süre sohbet ederek, oyuncak hediye etti. Başbakanımız, daha sonra İMES Sanayi Sitesi Camisi’ne gelerek, buradaki vatandaşlara ve basın mensuplarına aşure ikram etti.

 

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, günün ikinci programı için Üsküdar’a geçti. Nev Mekan Kafe’de gençlerle bir araya gelen Başbakanımız, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Öğrencilerle yaptığı sohbete öğretim üyeliği yaptığı dönemdeki anılarını anlatarak başlayan Davutoğlu, kendisini dinleyen öğrencilere “Ders kırıp gelen varsa yakalarım gözlerinizden” diyerek espri yaptı.

Ne kadar zamandır bir sınıfta ders vermediniz?” sorusu üzerine Davutoğlu, dersin mutlaka sınıfta bir araya gelerek yapılması gerektiğini düşünmediğini ifade ederek, 15 gün önce doktora öğrencileriyle, saat 01.00’den 03.00’e kadar ders yaptıklarını anlattı.

Kimse Sizin Aranızdan Bir Ayrımcılık, Terör Çıkartamaz

Marmara Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Öğrencisi Iğdırlı Ömer Yiğit’in, Çözüm Süreci ile ilgili sorusunu yanıtlayan Başbakanımız Davutoğlu, “2013 yılında Çözüm Süreci başladığı zaman Diyarbakır’da bir konuşma yapmıştım. Ondan sonra Sur’da 12-15 yaşlarında çocuklar top oynuyordu. Çıkardım ceketi, onlarla top oynadık. Bundan 15-20 gün sonra Manisa’ya gittim. Manisa’da da tarihi dokunun arasında çocuklar top oynuyordu, onlarla da oynadım. Sonra arkadaşlara dedim ki; ‘Çözüm Süreci’nin felsefesi burada.’ Diyarbakır ve Manisa’da top oynayan çocuklar, 5 sene sonra bir ülke inşasında birlikte mi çalışacaklar, yoksa bazıları dağa çıkıp, bazıları asker olup karşılıklı olarak bir çatışmanın içinde mi olacaklar? Emin olun her gün yattığımda ve sabah kalktığımda, bu çocukların kurtarılması için ne yapılması gerekirse onu düşünüyoruz. Sizlerin buna özellikle sahip çıkmanız lazım. Bunun için illa AK Parti’ye oy vermiş olmanız gerekmediği gibi illa ve mutlaka şu veya bu kanaatte tanışmanızda gerekmez ama burada bulunan arkadaşlarınızın gözlerinin içine bakın, aynı masada oturduğunuz arkadaşlarınızın, o gözlerde muhabbet görüyorsanız kimse sizin aranızdan bir ayrımcılık, terör çıkartamaz.” dedi.

Bir Daha Beyaz Torosları Bu Ülke Görmeyecek

“Van’da yaptığınız konuşmada ‘beyaz Toroslar geri dönmeyecek’ şeklinde bir konuşma yaptınız ama bu çok yanlış anlaşıldı ve çok yankılandı. Bu konuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?” şeklindeki soru üzerine, akademik hayatta her şeyin dikkatlice söylendiğini, siyasi hayatta ise söylenenin bir kısmının cımbızla alındığını ve istismar edilerek yorumladığını dile getiren Başbakanımız, “Beyaz Toros konusunda benim söylediğim net ve açıktır. Türkiye eski günlere tekrar dönecek mi diye bir kaygı vardı. Öyle bir kaygının geçersizliğini anlatmak istedim. AK Parti iktidarda iken 90’lı yıllara bir daha dönülmeyecek. Bir daha faili meçhuller olmayacak. Buradaki genç arkadaşlar beyaz Toros’u bilmiyor. Beyaz Toros faili meçhullerin sembolü haline gelmişti. JİTEM tarafından götürülen bir daha geri dönemezdi. O beyaz toroslar PKK’nın gelişmesine imkan sağlıyordu çünkü faili meçhul vardı. PKK’nın varlığı beyaz Torosların sayısını artırıyordu. AK Parti her ikisini de yok etmek için bir demokrasi ortamı oluşsun diye bu gayret içine girdi, kastettiğim buydu. Türkiye’de her şey istismar edilebiliyor. Başka bir yere çekilebiliyor. Bir daha beyaz Torosları bu ülke görmeyecek. Ancak PKK terörünün dağlara götürüp feda ettiği gençleri de görmeyecek. İnşallah bunları hep birlikte tarihe gömeceğiz. Bunun için sizlerin de desteğine ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.

1 Kasım’dan Sonra Genel Sağlık Sigortası Borçları Silinecek

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, “Genel Sağlık Sigortası’yla alakalı olarak beyannamede muafiyetten bahsettiniz ama şimdiye kadar gelen borçlar var gelir testi yapılmamasından dolayı, bununla ilgili bir çalışmanız olacak mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şimdi gidince vereceğim ilk talimat, ‘test kelimesini kaldırın buradan’ diyeceğim. Test deyince gençler korkuyor, gitmiyor. Test deyince, gelir testine başka bir şey bulalım. Gelir ikramı falan. Gençleri borçlandırmak gibi bir düşüncemiz yok, biz gençlere borçluyuz, siz bize borçlu değilsiniz. Sizin her mahiyetteki borçlarınızı erteleyeceğiz, borç sıkıntısı içinde strese girmeyin. Ne Genel Sağlık Sigortası anlamında borç ne diğer anlamda, düşünün biz sizin önünüzü açacak faizsiz krediler, hibeler vermeyi tasarlıyoruz. Ama bir sistem oturtulmaya çalışılıyor Genel Sağlık Sigortasında, o sistem oturtulurken ister istemez gelir testi ve onun üzerinden de bazı tespitler yapılmış, burada size söylüyorum; inşallah 1 Kasım’dan sonra yapacağımız ilk iş, bütün o borçları silmek olacak, iyi mi? Sonra da tahakkuk etmiş borçları da sileceğiz, sistem oturacak. Okulu bitirdikten sonra 2 yıl da müddet vereceğiz size, 2 yıl içinde iş sahibi, güç sahibi olun ondan sonra ödemeye başlarsınız.”

Gençlerle geçirdiği eğlenceli saatlerin ardından bağcılar Engelliler Sarayı’na geçen Başbakanımız, burada engelli vatandaşlarımız ve aileleriyle bir araya geldi.

Bütün Engelli Ailelerini Yürekten Selamlıyorum

İl Sosyal Politikalar Başkanlığımız ve Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan Başbakanımız, AK Parti’nin siyasetin merkezine insanı koyduğunu, insana ve topluma hizmet etmenin en büyük amaçları olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “İstihdam, maaşların iyileştirilmesi, ulaşılabilirlik, sosyal yaşam ve hayata katılım konularında birçok ilke imza attık. 2015’te Türkiye’nin ilk engelliler kanunu çıkarmak bize nasip oldu. Bu çerçevede 1500 maddelik engelliler hukukunu oluşturduk. Birleşmiş Milletler sözleşmesine çekincesiz destek vererek, engelliler hukukunu güçlendirdik. Korumacı bir yaklaşım yerine hak temelli bakış açısını esas aldık. Engelli kardeşlerimizin isteği acıma ve lütuf değil. Sahip oldukları hakların önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bunun için hak temelli yaklaşım konusunda bütün toplum kesimlerinin bilinçlenmesi gerekiyor. Burada engelli kardeşlerimizin ailelerine büyük görevler düşüyor. Öncelikle ailelerin onların özgüvenlerini sağlayacak bir yaklaşım içinde olması lazım. Bütün engelli ailelerini yürekten selamlıyorum. Sizin çocuklarınız için gösterdiğiniz gayretiniz bu yolda insanlığa örnek teşkil eder.”

Kamuda İstihdam Edilen Engelli Sayısı 41 Bini Aştı

Ağustos 2015’ten bu yana 467 bin engelli vatandaşa evde bakım desteği sağlandığına dikkati çekerek, 2002’de 30 engelli vatandaşa bir bakım elemanı düşerken bugün bu sayının 6’ya bir olduğunu söyleyen Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, “Engellilere ücretsiz seyahat hakkı tanıdık. Biz vatandaşlarımızı yönetimin her kademesinde görmek istiyoruz. Engellilerimizin istihdamına yönelik önemli atılımlar sağladık. Kamudaki engelli istihdamını istisna kapsamına alarak, kadro sınırlamalarının dışında bıraktık. 2015 yılı itibarıyla kamuda istihdam edilen engelli kardeşlerimizin sayısı 41 bini aştı. Bu tarihi bir rekordur. Bütün dünyada örnek teşkil edecek bir rekordur. Yıl içinde yeni bir atama daha gerçekleştirecek ve engellilerimizin önünü açacağız. Engelli aylığı 25 bin liraydı şimdi 458 liraya yükseldi. İş kurmak isteyen engelli kardeşlerimizin yanında olduk.”

Bağcılar Belediyesi’ni engelli vatandaşlarımıza yönelik çalışmalarından dolayı tebrik eden Başbakanımız, 2015 Bedensel Engelliler Atletizm Dünya Şampiyonası’nda ikincili kazanan Bağcılar Kulübü sporcularından Hamide Kurt’u tebrik etti.

Eşi Sare Davutoğlu ile birlikte Engelli Sarayı’nı gezerek engelli kardeşlerimizin çalışma ve eğitimlerini izleyen Başbakanımız, Senem isimli bir öğrencinin şiir kitabından bir bölüm okudu. Davutoğlu, “Senem kızımızdan şu anda Türkiye’nin her yerinde terörle mücadele konusunda kahramanca savaşan yiğit askerlerimize, Mehmetçiklerimize güzel bir hediye. Senem’in gönlünden Mehmetçiklerin gönlüne. Gördüğünüz gibi ne kadar muhabbet ve sevgi dolu satırlar.” dedi.

Engelli vatandaşlarımız ve aileleriyle bol bol fotoğraf çektiren Başbakanımız, Shangri La Bosphorus Otel’deki programda iş adamlarıyla bir araya geldi.

Birinci Meydan Okuma, Küresel Ekonomik Kriz

Burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin krizleri, fırsatları birlikte getiren tarihi bir hız ve ivmeyle karşı karşıya olduğunu belirten başbakanımız Ahmet Davutoğlu, bu hız ve ivme iyi yorumlanmazsa büyük riskleri beraberinde getireceğini kaydetti ve şöyle konuştu: “Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı 3 büyük meydan okuma var. Hepimizin bunun farkında olması lazım. Bu meydan okumalar doğru değerlendirilmezse, Türkiye’nin bu dönüşüm sürecine cevap vermesini sağlayacak bir altyapıdan mahrum kalırız. Bu meydan okumaların birincisi küresel ekonomik kriz. 2008’den bu yana içinde yaşıyoruz. Finansal krizdi, ardından ekonomik, sosyal ve siyasal krize dönüştü. Önce Avrupa’yı etkiledi. Şimdi bir başka evrede, gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor. Çin ve Hindistan dışındaki gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme rakamları yüzde 1,9’da kaldı. Bir taraftan Amerika ve Avrupa ekonomisinde toparlanma var. Ama Avrupa’da hala riskler söz konusu. Gelişmekte olan ülkelerdeki son yaşananlarla birlikte kendimizi çok da rahat hissetmeyeceğimiz uluslararası ekonomik konjonktürle karşı karşıyayız. Acaba dünya ekonomisindeki büyümeyi yüzde 2’ye nasıl çıkarırız konusu tartışılıyor. Bu bizim için çok küçük bir rakam ama dünya için büyük bir hedef olarak neredeyse ortaya konuyor.”

Artık 90’lı Yıllarda Değiliz

Başbakanımız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkesin şunu görmesi lazım. Artık 90’lı yıllarda değiliz. Bu yıllar bizim için kayıptı ama dünya için kazanç yıllarıydı. Dünya ticaretinin hacmini büyüdüğü bir dönemdi. Şimdi dünya ekonomisinin ciddi bir volatiliteyi yaşadığı bir konjonktürdeyiz. Ülke olarak bunun farkında olmamız ve bunun gereğini yapmamız lazım. İkinci büyük meydan okuma bölgesel meydan okumadır. Türkiye’nin etrafındaki bölge, jeopolitik riskleri beraberinde getiriyor. Etrafımızda en az 6-7 ülkede merkezi yönetimin ülkeyi kontrol etme, ekonomiyi yönetme kabiliyeti yok. Biz ihracatta genişleme stratejisi yaparken Avrupa’daki ekonomik durgunluğu çevre ülkelere ihracatla aşabilmiştik. Şimdi ise komşu ülkelerde pazar daralması ve emtia fiyatlarının düşmesi ve istikrarsızlıklar söz konusu. Mesela istikrarlı bir Irak olmuş olsaydı, inşaat sektörü için çok istikrarlı bir pazar olma özelliğini korurdu. Ancak Irak, Suriye, Libya ve Ukrayna gibi önemli pazarlarımızda çok ciddi daralma ve riskler var. Rusya’da yaşanan kriz nedeniyle turizm başta olmak üzere birçok pazarımızı daraltan bir durum ortaya çıktı.”

Türkiye’nin Ekonomisi Meydan Okumalara Cevap Verecek Nitelikte

Üçüncü meydan okumanın ise 7 Haziran’dan bu yana iç siyaset alanında yüzleşmek durumunda kalınan siyasi istikrar meselesi olduğunu aktaran Başbakanımız Davutoğlu, “Sorunu demiyorum tam soruna dönüşmüş değil. 1 Kasım’da bir sorun niteliği olmaktan çıkacak. Ama 7 Haziran’dan bu yana yaşadıklarımız dahil, etkin yönetim bağlamında bu kadar kırılgan bir uluslararası konjonktürde ve bu kadar kırılgan bir bölgesel jeopolitikte ülke içi istikrarın ne kadar önem taşıdığını bize gösterdi. Terör saldırıları ve arkasından yaşanan gerilimler ülkede istikrarın, bölgesel istikrar ve dünyadaki ekonomik istikrar ile at başı gitmediği durumlarda ne kadar önem taşıdığını bize gösterdi. Bu üç meydan okuma bizi karamsarlığa düşürmemeli. Bunları bilmeliyiz ama karamsarlık kıskacına girmemeliyiz. Aksine, özellikle küresel ekonomide ve bölgesel jeopolitikte yaşananlara rağmen Türkiye’nin demokrasisinin ve ekonomisinin performansı bugün gelecekteki meydan okumalara çok güçlü cevap verecek nitelikte.” değerlendirmesinde bulundu.