Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Alucra ve Köyleri

Yaylalar Diyarı Alucra!

Yaylalar Diyarı Alucra!

 ALUCRA İLÇEMİZİ TANIYALIM

Alucra ilçesi, Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nde, Giresun ilinin iç kesimlerinde ve Giresun Dağları’nın güneyinde yer almaktadır. Yeşilırmak’ın Kelkit kolunun havzasında yer alan ilçe, doğuda Gümüşhane’nin Kürtün ve Torul ilçeleri güneydoğuda Gümüşhane’nin Şiran ilçesi, güneyde Giresun ilinin
Çamoluk ilçesi, batıda Şebinkarahisar ilçesi, kuzeyde Yağlıdere ilçesi, kuzeydoğuda Güce ilçesi, kuzeybatıda ise Dereli ilçesi ile çevrili durumdadır.
İlçe, Giresun il merkezine 131 km iken, Şebinkarahisar ilçe merkezine
41 km, Çamoluk ilçe merkezine 56 km uzaklıktadır.
Alucra ilçesi, ortalama yükseltisi genellikle 1000 m’nin üzerinde ilçe merkezi yükseltisi 1400 metredir ,dağlık-tepelik alanlar, aşınım yüzeyleri, düzlük alanlar ve vadilerin bulunduğu nispeten engebeli bir topoğrafyaya sahiptir.
Alucra ilçesinin kuzeyinde Giresun Dağları, güney kesiminde ise Berdiga (Sarıçiçek) dağları hakim rölyefi meydana getirmektedir. Giresun Dağları, diğer Karadeniz dağları gibi kıyıya paralel uzanan ve az geçit veren, kıyının hemen gerisinde bir set şeklinde uzanmış dağlardır. Giresun Dağları, doğudaki
Gümüşhane ve Rize Dağları kadar olmasa da yer yer 3000 m’yi geçen yükseltilere sahiptir .
Alucra ilçesinin güney kesimindeki en dikkat çekici dağlık alan olan Berdiga (Sarıçiçek) Dağları kütlesi, Karadeniz dağlarının güneydeki son sıralarını oluşturmaktadır Berdiga Dağları’nın en yüksek noktası, 2347 m yüksekliğindeki Berdiga Tepesidir.
En önemli düzlük, ilçe merkezinin de konumlandığı Alucra düzlüğüdür. Alucra Düzlüğü, batıda Şebinkarahisar, doğuda da Şiran ovası ile ayrılmaktadır. Bunlara
ek olarak aşınım yüzeyleri, vadiler, Tepesidelik Obruğu, Arda Mağarası da ilçedeki dikkat çekici yerlerdir.
Alucra ilçesindeki hidrografik unsurlardan özellikle akarsular ve kaynaklar ön plandadır. En önemli akarsular, Kelkit ırmağının kollarından olan Avutmuş Çayı’nın kollarından oluşmaktadır. Bağırsak Deresi, Moran Çayı ile buluşup, Büyük ırmak olarak adlandırılan akarsuyu oluşturmaktadır. Büyük Irmağa, Berdiga Dağları’ndan kaynağını alan Musluca Dere’nin katılması ile Alucra Çayı meydana gelir. Alucra Çayı, Şebinkarahisar’da Avutmuş Çayı olarak bilinmektedir ve Şebinkarahisar’da Kelkit ırmağına dahil olur.
Kelkit ırmağı ise Yeşilırmak’a karışmaktadır . Alucra ilçesinin Aktepe Köyü yakınlarında Hayran Kaplıcası olarak bilinen bir sıcak su kaynağı da bulunmaktadır.
Alucra ilçesi doğal çevre özelliklerinin yanı sıra beşeri çevre özellikleri bakımından da ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Alucra isminin kökeniyle ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden en çok bilinenleri ise Alucra isminin burada yabani olarak yetişen Aluç bitkisinden veya “el ücra” kelimesinden geldiğine dair olanlarıdır .
Alucra, tarihin derinliklerine doğru giden
köklü geçmişi ve birbirinden farklı kültür ve medeniyetlerin günümüze kadar ulaşan miraslarıyla dikkat çekmektedir.
Alucra yöresinin yerleşimi oldukça eski dönemlere kadar uzanmakta, milattan önceki yıllardan itibaren yerleşime açıldığı
anlaşılmaktadır. Bölgede kurulan en eski siyasi birlik olarak Hititlerden söz edilmektedir.
Bunları takiben Medler, Kimmerler, İskitler, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türkler hakimiyet kurmuşlardır.
Türklerin bu bölgeye yerleşmeleri VII. yüzyıldan sonra başlamaktadır. Özellikle X. yüzyılda İç Asya’dan Hazar Denizi’nin kuzeyinden ve güneyinden Anadolu’ya kitleler halinde Türk göçü olmuştur. Bu dönemlerde Alucra havalisinde de özellikle Uz (Oğuz) ve Kıpçak boylarının Koman, Çakmak ve Çamoluk yörelerinde de yerleşmekte oldukları anlaşılmaktadır.
Osmanlı hâkimiyetinden önce bölgede çeşitli Türk beylik ve devletleri hükümran olmuştur. Bu bağlamda bölgedeDanişmentli,Mengücüklü, Saltuklu,Anadolu Selçukluları, Eretna, Kadı Burhaneddin Ahmet, Mutahharten, Akkoyunlu, Karakoyunlu gibi Türk devlet ve beylikleri hüküm sürmüştür.
Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlıların Akkoyunluları Otlukbeli
Savaşı’nda yenmesiyle 1473 tarihinde Alucra ve çevresi Osmanlı devletinin egemenliğine girmiştir.
16. yüzyılda Osmanlı idari teşkilatında Karahisar-ı Şarki sancağına bağlı bir nahiye merkezi olan Alucra, 1876 yılına kadar Mindaval ve Kovata adıyla iki nahiye olarak idare edilmiş, bu tarihten sonra
Şebinkarahisar Mutasarrıflığına bağlı bir ilçe olmuştur.
Alucra 1. Dünya Savaşı sırasında önem arz ilçelerden birisidir.
1.Dünya savaşında Osmanlı İparatorluğu ile Rusya Çarlığı Kafkasya cephesinde Ruslar Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kafkas cephesinin dağılmasından sonra ivediliklle Mareşal Fevzi Çakmak paşa komutasındaki 2. Kolordu ile Tirebolu -Refahiye hattı ve bu Savunma Hatının karagahı eski adı Zıhar yeni adı ile Fevzi Çakmak köyünde kurulmuş .Karadeniz bölümünde Ruslarla Türkler’in şiddetli çarpışmalarından biri de Alucra Yeşilyurt köyünde bulunan Burgababa dağında meydana gelmiştir. Tirebulu -Refayi hattı üzerinde bulunan y Alucra Yeşilyurt köyündeki yerel adı Burgababa Dağı olan dağın tepelerinde Ruslar durdurulmuş ve geri püskürtülmüştür.
Tirebolu -Refahiye hattında işgal edilemiyen tek ilçe Alucra olmuştur.Halen Burgababa’nın tepelerinde taşlarla çevrili yüzlerce şehit mezarları ve karakol kalıntıları bulunmaktadır.Yüzeysel yapılan araştırmalarda çephane kalıntıları bulunmuş Top ve Tüfek kalıntıların olması muhtemeldir.
1.Dünya savaşında ekili araziler hasar gördüğü için yöre halkı kıtlıkla mücadele etmiştir.
Dere yatağında bulunan düz yüzeyli taşlar mide üstüne sıkıca bağlanıp mideler küçültülmüş halde köyün çocuk ve gençleri yalın ayakla Fevzi Çakmak köyü Akyatak yaylası ve Burgababa cephesine cephane taşıdıkları söylenmekte.
Alucra Merkez Derneği logosu ve tüzüğünde yer alan Gâvur dağlarında yüzeysel yapılan araştırmalarda cephane kalıntıları buldu.
Tarih kitaplarında yer almayan bu bölge için gündem oluşturan dernek yetkilileri Gâvur dağlarında Şehitlik abidesi dikmek için girişimlerde bulunurken Akyatak Yaylası Koruma ve Yaşatma Derneği de Akyatak Yaylasında bulunan şehitliklerin resterasyon ve Şehitlik Abidesi dikilmesi konusunda girişimlerini sürdürüyor.
Alucra ilçesi de geçmişten günümüze çok farklı uygarlıkların mirasları olarak ifade edilebilecek, gerek İslam gerekse Hristiyan inanç ve kültürüne ait pek çok kültür varlığına sahiptir. Bunlar içerisinde en dikkat çekenleri; tarihi kiliseler (Çakrak ve Kamışlı Köyü
Kiliseleri, tarihi camiler (Boyluca köyü Cami), tarihi türbeler (Hacı Hasan Türbesi, İsmail Çağırgan Baba Türbesi, Mahmut Çağırgan Baba Türbesi, Osman Baba Türbesi, Seydi Şıh Türbesi, Şeyh Yakup Gülami Çağırgan Türbesi), tarihi köprüler (Çakrak Köyü Köprüleri), tarihi çeşmeler (Belediye Çeşmesi, Mareşal Fevzi Çakmak Çeşmesi, Çakrak Çeşmesi, Yoğurdunkıran Çeşmesi), tümülüsler (İkizler ve Sivritepe tümülüsleri), Hacı Abdullah Duvarı olarak bilinen Çıkrıkkapı Seddi gibi kültür varlıklarıdır.
Bunlara ek olarak geleneksel
mimariye sahip meskenler, un değirmenleri bulunmakta
. Alucra ilçesinin diğer kültürel çekicilik özelliğide yöresel halk oyunlarıdır. Bu oyunlar içerisinde 3 ayak oyunu, Alucra diki, karabit, Rum diki, sarı kız, Alucra düzü, hoş bilezik, temirağa, koçeri, mektepli, tamzara, horon, daldala gibi oyunlar dikkati çekmektedir.Davaha kilimleri ise tarih olmuş.
Alucra mutfağı çok geniştir.Gilik,Köy makarnası,Siron,Sini,Kete,Tavşan İçi,EkmekAşı,PancarÇorbası,PancarDolması,
YağlıPancar,KuşPancarı,Dible,Gücükdene,Mastirik,EbeGümeci,Pazı,Düdük,Madımak,
Cimcime(Mantar),Isırgan,Keşkek gibi muaazam yöresel yemekleri vardır.
Kelem(Alucra Lahanası)ve Ekmeği ise meşhurdur.
2014yılıTV52’de “Renkler ve Simalar” programını hazırlayıp sunan Türk Dili Edebiyat Öğretmeni Yahya Palavarın “Alucra Belgesli” programında Oğlak Kebabını tanıtımından sonra İlgi odağı olmuş ve ulusal kanalların yemek programlarını yayınlarındaOğlak kebabının özelliği rağbet görmüş olup 2018 yılında Oğlak Kebabı İl Tarım v-e Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen ve DOKAP tarafından finanse edilen Giresun İli Kırsal Gelir Kaynaklarının Çeşitlendirilmesi Projesi (GİRKAP) çerçevesinde ele alınmış ve 2020 yılında Çoğrafi İşareti almıştır
Alucra ilçesi, 1933 yılına kadar Şebinkarahisar’a bağlı iken, 1933 yılında
Şebinkarahisar’ın ilçe statüsüne düşürülmesiyle bu ilçeyle beraber Giresun iline bağlanmış
Alucra idarî yapı bakımından, Giresun’a bağlıdır. Su kaynaklarının azlığından dolayı yerleşim alanları topludur. Alucra’da arazi ve orman kadastrosu yapılmıştır. Yerleşme planı da yapılmış olup, imar planı uygulama safhasındadır.
İlçeye bağlı 38 köy ve 6 mahalle mevcuttur. Bu köylere bağlı 70 mahalle ve mezra bulunmaktadır. Köylerin ekseriyeti, ormanlık bölgelerin bulundukları yerlere kurulmuş olup, genel olarak toplu dağ köyleri niteliğindedir. İlçe merkezi hariç köyler genel olarak dağ yamaçlarına kurulduğundan ova köyüne rastlanılmamaktadır.
1933’te Giresun’a bağlanan Alucra İlçesi’nde, 1892’de belediye örgütü kurulmuş idi. Alucra İlçesi imar planı 1953’te İller Bankası’nca yapılmıştır.
Alucra’nın kuruluşu bahsinde de söz ettiğimiz gibi 1887’ye kadar Alucra Mindeval ve Kuvata adında iki nahiye şeklinde Şebinkarahisar’a bağlı olarak idare ediliyorken, 1896’da Alucra Kaymakamlık olmuştur.
1933 yılına kadar Alucra, Şebinkarahisar iline bağlı iken Şebinkarahisar ili ile birlikte Giresun İline bağlanmıştır. Çünkü o yıl çıkan bir yasa ile gelirleri giderlerini karşılayamayan idarî birimler bir alt düzeye indirilmiş ve bu yasadan Şebinkarahisar da etkilenmiştir.
1990’dan önce Alucra’nın yüz ölçümü 1.618 km² haliyle Giresun’un en büyük ilçesi konumunda iken, Alucra’ya bağlı Çamoluk Bucağının ayrılması sonucunda yüz ölçüm, 1.200 km² civarına inmiştir.
20 Mayıs 1990’da Çamoluk ilçe statüsüne çıkmış ve kendi içinde yaptığı halk oylaması ile (Giresun-Gümüşhane arasında) Giresun’a bağlanmıştır.
Alucra’nın, halen herhangi bir nahiyesi olmayıp, bir belediye olarak yönetilmeye devam etmektedir.
Alucra’ya Bağlı Yerler
Mevcut durumda 6 mahalle, 39 köy ve bu köylere bağlı 70 mahalle ve mezradan müteşekkildir. Çamoluk bucak iken Alucra’ya bağlı köylerin toplamı 72 idi. Alucra’ya bağlı mahalle ve köyler eski isimleri ile beraber şunlardır:
Mahalleler:
Babapınar ………………Parak
Karaağaç
Kemallı
Mesudiye
Topçam …………………Hanzar
Yunus Emre
Köyler:
Akçiçek ………………… Davaha
Aktepe ……………………Zil
Arda
Ardıç
Armutlu
Aydınyayla …………….Görana
Bereketli ………………..Gindebol
Beylerce ……………….. Alevre
Boyluca ………………… .Zun
Çakmak ………………… .Zıhar
Çakrak
Çalgan
Çamlıyayla ………………Meğri
Demirözü ………………..Eşgüne
Dereçiftlik ……………….Saymuha
Doludere …………………Gicora
Elmacık …………………..Havarna
Gökçebel …………………Mismilon
Güllüce ……………………Emeksen
Günügüzel ……………….Allu
Gürbulak ………………….Feygas
Hacılı
İğdecik ……………………Mezmek
İngölü …………………….Gelvarıs
Kabaktepe ……………….Fosya
Kaledibi
Kamışlı
Karabörk
Kavaklıdere ……………..Civrişon
Koman
Konaklı ……………………Keşimbür
Köklüce …………………..Alakilise
Pirili
Subaşı …………………….Yanus
Suyurdu ………………… .İlimsu
Tepeköy
Tohumluk
Yeşilyurt ………………….Çakmanus
Yükselen ……………….. .Hapu
Yukarıdan da anlaşılacağı gibi, bazı yerleşim yerlerinin isimlerinin, Rum kökenli olduğu düşüncesiyle, değiştirilmesi söz konusu olmuştur. Ama daha yakından baktığımızda, değiştirilen eski yerleşim adlarının zaten bize ait olduğu; yani Orta Asya’dan beri süre gelen; yerleşilen yere, önce bir ad verme geleneğinin buralarda da yaşatıldığını görmekteyiz. Alucra ilçesi, Cumhuriyet döneminde artış ve azalışların olduğu bir nüfus gelişimi göstermiştir.
Tarihi dönemlerde Alucra’daki nüfus şöyledir.
Yıl Merkez Köy Toplam
1980 8.400 30.245 38.645
1985 10.450 19.000 29.000
1990 11.683 9.681 21.364
1997 12.436 6.036 18.470
Alucra’nın nüfusu yukarıda da görüldüğü gibi l980’den sonra hızla düşmeye başlamıştır. Özellikle köylerde, tarım tipinin değişmesi ve nüfusun artması, gizli işsizliğe neden olmuş ve bu durum akabinde şartlar halkı göçe zorlamıştır. 1985’den sonra da Çamoluk’un ilçe olup Alucra’dan ayrılması ile nüfus hızlı bir düşüşe geçmiştir.
ALUCRAM DEĞİŞMEDİN
Sana yaramamış senden gidişim
Bir dokundum sana bin ah işittim
Neye yaradıki veda edişim
Bir dokundum sana bin ah işittim
Hüzüne sarıldım veda ederken
Yanağım ıslandı dedi çok erken
Alucra hasretim çefa cekerken
Bir dokundum sana bin ah işittim
Nereye baktıysam aynı gözümde
Geçmişi korudun kaldın özünde
Mahçup bakışların utanç yüzünde
Bir dokundum sana bin ah işittim
Bilirim suçun yok olamaz senin
Suç seni kadere terkedenlerin
Hesabı sorunca eski günlerin
Bir dokundum sana bin ah işittim
Telif hakkı saklıdır.
Gazeteci -Yazar
Yavuz Kayacık